Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1092 E. 2023/1280 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1092 Esas 2023/1280 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1092
KARAR NO : 2023/1280

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2023
NUMARASI : 2022/607 Esas 2023/256 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/01/2018
KARAR TARİHİ : 03/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2023

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davalı … hakkında açılan davanın husumet yokluğundan usulden reddine yönelik karar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı şirketler hakkında açılan davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı asil ve davalı şirketler vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketler adına temsilen kendi adına aseleten davalı … arasında 4 adet güneş enerjisi santralinin projelendirilmesi, TEDAŞ’dan projelerin geçirilmesi, imar planlarının oluşturulması, belediyeden imar izinlerinin çıkarılması, yatırım teşvik belgelerinin alınması, kredi temin edilmesi ve diğer işlemlerin tamamlanmasıyla tesislerin inşaya hazır hale getirilmesi için anlaşma yapıldığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğinde davalıların proje kurulum bedellerinin %5’ini hizmet bedeli olarak müvekkiline ödeyeceğini, müvekkiline verilen vekaletname kapsamında gerekli iş ve işlemlerin yapıldığını, davalının ise sözleşmeden kaynaklanan borcunu ödemediğini belirterek şimdilik 2.000,00 USD’nin dava tarihinden itibaren dolara uygulanacak en yüksek ticari faiziyle birlikte tahsil tarihindeki TL karşılığının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında dava değerini 178.000,00 Usd olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkilleri ile davacı arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, proje ile alakalı davacı tarafa vekaletname çıkarılmasının onun bu iş karşılığında bir bedel hak ettiği anlamına gelmeyeceğini, davacının henüz tamamlanmamış bir projeden kendi lehine alacak çıkartmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı …’ın davalı şirketler adına vekalet veren yetkili olduğu, vekaletname kapsamındaki alacağın tarafı olmadığı, işbu davada taraf sıfatının bulunmadığı Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu bu davalıya yönelik davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verildiği, bu davalıya yönelik davaya ilişkin istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, kaldırma kararı öncesi verilen karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalı şirketler hakkında açılan dava ile ilgili olarak, mahkemece yapılan incelemede kaldırma kararı içeriği, bu doğrultuda yapılan inceleme ve değerlendirme, bilirkişi heyeti raporu içeriği de nazara alındığında, 27/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda teknik incelemenin de yapıldığı, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bir güneş enerji santralinin kurulumu için danışmanlık hizmeti kapsamında yapılması gerekenlerin belirtildiği, bir GES santralinin kurulum öncesi ve kurulum sonrası çalışmalara dair teknik hizmetlerin doğru yapılmasının danışmanlık hizmeti esası ile gerçekleştirilmekte olduğu, santralin devreye alınıncaya kadarki süreç kadar işletme esasında ve devreye alınmasından sonra da bu tür hizmetlerin alındığı, dosya kapsamı itibariyle davacının danışmanlık hizmetinin tamamını gerçekleştirdiği, kurulumu ve bağlantıları devam eden santrallere ait ödemelerin daha sonra da gerçekleştirilmesinin önceden planlanan ve danışmanlık kapsamında yer alan ancak tedariklerin gecikmesi ile oluşan durumlardan davacının bir kusuru olamayacağından hakedilen danışmanlık ücretinin ödenmesi gerektiği, davalı şirketlerin defter ve kayıtlarından Kazan GES yatırım maliyetlerinin belirtildiği, davalıların defter ve kayıtlarındaki maliyetler üzerinden hesaplanan ücretin 115.687,39 Usd olduğu, ayrıca davalıların defter ve kayıtlarında yer almayan harcamalarının da bulunduğunun tespit edildiği, davacının danışmanlık ücretinin hesaplanmasında bu harcamaların da dahil edilmesi gerektiği, bu durumda davacının ücret alacağının 160.452,53 Usd olduğu, dava öncesinde 25.000,00 TL ödeme yapıldığı, ödenen bedelin ödeme tarihindeki kur üzerinden karşılığının kaldırma kararı öncesi kararda da belirtildiği, ıslah dilekçesindeki düşülen miktar da nazara alınarak 9.000,00 Usd olmakla, bu miktarın düşümü ile davacının ücret alacağının 151.452,53 Usd olduğunun anlaşıldığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi kaldırma kararında iddiaya konu 4 adet GES proje kurulum bedellerinin ne kadar olduğunun davalı şirketlerin ticari defterleri ile buradan tespit edilecek 3. kişi kayıtlarından, gerekirse keşif de icra edilerek saptanmak suretiyle hakedilen tutar olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği, davalı şirketlerin ticari defterleri üzerinde 4 adet GES proje kurulum bedellerine yönelik inceleme ve değerlendirmelerin