Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1344 E. 2023/1483 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1344 Esas 2023/1483 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1344
KARAR NO : 2023/1483

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2023
NUMARASI : 2022/387 Esas -2023/373 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/06/2022
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın … Şubesinin yıllardır müşterisi olan müvekkilinin 2008 yılından bu yana bankaca sağlanan internet bankacılığı sistemini kullandığını, 12.10.2016 tarihinde müvekkilinin hesabından rızası hilafına 98.000,00 TL’nin başka hesaplara havale edildiğini, 650,00 TL’lik de … no’lu telefona kontör yüklemesi yapıldığını, müvekkilinin banka hesabındaki mevduatının eksildiğini fark edere etmez davalı banka şubesine başvuruda bulunarak 20.000,00 TL’nin hesaba iadesini sağladığını ancak 78.650,00 TL’nin iadesinin sağlanamadığını, elinden rızası dışında çıkan parasının iadesi için davalı bankaya 14.10.2016 tarihinde başvuran müvekkiline olumsuz yanıt verildiğini, davalı bankanın müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin uğramış olduğu toplam 78.650,00 TL zararın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL’sinin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle Ankara üzerine Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin
2017/57 E. sayılı dosyası ile açılan davada yapılan yargılama sonucunda
mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge
Adliye Mahkemesinin 2019/1863 E. 2021/1543 K. Sayılı 16/12/2021 tarihli kararı ile kısmi davanın
kabulüne karar verildiğini,
sözü edilen karara dayanılarak taraflar arasındaki ihtilafın çözümlendiği nazara alınarak
müvekkilinin bakiye alacağının tahsili amacı ile Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 E.sayılı
dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu yapılan arabuluculuk başvurusunun sonuçlanmadığını, sözü edilen Bölge Adliye
Mahkemesi kararında tarafların hukuki durumlarının kusur oranlarının açıkça belirlenmiş olduğunu, bahse konu karardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı
Bulunduğunu ileri sürerek davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 E. sayılı
dosyasına yaptığı kötü niyetli itirazın iptaline, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra
inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ; Davacı tarafından açılan kısmi davada Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/57 E. 2019/606 K. Sayılı kararı sonrasında davacı yanın istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge
Adliye Mahkemesinin 2019/1863 E. 2021/1543 K. Sayılı dosyasınca da 5.000,00 TL müvekkili banka
aleyhine tazminata hükmedildiğini ve kararın kesinleştiğini, bahsi geçen ilam sebebiyle Ankara 6. İcra
Müdürlüğünün 2022/6161 E. sayılı dosyasınca müvekkili aleyhine takibe geçilmesi üzerine borcun
ödendiğini,
telefonda ikna yöntemi ile dolandırıcılık işlemi gerçekleşmiş olduğundan davacının kusurlu
davrandığını, müvekkili bankanın müşterisinin 14/10/2016 tarihinde savcılığa verdiği dilekçesinde
kendisini bankacı olarak tanıtan kişi/kişilerle muhafazasında olması gereken bilgileri paylaştığını kabul
ettiğini, olay tarihinde müşteri …’e bankadan 3 adet sms gönderildiğini, müşterinin itiraz
ettiği işlemlerin onay uygulaması ile onaylandığını, bu vakada müvekkili bankanın müşterisinin
bilgisayarına, kullandığı cep telefonuna ya da hattına kötü amaçlı yazılım anlamında herhangi bir
müdahalede bulunulmadığını, gerekli bütün bilgilerin sosyal mühendislik yolu ile kendisinden
alındığını, müşteriye özel şifre kod gibi hassas bilgilerin yine müşteri tarafından korunmaması
suretiyle itiraza konu işlemlerin gerçekleştiği, böyle bir durumda bankanın güvenlik altyapısının
eksikliğinden söz edilmesinin ve bu mekanizmanın üçüncü şahıslarca aşılmasının mümkün olmadığını,
bu tip vakalarda tedbir amaçlı bankanın müşterilerine e-posta ve sms ile belirli zaman dilimleri
