Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1247 E. 2023/1427 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1247 Esas 2023/1427 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1247
KARAR NO : 2023/1427

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/850 Esas
LEHİNE İHTİYATİ HACİZ KARARI
VERİLEN DAVACI :
VEKİLLERİ :
İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ
EDEN DAVALILAR :
TALEP : İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
TALEP TARİHİ : 01/11/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2023
İhtiyati haciz kararına itirazın kabulüyle ihtiyati haciz kararının borçlular … ve … yönünden kaldırılmasına dair verilen ara karara karşı lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz kararına itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle; kredi sözleşmesine teminat olarak verilen 500.000,00 TL tutarlı bononun ödendiğini, müvekkilinin bankaya borcunun kalmadığını, ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak için mallarını gizlemesi, kaçırması veya kendisi kaçmaya hazırlanması, yahut kaçması ya da hileli işlemlerle bulunduğuna dair dosyada herhangi bir delil veya ibare bulunmadığını, ihtiyati haciz başvurusunda bulunan alacaklı tarafından daha önce aynı borçlu ve kefillere karşı icra takibi yapıldığı, icra takibinde tüm borçlular yönünden haciz işlemlerinin tamamlandığını, takibin infazen kapandığını, müvekkilinin mal kaçırma ihtimalinin söz konusu olmadığını, alacaklının iddiasının dayanaksız olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararına dayanak genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın daha önce icra takibine konu edildiğini, müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, söz konusu borcun müvekkili ve diğer borçlu tarafından ödendiğini, bu borcun yeniden icra takibine konu edildiğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, bankalar bankacılık faaliyeti dışında başkaca bir işle uğraşamayacaklarından borçluların avalist olduğu senet ile kredi sözleşmesindeki kefaletlerinin aynı borç için olduğu, senedin alacaklı banka tarafından tahsil edildiği, İİK’nun 265. maddesi kapsamında borçlunun kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere itiraz edebileceği değerlendirilerek alacaklı bankanın tahsil edilen senet tutarı üzerinde alacaklı olduğunun belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati haczin verildiği tarih itibariyle sunulan belgelerden bankanın alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat edilemediği, ihtiyati hacze yapılan itirazın yerinde olduğu gerekçesiyle davalı borçlular … ve … yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlular … … A.Ş. ile akdettiği genel kredi sözleşmesi uyarınca temin edilen kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından kredi hesaplarının kat edildiğini, söz konusu kat ihtarının borçlulara tebliğ edildiğini, işbu tebliğin üzerine herhangi bir itiraz olmaksızın kesinleşen borç miktarı kadar ödemenin, borçlu şirket ve kefilleri tarafından yapılmadığını, gelinen nokta itibariyle borçlu şirketin kesinleşen borç miktarı kadar bir ödemesinin mevcut olmadığını, her ne kadar borçlular tarafından Ankara 1. İcra Müdürlüğü 2016/17120 sayılı dosya borcunun ödendiği iddia edilse de borçlular tarafından ödenen bu dosya borcunun, borçluya keşide edilen ve hiçbir itiraz olmaksızın kesinleşen hesap kat ihtarı içeriğinde gösterilen borç miktarını karşılamadığını, söz konusu incelemenin ihtiyati haciz kararı veren mahkeme tarafından değil, dava açılması halinde ayrıca incelenmesi gereken bir iddia olduğunu, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK’nun 265. maddesinde açıkça sayıldığını, buna göre ihtiyati haciz itiraz sebepleri dışındaki itirazların dinlenmesinin hukuken mümkün olmadığını, ihtiyati hacze itiraz sebeplerini düzenleyen İİK’nun 265. maddesine göre borçlu ancak ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine, teminata yönelik itirazlarda bulunabileceğini, sayılan bu itiraz sebeplerinin tahdidi olup, bu sebepler dışındaki bir sebeple yapılan itirazın mesmu olmayacağını, somut olayda ihtiyati hacze ilişkin geçerli ve dinlenebilir bir itirazın da bulunmadığını, mahkemenin yetkisine, teminata ve yasal tanıma uygun ihtiyati haczin dayandığı sebeplerden