Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1478 E. 2023/1294 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1478 Esas 2023/1294 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1478
KARAR NO : 2023/1294

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2023
NUMARASI : 2023/440 Esas
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN DAVACI
VEKİLİ
DAVALILAR
TALEP : İhtiyati Tedbir/Kayyım Atanması
TALEP TARİHİ : 01/05/2023
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2023

Taraflar arasındaki şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklı tazminat ile müdürün azli ve kayyım atanmasına ilişkin davada tedbiren şirkete kayyum atanması talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı talep eden vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisleri … dolayısıyla ortağı olduğu dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin özellikle 2012 senesinden sonra özellikle 2012 senesinden sonra karının düşmeye, usulüne uygun defter tutulmamaya, kar paylarının zamanında dağıtılmamaya, şirketin müşteri portföyünü ve ticari sırlarını kullanarak zarar gören şirketin rekabetini engelleyici başkaca şirketler açılmaya, şirketin mal varlıklarının azaltılmaya ve yöneten ortakların açtıkları veya iltisaklı oldukları davalı şirketler ve kendi malvarlıkları büyürken, müvekkilin ortak olduğu şirketin zarara uğramaya, mal varlığının azalmaya başladıklarını, şirket ortaklarından olan …’in gerek yakınlarının ve gerek kendilerinin iltisaklı olduğu diğer davalı şirketler ile, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin ticari sırlarını (örneğin müşteri portföyü ya da yatırım planları), fabrika sırlarını (örneğin üretim yöntemleri ya da patent bilgileri) diğer şirketlerde menfaat elde etmek adına yaydığını (zira Şirketlerin hepsi asansör imalatı üzerine kurulmuştur.) ve bu şekilde şirketi işlevsiz hale getirdiğini, davalı şirket müdürü …’in ve eski şirket müdürü …’in, müvekkilinin ortağı olduğu şirket ile aynı ticari konuya ve amaca sahip başkaca ticaret şirketlerine, kendileri ve yakınlarının ortak olmasının da, sır saklama yükümlülüğünün ihlal edildiğini gösterdiğini, Ticaret Sicil Gazetesi örneğine göre şirketin müdürleri … iken 17.04.2023 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinden anlaşıldığı üzere; …, paylarını …’e devredince müdürlük görevlerinin de sona erdiğini, şirket ana sözleşmesinde rekabet yasağının uygulanmayacağını öngören bir hüküm ve tüm ortakların da rekabet yasağını kaldıran bir yazılı izni de olmadığından, TTK m.626/2 uyarınca; şirkette müdürlük görevi yapmış olan tüm şahısların, müdürlük görevi icra ettikleri sırada rekabet yasağına tabi olduklarını, davalılar … ve …, …’in eşi …, oğulları … ve … ile eşinin yeğeni olması sebebiyle akrabalık ilişkileri bulunan …’ın ortak olduğu davalı şirketlerin menfaatlerine iş ve işlemler gerçekleştirmelerinin açıkça TTK m.626/2 uyarınca rekabet yasağına aykırı olduğunu ve tazminat gerektirdiğini, ayrıca şirket müdürü …’in kusurlu eylemleriyle şirketi zarara uğratmış olması nedeniyle TTK’nın 553. Maddesi gereği sorumluluğunun da bulunduğunu, şirket ortağı davalı …’in TTK m.613 uyarınca sır saklama ve şirketin zararına olan işlerden kaçınma yükümlülüğünden kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle şirketi zarara uğrattığından tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, şirket müdürü olan …’in halihazırda ve halen…. Ltd. Şti. …. Ltd. Şti.’de, 2022 senesine kadar da … A.Ş.’de eşi …’in yeğeni … aracılığıyla şahsının ve yakınların menfaatine olarak, şirket aleyhine olan iş ve işlemler dolayısıyla TTK m.630/2 ve 3 uyarınca azli gerektiğini belirterek müvekkilinin ortağı olduğu … Ltd. ŞTİ. müdürü olan … ve ortağı …’in TTK m.613 ve m.626’ya aykırı eylemleri sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL tazminatın zarar gören Şirkete ödemesi, rekabet yasağına aykırılık sebebiyle; davalılar…. Ltd. Şti. …. Ltd. Şti. Ve … A.Ş.’nin müvekkilinin ortağı olduğu şirket ile rekabetten men’i karar verilmesi (zarar gören Şirket aleyhine haksız rekabet oluşturan iş ve işlemler yapılması duruma son verilmesini), davalı şirket müdürü …’in, müdürlük görevini yaparken gerçekleştirdiği açıkça kusurlu davranışları sebebiyle yöneticilikten azli istemleriyle açılan dava kapsamında şirkete kayyum atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; Mahkemece; …’in müdürlük görevinden uzaklaştırılarak şirkete kayyım tayini için gerekli koşulların oluşmadığı, doğrudan kayyım tayinin bu hali ile davanın esası hakkında karar verilmesi niteliğinde olduğundan, tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinafa başvuran ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle zarar gören şirkete kayyım atanmasına karar verilmesinin, davanın esası hakkında karar verilmesinin niteliğinde