içerisinde uyarıldıklarını, davacının banka sistemlerinde kayıtlı telefon numarasına sms gönderildiğini,
davacı müvekkili bankanın müşterisinin internet bankacılığına gerekli güvenlik adımlarına doğru
cevaplar vererek ve son adımda bankanın sisteminde kayıtlı cep telefonuna onay SMS’lerini
doğrulayarak başarılı şekilde giriş yaptığının açık şekilde görüldüğünü, kişisel bilgi ve şifrelerini koruma yükümlülüğü olmasına rağmen, dikkatli davranmayarak, dolandırıcılara dolandırıcılık yapısının anahtarını teslim eden, dolandırıcılık işlemlerinin yapılmasına
sebebiyet veren davacının tam kusurlu/ağır kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili bankanın
sistemin güvenliğine yönelik tüm tedbirleri teknolojik gelişmelere uygun olarak aldığını, davacının
internet bankacılığında kullanılmak üzere kendisine verilen kullanıcı adı, şifresi ve diğer bilgileri
koruma konusunda azami özeni göstermemesi nedeniyle müvekkili bankanın sorumlu tutulmasının söz konusu olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, icra takip dosyasına, Dairemiz 16.12.2021 tarihli ve 2019/1863 Esas ve 2021/1543 Karar sayılı kararına göre; alacağın tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada, mahkeme kararlarının sadece hüküm kısımlarının değil gerekçeleri ile birlikte bütün olduğu ve ilgili Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 16/12/2021
tarih ve 2019/1863 E. 2021/1543 K. Sayılı ilamının kesinleştiği, buna göre, davacının davalı bankadan tarafların kusur oranlarına göre, talep edebileceği 55.055,00 TL’lik alacağı bulunduğu, 5.000,00 TL’lik kısmı için daha önce hüküm kurulduğu ve Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2022/6161 E. sayılı takip dosyasından tahsil edildiği, geriye kalan 50.055,00 TL’sının 12/10/2016 olay tarihinden itibaren 29/03/2022
icra takip tarihine kadar işleyecek avans faizi hesaplandığında, talep edilebilir işlemiş faiz miktarının 39.754,79 TL olduğu, talep edilen 52.345,45 TL
işlemiş faiz miktarının 12.590,66 TL’sinin fazla talep edildiği hususları tespit edilmiş olmakla, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2022/6164 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 50.055,00 TL asıl alacak, 39.754,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 89.809,79 TL üzerinden talep gibi devamına, alacağın %20’si oranında olan 17.961,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın BDDK’nın ilgili Tebliği gereği “Güvenlik Kontrol Sürecinin tesis edilmesi ve yönetilmesi maddesi uyarınca, internet/mobil bankacılığı faaliyetleri kapsamında gerçekleşen sıra dışı ve şüpheli işlemleri tespit etmek için 7×24 eş zamanlı takip mekanizmasına sahip olduğunu, anlık olarak davacı müşterinin hesabından çıkan tutar(lar) için alıcı hesap/hesaplarının; mümkün olan en kısa sürede blokeye alındığını, alıcı … hesabında tutulan 20.000 TL’nin mağdur müşteri hesabına iadesinin sağlandığını, olay tarihinde … … AŞ hesabında 7.500 TL, … … AŞ hesabında ise 4228,47 TL ‘nin blokelenmesinin sağlandığını, ancak müvekkili bankaca talep edilmesine rağmen aradan geçen 6 yıllık süreçte müşterileri olan … tarafından ilgili tutarlara ait resmi bloke yada iade kararı paylaşılmadığı için ilgili banka tarafından blokelerin kaldırılmadığını, müşterinin hem muhafazasında olması gereken Parola/Şifreleri paylaştığını hem de müvekkili banka tarafından olaya zamanında müdahele edilerek blokelenen tutarların iadesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davacının blokelenen tutarlara ilişkin 6 yıl boyunca iade ya da tedbir kararı çıkarttırmayarak, ilgili tutarların kaybına neden olduğunu, müşteriye özel şifre/kod gibi hassas bilgilerin yine müşteri tarafından korunamaması, suretiyle itiraza konu işlem(lerin) gerçekleştirildiğini, böyle bir durumda müvekkili bankanın güvenlik altyapısının eksikliğinden söz edilemeyeceğini, BDDK’nın Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğinin 34. Maddesi gözetildiğinde, bilirkişi raporunda belirtilen “olay tarihinde sadece işlemlere SMS onay