yapıldığı, kayıtların olduğu, yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda keşifte hukuki yararın bulunmadığı ve kaldırma kararında da gerekirse keşif denildiği anlaşıldığından keşif yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davanın husumet yokluğundan usulden reddine ilişkin kaldırma kararı öncesi verilen karar kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı şirketler hakkında açılan davanın ıslah talebi de nazara alınarak 151.452,53 USD üzerinden kısmen kabulüne, alacağın 2.000,00 USD’sine 30/01/2018 dava tarihinden, geriye kalan 149.452,53 USD’sine 28/10/2020 ıslah tarihinden itibaren devlet bankalarınca birer yıllık dönemler itibariyle USD mevduata uygulanan en yüksek oranda faizi ile birlikte ve fiili ödeme günündeki TCMB’nin efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacının istinaf dilekçesinde özetle; cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde ileri sürülmeyen vakıaların sonradan ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunu, davalıların istinaf kanun yoluna başvurma harcını ve karar harcını yatırmadığını, davalılara kesin mehil verilerek harcın tamamlatılmasını, aksi halde istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davalıların istinaf dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirket adına herhangi bir projelendirme işi yapmadığını ve davalı tarafından tamamlanmış bir projenin de bulunmadığını, davalı yan, müvekkilin kuruluma kadar hazırladığı ve gerekli tüm izinleri aldığı projenin kurulumunu yaptığını, davalının dava konusu proje kapsamında sahalara GES panellerini kurduğunu, müvekkilinin kuruluma hazır hale getirdiği santrallerin kurulmuş olduğunu sahaları gezerek teyit ettiğini, davalıların ticari defterlerinde yapılan incelemeyle, kurulumun gerçekleştirildiğinin ispatlandığını, davalı yanın ortada bir proje yoksa neye istinaden kurulumu yaptığını, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca zaten projeyi bizzat çizmeyeceğini, böyle bir danışmanlık yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin dava konusu GES’lerin çağrı mektubunun alınmasından sonra kuruluma kadarki süreçte danışmanlık hizmeti vermiş olduğu ücrete hak kazandığını, müvekkilinin yaptığı işlere ilişkin belgelerin mahkeme dosyasına sunulduğunu, müvekkilinin aşamalarda davalılara bir danışmanlık hizmeti vermediğini, müvekkiline verilen vekaletnamenin, proje kurulum işlemlerine ilişkin başvurudan sonra verildiğini ileri sürmüşse de, dava dilekçesinde ve safahattaki diğer dilekçelerde belirtildiği üzere, müvekkilinin yürüttüğü işin, çağrı mektubunun alınmasından kuruluma kadar geçen süreçteki iş ve işlemler olduğunu, davalının çağrı mektubuna kadar yapılan işlemlere ilişkin beyanda bulunarak kafa karışıklığı yaratmak istediğini, müvekkilinin çağrı mektubundan kuruluma kadar yapılacak işlemlerin büyük bir kısmını bizzat yaptığını, teknik bilgi gerektiren kısımları ise partner firmalarıyla yaptığını, vekaletnameler verilene kadar geçen süreçte, müvekkilinin gerekli başvuruları bizzat hazırladığını, davalı …’a imzalatarak gerekli yerlere müracaat ettiğini, tüm sürece ilişkin danışmanlık yaptığını, ancak şirket yetkilisi …’ın Ankara’da bulunmaması ve işlerin takibinin vekaletsiz yapılmasının zor olması nedeniyle, müvekkiline vekaletname verme ihtiyacının sonradan doğduğunu, bu aşamada vekaletname verildiğini, vekaletname verilmeden önceki işlerin de müvekkili tarafından yapıldığı hususunun tanık beyanları ve ilgili kurumlardan gelen bilgi ve belgelerle açıkça ortaya konulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkilinin vekalet olmaksızın bir kısım işleri yaptığı farz edilse dahi, vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde de alacağın ödenmesi gerektiğini, davalının safahatta dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde belirtildiği şirketlerin davalıyla arasındaki bağlantının ne olduğunun açıklığa kavuşturulmadığını ileri sürerek, dava dilekçesindeki şirketlerle herhangi bir bağlantılarının olmadığı iddiasıyla iddialarını inkar ettiğini, ancak yapılan işlerle ilgili gerek dava dilekçesinde, gerek sonraki dilekçelerde, gerek delil sunumu dilekçelerinde birçok belge ve proforma fatura sunduklarını, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen cevabi yazılar dahil tanık dinletmek suretiyle müvekkilinin yaptığı işlerin tamamını ispatladığını belirterek belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirketler vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili olmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, davacının müvekkilleri adına herhangi bir projelendirme işi yapmış olması halinde buna ilişkin belgelerin ve tutanakların dosyaya ibrazı gerektiği, davacının bu yönde hiçbir delil sunmadığını, davacının ne zaman ve hangi koşullar altında nasıl bir hizmet verdiğini açıklamadığını, hangi santral için hangi projeyle alakalı nasıl bir faydanın sağlandığının belirsiz olduğunu, lisanssız elektrik üretimi sürecinin sadece imar