Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1254 E. 2023/1140 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1254 Esas 2023/1140 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1254
KARAR NO : 2023/1140

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/730 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN DAVACILAR :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF DAVALI

TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 07/07/2023
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/09/2023

Taraflar arasındaki yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti davasında dosya üzerinden yapılan inceleme sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirkette hissedar olduklarını, şirketin iflasının açıklandığını, daha sonra mahkeme kararı ile iflasın kaldırıldığını, iflasın kaldırılmasından sonra yönetim kurulunun muvazaalı bir şekilde şirketin tüm malvarlığının en değerli ve en büyük kısmının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı bir şekilde toptan satışını yaptığını, şirketin içinin boşaltıldığını, fiilen şirketin konusuz bırakıldığını, genel kurul kararı alınması gerektiği halde taşınmazların topluca satıldığını, hali hazırda kalan taşınmazların satılması için de planlar yapıldığını, müvekkillerinin ortağı olduğu şirketin diğer ortağının ölümü ile mirası reddeden mirasçının sahip olduğu anonim şirkete taşınmazların topluca satışının yapıldığını, mirası reddeden anonim şirket sahibinin aynı zamanda yönetim kurulu başkanının kardeşi olduğunu, taşınmazların gerçek değerinin altında satıldığını, şirkete kötüniyetli olarak zarar verildiğini, taşınmazların satışının yapıldığı diğer kişinin uzun yıllar iflas sürecinden haberdar olan ve hissedarları yakından tanıyan, davalı şirketin diğer hissedarının emlak işlerini yürüten esnaf olduğunu, anılan kişiye de taşınmazların topluca ve gerçek değerinin altında satıldığını belirterek taşınmazların satışına ilişkin davalı şirket yönetim kurulu kararının kesin hükümsüzlük ile batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca topluca satışı yapılan taşınmazlar ve satışı yapılmamış olan şirket aktifindeki diğer taşınmazlara karar kesinleşinceye kadar devredilemez, satılamaz ve ayni hak tesis edilemez şeklinde ihtiyati tedbir konulmasına, batıl olan yönetim kurulu kararının uygulanmasının verilecek karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı tarafın alınan yönetim kurulu kararının kesin hükümsüzlükle batıl olduğunu yazılı delillerle kanıtlamasının mutlak anlamda zorunlu olduğu, buradan hareketle yönetim kurulu kararının mutlak butlanla batıl olduğuna ilişkin bu aşamada dosyada yaklaşık anlamda ispata yarayacak delil olmadığı, talebin yargılamayı gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm netliği ile yapılan satışların gerek miktar ve gerekse adet sayısı cihetiyle toplu satış olduğunu, kendisine satış yapılan diğer anonim şirketin daha önce reddi miras yapan gerçek kişinin kurmuş olduğu tek hissedarlı anonim şirketi olup, bu hususların yaklaşık ispat için yeterli olduğunu, uzun yıllardır iflas masasında tasfiye halinde bulunan davalı şirketin, yönetim kurulu tarafından şirketin iflasının kaldırılmasından bir kaç gün sonra topluca taşınmaz satışları gerçekleştirilmek suretiyle, gerek esas sözleşmeye ve gerekse de genel kurulun yetki ve görevi kapsamında olduğu halde TTK hükümlerine aykırı bir şekilde, kanuna karşı hile yoluna girerek, muvazaalı bir şekilde, piyasa değerlerinin yaklaşık 10 misli kadar daha düşük bedeller ile satılmak suretiyle topluca taşınmaz satışları yapıldığını, şirketin fiilen konusuz, sermayesiz ve öz kaynaksız bırakıldığını, şirketin sermayesini bozan fiili anlamda şirketi konusuz bırakan ve genel kurul kararı alınması lazım geldiği halde, topluca satışlar icra ederek şirketin içinin boşaltıldığını, halihazırda 3 adet tapu randevusu daha bulunan şirketin, diğer geriye kalan taşınmaz mal varlıklarını da satmak üzere