şifresi göndermek suretiyle onay vermemesi, elektronik imza ya da farklı denetlenebilen bir güvenlik sistemi kurması gerektiği” gibi bir zorunluluğun bulunmadığını, online işlemler için yönetmelik hükmünde aranan 2 faktörlü kimlik doğrulamasının yeterli olduğunu, olay tarihinde davacıya müvekkili bankadan dosyada mübrez detayı sunulan 3 adet sms gönderildiğini, müşterinin hem parolasını hem de müvekkili Banka tarafından gönderilen şifreleri dolandırıcılarla paylaştığını, böylece 2 faktörlü kimlik doğrulama adımının dolandırıcılar tarafından aşıldığını, dosyada mübrez SMS kayıtlarında da görüleceği üzere, davacıya gönderilen SMS ler içerisinde yer alan şifrelerin, müşteri tarafından dolandırılıcılar ile paylaşıldığını, dolandırıcılar tarafından internet bankacılığına başarılı şekilde giriş yapıldıktan sonra 12/10/2016 saat 14:08:58 de Doğrulama Tipi … (Mobil Onay) olarak değiştirildiğini, …’ın, müvekkil Bankanın internet ve mobil bankacılık uygulamalarına entegre olarak çalışan, tek kullanımlık şifre yerine kullanılabilen, müşterilerin mobil cihazları ile mobil bankacılık uygulamasını eşleştiren dinamik kimlik doğrulama uygulaması olduğunu, müşterilerin şifre parola adımı sonrasında SMS ihtiyacı olmadan … sistemi ile telefonuna gelen push notification (anlık bildirim)  ile giriş yapabildiklerini, ayrıca bu doğrulama yöntemini kullanan müşterilerinin, sms’ lerinin ele geçirilmesi riskiyle birlikte, işlem anında başka bir site yada uygulamaya yönlendirilme riskinden de arındırılmış olduklarını, bu olayda, müşterinin bilgisayarına, kullandığı cep telefonuna ya da hattına kötü amaçlı yazılım (virüs,trojan vs.) anlamında kesinlikle herhangi bir müdahalede bulunulmadığını, gerekli bütün bilginin sosyal mühendislik yolu ile kendisinden alındığını, müşteriye özel şifre/kod gibi hassas bilgilerin yine müşteri tarafından korunamaması suretiyle itiraza konu işlem(ler)in gerçekleştirildiğini, böyle bir durumda müvekkil Bankanın güvenlik altyapısının eksikliğinden söz edilmesinin ve bu mekanizmanın üçüncü şahıslarca aşılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda sürelerin hatalı olarak belirlenmesi sonucunda faiz hesabının da hatalı yapıldığını, işlemiş faiz alacağının eksik hesaplandığını ileri sürerek açıklanan bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiş, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, internet bankacılığı yoluyla davacının işletmesine ait ticari hesabından bilgisi ve rızası dışında 3. kişilere para gönderilmiş olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan ek davaya ilişkindir.
Dosya kapsamında yer alan Ankara 6.İcra Müdürlüğü’nün 2022/6161 Esas sayılı icra takip dosyası örneğine göre; davacı tarafından davalı T.C.
… Bankası A.Ş. aleyhine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 2019/1863 E. 2021/1543 K. Sayılı 16/12/2021 tarihli ilamına dayalı olarak 28/03/2022 tarihinde başlatılan ilamlı
takipte;
5.000,00 TL Asıl alacak, 5.000,00 TL ilam vekalet ücreti, 1.576,79 TL yargılama gideri, 4.921,63 TL. Geçmiş Gün Faizi olmak üzere 16.498,42 TL toplam alacağın tahsilinin talep edildiği,
görülmüştür.
Eldeki itirazın iptali davasına konu Ankara 11.İcra Müdürlüğünün 2022/6164 E. Sayılı icra takip dosyası örneğine göre; davacı tarafından davalı
T.C. … A.Ş. aleyhine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesinin 2019/1863
E. 2021/1543 K. Sayılı ilamına dayanılarak bakiye alacağın tahsili için 29/03/2022 tarihinde
başlatılan takipte; 55.055,00 TL asıl alacak, 52.345,45 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 107.400,45 TL’nin asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte tahsilinin
talep edildiği, ödeme emrinin borçlu bankaya 27/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği,
davalı borçlu vekilinin icra dosyasına yasal itiraz süresi içerisinde borcun tümüne, asıl alacağa,
ferilerine, faize, faiz oranlarına itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce takibin 29/04/2022 tarihinde
durdurulduğu görülmüştür.