olmadığını, şu aşamada kayyım atanmasına karar verilmesinin, yargılamanın sürüncemede kalmaması ve davalı şirket müdürü ile ortağının, zarar gören şirket aleyhine eylemlerinin ortaya çıkması açısından hayati önem taşıdığını, kayyım atanmasının, bu doğrultuda davanın esasını çözecek nitelikte değil, yargılamanın hızlı ve şeffaf yürümesi adına ziyadesiyle önemli olduğunu, zira takdir edilecektir ki yargılama sırasında zarar gören şirket’ten istenecek evrakların müdür sıfatı ile … mahkemeye gönderecek ya da yerinde bilirkişi incelemesi yapılacak evrakları, defterleri ve sair bilgileri tayin etme/gösterme yetkisi de müdür olarak …’de olacağını, bu hususun yargılamanın şeffaf tekemmülünün önünde bulunan muhtemel en büyük engel olduğunu, yine takdir edilecektir ki; halihazırda müdürlük görevini yürüten …; dava dilekçesinde ve eklerinden de görüleceği üzere…. Ltd. Şti. Ve …. Ltd. Şti. ‘nin kurucusu ve güncel olarak da müdürü olduğunu, dolayısıyla …’in açıkça TTK m.626’ya aykırı davranışları, sadece ticaret sicil gazetesi dayanak alındığı zaman dahi ortaya çıkmakta ve bu durum da yaklaşık ispat kuralını fazlasıyla sağladığını, ilk derece mahkemesince de yaklaşık ispat kuralından değil, kayyum tayinin davanın esası hakkında karar verilmesi niteliğinde olduğundan taleplerinin reddine karar verildiğini, kayyım atanmasına dair tedbir taleplerinin önünde bir engel bulunmadığını, kayyım talebinde önemli olan hususun yaklaşık ispat olduğunun üzerinde durduğunu, ancak yukarıda da zikredildiği üzere, gerek dava dilekçesinde gerekse eklerinde sunmuş oldukları delilleri uyarınca, davanın zarar gören şirket lehine açıldığı ve zarar gören şirketin de halihazırda davalı müdür tarafından tek başına yönetildiği gerçeği karşısında; yargılamada sırasında meydana gelebilecek sürüncemelerin ve zarar gören şirket müdürünün, ihtimal dahiline dahi olsa, yine zarar gören şirket aleyhine kendi lehine eylemlerinin önüne geçilmesi açısından, yargılama sürerken, zarar gören şirkete kayyım atanmasının zaruri olduğunu, bu nedenlerle ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen ara kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, şirket müdürünün azli ve davalı şirket müdürü ile davalı şirket ortağının TTK’nın 613. Ve 626. Maddelerine aykırı eylemleri sebebiyle limited şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla şirketin zararının tazmini ile rekabet yasağına aykırılık sebebiyle rekabetin men’i istemleriyle açılan davada, dava dışı şirkete kayyım atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/(2) ve (3). maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu limited şirkette TTK m.626/2 uyarınca; müdürlük görevi yapmış olan tüm şahısların, müdürlük görevini icra ettikleri sırada rekabet yasağına tabi olduklarını, davalılar … ve …, …’in eşi …, oğulları … ve … ile eşinin yeğeni olması sebebiyle akrabalık ilişkileri bulunan …’ın ortak olduğu davalı şirketlerin menfaatlerine iş ve işlemler gerçekleştirmelerinin açıkça TTK m.626/2 uyarınca rekabet yasağına aykırı olduğunu ve tazminat gerektirdiğini, ayrıca şirket müdürü …’in kusurlu eylemleriyle şirketi zarara uğratmış olması nedeniyle TTK’nın 553. Maddesi gereği sorumluluğunun da bulunduğunu, şirket ortağı davalı …’in TTK m.613 uyarınca sır saklama ve şirketin zararına olan işlerden kaçınma yükümlülüğünden kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle şirketi zarara uğrattığından tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, halen şirket müdürü olan davalı …’in TTK’nın 626/2. Maddesinde düzenlenen rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ederek halen…. Ltd. Şti. …. Ltd. Şti.’de, 2022 senesine kadar da … A.Ş.’de eşi …’in yeğeni … aracılığıyla şahsının ve yakınların menfaatine olarak, şirket aleyhine olan iş ve işlemler dolayısıyla TTK m.630/2 ve 3 uyarınca azli gerektiğini, şirketi zarara uğrattığını, şirketin mal varlıklarını azalttıklarını, şirketi işlevsiz hale getirdiğini ileri sürerek açılan sorumluluk, tazminat, rekabetin men’i ve müdürlükten azil davalarında davalı …’in müdürlük görevinden alınarak şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir. İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili ihtiyati tedbir talebini dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneklerine dayandırmıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve özellikle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin dosya kapsamı itibarıyla HMK’nın 390/3. Maddesi hükmü uyarınca davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edememiş bulunmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 179,90 TL nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin istinafa başvuran davacı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi.04/10/2023

Başkan Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.