Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1080 E. 2023/1505 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1080 Esas 2023/1505 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1080
KARAR NO : 2023/1505

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2023
NUMARASI : 2023/31 Esas 2023/247 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 11/01/2023
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Şirketi işçilerinden … ve … tarafından kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı için müvekkil idare aleyhine dava açıldığını, … tarafından açılan dava sonucu Ankara 15. İş Mahkemesinin 12.03.2020 tarih ve 2017/802E., 2020/102K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, … tarafından açılan dava sonucu ise Ankara 20. İş Mahkemesinin 05.04.2021 tarih ve 2017/711E., 2021/364K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, işbu davalar sonucunda müvekkili idare tarafından dava dışı işçilere ödenen miktarın rücuen tahsili amacıyla müvekkili tarafından Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/353 esas sayılı dosyasında dava dışı yüklenici … Şirketinin aleyhine alacak davası açıldığını, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/353 esas sayılı dosyasında yürütülen yargılama sırasında … Şirketi’nin terkin edildiği bildirilmiş olup, anılan şirketin ihyası için gerekli işlemleri yapmak üzere söz konusu mahkemece taraflarına yetki verildiğini belirterek anılan şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihya davasının terkin tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılmadığını, dava dışı şirketin TTK geçici 7. madde kapsamında 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini; 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesinde Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceği ifade edilmiş ve (d) bendinde “18/05/2004 tarihli ve 5714 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32’nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilmemesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler”in müdürlüklerce kapsama alınacağının düzenlendiğini, dava dışı şirketin bu kapsamda olduğunu, yasal hasım bulunduklarını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ihyası istenen şirketin 5174 sayılı Odalar Borsalar Birliği kanunu gereğince kaydının 23/01/2014 tarihinde silindiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 21. Hukuk dairesinin 2021/1275 esas 2022/1054 karar sayılı 23/09/2022 tarihli ilamında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, … Şirketi”nin TTK’nın geçici 7. Maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak ticaret sicilinden resen terkininin anılan yasa maddesine açıkça aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabul edildiğini, buna rağmen lehlerine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhyası talep olunan şirketin terkinine dayanak ihtar, tebligat ve ilan suretleri, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/353 Esas sayılı dosyası ara kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
İhyası talep olunan … Şirketinin münfesih sayılmasına rağmen TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise adresin kapalı olması nedeniyle bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. ( Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 11/01/2023 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
Davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davalı ticaret sicil müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etmiştir. Bu durumda davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şeklide hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararında davalı aleyhine yargılamam gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talebe konu şirketin ihyasına, ihya kararı kesinleştiğinde karardan bir örneğin tescili ve ilanı için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2023 tarih ve 2023/31 Esas 2023/247 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı iken terkin edilen … Şirketinin ihyasına,
3-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin tescil ve ilan için Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Alınması gereken 269,85 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta olmak üzere toplam 540,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalının yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı istinaf harcı yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta ve tebligat gideri olarak yapılan 82,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.