Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1069 E. 2023/1379 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1069 Esas 2023/1379 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1069
KARAR NO : 2023/1379

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2023
NUMARASI : 2023/36 Esas 2023/28 Karar
DAVACI :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/02/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ortaklık pay devri sözleşme ve taahhütnamesi imzalandığını, sözleşme konusunun … Şirketi’nin hissesinin devrinin düzenlenmesine ilişkin olduğunu, sözleşmenin ikinci maddesine göre %50 hisse bedeli 900.000,00 TL olarak tespit edildiğini ve bu miktarın taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin temimatı olarak ödemeye dair sıralı senetler verildiğini, sözleşmede ayrıca hisse devri işlemi yapıldıktan sonra davalının maliki bulunduğu gayrimenkule ait banka borçlarının ödenmesi ve üzerindeki ipoteğin kaldırılması sonrasında söz konusu taşınmazın iki tarafında üzerinde yazılı olarak anlaştıkları bir rayiç bedel üzerinden satılacağı ve söz konusu satış bedelinin devreden ve devralan arasında eşit olarak paylaşılacağının hükme bağlandığını, hisse devir işlemi resmi olarak tamamlandıktan sonra müvekkilinin gayrimenkulün banka borçlarını ödeyerek ipotekleri kaldırdığını, aradan geçen süre içerisinde satış ve paylaşım ile ilgili davalı tarafından hiçbir adım atılmadığını, araştırmalar neticesinde gayrimenkulün davalı tarafından oğluna devir ve temlik edildiği, bedelin tahsil edildiğinin öğrenildiğini, devir işleminde müvekkilinin onayı alınmadığı gibi devirden kaynaklı olarak müvekkiline hiçbir bedelin de ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 100.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden tarihinden itibaren işleyerek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, hukuki yarar dava şartı oluşmadığını, davaya dayanak sözleşmenin yasal geçerlilik şartlarını taşımadığını, davaya dayanak sözleşmenin ilk sayfasında tarafların imzasının bulunmadığını, sözleşmedeki şartlar yerine getirilmediğinden sözleşmenin hükümsüz olduğunu, taşınmazın devri dava tarihinde yapılmadığından ancak devir tarihindeki bedel üzerinden alacak talep edilebileceğini, davacının hisse devri sonrasında taahhüt ettiği şirket borçlarını ödemediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile yapılan değişiklikle eklenen 5/A maddesi gereği ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı haline getirildiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yasasının 7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile ile değişik “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenilen 18/A-2-son (…Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…) hükmü gereği dava tarihi ve dava dilekçesi ve ekleri içeriği itibariyle davacının 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren para alacağına ve tazminata yönelik ticari davalarda arabuluculuğa başvuru şartını yerine getirmediği gerekçesiyle arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın ticari nitelikli dava olmadığını, alacağın kaynağının ticari işten kaynaklanmadığını, davanın asliye hukuk mahkemesinde açıldığını, davanın konusunun müvekkilin bilgisi ve rızası dışında, üçüncü kişilere satışı yapılan gayrimenkul hisse bedelinin tazminine yönelik güncel zararın belirlenebilir olduğu anda artırılmak suretiyle tespiti ve tahsili talebine ilişkin olduğunu, sözleşmenin başlığı her ne kadar ortaklık pay devri sözleşme ve taahhütnamesi ismini taşıyorsa da, içerdiği hükümler itibarıyla iki gerçek kişi arasındaki hisse devri ve bedelinin ödenmesi de dahil olmak üzere iki adet gayrimenkul, hissenin devri ile gayrimenkuller üzerinde bulunan ipoteklerin fekkini de içerir şekilde düzenlenmiş adi yazılı sözleşme olduğunu, tarafların sözleşme içindeki ticari iş niteliğine haiz limited şirket hissesinin devri için noterde ayrı bir hisse devir sözleşmesi imzaladıklarını, şirket hisselerinin devir bedeli olarak belirli bir para değil, dava konusu gayrimenkul hissesi öngörülmüş olsa idi taraflar arasındaki hukuki ilişkiye ticari niteliğe haiz denilebileceğini, ne var ki taraflar arasında imzalanan sözleşmede ticari niteliğe haiz şirket hisse devri ile gayrimenkulden kaynaklı şahsi ve ayni haklara yönelik hükümlerin ayrı ayrı birbirinden bağımsız maddeler olarak düzenlendiğini, ticari nitelikte olmayan bir davanın sırf arabuluculuk süreci tamamlanmadığı gerekçesi ile reddedilmesinin usul hukuku açısından da hatalı olduğunu, mahkemece kendisine görevsizlikle gelen bir davada görevli olduğu kanaatinde olduğunda dava dilekçesini HMK’nun 115. maddesine göre incelemesi, varsa eksikliklerin giderilmesi için taraflara süre vermesi gerektiğini, bu süre verilmeksizin davanın doğrudan usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket hisse devir işlemi tamamlanıp bedeli ödendikten sonra yazılı olarak anlaşılan rayiç bedel üzerinden satılarak eşit olarak bedelinin paylaştırılmasına karar verilen taşınmazın yazılı olarak anlaşma sağlanmadan satılması ve 1/2 bedelinin ödenmemesi nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İşbu dava Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemece asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 2022/84 Esas 2022/440 Karar sayılı karar ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Anılan karar istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi ve davacı vekilince süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
Davacı yan dava dışı … … Ltd. Şti.’nde davalı ile %50’şer ortak olduklarını, şirketteki hisselerini davalıya devrettiğini, hisse devri işlemi tamamlandıktan sonra davalı adına kayıtlı taşınmazın tarafların yazılı olarak anlaştıkları rayiç bedel üzerinden satılacağı, satış bedelinin yarısının kendisine ödeneceğinin kararlaştırıldığını, hisse devir işleminin tamamlandığını, davalının taşınmazını tarafların yazılı olarak anlaştıkları bir rayiç bedel bulunmadan oğluna devrettiğini, devir bedelinin 1/2 hissesini kendisine ödemediğini iddia etmiştir.
