Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1329 E. 2023/1371 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1329 Esas 2023/1371 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1329
KARAR NO : 2023/1371

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2023
NUMARASI : 2023/91 Esas 2023/323 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 08/02/2023
KARAR TARİHİ :11/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….Şti nezdinde matbaa işinde çalışmasına rağmen SGK’ya normal çalışma şeklinde bildirim yapıldığından 506 Sayılı Yasa’nın Ek.5.maddesi kapsamında itibari hizmet süresinden yararlandırılmadığını, itibari hizmet süresinden yararlanması için Ankara 33.İş Mahkemesinde 2016/1433 E sayılı dosyası ile açtıkları tespit davasında davanın kabulüne karar verilmiş ise de Ankara BAM 11.Hukuk Dairesi’nce ticaret sicil müdürlüğünden şirketin kaydının terkin edilip edilmediğinin araştırılması ile terkin edilmiş ise ihyası ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği gerekçesi ile verilen kararın kaldırılmasına karar verildiğini, mahkemece de BAM kararı uyarınca davalı şirketin ihyası için taraflarına süre verildiğini, müvekkilin hukuki yararı bulunduğundan Ankara 33.İş Mahkemesi 2021/160 E (2016/1433 E eski) sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere …. Şti’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı ticaret sicili müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, 30.12.2012 tarihinde 28513 sayılı Resmi Gazete’de “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine ilişkin Tebliğ” yayınlandığını, Tebliğin 5. Maddesinde; Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceği ifade edildiği ve d bendinde “16/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” kapsamında resen terkin edildiğini, dava konusu şirketin Geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını belirterek davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmesini, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde TTK’nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına, davada yasal hasım olduklarından tarafları aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen tadadi nitelikteki haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacağı, ticaret sicil kayıtlarına göre yapılan işlemlerin geçici 7. maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre yerine getirilmediği, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmediği gibi, davalı ticaret sicil müdürlüğünce ihyası istenilen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilme sebebiyle silinmesinin kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafın ihya davası açmakta hukuki yarararının bulunduğu, yapılan terkin işleminin usul ve yasaya aykırı olduğundan dava açmak için aranan 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda aranmayacağından davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce TTK.geçici 7.maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen … Şirketinin Ankara 33.İş Mahkemesinde 2021/160 Esas Sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ticaret Siciline yeniden tescil ve ilan edilmesine, ihya sebebine göre tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, ihyası istenen şirketin terkininde davalı sicil kusurlu olup işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Geçiçi madde 7/15’deki düzenlemeyi değerlendirme dışı bırakarak davanın reddine hükmetmemesi yerinde olmadığını ve usul kurallarına aykırı olduğunu, geçici 7. maddenin 15. Fıkrası uyarınca “Ticaret sicilinden kaydi silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceğini, şirket 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, 23/01/2019 tarihinde süresinin dolduğunu, davanın açılış tarihi ise 08/02/2023’tür ve hak düşürücü sürenin geçirilmesi sebebiyle davanın reddi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerektiğini, TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve TTK’nin 547/2 maddesi gereğince tasfiye memuru atanması gerektiğini, kanunda öngörülen usule uygun şekilde ticaret sicilinden silinen şirketin, sonrasında borçları veya sonuçlandırılması gereken hukuki ilişkilerinin gerektirmesi halinde ihyası talep edilebileceğini, bu nedenle yapılan ihya taleplerinde, 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye ilişkin hükümlerin esas alınması gerektiğini, zira şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmadığı için, ihya kararının ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olarak verilmesi ve re’sen kapatıldığı için yapılamayan tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere 6102 sayıyı TTK’nın 547. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca tasfiye memurunun atanması gerektiğini, … San. Ticaret Limited Şirketi’nin Müdürlüğümüze bildirilen son adresi, … olduğunu, şirket adresine kapatılma nedenine ilişkin TTK’nin Geçici 7.Maddesinin 4.fıkrasının a bendi uyarınca 03.10.2013 tarihinde çıkarılan tebligat, “taşınmış” notuyla iade olduğunu, ihtar ayrıca, 07/10/2013 tarih 8420 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gâzetesinde ilan edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, ayrıca şirketlerin 6102 sayılı TTK’nin 31’nci maddesi uyarınca, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliği tescil ettirmesi gerektiğini, ancak şirket adres değişikliğinin tescili zorunluluğunu yerine getirmediğini ve bu konudaki sorumluluk şirket yetkililerine ait olduğunu, şirketin terkin tarihinde; şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının Müdürlükleri tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, dava konusu şirket geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, ilk derece mahkemesinin Müdürlüklerince gerçekleştirilen terkin işleminde kanunda tadadi olarak sayılan hallerden birine dayanılmadığı gerekçesiyle terkin işlemini hatalı bulması hukuka aykırı olduğunu, ticaret sicili müdürlüğü tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu, yargılama sonucu, zorunlu hasım olmaları nedeniyle taraflarına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davacı tarafından Sicil Müdürlüğümüze 88266 sicil numarasıyla kayıtlı … San. Ticaret Limited Şirketi hakkında ihya davası açılmış olmasına rağmen İlk derece mahkemesince hükmün birinci maddesinde Müdürlüğümüzün “88266” sicil numarasına kayıtlı … San. Ticaret Limited Şirketi’nin sicil numarası “88166” olarak hatalı yazılmış olup işbu sebeple Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi uyarınca hükmün birinci kısmındaki sicil numarasının “88266” olarak tashih edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesine; mahkeme aksi kanaatteyse şirketin 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyesine karar verilmesine, 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru (TC no ile) atanmasına ve hükmün birinci kısmındaki sicil numarasının “88266” olarak tashih edilmesine, müdürlükleri yasal(zorunlu) hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhyası talep olunan şirketin terkinine dayanak ihtar, tebligat ve ilan suretleri, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, ihyası istenen şirketin son ticaret sicil kayıtları, dosya içerisinde yer almaktadır.
İhyası talep olunan şirketin davalı olarak yer aldığı Ankara 33.İş Mahkemesinin 2021/160 esas sayılı dosyasında davacı tarafından rücuen tazminat davası açıldığı mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesinin 2019/2857 esas 2021/751 karar sayılı ilamı ile şirketin ihyasına dair karar alınmasından sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın kaldırıldığı mahkemece 07.07.2022 tarihli celsede davacı vekiline ihya davası açmak üzere süre verdiği, davanın derdest olduğu ve davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.
İhyası talep olunan Burak Matbaacılık İnş.Ltd.Şti.’nin münfesih sayılmasına rağmen TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise adresin kapalı olması nedeniyle bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete, şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,).
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler hükmü, Anayasa Mahkemesinin 22.06.2023 tarih, 2023/33 Esas 2023/117 Karar sayılı ilamı ile 13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle eklenen geçici 7. maddenin (15) numaralı fıkrasının beşinci cümlesinde yer alan “…silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 08/02/2023 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan şirkete bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmediği gibi (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/09/2022 tarih 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı emsal ilamı),Anayasa Mahkemesinin 22.06.2023 tarih, 2023/33 Esas 2023/117 Karar sayılı kararı ile,13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle eklenen geçici 7. maddenin (15) numaralı fıkrasının beşinci cümlesinde yer alan “…silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği anlaşıldığından hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/09/2022 tarih ve 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı ilamı).
Hal böyle olunca mahkemece, davalı ticaret sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususunun kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığı, terkin işleminin usulsüz olduğu, şirketin tam ihyasının gerektiği ancak davacının talebinin sınırlı ihyaya yönelik olduğu gözetilerek … Şirketinin Ankara 33.İş Mahkemesinde 2021/160 Esas Sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de, şirket aleyhine açılan dava ve devamı işlemler yönünden şirketin ihyasına ve tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2022 tarih ve 2022/5850 esas 2022/6837 karar sayılı emsal içtihatı).
Hal böyle olunca mahkemece ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanması gerekirken bu yönün gözetilmemiş olmasında isabet görülmemiş, şirketin terkin öncesi temsilcisi … tasfiye memuru olarak atanmıştır.
Öte yandan, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasında isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne,… Şirketinin Ankara 33.İş Mahkemesinde 2021/160 Esas Sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına, şirketin son yetkilisi …’un şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2023 tarih ve 2022/91 Esas 2023/323Karar sayılı kararının tasfiye memuru atanması yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 88166 sicil numarasına kayıtlı olup ticaret sicil müdürlüğünden terkin edilen … Şirketinin tüzel kişiliğinin Ankara 33.İş Mahkemesinin 2021/160 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ticaret Siciline yeniden tescil ve ilan edilmesine,
4-Şirketin terkin öncesi yetkilisi … (… T.C.) tasfiye memuru olarak atanmasına,
B)1-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvuru harcı, 179,90 TL peşin harç, 31,25 TL posta tebligat masrafı olmak üzere toplam 391,05 TL masrafların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

B)1-Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan dosyanın istinafa gönderim gideri 152,50 TL yargılama giderinin davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.