Her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması halinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın redle sonuçlanması halinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava kısmen kabul kısmen redle sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Eş söyleyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkum edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması halinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki, bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.(Bkz. HGK.2007/15-126 E, 2007/210 K. 18.04.2007 tarih, HGK’nın 10.06.2020 tarihli ve 2017/19-927 Esas-2020/382 Karar) Kısacası; ikinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hale gelmiştir. Zira, kesin hüküm bulunan bir konuda, mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, mahkemeler ve Yargıtay’ca res’en göz önünde tutulmalıdır. Bu noktada belirtilmelidir ki kısmi davaya ilişkin hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek veya geçmeden kesinleşmesi arasında bir fark yoktur. Kesinleşen bu kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan eldeki ek dava için kesin hüküm oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır. Açıklanan hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.02.1980 gün ve 1980/9-73 esas, 1980/186 karar sayılı; 02.06.1982 gün ve 1981/11-1130 esas, 1982/549 karar sayılı ve 09.11.1988 gün ve 1988/15-5/ esas, 1988/898 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davalı bankadaki davacının işletmesine ait ticari hesabından bilgisi ve rızasında internet bankacılığı yoluyla 3. Kişilerin hesabına transfer edilen toplam 98.000,00 TL’den davalı bankaca iadesi sağlanan 20.000,00 TL nin mahsubu ile iade edilmeyen para sebebiyle uğranılan toplam 78.650,00 TL zararın tazmini amacıyla Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle 5.000,00 TL tazminatın tahsili için açılan kısmi davada anılan mahkemece 2017/57 Esas-2019/606 Karar sayılı davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından istinaf edilmekle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile istinaf incelemesi sonunda Dairemizce ilk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan ilk bilirkişi heyeti raporunda da belirlendiği üzere; olay tarihinde sadece işlemlere SMS onay şifresi göndermek suretiyle onay vermemesi, elektronik imza ya da farklı denetlenebilen bir güvenlik sistemi kurması gerekirken yeterli güvenlik önlemlerini almayan davalı bankanın davacının zararının oluşmasında %70 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılarak, davacının olay sebebiyle doğan toplam 78.650,00 TL zararının davalı bankanın kusur oranına %70 karşılık gelen toplam 55.055,00 TL’lik kısmını davalı bankadan talep edebileceği, ancak, davacının davalı bankaya vermiş olduğu 14.10.2016 tarihli başvuru dilekçesi içeriği gözetildiğinde davacının kendisine gelen onay şifresini davalı bankanın çağrı merkezi olduğunu sandığı kişilerle paylaştığı anlaşıldığından, davacının da zararın oluşumunda %30 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü ile davacının doğan zararının kendi kusur oranına karşılık gelen 23.595,00 TL zarara katlanması gerektiği kabul edilmiş olmakla davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar Dairemiz 16.12.2021 tarihli ve 2019/1863 Esas-2021/1543 Karar sayılı ilamıyla HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak kısmi davanın kabulü ile 5.000,00 TL tazminatın olay tarihi olan 12./10/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair HMK’nın 362/1-a. Maddesi gereği miktar itibarıyla kesin olmak üzere karar verilmiştir. Davacı, eldeki dava ile kısmi davada saklı tuttuğu bakiye kısmın davalıdan tahsilini istemiştir. Bir başka ifade ile eldeki dava, mevduat sözleşmesine aykırılık sebebiyle uğranılan zararın tazmini için itirazın iptali davası olarak açılan ek dava niteliğindedir. İlk derece Mahkemesinin, sözleşmeye aykırılık sebebiyle uğranılan ve Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin yukarıda yer verilen ilamda kabul edilen bakiye zararın tazmini yönünden kabulüne dair verdiği karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. O halde davacı tarafından davalı aleyhine açılmış bulunan ve yukarıda ayrıntıları ile safahatı açıklanan kısmi dava taleple bağlı kalınarak sonuçlanmış; böylece davaya dayanak alınan hukuki ilişkinin varlığı saptanarak, davalının sorumluluğu da kesinleşen bu hükümle tespit edilmiştir.Kısmi davaya ilişkin hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek veya geçmeden kesinleşmesi arasında bir fark yoktur. Kesinleşen bu kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan eldeki ek dava için kesin hüküm oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır. Bu durumda davalı vekilinin uyuşmazlığın esasına yönelik istinaf sebeplerinin esastan reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin katılma yolu ile istinafı ise hüküm altına alınan işlemiş faiz alacağının eksik hesaplandığına ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 18.03.2022 tarihinde başlatılan ilamsız icra takip dosyasında, asıl alacağa olay tarihi olan 12.10.2016 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini, toplam 52.345,55 TL işlemiş faiz alacağının ödenmesini, talep etmiştir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi … tarafından düzenlenen 10.12.2022 tarihli bilirkişi raporunun 5.ve 6. sayfalarında, Dairemizin söz konusu kaldırma kararı ile kabul edilen davacının bakiye 55.055,00 TL tazminat alacağına olay tarihi olan 12.10.2016 tarihinden eldeki itirazın iptali davasının konusu Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 Esas sayılı icra takip dosyasında takip tarihi olan 18.03.2022 tarihine kadar yıllara göre yürürlükte bulunan avans faiz oranları belirlenerek toplam 39.754,79 TL bulunan işlemiş faiz alacağının doğru hesaplandığı davacı