Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1100 Esas 2023/1358 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1100
KARAR NO : 2023/1358
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2023
NUMARASI : 2022/736 Esas 2023/140 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :16/10/2023
Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı … dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … tarafından dava dışı işçi …’a mahkeme kararı uyarınca ödenen işçilik alacakları ve ferilerinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ilgili firmalardan mahkemece tespit edilecek sorumlulukları oranında tahsili istemiyle Elazığ 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/100 esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığını, bu davada “… Şirketi”nin ticaret sicilinden silindiğinin tespit edildiğini, yargılamanın devamı ve hükmün infazı sürecinde sonuç alınabilmesi için ilgili şirketin ihyasının talep edilmesinin gerektiğini ve bu mahkemece taraflarına 26/10/2022 tarih ve 2022/100 esas sayılı yetki belgesi verildiğini belirterek anılan şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı Ankara Sicil Müdürlüğü yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; ihya davasının terkin tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılmadığını; bu sebeple zamanaşımı itirazını ileri sürdüklerini; dava dışı şirketin TTK geçici 7. madde kapsamında 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini; 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesinde Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceği ifade edilmiş ve (d) bendinde “18/05/2004 tarihli ve 5714 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32’nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilmemesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler”in müdürlüklerce kapsama alınacağının düzenlendiğini, dava dışı şirket bu kapsamda olduğunu, yasal hasım bulunduklarını ve davanın reddine karar verilmesini savunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi, anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceğine ilişkindir. Maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Ancak aynı maddenin 2. fıkrasına göre şirketin devam eden davasının bulunması halinde bu madde hükmü uygulanmayacaktır. Keza, 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesinde Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceği ifade edilmiş ve (d) bendinde “18/05/2004 tarihli ve 5714 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32’nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilmemesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler”in müdürlüklerce kapsama alınacağı düzenlenmiştir.
Dava dışı şirketin bu kapsamda, 5174 sayılı Odalar Borsalar Birliği kanunu gereğince kaydı 23/01/2014 tarihinde silinmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 21. Hukuk dairesinin 2021/1275 esas 2022/1054 karar sayılı 23/09/2022 tarihli ilamında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere “… Şirketi”nin TTK’nın geçici 7. Maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak dava konusu şirketin ticaret sicilinden resen terkini anılan yasa maddesine açıkça aykırı olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile şirketin tam ihyasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Geçiçi madde 7/15’deki düzenlemeyi değerlendirme dışı bırakarak davanın reddine hükmetmemesi yerinde değildir ve usul kurallarına aykırı olduğunu, şirket 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, 23/01/2019 tarihinde süre dolduğunu, davanın açılış tarihi ise 02/11/2022’dir ve hak düşürücü sürenin geçirilmesi sebebiyle davanın reddi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararı bozulması gerektiğini, 7/15. Maddesi uyarınca sicilden 23/01/2014 silinme tarihinden itibaren beş (5) yıl içinde ihya davası açılması gerekirken hak düşürücü süre aşılarak 23/09/2019 tarihinde ihya davası açıldığını, yasanın amir hükmü uyarınca davacının hak düşürücü süre içinde ihya davası açmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken; İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulü ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun esastan reddinin doğru olmadığını, kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, söz konusu fıkra uyarınca; sicil kayıtları silinen şirket borçlarının, şirketlerin unvanlarının silinmesine engel olmayacağı açık bir şekilde belirlendiğini, geçici 7. maddenin 12. fıkrası dikkate alındığında davacının alacağı sebebiyle işbu ihya davasını açmakta hukuki yararı olmadığını, bu sebeple dava şartı yokluğundan HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca şirketin terkin tarihinde; derdest davalarının, alacak ve borçlarının Müdürlüğümüz tarafından bilinmesi mümkün olmadığından Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, dava konusu şirket geçici 7.maddedeki prosedure uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, esasa ilişkin itirazlarının TTK Geçici 7.maddesinin 4.fıkrasının a bendinde tebliğ şekli belirtildiğini, … Şirketi’nin Müdürlüğümüze bildirilen son adresi Harbiye Mah. Dikmen Cad. No:220 B-14 Çankaya/Ankara olduğunu, şirket adresine kapatılma nedenine ilişkin TTK’nin Geçici 7.Maddesinin 4.fıkrasının a bendi uyarınca 03.10.2013 tarihinde çıkarılan tebligat, “taşınmış” notuyla iade olduğunu, ihtar ayrıca, 07/10/2013 tarih 8420 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, ayrıca şirketlerin 6102 sayılı TTK’nin 31’nci maddesi uyarınca, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliği tescil ve bu konudaki sorumluluk şirket yetkililerine ait olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi gereğince ilan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, yapıldığını sayılır ve 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçtiğini, söz konusu TTK’ nin Geçici 7’nci maddesindeki tebligata dair hükümler, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na göre hem özel hüküm hem de sonraki