Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1278 E. 2023/1136 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1278 Esas 2023/1136 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1278
KARAR NO : 2023/1136

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2023
NUMARASI : 2022/301 Esas 2023/85 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Bonodaki Avalistliğin Batıl Olduğunun Tespiti ve İptali
DAVA TARİHİ : 26/04/2022
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/09/2023

Taraflar arasındaki bonodaki avalistliğin batıl olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının anonim şirket pay satış ve devir sözleşmesi ile müvekkili şirketteki hissesini dava dışı …’na sattığını, bu bedelin ödenmesi için hisseleri devralan …’nun düzenlediği senedi davalıya verdiğini, senette müvekkilinin avalist olarak yer aldığını, …’nun aynı zamanda müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olup, kendi aldığı hisselere müvekkilini kefil yapmak suretiyle şirketle işlem yapma yasağına aykırı hareket ettiğini, yapılan işlemin yok hükmünde olduğunu belirterek müvekkilinin senetteki kefaletinin batıl olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davada hukuki yararı bulunmadığını, şirketin tek pay sahipli anonim şirket haline geldiğini ve şirketin tek yönetim kurulu üyesi ve temsil ve ilzama yetkili tek kişinin şirketin tek ortağı olan … olduğunu, müvekkilinin hisseleri …’ndan devraldıktan yaklaşık 1 sene sonra tüm paylarını geri …’na devrettiğini, devir bedelinin yalnızca devredilen paylara ilişkin olmayıp pay devir sözleşmesinde ifade edildiği üzere müvekkili tarafından şirkete ödünç verilmiş tutarları da kapsadığını, senette davacı şirket ünvanı ve kaşesi altına imza atarken …’nun şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, davacının pay sahibi ile yönetim kurulu üyesi ve temsilcisinin aynı kişi olup, aralarında korunacak bir menfaat dengesi bulunmadığını, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; yargılamanın ilk celsesinde dava konusu uyuşmazlığın içeriğinde yabancı para borcu olan ve para ile ifade edilen bir alacaktan kaynaklandığı ve nispi peşin harca tabi olduğu dikkate alınarak ve dava değeri olan 2.059.385,00 Euro’nun davanın açıldığı 26/04/2022 tarihindeki TCMB efektif satış kuru dikkate alınarak yapılan hesaplamada davacının yatırdığı peşin harcın mahsubundan sonra bakiye 556.646,90 TL peşin harcın ikmali gerektiğinin anlaşıldığı, bakiye peşin harcın ikmali için davacı vekiline gelecek duruşma gününe kadar usulüne uygun şekilde ihtaratlı kesin süre verildiği, davacının eksik peşin harcı ikmal etmediği, 19/10/2022 tarihli celsede taraflarca yenileninceye kadar dosyanın HMK’nun 150/1 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, yasal 3 aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişitr.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; …’nun aynı zamanda davacı şirket yönetim kurulu üyesi ve başkanı olup kendi aldığı hisselere şirketi kefil yapmak sureti ile TTK’nun 395/f-1 hükmündeki şirketle işlem yapma yasağına aykırı hareket ettiğini, bu sebeple yapılan işlemin batıl bir işlem olduğunu, dava sürecinde mahkemece uyuşmazlığın içeriğinde yabancı para borcu olan ve para ile ifade edilen bir alacaktan kaynaklandığı için nispi peşin harca tabi olması gerekçesi ile bu harcın yatırılmasının istendiğini, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere talep sonucunda senetten dolayı borçlu olmadıklarına, senetteki imzanın iptaline karar verilmesinin istenmediğini, taleplerinin TTK’nun 395/f-1 maddesi gereği şirketle işlem yapma yasağına aykırı olarak şirketin attığı imzaya ilişkin işlemin butlanına ilişkin olduğunu, böyle bir karar verilip kesinleştikten sonra senedin iptali içerikli dava açılması halinde ya da aynı dava içerisinde senedin iptalinin ya da borçsuzluğun tespitinin de talep edilmesi halinde nispi harç talep edilebilecekken, sadece butlan talebine yönelik olarak nispi harç talebinin mümkün olmadığını, bu sebeple kararın hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket pay devir sözleşmesi gereğince verilen bonodaki avalist olmasına ilişkin yapılan işlemin batıl olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir.
Dava dışı … …. A.Ş.’nin mersis kayıtları, dava konusu bono sureti, anonim şirket pay devir ve satış sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan davalının anonim şirket hisselerini şirket yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan dava dışı …’na sattığını, satış bedeline ilişkin olarak verilen bonoda …’nun borçlu, davalının lehtar, şirketin ise avalist olarak yer aldığını, şirket yönetim kurulu üyesi ve başkanının kendi aldığı hisse bedellerine ilişkin verilen bonoda şirketi avalist olarak göstermek suretiyle TTK’nun 395/f-1 maddesinde yer alan şirketle işlem yapma yasağına aykırı hareket ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Anonim şirket pay devir ve satış sözleşmesinin 12/07/2016 tarihli olup, davalı … tarafından dava dışı … A.Ş.’deki 10.000 adet payın dava dışı …’na satışını konu aldığı, sözleşmede davalının şirkete 2.059.385,00 Euro borç verdiği ve bu miktar alacaklı olduğunun da yazılı bulunduğu görülmüştür.
Dosyada mevcut mersis kayıtlarının incelenmesinde, dava dışı … A.Ş.’nin sicil adresinin … İzmir olduğu, dava dışı … ve davalının … A.Ş.’nin hissedarları olduğu anlaşılmıştır.
İşbu davada anonim şirket pay devir ve satış sözleşmesi gereğince verilen kambiyo senedinde davacı şirketin avalist olarak yer almasının şirketle işlem yapma yasağına aykırı olması nedeniyle yapılan işlemin yok hükmünde olduğu iddia edilerek yapılan işlemin tespiti ve iptali talep edilmiştir. İddianın ileri sürülüş şekli gözetildiğinde davadaki ihtilaf anonim şirket pay devir sözleşmesi gereğince ortak tarafından eski ortağa verilen bonodan kaynaklanmaktadır.
Bilindiği üzere dava tarihine göre uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 14/2. maddesinde “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın veya üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Eski ortağın bu sıfata dayalı açtığı davalarda bu madde hükmüne tabidir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/03/2022 tarih 2021/9104 Esas 2022/2412 Karar sayılı ilamı).
Kesin yetki kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce de re’sen gözönünde bulundurulması gereken usul kurallarındandır.
Hal böyle olunca, dava konusu uyuşmazlıkta uyuşmazlık, özel hukuk tüzel kişisi ortakları arasında bulunması nedeniyle HMK’nun 14/2. maddesi gereğince şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, … …. A.Ş.’nin şirket merkezinin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı alanında bulunan Menemen olduğu, kesin yetkinin dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği gözetilerek kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü gerekmiş, HMK’nun 353(1)-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kesin yetkili mahkemenin tayini yönünden kaldırılmasına, HMK’nun 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nun 360. maddesinin atfı ile HMK’nun 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın kesin yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/02/2023 tarih ve 2022/301 Esas 2023/85 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere İzmir Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın kesin yetkili mahkemesine aktarılması için Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacıdan peşin alınan 179,90 TL istinaf karar ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 ve 362(1)-ç maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/09/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.