herhangi birine itiraz edilmediğini, ileri sürülen bu iddiaların/itirazların hiçbir gerçekliği ve hukuki mesnedinin bulunmadığını, haksız ve gerçek dışı olmalarının ötesinde ihtiyati haciz kararına itiraz niteliğinde olmayıp tamamen alacağın esasına yönelik haksız beyanlar olduğunu, müvekkilinin alacağının varlığı öncelikle tüm bilgi ve belgeler ile kesin ve tartışmasız olmasının yanında, ihtiyati haciz kararı verilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat getirilmiş olması yeterli olup alacağın varlığının kesin bir şekilde ispat edilmesinin gerekli olmadığını, alacağın varlığı hakkında kanaat edinilmiş olmasının yeterli olduğunu, borçluların ihtiyati hacze ilişkin itirazlarının kabul anlamına gelmemekle birlikte İİK’nun 265. maddesinde sayılan itiraz sebeplerinden de olmadığını, bononun taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin teminatı niteliğinde bulunmadığını, bir bononun teminat niteliğinde olmasının sıkı şekil şartlarına bağlandığını, bu anlamda bahse konu bono üzerinde, teminat ibaresi olmadığı gibi, yine bahse konu genel kredi sözleşmesi içeriğinde de bonoya yönelik bir atıf bulunmadığını, takibe konu edilen bononun borçluların bankaya olan kredi borçlarına ilişkin olduğuna yönelik beyanlarının mevcut olduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, bahse konu bononun illetten mücerret bir borç olduğunu, herhangi başka bir borçla bağdaştırılamayacağını, borçlular tarafından imzası inkar edilmeyen borç ödeme sözleşmesi imzalandığını, gelinen noktada bu sözleşme içeriğinde kabul edilmiş borç miktarının halen ödenmediğini, borçluların müvekkiline olan borçlarının halen devam ettiğini, mahkeme tarafından ise yaklaşık olarak ispat edilemediği gözetilerek şeklinde bir ifadeyle ispat edilememesine dair herhangi bir sebep sunulmaksızın verilen kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, borçlular tarafından kötü niyetle yapılan itiraz sonrası bir de ihtiyati haczin kaldırılmasıırı borçluların mevcut hak ve alacaklarını kaçırmalarına sebebiyet verebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, davalı borçluların itirazlarının reddine, ihtiyati haczin devamına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; İİK’nun 257 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep eden banka vekili, dava dışı şirketle akdedilen genel kredi sözleşmesinde davalıların müteselsil kefil olduğunu, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmediğini, hesabın kat edildiğini, borçluların piyasaya büyük miktarda borçlandıklarını, mali müzayaka içerisinde bulunduklarını, ödemelerini tatil ettiklerini, icrai işlemlere maruz kaldıklarını, borçları karşılar nitelikte mal varlıkları bulunmadığını belirterek şimdilik 500.000,00 TL alacağa ilişkin olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Banka vekilinin ihtiyati haciz talebi üzerine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/11/2022 tarihli 2022/313 D. İş Esas 2022/316 Karar sayılı kararı ile taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve ihtarname suretine göre borcun vadesinde ödenmediği, alacağın rehinle temin olunmadığı gerekçesiyle talebin kabulüne, 500.000,00 TL alacağın temini için borçluların menkul, gayrimenkul mal varlığı ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından haczi kabil ve borca yeter miktardaki kesiminin İİK’nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına borçlular … ve … vekillerinin itiraz etmesi üzerine Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/01/2023 tarih 2022/313 D. İş Esas 2022/316 Karar sayılı ek kararıyla alacaklının sunduğu belgelerle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı ihtiyati haciz kararına itiraz edenler vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 05/04/2023 tarih 2023/559 Esas 2023/517 Karar sayılı kararıyla alacağa ilişkin olarak banka tarafından başlatılan icra takibine borçluların itirazı üzerine itirazın iptali için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/850 Esas sayılı dosyasının açıldığı, davanın halen derdest olduğu, geçici hukuki korumaya ilişkin talepler hakkında esas yargılamayı yapan hakimce karar verilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze yapılan itirazın davanın esasına bakan mahkemece değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlular vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ihtiyati haciz kararına itirazlar hakkında yeniden bir karar verilmesi için dosyanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizin anılan kararı üzerine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/850 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararına itiraz incelemesi duruşmalı olarak yapılarak 16/06/2023 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz kararının itiraz eden borçlular yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep dayanağı olarak banka tarafından, banka ile … … A.