Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1506 E. 2023/1425 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1506 Esas 2023/1425 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1506
KARAR NO : 2023/1425

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2023
NUMARASI : 2023/529 Esas (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
ALEYHİNE TEDBİR
TALEP EDİLEN
DAVALI :
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 01/08/2023
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasında mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA VE TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Anonim Şirketi’nin Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/545 Esas sayılı dosyasında davalı … Tic A.Ş.’nin son genel kurulunu 08.04.2021 tarihinde yaptığını, son genel kurulun yapılmasının üzerinden bir takvim yılı zaman geçtiğini, şirketin 2022 yılı olağan genel kurulu yapması gerektiğini belirterek mahkemeden olağan genel kurul yapılması kararı alınmasını talep ettiğini, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.03.2023 tarihli kararında davanın kabulüne, kararda belirtilen gündem maddeleriyle TTK 412 maddesi gereğince davalı şirketin genel kurulunun toplantıya çağrılmasına, toplantıya çağrı işlemlerini yapmak ve toplantıyı gerçekleştirmek üzere …’un kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, karar sonrasında davalı şirketin 2021 yılı genel kurulu toplantısının kayyım yönetiminde 02.05.2023 tarihinde gerçekleştirildiğini, davalı şirketin iç yönergesinin 10. Maddesi (3) nolu bendinde açıkça Kanunun 438 inci maddesi uyarınca, herhangi bir pay sahibinin özel denetim talebinin, gündemde yer alıp almadığına bakılmaksızın genel kurulca karara bağlanacağının belirtildiğini, genel kurulca bu yönde bir oylama yapılmaksızın ve özel denetçi tayini talebinin gündeme alınması yönünde bir karar verilmedikçe talebin genel kurul oylamasına sunulmasının mümkün olmadığı halde bu konuda oylama yapıldığını, Genel Kurulu’nun toplantı tutanağının (4) nolu bendinde, tarafların beyanı sonrası söz alan toplantı başkanının, “TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde olan pay sahiplerinin kendi lehine olan ibra konusunda oy kullanamayacağına karar verildi” ifadesi ile müvekkili firmanın oydan yoksun olduğuna ve şirketin ibrası ile ilgili oy kullanamayacağına karar verdiğini, bu karar sonrası yapılan oylama sonucunda … A.Ş.’nin tek başına kullanmış olduğu oy ile şirket yönetim kurulu görevini yürütmüş olan müvekkili firmanın ibra edilmemesine, şirket yönetim kurulu üyesi müvekkili … Ltd Şti aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, Türk Ticaret Kanunu 436/2 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyesinin ibra oylamasında oy hakkında yoksun olabileceği düşünülse de oydan yoksunluk halinin bir istisna olması ve kişinin mülkiyet hakkının ağır basacak olması nedeniyle bu durumda oylamaya katılmasında hukuki bir engel bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin, hakimiyetleri altındaki ve yönetim kurulu üyesi bulundukları şirketin hissedarı olan bir sermaye şirketinin hissedarı olarak kendi ibra oylamalarına katılabileceğini, 02.05.2023 tarihli genel kurul muhalefet şerhinde de açıklandığı üzere TTK 195 ve devamı hükümler uyarınca … Ltd Şti ile … A.Ş. Arasındaki ilişki şirketler topluluğu (hakim ve bağlı şirket) ilişkisi olduğunu ve …’i temsilen …’ın … A.Ş.’nin genel kurulunda oy kullanmasında hukuki hiçbir engel bulunmadığını, bu nedenle 02.05.2023 tarihli genel kurulda toplantı başkanı tarafından alınan TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde olan pay sahiplerinin kendi lehine olan ibra hususunda oy kullanamayacağı kararının hukuka açıkça aykırı bir karar olduğunu, 02.05.2023 tarihli genel kurulda toplantı başkanı tarafından alınan TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde olan pay sahiplerinin kendi lehine olan ibra hususunda oy kullanamayacağı kararının iptali sonrası … A.Ş.’nin paylarının çoğunluğunu elinde bulunduran müvekkili … Ltd Şti’nin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesi ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılmaması yönünde oy kullanacağı düşünüldüğünde … A.Ş.’nin ilgili kararların kabulü hususunda gerekli oy nisabını sağlayamadığının görüleceğini, bu nedenle 02.05.2023 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulu üyesi müvekkili şirketin ibra edilmemesi kararı ve yönetim kurulu üyesi müvekkili şirket aleyhine sorumluluk davası açılması kararlarının geçersiz olduğunu, alınan bu kararlara karşı genel kurul toplantısında müvekkili şirketi temsil eden …’ın muhalefet şerhi yazdırdığını, 02.05.2023 tarihli genel kurulda alınan TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde olan pay sahiplerinin kendi lehine olan ibra hususunda oy kullanamayacağı, yönetim kurulu üyesi müvekkili şirketin ibra edilmemesi ve yönetim kurulu üyesi müvekkili şirket aleyhine sorumluluk davası açılması kararları açıkça yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu ve uygulanması halinde geri dönüşü olmayan zararlara sebebiyet vereceğini belirterek, bu kararların tensiple birlikte yürütmelerinin geri bırakılmasına karar verilmesini, 02.05.2023 tarihli genel kurulda; genel kurul tutanağının (1) nolu bendinde yer alan özel denetçi tayini talebinin gündeme alınması, genel kurul tutanağının (4) nolu bendinde yer alan; TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde olan pay sahiplerinin kendi lehine olan ibra hususunda oy kullanamayacağı, yönetim kurulu üyesi müvekkili şirketin ibra edilmemesi, yönetim kurulu üyesi müvekkili şirket aleyhine sorumluluk davası açılması kararlarının geçersizliğinin tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya kapsamına, sunulan delillere göre; tedbir talep edenin tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, ihtiyati tedbir için yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı … İletişim Ltd Şti genel kurulunda alınan kararların iptali istemli işbu davada davanın ispatı yazılı delillerle değil yasal mevzuat ile mümkün olduğunu, dava dilekçesi üzerinde yapılacak ufak bir inceleme ile iptali ve yürütmesinin geri bırakılması istenilen kararların yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile iptalinin istenildiğini, ilk derece mahkemesince yapılacak incelemenin de hukuki bir inceleme olacağını, nihayetinde dava dosyasında mevcut delillere göre değil, yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre karar verileceğinin kolaylıkla anlaşılacağını, somut olayda davanın ispatının tartışılmayacağını, yürürlükteki yasaya göre müvekkilinin haklı olup olmadığının mahkemece yapılacak hukuki inceleme neticesinde tespit edileceğini, nitekim dava dilekçesinde iptalini talep ettikleri genel kurul kararlarının hangi mevzuata aykırı olduğu, hangi gerekçe ile iptalinin gerektiği, bu husustaki Yargıtay uygulamaları tek tek açıklandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; TTK’nun 449. maddesi uyarınca 02.05.2023 tarihli genel kurulun 4 no’lu gündem maddesinin yürütmesinin tedbiren durdurulması istemine ilişkindir.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği,
HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği, bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nın 389/1 maddesindeki; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası göze alınacaktır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
Somut olayda, davalı şirketin ortakları olan davacı yanca davalı şirketin 02.05.2023 tarihli olağanüstü genel kurulunun 4 no’lu gündem maddesiyle yönetim kurulu üyelerinin ibrası ve yönetim kurul üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin alınan kararın iptali ve yürütmesinin durdurulmasına yönelik elde dava açılmış olup, ilk derece mahkemesinin gerekçesi de gözetildiğinde davacı yanın dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre ihtiyati tedbir için aranan yasal koşulların bulunmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.