Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1016 Esas 2023/987 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1016
KARAR NO : 2023/987
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2023
NUMARASI : 2023/49 Esas (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
ALEYHİNE TEDBİR
TALEP EDİLEN
DAVALI :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2023
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasında mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA VE TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; merhum …’nın davalı şirkette 143 hisseye sahip iken, vefatı sonucunda, müvekkili davacı …’nın diğer üç kardeşiyle birlikte babalarından intikal eden şirket paylarına 1/4’er oranda hissedar olduklarını, toplamda 250.000,00 TL olan şirket sermayesinde davacının 50.750 paya sahip olduğunu, müvekkilinin babasının vefatı ve şirket hissesinin miras payı nispetinde intikalinden sonra bir dönem davalı şirketin müdürlüğünü yaptığını, daha sonra 10/03/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında …’nın şirket müdürlüğünü oyçokluğuyla seçildiğini, 26/12/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, toplantıda kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı kararlar alındığını, alınan ve dava konusu edilen kararların tamamında, muhalefet şerhlerinin toplantı tutanağına işlendiğini, davalı şirketin adına kayıtlı taşınmazı nedeniyle elde ettiği kira geliri dışında hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığını, şirketin tek gelir kaynağının taşınmazdaki fabrika binasının kira bedeli, tek giderinin ise vergi olduğunu, davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, davacı dışındaki diğer üç ortak/kardeş’in miras bırakanları …’dan miras yoluyla intikal eden mallan (taşımr/taşınmaz mallar, birçok şirketteki hisseler, bankalardaki mevduatlar vs) paylaşırken, birlikte hareket etmek suretiyle kendilerine üstün bir konum oluşturmaya çalıştıklarını, davacının haklarını kullanmasına engel olmak için türlü yöntemi denediklerini, diğer üç ortağının sebep olduğu anlaşmazlıklar beraberinde birçok davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, açılan bu davaların hemen tamamında dava dışı üç kardeşin eylem birliği içerisinde hareket ettiklerini, gerçekte olmayan belge ve senetler düzenleyerek müvekkili davacıya zarar vermeye çalıştıklarını, genel kurul toplantısı sırasında ve öncesinde, finansal tabloların davacı tarafından incelenmesine imkan ve fırsat verilmediğini, 26/12/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantlsı’nda. gündemin 2nci maddesinde alınan “finansal tabloların okunması, müzakeresi ve onaylanması ” karan ile 3üncü maddesinde alınan “müdürün ibrası ” kararı alındığını, “tek geliri kira, tek gideri vergi, herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan” ve müdürlüğün ifası için emek ve mesai harcanmasına gerek dahi bulunmayan bir şirket müdürü için karara bağlanan aylık 15.000 TL’lik huzur hakkının çok yüksek olduğunu, şirketin genel kurulunda alınan kararların ve şirket müdüründe toplanan yetkilerin açık bir şekilde kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, karaların uygulanmasının ciddi hak kayıplarına ve zararlara sebebiyet vereceğini belirterek şirket yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra, TTK 622 göndermesi ile TTK’nun 449 maddesi kapsamında dava sonuna kadar alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin tedbir kararı verilmesini, davalı şirketin 26/12/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında, gündemin 2,3,4,5,6,9 ve 10 numaralı maddeleriyle alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olmaları nedeniyle ayrı ayrı iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi vekili tedbir talebine karşı vermiş olduğu beyan dilekçesinde özetle; davalı şirketin dava konusu genel kurulunda alınan 2,3,4,5,6,9 ve 10 nolu kararların kanunun emredici hükümlerine, şirket ana sözleşmesine ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olarak alındığını iddialarını kabul etmediklerini, alınan tüm kararların; gerek ana sözleşmeye, gerek yasaya, gerekse iyiniyet kurallarına uygun ve ticari ve ekonomik koşulların gerektirdiği şekilde alındığını, davacı tarafın salt şirket’in işleyişinin önüne geçilmesi, şirket’i işleyemez hale getirilmesi amacıyla eldeki davayı açtığını ve şirket’in lehine olan kararların uygulanmasının geri bırakılmasını talep ettiğini, alınan tüm kararların uygulanması halinde dahi davacının zarara uğramayacağını, ihtiyati tedbir koşullarının eldeki davada mevcut olmadığını belirterek genel kurul kararlarının uygulanmasının geri bırakılması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tedbir talep edenin tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, genel kurul kararlarının uygulanmasının geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir için yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Şirketin tek gelir kaynağının adına kayıtlı taşınmazdaki fabrika binasının kira geliri olduğunu tek gelirinin ise vergiler olduğunu, davalı şirketin kuruluşundan itibaren hiçbir ticari faaliyet gerçekleştirmediğini, davalı şirkete olan borcunu ödemeyen şirket müdürünün ibra edilerek finansa tablolarının onaylanması gerektiğini, müvekkilinin şirket müdürlüğü yaptığı dönemde de şirketteki payları buçuklu olan ortakların ticaret sicil nezdinde herhangi bir sorunla karşılaşmamış olmasına rağmen şirket sermayesi ve pay değerlerinin değiştirilmesinin, müvekkilinin davacı aleyhine, davalı şirketteki yöneticiliğinden kaynaklı olarak Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/820 esasında açılmış bir bir sorumluluk davası bulunduğu halde toplantının 9. maddesinde yeni bir sorumluluk davası açılması yönünde yetki verilmesinin, tek geliri kira, tek gideri vergi olan ve herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan, müdürlüğünün ifası için fazladan bir emek ve mesai harcanmasına gerek dahi bulunmayan ve kuruluşundan bu yana hiç bir zaman şirket müdürlerinin huzur hakkı talep etmediği davalı şirketin müdürü … için aylık 15.000,00 TL gibi oldukça yüksek huzur hakkı bağlanması kararının, şirket menfaatlerine uygun olmadığını, şirkete hiç bir yarar sağlamayacağını, hatta şirket zararına kullanılacağını, bu yönüyle 26.12.2022 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların ve şirket müdüründe toplanan yetkilerin açık bir şekilde kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılığı ve kararların uygulanmasının ciddi hak kayıplarına ve zararlara sebebiyet vereceğinin açık ve tartışmasız olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği,
HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın kararın yürütülmesinin geri bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği, bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nın 389/1 maddesindeki; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, yaklaşık ispat koşulu da gözetilerek uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası göze alınacaktır. Öte yandan kanun koyucu şirketler hukukunda genel kurul kararlarına karşı ayrı bir prosedür öngörmekle (TTK’nun 449. maddesi) tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken şirketler hukukunun kendisine özgü yapısının gözetilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
Somut olayda, davalı şirketin ortağı olan davacı yanca davalı şirketin 26/12/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5,6,9 ve 10 no’lu kararların butlanla batıl olduğunun tespiti ve iptali ile icrasının durdurulması talep edilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 449.maddesi uyarınca davalı şirketin müdürünün ihtiyati tedbire yönelik beyanda bulunduğu, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere 6100 Sayılı HMK’nun 389.maddesi gereğince dosyadaki bilgi belgelere göre açılan davanın mahiyeti de gözetildiğinde ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesinin ara kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/06/2023
Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.