Dava dilekçesi ekinde sunulan taraflar arasında akdedilen 21/11/2013 tarihli ortaklık pay devri sözleşmesi ve taahhütnamesinde davacının … … Ltd. Şti.’ndeki %50 hissesini 900.000,00 TL bedel ile davalıya devredeceği, devir işlemi tamamlandıktan sonra davalının maliki bulunduğu taşınmazına ait banka borçlarının ödenmesi ve üzerindeki ipoteğin kaldırılması sonrasında tarafların üzerinde yazılı olarak anlaştıkları bir rayiç bedel üzerinden satılacağı ve söz konusu satış bedelinin devreden ve devralan arasında eşit olarak paylaşılacağı hükme bağlanmıştır.
Davacının dava dışı limited şirketinde bulunan hisselerini davalıya devrettiğine ilişkin noterde akdedilen 21/11/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi dosya içerisinde yer aldığı görüldüğü gibi, dava dışı şirketin 21/11/2013 tarihli genel kurul kararıyla anılan hisse devri kabul edilerek pay defterine işlenmesine karar verilmek suretiyle davalının anılan şirkette tek ortak haline geldiği görülmüştür.
Davaya dayanak olarak gösterilen ve taraflar arasında akdedilen 21/11/2013 tarihli ortaklık pay devri sözleşmesi ve taahhütnamesinin konusu dava dışı limited şirket hisse devri olduğu gibi, anılan devir işleminden bağımsız olarak davalının şirkete ait olmayan taşınmazının hisse devrinin tamamlanmasından sonra satılarak bedelin taraflar arasında eşit şekilde paylaşılmasıdır. Açıklandığı üzere davalının taşınmazının satılarak bedelinin taraflar arasında eşit şekilde paylaşılmasının hisse devri ve/veya hisse devir bedeli ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Sadece davalının taşınmazının satışı hisse devrinin tamamlanmasından sonraki zamana bırakılmıştır. Taşınmaz satışının hisse devrinin tamamlanmasından sonraki zamana bırakılmış olması, taşınmaz satışının limited şirket hisse devri kapsamında yapılacağı sonucunu doğurmayacaktır.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtilmiş, aynı yasanın 5/(1) bendinde de aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, 5/(3) bendinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu itibarla davacı tarafından hisse devri işlemi tamamlandıktan sonra davalı adına kayıtlı taşınmazın tarafların yazılı olarak anlaştıkları rayiç bedel üzerinden satılacağı, satış bedelinin yarısının kendisine ödeneceğinin kararlaştırıldığı, taşınmazın şirkete ait olmadığı ve şirkete ait olması gerektiğinin ileri sürülmediği ve hisse devir işlemi tamamlandığına göre davalının taşınmazını tarafların yazılı olarak anlaştıkları bir rayiç bedel bulunmadan oğluna devrettiği, devir bedelinin 1/2 hissesini kendisine ödemediği iddiasıyla açılan işbu alacak davası, tarafların taşınmaz bedeli yönünden tacir sıfatlarının bulunmadığı, taşınmazın ticari nitelik taşımadığı da gözetildiğinde 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi anlamında mutlak ticari dava olmadığı gibi nispi ticari dava niteliği de bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece açılan işbu alacak davasında genel mahkeme niteliğinde olan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesince, açılan davada asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü ile HMK’nun 353(1)-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nun 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nun 360. maddesinin atfı ile HMK’nun 20. maddesinin hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın daha önce görevsizlik kararı veren Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2023 tarih 2023/36 Esas 2023/28 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili olup, daha önce görevsizlik kararı veren Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinin yargılaması sonunda verilecek karardaki yargılama giderlerinde dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/10/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.