Ş. arasında akdedilen 25/10/2013 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ibraz edilmiştir. Talebe dayanak genel kredi sözleşmesinde itiraz eden … ve …’un müteselsil kefil sıfatıyla aynı tarih ve limitli olmak üzere imzaları yer almaktadır.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilen banka tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine 03/08/2016 tarihli hesap kat ihtarnamesini düzenleyerek toplam 48.346,10 Usd ile 30.460,14 TL nakit alacağın ödenmesi için 24 saat atıfet süresi tanıyarak asıl borçlu ile ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalı borçlulara göndermiş, hesap kat ihtarnamesi itiraz eden …’a 05/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, itiraz eden …’a ise bila tebliğ olmuştur.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nun 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklının, alacağının varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemeden olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterlidir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlular dinlenmeden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İtiraz eden borçluların henüz huzuri ile yapılan haciz ve/veya yokluklarında yapılan haciz tutanağının kendilerine tebliği söz konusu olmadığından ihtiyati haciz kararına itiraz edenlerin itirazının süresinde olduğu kabul edilmiştir.
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına itiraz nedenleri tahdidi olarak sayılmıştır.
Yargılama sırasında bankacı bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda takip tarihi itibarıyla davacının 31.468,58 Usd alacağı bulunduğu, bu alacağın takip tarihindeki kur karşılığının 600.388,88 TL olduğu tespit edilmiştir.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilen banka tarafından 21/09/2019 tarihli banka ile dava dışı asıl borçlu şirket ve davalılar arasında akdedilen borç ödeme sözleşmesi ibraz edilmiş olup, anılan sözleşmede, sözleşme tarihi itibarıyla faiz ve fer’iler hariç 48.407,75 Usd ve 17.388,83 TL borç kabul edilmiştir.
Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2016/17120 sayılı takip dosyasıyla alacaklı banka tarafından borçlular … … A.Ş., …, … aleyhine toplam 174.519,73 TL alacağın tahsili talebiyle kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatılmıştır. İcra takibi nedeniyle davalı … tarafında icra dosyasına 20/10/2022 tarihinde 401.090,43 TL ödeme yapılmıştır.
Anılan icra takip dayanağı kambiyo senedi incelendiğinde, senedin 25/10/2013 tanzim, 23/07/2016 vade tarihli, 500.000,00 TL bedelli, borçlusu … … A.Ş., lehtarı … A.Ş., avalistleri … ve …’tur.
Ankara 1. İcra müdürlüğünün 2016/17120 sayılı icra takibine dayanak kambiyo senedinin tanzim tarihi ihtiyati haciz talebine dayanak genel kredi sözleşmesinin tarihi ile aynı tarihlidir. İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalı borçlular kambiyo senedinde avalist, genel kredi sözleşmesinde ise kefil sıfatına haizdir. Kambiyo senedinden kaynaklı alacak yapılan icra takibi sonucu ödenmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece kambiyo senedinin tanzim tarihi ile genel kredi sözleşmesi tarihinin aynı tarih olduğu, davacı bankanın kambiyo senedinden kaynaklı alacağını tahsil ettiği, ihtiyati haciz talep tarihi itibarıyla sunulan belgelerden bankanın alacağının varlığını yaklaşık olarak ispat edemediği, itirazın yerinde olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetlidir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararının borçlular … ve … yönünden kaldırılmasına ilişkin ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 18/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.