gerekli planlamaların tamamlandığını, tapu randevusu gününün beklendiğini, yapılan satışlara bakıldığında, davalı şirketin defaten, bir kaç gün aralıklarla aynı kişi ve şirkete topluca satışlar yaptığı, bu satışların TTK hükümleri gereği şirketin tüm sermayesinin bunlardan ibaret olduğu ve şirket konusunun kum ve maden işletmeciliği olması sebebiyle bahse konu taşınmazların da birer rezerv niteliği taşıdığını, şirketin esas sözleşmesine ve konusuna, mevzuata, ahlaka ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırı bir şekilde yönetim kurulunun yetki ve görevlerini aşar nitelikte, topluca satış yapıldığı ve bunun muvazaalı bir şekilde gerçekleştirildiğini, reddi miras yapan kişinin sahibi bulunduğu ve aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu başkanının kız kardeşi olan, diğer anonim şirkete satış yapıldığını, kanuna karşı hile yoluna gidilerek şirketin içinin boşaltılmak istendiğini, fiilen şirketin konusuz bırakıldığını, müvekkillerinin haklarının zarara uğratıldığını, gerçek değerlerinin yaklaşık 10 misli daha düşük fiyatlar ile taşınmazların adeta elden çıkartılarak müvekkillerine ve şirkete kötü niyetli bir şekilde zarar verildiğini, toplu satış yapılan şirketin, davalı şirketin yönetim kurulu başkanının kız kardeşi olup, aynı zamanda reddi miras yaparak davalı şirkette hisseleri reddetmiş olan …’e ait olup, reddi miras yapan bu şahsın kurduğu tek ortaklı anonim şirket olduğunu, davalı şirkette babası ortak ve hissedar iken, silahlı bir saldırı sonucu hayatını kaybeden eski yönetim kurulu başkanı …’in kızı olan, daha önce şirket iflas masasında iken borçtan kurtulmak üzere reddi miras yapan, …’e ait tek ortaklı anonim şirket olan … Anonim Şirketi’nin toplu satışta alıcı tarafında yer aldığını, alıcı şirketin davalı şirkette babasından kalan hisseleri reddi miras yaparak kalan borçlarından kendisini koruduğunu, şirket hakkındaki iflasın kaldırılmasına karar verildikten sonra da şirketin neredeyse tüm malvarlığını tek seferde topluca satın aldığını, öz abisi ve davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’ten dava tarihinden 2 gün önce, yani 05 Temmuz 2023 tarihinde davalı şirketin en kıymetli ve en önemli taşınmaz malvarlıklarının piyasa değerinin yaklaşık 10 misli düşük fiyatına topluca satın aldığını, davalı şirkete ait olan taşınmazların büyük ve en değerli kısmını teşkil eden bu yerlerin güncel piyasa değerinin 50.000.000,00 TL bandında olduğunu, buna karşılık tapuda beyan edilen değerin 5 milyon civarında kaldığını, şirket hissedarları olan müvekkillerinin haklarının ihlal edildiğini, şirketin kendisinin de kasten zarara uğratıldığını, konusuz bırakılarak fiilen sonlandırıldığını, ihtiyati tedbir konularak üçüncü kişilere devrinin kısıtlanmasını talep ettikleri 05 Temmuz 2023 tarihli ve alıcısı ‘… Anonim Şirketi olan toplu satışı yapılan 20 adet taşınmaz ile diğer topluca satış yapılan gerçek kişi …’a da aynı şekilde toplamda 14 adet tapu satışının yapıldığını, bu topluca satışlar ile şirketin içinin boşaltıldığını, şirketin zarara uğratıldığını, diğer topluca satışta alıcı taraf sıfatına haiz bulunan gerçek kişi …’ın gerek uzun yıllar iflas sürecinden haberdar bulunan ve gerekse de hissedarları yakından tanıyan, emlak ofisi işleten, davalı şirket hissedarı …’in de emlak işlemlerini yürüten bir esnaf olduğunu, davalı şirkette en büyük oranda hissedar olan ve fakat müflis olduğu için yönetimde yer alamayan …’in emlak işlerini yürüten … isimli emlak esnafına, önce 23 Haziran 2023 tarihinde topluca 5 adet taşınmaz satışı yapıldığını, bu satışların toplam satış bedelinin yaklaşık olarak 888.000,00 TL olarak gösterildiğini, taşınmazların güncel piyasa değerinin yaklaşık 10 misli düşük fiyatı ile bu toplu satışın gerçekleştirildiğini, toplu satıştan yaklaşık 10 gün kadar sonra, yine en büyük oranda hissedar olan ve fakat müflis olduğu için yönetimde yer alamayan …’in emlak işlerini yürüten … isimli emlak esnafına, topluca 9 adet taşınmaz satışı