Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1308 E. 2023/1357 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1308 Esas 2023/1357 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1308
KARAR NO : 2023/1357

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2022
NUMARASI : 2021/414 Esas 2022/29 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 14/10/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı birleşen davada davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. Şti. ile … Başkanlığı’nı hasım göstererek açmış olduğu hizmet tespiti davasının Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/875 Esasına kaydı yapıldığını, yargılama esnasında mahkemece sicilden terkin edilen …. Şti.’nin ihyası için kendilerine süre verildiğini beyan ederek, mezkur şirketin ihyasına, şirkete tasfiye memuru atanmasına, ihya kararının tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı … temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, şirketin 09/05/2016 tarihli Genel Kurulunda tasfiyeye girme kararının alındığını ve tasfiye memuru olarak …’ın seçildiğini, 10/07/20217 tarihli şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair genel kurul kararının tescilinin 18/07/2017 tarihinde yapıldığını ve şirketin terkininin 21/07/2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım konumunda olduğunu, bu nedenle yargılama giderinden sorumlu olamayacağını, ayrıca şirketin ihyası halinde tasfiye memurunun atanmasının zorunlu olduğunu beyan ederek, davanın reddine, şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …. Şti.’de 1998 yılında bekçi olarak çalışmaya başladığını, 2004 yılının 9. ayında isteği dışında işinden çıkarıldığını, hak ve alacaklar verilmediğinden dava dışı işveren şirkete karşı 22.03.2005 tarihinde dava açıldığını, Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2005/773 Esas sayılı dosyasında davacıya hizmet tespiti davası açılması için süre verildiğini, davacı …. Şti. ve … taraf göstererek Ankara 13. İş Mahkemesi nezdinde 2011/875 esas sayılı dosya ile hizmet tespit davası açtığını, ancak …. Şti. adlı şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği yapılan yargılamada öğrenildiğini, iş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından Ankara 13. İş Mahkemesi’nce davacı tarafa işbu davayı açmak için mehil verildiğini, davacı tarafa verilen süre içerisinde Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü davalı gösterilerek 29.06.2021 tarihinde şirketin ihyası talepli dava açıldığını, ilgili dava dosyası Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/414 esas sayılı esasını aldığını, işbu esas sayılı dosyanın 30/09/2021 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı gereğince ise; ”ihyası istenilen şirketin tasfiye memuru olan … T.C. kimlik numaralı … aleyhine ihya istemli dava açılıp Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesi” için davacı tarafa süre verildiğini belirterek mahkemeniz dosyası ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/414 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesine karar verilmesini, Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün sicilinde kayıtlı …. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, huzurdaki davanın 6102 sayılı yasanın geçici 7.maddesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/875 Esas sayılı dosyasında 11/06/2021 tarihli celsede şirketin ihyası için dava açmak üzere davacı vekiline 2
haftalık kesin süre verildiğini, davacının kesin süreye riayet etmemesi halinde davanın reddi gerektiğini, yine dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucuk müessesesi işletilmeyerek doğrudan dava açıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeni ile redde karar verilmesini istediklerini, davacının şirketin ihyasına karar verilmesinde hukuki yararının bulunmadığını, Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/875 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ticaret sicilinden terkin edilen şirket aleyhine açılan ve Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/775 Esasında kayıtlı olan hizmet tespiti var iken şirketin tasfiyenin tam ve eksiksiz olduğundan bahsedilemeyeceği, eldeki asıl ve birleşen davanın dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığı, yine terkin işleminin 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi kapsamında yapılmadığından 5 yıllık hak düşürücü sürenin varlığından bahsedilemeyeceği, bu suretle birleşen davalı vekilinin anılı savunmalarına itibar edilemeyeceği nazara alınarak, asıl ve birleşen davanın kabulüne, …nün 78693 sicil numarasına kayıtlı … Şirketi’nin Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/875 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, TTK’nun 547/2. maddesi gereğince ihya edilen şirkete …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleşen davada davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin birleşen dava yönünden davanın kabulüne yönelik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davanın yasal süre içinde açılmadığını, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/875 Esas sayılı dosyasının görülen 15/06/2021 tarihli duruşmasının 2 numaralı ara kararı ile davacı yana, şirketin ihyası için dava açmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiğini, ilk derece mahkemesinin 30/09/2021 tarihli duruşma ara kararı ile ihyası istenilen şirketin tasfiye memuru aleyhine ihya davası açmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiğini, ancak davacının, verilen kesin süreye riayet edilmeksizin işbu davayı açtığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini,
İlk derece mahkemesince Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/875 esas sayılı hizmet tespiti davasının sonucu beklenmeden hüküm kurulmasının yerinde olmadığını,
Müvekkili aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden mahkeme kararının hatalı olup kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; ticaret sicilinden terkin edilen Tasfiye Halinde …. Şti.’nin TTK’nun 547. maddesi hükümleri uyarınca ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Tasfiye Halinde …. Şti.’ne ilişkin ticaret sicil özeti incelendiğinde; …nde 78693 sicil numarası ile kayıtlı olduğu 09/05/2016 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı aldığını ve şirketin tasfiye memurluğuna …’ın seçildiği, 18/07/2017 ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmıştır.
Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2011/875 esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının …, davalılarının … ve Tasfiye Halinde …. Şti. Olup, hizmet tespiti davası açıldığı, bu davada taraf teşkilinin sağlanması açısından davacıya yetki ve süre verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonimi şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Somut olaya gelince, davalı şirketin genel kurulunda 09/05/2016 tasfiye kararı alınmış, tasfiye memuru olarak … atanmış ve şirketin tasfiye kapanışı yapıldığından sicil kaydının 18/07/2017 tarihinde tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/875 esas dosyası ile dava açıldığı, açılan davanın derdest olduğu, davalı tasfiye memurunca bu davanın ve takip dosyasının akıbeti beklenilmeden şirketin tasfiyesinin gerçekleştirildiği, bu hale göre davacının Ankara 13. İş Mahkemesi’ne açtığı derdest dava dosyasından ötürü şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunmakta olup, şirketin ihyasının gerektiği, ayrıca açılan davanın limited şirketin ihyası davası olup tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderinden davalı şirket tasfiye memurunun sorumludur. Bu nedenle ilk derece mahkemesince şirketin ihyasına, en son tasfiye memuru olan davalı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına ve davalı tasfiye memuru …’ın yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03/06/2014 tarihli 2014/7827 esas 2014/10350 karar sayılı emsal içtihadı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Birleşen davada davalı …’dan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın birleşen davada davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.