planları süreci yürütülerek değil, GES’in sisteme dahil edilerek dağıtım şirketiyle sistem kullanım anlaşması imzalanmasıyla tamamlandığını, enerji hukukunda uzman bilirkişi marifetiyle davacı tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen işlemlerin incelenmesi ve irdelenmesi gerekirken denetimden uzak bilirkişi raporuna riayet edilerek tüm hizmetin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiği kabul edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın çağrı mektubu alınmasından sonraki sürece ilişkin bulunduğunu, davacının ücrete hak kazanabilmesi için sistem kullanım anlaşmasının imzalanması gerektiğini, dosyada bulunan bilgi ve belgelerin imar planlarının yürütülmesine ilişkin olup, sistemin devreye alınması ve sistem kullanım anlaşmasına ilişkin sürece dair bilgi ve belgenin toplanmadığını, dosyada mevcut tesvik belgelerinde Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yapılan başvurularda, lisansız elektrik üreticileri için dağıtım sistemine bağlantı anlaşmasında üretici sıfatıyla müvekkillerinin o dönem yetkilisi olan …’ın imzasının bulunduğunu, eksik incelemeyle alanında uzman olmayan bilirkişiler tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının hatalı bulunduğunu, simsarlık sözleşmesinde ücrete hak kazanabilmek için tüm sürecin davacı tarafından yürütülmesi gerektiğini, davacının tüm süreci yürütmediğini, müvekkilleri tarafından süreç yürütülerek tamamlandığını, Akyurt Belediye Başkanlığından gelen müzekkere cevabında başvuru kayıtlarının vekil olan davacı adına olmadığının açıkça belirtildiğini, bilirkişilerin yorum yoluyla Akyurt’ta bulunan santralleri de hesaba kattığını, müvekkillerinin GES proje, kurulum işlemlerine ilişkin başvuruları 23/10/2015 tarihinde yaptığını, vekaletname ise müvekkillerinin ilgili mercilere yapması gereken başvuru tarihinden uzun süre sonra 08/11/2016 tarihinde düzenlendiğini, bu durumun davacının GES kurulum aşamalarında herhangi bir katkısı, hak ve alacağının olmasının mümkün olmadığını gösterdiğini, belgelerin tarihlerinin vekaletname tarihinden önce olduğunu, vekaletname düzenlenmeden önce santrallere ilişkin çoğu işlemlerin bitirildiğini, hüküm altına alınan miktarın neredeyse santral bedeline karşılık geldiğini, danışmanlık hizmetinin böyle bir bedeli olamayacağını, müvekkillerinin ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı takdirde kurulum bedellerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilebileceğini, mahkemece hiçbir hukuki sebep belirtilmeden %5 gibi yüksek bir oran üzerinden alacağa hükmedildiğini, sundukları delillerin dikkate alınmadığını, davacının iddiasını ispata yönelik denetlenebilir bir bilgi ve belge bulunmadığını, yazılı ispat koşulunun gerçekleşmediğini, yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, proje konusunda uzman bilirkişi heyeti aracılığıyla rapor alınması gerektiğini, tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını, davalı … hakkında verilen karar kesinleşmesine rağmen mahkemece yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TBK’nun 547. maddesine dayalı ticari vekillikten kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yan istinaf başvuru dilekçesinden sonra, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 19/07/2023 tarihli dilekçe ile, istinaf isteminden ve davadan feragat ettiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığını bildirmiş, davalı şirketler vekili Av. …’in süresinde verdiği istinaf başvuru dilekçesinden sonra UYAP üzerinden sunduğu dilekçe ile istinaf isteminden feragat ettiklerini bildirmişlerdir. Davalı şirketler vekilinin dosya içerisinde yer alan Gebze 16. Noterliğinin 06/04/2021 tarih ve 06094 yevmiye numaralı vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK’nın 349/2. maddesinde; “Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, dava dosyası istinaf incelemesi yapılmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra davacının ve davalı şirketler vekili tarafından istinaf başvurusundan feragat edilmiş olmakla davacının ve davalı şirketler vekilinin istinaf isteminin feragat sebebiyle reddine, istinaf talebinden feragat edilmesi nedeniyle davadan feragat hakkında Dairemizce olumlu olumsuz bir karar verilemeyeceğinden davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince ek karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının ve davalı şirketler vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 349/2. maddesi gereğince feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince ek karar verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 492,00 istinaf yoluna başvuru harcı ile 179,90 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı şirketler tarafından yatırılan 492,00 istinaf yoluna başvuru harcı ve 24.013,14 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde anılan davalılara iadesine,
5-İstinaf giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/10/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.