daha yapıldığını, bu şekilde defaten yapılan 2 ayrı işlem neticesinde toplamda 14 adet taşınmazın topluca bahse konu kişiye satıldığını, bahse konu satışların müflis …’in, yönetim kurulu üyelerine temsilen vekil sıfatıyla bizzat kendisi tarafınca yapıldığının tapu kayıtlarından ve satış senedinden açıkça tespit olunabileceğini, bu hususun davanın haklılığını bir kez daha tevsik ettiğini, iflasın kaldırılması kararından bir kaç gün sonra bu satış yapılarak hızlıca şirketin içinin boşaltılmasına başlandığını, bu durumdan müvekkillerinin yeni haberdar olduğunu, kum ve maden işletmeciliği yapan şirketin rezerv kaynakları olan bu taşınmazların satılarak şirketin fiilen sona erdirildiğini, TTK hükümlerine aykırılık teşkil eden işlem neticesinde müvekkil hissedarlar ve şirketin telafisi imkansız maddi ve manevi zarara uğratıldığını, geriye kalan ve diğer şehirdeki taşınmazlar için randevu tarihlerinin beklendiğini, yönetim kurulu kararı ile topluca satışı yapılmış bulunan taşınmazlara tedbiren devredilemezlik şerhi konulması gerektiğini, tüm satışların düşük bedeller gösterilerek ve muvazaalı bir şekilde yapıldığını, başkaca satışlar için randevuların alındığını, gecikmesinde sakınca bulunduğunu ve telafisinin imkansız olduğunu, davalı şirket adına kayıtlı bulunan taşınmazlarla, kanuna ve hukuka aykırı olarak topluca satışı yapılan diğer tüm taşınmazlara üçüncü kişilere devrini önlemek cihetiyle, esasa dair kararı kesinleşinceye kadar devredilemez/satılamaz/ayni hak tesis edilemez şerhinin konulmasına karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin toplu satışlar yaptığını, bu satışların satış bedellerinin düşük gösterildiğini, toplu satışların muvazaalı bir şekilde abi-kardeş ilişkisi içerisinde, kanuna karşı hile kullanılarak, daha önce şirket iflas masasında iken babalarından kalan borçlardan kurtulmak gayesiyle reddi miras yapıldığı halde, iflas kararının kaldırılması sonrasında, daha önce reddi miras yapan gerçek kişinin tek ortaklı sahibi bulunduğu diğer bir anonim şirkete toplu satış ile taşınmazların geçirildiğini, yapılan satışların önemli bir mal varlığının topluca satışı işlemlerinden ibaret olduğunu, genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında yer aldığını, kuruluş amacını ihlal eden ve eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen işlemlerolduğunu, kum ve maden işletmeciliği konulu köklü bir şirketin, kum rezervlerinin de tamamıyla elden çıkartılması neticesinde şirketin kuruluş amacının ihlal edildiğini, fiilen konusuz bırakılmak istenildiğini, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan yönetim kurulu kararlarının kesin olarak hükümsüzolduğunu, topluca şirketin taşınmaz mal varlıklarının hemen hepsinin, muvazaalı bir şekilde, gerçek değerlerinin çok altında bir bedelle satılması, anonim şirketin temel yapısına veya sermayenin korunması ilkesine aykırı olan kararlardan olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nun 390/1. maddesinde, ihtiyati tedbirin dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği, aynı yasanın 390/3. fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Mevcut düzenlemeler ve yukarıdaki açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, işbu ihtiyati tedbir talebinin yer aldığı dava davalı şirket taşınmazlarının satışına dair yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince davacı yanın ihtiyati tedbir talebine ilişkin haklılığını yaklaşık olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, mahkemece bu aşamada davacı tarafından davadaki haklılığa ilişkin yaklaşık ispata dair herhangi bir bilgi ve belgenin ibraz edilmediği gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında sonucu itibarıyla herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 269,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 0,05 TL’nin ihtiyati tedbir talep eden davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 14/09/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.