hüküm niteliğinde olduğundan, TTK Geçici 7’nci madde hükümleri uygulanması gerektiğini, şirketin son adresine tebligat yapıldığından, tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilan tebligat kanunu uyarınca yapılmış bir tebligat sayılacağından yapılan ihtar hukuka uygun olduğunu, 2 ay içinde bildirimde bulunmadığı takdirde münfesih sayılacağı ilanen bildirilen şirket, süresi içinde başvuruda bulunulmadığı için 28/01/2014 tarih ve 8495 sayılı TTSG’de yapılan ilan ile sicilden re’sen terkin edildiğini, dava konusu şirket Geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, ek tasfiye kararı verilmesi ve tasfiye memuru ataması mecburiyeti ilk derece mahkemesinin ihya kararını ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak vermesi gerekmesine rağmen TTK madde 547/2’yi göz ardı edip ek tasfiye kararı vermeyip tasfiye memuru ataması yapmaması hukuka aykırı olduğunu, ihya kararının ihyaya gerekçe olan alacak davasının görülmesi ile sınırlı olarak verilmesi gerektiğini, bu durumda ek tasfiyeye karar verilmeyip şirketin ihyası gerektiğini, resen terkinin hukuka uygun olduğuna kanaat getiriliyorsa, TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve TTK’nin 547/2.maddesi gereğince tasfiye memuru atanması gerektiğini, ayrıca Müdürlüğümüzün tabi olduğu Ticaret Sicili Yönetmeliğinin “Bakanlığın Gözetimi ve Denetimi” başlıklı 10’uncu maddesinde belirtildiği üzere Bakanlığın önlem ve talimatlarına uyma yükümlülükleri bulunduğunu, bu kapsamda Bakanlıkça düzenlenen “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” maddelerini öngörülen şekilde uygulama zorunluluk olduğunu, ticaret sicili müdürlüğü tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu, davada taraf gösterilmesinin sebebinin olduğunu, bu nedenle yapılacak yargılama sonucu, zorunlu hasım olmamız nedeniyle taraflarına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesine, mahkeme aksi kanaatteyse şirketin 6102 sayılı TTK’nın 547. Maddesi uyarınca ek tasfiyesine karar verilmesine ve 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru (TC no ile) atanmasına, müdürlükleri yasal(zorunlu) hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti-yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, Elazığ 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/100 esas sayılı dosya örneği vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Elazığ 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/100 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … tarafından davalı … Şirketi aleyhine rücuen alacak davası açıldığı mahkemece davacı vekiline şirketin ihyası davası açmak üzere süre verildiği davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir örneği dosyada yer alan 18.07.2022 tarihli ve 2022/242 Esas-2022/614 Karar sayılı kararında;Elazığ 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/58 esas sayılı dosyası ile davacı … tarafından davalı … Şirketi aleyhine rücuen alacak davası açıldığı mahkemece davacı vekiline şirketin ihyası davası açmak üzere süre verildiği belirtilerek davalı Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü aleyhine … Şirketinin ihyası istemiyle açılan davada ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeni ile usulden reddine karar verildiği kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28.12.2022 tarih 2022/1351 Esas 2022/1792 Karar sayılı ilamı ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2022 tarih ve 2022/242 Esas 2022/614 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı …. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verildiği,kararın davalı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 11.04.2023 tarih 2023/1960Esas 2023/2213 Karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilerek karar 11.04.2023 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda her ne kadar eldeki davanın dava tarihi olan 02/11/2022 tarihi itibarıyla davacının ihya talep etmesine hukuki yarar bulunmakta ise de, Dairemiz karar tarihi olan 11.10.2023 tarihi itibariyle ihyası istenen …. Ltd. Şti.’nin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/242 Esas 2022/614 Karar sayılı kararı ile herhangi bir dava dosyasının infazı ile sınırlı olmaksızın ihyasına karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması karşısında dava konusuz kalmıştır.
6100 s. HMK 331. maddesinde, konusuz kalan davada yargılama giderlerinin ne şekilde tayin edileceği açıkça düzenlenmiştir. Kanunda yapılan düzenleme uyarınca, dava açıldıktan sonra davanın konusuz kalması durumunda yargılama giderleri ve vekalet ücreti davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre tayin edilmelidir.
Somut olayda davacı taraf, …. Ltd. Şti.’nin ihyası talebi ile eldeki davayı açmış olup, şirkete karşı Elazığ 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/100 esas sayılı dosyasında açılan tazminat davasının tasfiye aşamasında derdest olduğu, bu davaya ilişkin alacağın tasfiye edilmesi için TTK.nun 547 maddesine göre sicilden kaydı silinen şirketin yeniden tescilinin talep edilebileceği, böylelikle dava tarihi itibarıyla davacının dava açmakta haklı olduğu, davalının, şirkete karşı açılmış dava derdest olmasına rağmen tasfiye işlemlerinin hukuka aykırı olarak sonuçlandırılması nedeniyle işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, böylelikle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun kamu düzeni de gözetilerek HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KABULÜ ile,
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2023 tarih ve 2022/736 Esas 2023/140 Karar sayılı hükmünün KALDIRILMASINA,
B)1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 179,90 TL harç ile 80,70 TL başvurma harcı toplamı 260,60 TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davacı yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
C)1-Davalı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, davalı üzerlerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2023
Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.