Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/969 E. 2023/8 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/969 Esas 2023/8 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/969
KARAR NO : 2023/8

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2022
NUMARASI : 2021/646 Esas 2022/35 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından Tasfiye Halinde … Şirketi aleyhine açılan Ankara 16. İş Mahkemesinin 2021/63 Esas sayılı davası devam ederken ilgili şirketin 19.03.2014 tarihinde silindiğinin, tasfiye edildiğinin ve şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin anlaşıldığını, müvekkili kurumun, sigortalı …’nın 26.06.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda malül kalması sebebiyle yapılan ödemeler, tedavi giderleri ve bağladığı gelirler nedeniyle oluşan alacağı olduğunu bildiği halde haberdar etmemesi, kendisine rücu edebilecek alacaklar bulunduğunu bilerek fesih ve tasfiye kararı alınması, kurumları tarafından açılan veya açılacak rücu davalarından kurtulmak amacıyla kendisini feshedip, sicilden terkin ettirmesinin, tasfiyenin ve terkinin yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı yapıldığı gösterdiğini, ayrıca istenilen ticaret sicili kayıtlarında da istenen belgede; “Münfesih olmasına rağmen TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca müdürlükçe kendilerine ihtar yapılmalarına rağmen süresi içinde bildirimde bulunmayan şirketin res’en 19.03.2014 tarihinde Ticaret Sicilinden silindiğinin tescil ve ilan edildiğinin anlaşıldığını belirterek anılan şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, ihyası istenen şirketin 17/03/2014 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı adığını ve şirketin tasfiye memurluğuna … seçildiğini, bu kararın 24/03/2014 tarihli ve… sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, son ilan olan 07/04/2014 itibaren 6 ayı aşkın süre geçtikten sonra, 14/11/2016 tarihli şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair aldığı genel kurul kararının tescilinin 22/11/2016 tarihinde yapıldığını, söz konusu karar ile şirketin terkininin 28/11/2016 tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, Müdürlüklerinin, şirketin devam eden davalarının bulunduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, şirketin hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını ve ihyanın söz konusu olmadığını, mahkeme aksi kanaatte ise 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması gerektiğini, müdürlüklerinin zorunlu hasım olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …’a usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davaya karşı cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında açılan Ankara 16. İş Mahkemesinin 2021/63 Esas sayılı sayılı dosyasının derdest bulunduğu, tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmadığı ve tasfiyesi gereken hususların eksik bırakıldığı anlaşıldığından taraf teşkilinin ve davanın sonuçlandırılarak infazının sağlanması amacıyla ek tasfiye halinde ihyasının gerektiği, dolayısıyla davacının iş bu davanın açılmasında hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Şirketi’nin TTK’nın 547/2.maddesi uyarınca ek tasfiyesi için yeniden tesciline, tasfiye memuru olarak davalı …’un atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mevzuatlara aykırı ve eksik inceleme sonucu verilen yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin yetkilisi olduğu…. Şti. hukuka uygun şekilde tasfiye edildiğini, tüm yasal prosedürlerin yerine getirildiğini, tasfiyeye ilişkin ilanların yaptırıldığını, şirketin yeniden ihyasının mümkün bulunmadığını, şirketin ihyasında herhangi bir kişi ya da kurumun hukuki yararı da bulunmadığını, müvekkilinin, yetkilisi olduğu şirketin tasfiyesi için üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, bu şirketin ilelebet sorumluluğunu üslenmesinin de hakkaniyete uygun olmadığını, şirketin tasfiyesinin ve bu durumun ilanı ile birlikte zaten görevinin de sona erdiğini, artık bu şirketin yetkilisi bulunmadığını, şirketi yeniden temsili ya da tasfiye işlemlerini yürütmesinin hukuken mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesince şirkete yeniden yasal bir temsilci/kayyım atandıktan sonra ancak ihyasına karar verilebileceğini, ilk derece mahkemesince müvekkilinin ek tasfiye memuru olarak atandığını, müvekkilinin bu göreve adeta zorlandığını, müvekkilinin bu görevlendirmeye rızası bulunmadığını, kararın bu yönden de hatalı olduğunu, şirketin ihyası konulu olan bu davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, davacı yanın, devam eden davalarını sürdürebilmek amacıyla huzurdaki davayı açtığını, dolayısıyla müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547maddesi gereğince dava dışı Tasfiye Halinde … Şirketinin ek tasfiyesi ile şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 16. İş Mahkemesinin 2021/63 Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden gönderilen kayıtlarının incelenmesinde; davacı … tarafından, dava konusu Tasfiye Halinde … Şirketi’nin de aralarında bulunduğu bir kısım davalılar hakkında 02.02.2021 tarihinde Rücuen Alacak davası açıldığı,
Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya 16/11/2021 tarihinde verilen cevapta; dava konusu şirketin 22.11.2016 tarihinde tasfiye kapanışı ile terkin edildiği, davalı …’un şirketin tek ortağı, temsilcisi ve tasfiye memuru olduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesinde; tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonimi şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı kanunun 536 – 548. maddeleri arasında anonim şirketlerin tasfiye usulü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Somut olaya gelince, davalı şirketin 17/03/2014 tarihli alınan genel kurul kararı ile tasfiye kararı alınmış, tasfiye memuru olarak … atanmış ve şirketin 14/11/2016 tarihli kararla tasfiye kapanışı yapıldığından sicil kaydının 22/11/2016 tarihinde tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında rucüen alacak istemine yönelik Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2021/63 Esas dosyası ile dava açıldığı, açılan davanın derdest olduğu, davalı tasfiye memurunca bu davanın akıbeti beklenilmeden şirketin tasfiyesinin gerçekleştirildiği, bu hale göre davacının Ankara 16. İş Mahkemesi’ne açtığı derdest davadan ötürü şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunmakta olup, şirketin ihyasının gerektiği, ayrıca açılan davanın limited şirketin ihyası davası olup tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderinden davalı şirket tasfiye memurunun sorumludur. Bu nedenle ilk derece mahkemesince şirketin ihyasına, en son tasfiye memuru olan davalı …’un tasfiye memuru olarak atanmasına ve davada davalı tasfiye memuru …’un yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03/06/2014 tarihli 2014/7827 esas 2014/10350 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, davalı tasfiye memurunun bu görevle zorla atandığını, görevlendirmeye rızası bulunmadığına yönelik istinaf başvurusuna gelince; tasfiye memurunun atanması ve diğer işlemlerde ilk derece mahkemesi yetkili bulunduğundan buna yönelik istinaf davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusu usulden reddedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında usul ve yasaya aykırı bir durum görülmediğinden davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin şirketin ihyasına ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’un tasfiye memuru olarak atanmasına ilişkin kararın istinafa tabi olmadığından USULDEN REDDİNE,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.