tarafından takipte 12.590,66 TL fazla işlemiş faiz alacağı talebinde bulunulduğu, hesaplanan işlemiş faiz alacağının miktarında, herhangi bir hata veya eksikliğin bulunmadığı anlaşılmış olmakla davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere İİK’nın 67. Maddesi gereği açılan itirazın iptali davalarında, dava konusu ilamsız icra takibinde talep olunan asıl alacak ve varsa işlemiş faiz alacağı ve işleyecek faiz oranlarına davalı-borçlu tarafından yapılan itirazların iptali ile duran icra takibinin devamına karar verilmektedir. O halde ilk derece mahkemesince davanın itirazın iptali davası olarak açıldığı gözetilerek dava konusu ilamsız icra takibinde talep olunan ve borçlu tarafından itiraz olunan asıl alacak, işlemiş faiz alacakları hükümde ayrı ayrı belirtilerek takip tarihinden sonra asıl alacağa işleyecek faiz oranı ve türü de belirtilmek suretiyle ilamsız icra takibinin devamına hükmedilmelidir. Oysa ilk derece mahkemesince hükmün 1. Bendinde “Davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 50.055,00 TL asıl alacak, 39.754,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 89.809,79 TL üzerinden talep gibi devamına” denilmek suretiyle kurulan hükümde dava konusu icra takibinde takipten sonra işletilecek değişen oranlarda avans faizinin işletileceği “asıl alacak miktarı” ibaresi belirtilmeksizin “takip gibi devamına” denilmiş, dava konusu ilamsız icra takibinde takip talebinde ise “takip tarihinden sonra asıl alacak miktarına” ibarelerine yer verilmeksizin “takibin devamına” ibaresine yer verilmek suretiyle esasen takipte talep olunan ve ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz alacağının toplamı üzerinden, faiz işletilmesine yol açılmak suretiyle TBK’nın 121/son maddesinde yer alan ve kamu düzeninden olan faize faiz işletilmesi yasağına aykırı düşecek şekilde hüküm kurulmuş olmaktadır. O halde taraf vekillerinin istinaf incelemelerinin kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede HMK’nın 355. Maddesi gereği kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın bu sebeple kaldırılmasına, karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin öteki istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine, davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf, davalı vekilinin istinaf istinaf başvurularının kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede HMK’nın 355. Maddesi gereği ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılarak “itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile dava konusu Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 Esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazının 50.055,00 TL asıl alacak, 39.754,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 89.809,79 TL üzerinden itirazının kısmen iptali icra takibinin 50.055,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faiziyle birlikte icra takibinin devamına” dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, davacı vekilinin katılma yolu istinaf, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 355. Maddesi gereği kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede ayrı ayrı kabulüne,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.05.2023 tarihli ve 2022/387 Esas-2023/373 karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
B) 1-İtirazın İptali davasının kısmen kabulü ile dava konusu Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2022/6164 Esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazının 50.055,00 TL asıl alacak, 39.754,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 89.809,79 TL üzerinden iptali ile icra takibinin 50.055,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmek sureti ile icra takibinin devamına,
2-Hüküm altına alınan 89.809,79 TL alacağın %20’si oranında olan 17.961,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sy. Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran davalı taraftan alınması gereken alınması gereken 6.134,91 TL nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 1.297,14 TL harcın ve icra takip dosyasında alınan 537,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.300,77 TL nispi karar harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraftan alınan 1.297,14 TL nispi karar harcı ile icra takip dosyasında alınan 537,00 TL nispi harç toplamı 1834,14 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Yargılamada vekili le temsil olunan davacı yararına davada kısmen kabulü olunan miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 13/2 maddeleri gereği belirlenen 14.369,57 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına davada reddolunan miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi gereği belirlenen 9.200,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 950,00 TL bilirkişi ücreti, 440,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.390,00 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.162,34 TL ile 11,50 TL vekalet harcının toplamı 1.173,84‬ TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 67,50 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 11,05‬ TL’nin davacı taraftan alınarak davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliği 26/2 maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinden, red ve kabul sorumluluk oranına göre hesaplanan 1.304,49 TL’nin davalıdan, 255,51 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
C) 1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 1263,88 TL istinaf nispi ve 269,85 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
3-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf giderlerinin kaldırma kararının niteliği gözetilerek taraflar üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan istinaf giderinin kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.25/10/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.