Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/860 E. 2022/716 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 20/ Esas 2022/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/860
KARAR NO : 2022/716

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2022 Ara Karar
NUMARASI : 2022/144 Esas
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 25/02/2022
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26 /05/2022

Taraflar arasındaki anonim şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin dava kapsamında ihtiyati tedbir isteminin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olduğu … AŞ’nin, diğer ortağı …Varlık Yönetimi Enerji Proje ve Danışmanlık San. İthalat ve İhracat Ltd. Şti’nin sahibi …’nın yönetim kurulu başkanı sıfatıyla gerçekleştirdiği usulsüz ve hukuka aykırı işlemler, müvekkilinin bilgi edinme ve inceleme hakkının ihlali ve şirketi zarara uğratıcı eylemler göstermesi nedeniyle şirketteki temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılması ile şirkete yönetim kayyımının atanması istemiyle açılan davada; müvekkilinin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilmiş kesinleşmiş ilam neticesinde 15.03.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen tescile göre müvekkilinin davalı ..AŞ’de, şirketin diğer ortağı olan … Ltd. Şti. İle birlikte müştereken temsil yetkisine sahip olduğunu, davalı …’nın … A.Ş.’nin %50 hissedarı olan … şirketinin tek sahibi olduğu ve ayrıca … A.Ş.’nin tek imza ve temsil yetkilisi sıfatını haiz yönetim kurulu başkanı olduğu, şirketi yönetmek bir kenara, yönetmemek için özel gayret gösterdiği, müvekkilin yönetim kurulu üyesi olması ve TTK. 392. maddesi kapsamında “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı”nın birçok kez engellendiği, müvekkilin tesisin yeniden çalıştırma talep ve çabalarının nedensiz şekilde engellendiği, tesisin üretim yapmamasından kaynaklı muaccel borçlarının olduğu ve hukuki takiplerinin başladığı, müeccel borçlarının ise ödenebilmesinin davalı …’nın hal ve davranışları ile mümkün olmadığı, tarafların %50 – %50 şeklinde şirket hissesine sahip olduğu ve bu durumun şirket yönetiminde kilitlenmelere sebebiyet verdiği, davalı …’nın ise geçmişten gelen temsil ve yönetim yetkisini kötü niyetli kullandığı, bu yetkilerini şirketi yönetmek değil adeta yönetmemek için kullandığı sabit olup davalı …’nın temsil ve yönetim yetkisinin, şirket ve tesisin durumu da dikkate alınıp tedbiren kaldırılarak HMK’nın 389. Maddesi uyarınca şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; Mahkemece 02/03/2022 tarihli ara karar ile davacı vekilinin yönetim ve denetim kayyımı atanmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gibi davalı şirkette organ boşluğu oluştuğuna dair iddia ve ispat bulunmadığından, davacı vekilinin yönetim kayyımı atanmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin %50-%50 ortaklık yapısından kaynaklı olarak yaşanan genel kurulda seçim problemi ve ayrıca yalnızca iki ortaklı ve iki yönetim kurulu üyesinin tek başlarına işlem yapamıyor olması ve bu durumun …Varlık Yönetimi Enerji Proje Ve Danışmanlık Sanayi İthalat Ve İhracat Ltd. Şti. yetkilisi davalı … tarafından kötüye kullanılarak iflasa sürüklenmesine, hukuk düzeninin himaye sağlamayacağını, …Varlık Yönetimi Enerji Proje Ve Danışmanlık Sanayi İthalat Ve İhracat Ltd. Şti. yetkilisi davalı …’nın göstermiş olduğu direnç ve engellemeler nedeniyle şirkete ait hiçbir işlemin yapılamadığını, halihazırda tesisin güvenliğini sağlayan şahsın işten ayrılması neticesinde yerine yeni birini başlatma konusunda bile gösterdiği kabul etmeme iradesinin, şirket ile alakalı alınacak en kolay ve basit kararların bile alınamadığını gösterdiğini, yönetim kurulunun kağıt üzerinde kaldığını, …Varlık Yönetimi Enerji Proje Ve Danışmanlık Sanayi İthalat Ve İhracat Ltd. Şti. yetkilisi davalı …’nın yönetim kurulunu çalıştırmama ve kilitleme iradesini ortaya koyduğu eylemlerinin … A.Ş nezdinde organ boşluğuna sebebiyet verdiği hususunda dosyaya sunulan Dr. … imzalı Hukuki Mütalaada; iki ortaklı ve %50-%50 paya sahip iki ortaktan oluşan şirkette karar alma mekanizmasının tıkandığı, yönetim kurulu ile genel kurulun iç içe geçmesi nedeniyle yönetim kayyımının atanması uygun olacağı yönündeki değerlendirmesi de dikkate alındığında … A.Ş.’nin yönetimsel anlamda sorunlar yaşadığı ve hatta kilitlenme nedeniyle karar alınamadığının açıkça belirtildiğini, bu nedenle Ankara 5. Asliye Ticarete Mahkemesi işbu itiraz dilekçesine konu red kararında ifade ettiği organ boşluğu oluştuğuna dair iddia ve ispat bulunmadığı yönündeki değerlendirmenin doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, anonim şirkete yönetim kayyımı tayin edilmesi istemiyle açılan davada HMK’nın 389. Maddesi uyarınca anonim şirkete yönetim kayyımı tayin edilmesine dair ihtiyati tedbire ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
“Ticaret kanunumuzda mahkemeye anonim ortaklık yönetim kurulu üyelerini (gerekçe ne olursa olsun) görevden alma ve yerlerine yenilerini atama yetkisi tanımamıştır; bu yetki genel kurula aittir. Bu nedenle mahkemenin yönetim kurulu üyelerini yönetim ve temsil yetkilerinin ellerinden alması sonucunu doğuran yönetim kayyımı atanması kararını ancak bu yetkilerin hukuken veya fiilen kullanılamadığı hallere özgü olarak verilebilmesi gerekir. Kısaca mahkeme yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları ve kullandıkları yönetim ve temsil yetkilerini, çoğunluğun gücünü kötüye kullandığı, azınlığı ezdiği, ortaklar veya yönetim kurulu üyeleri arasında derin anlaşmazlıklar olduğu, şirketin sürekli zarar ettiği vb. gibi gerekçelerle ellerinden alarak bir temsil kayyımına veremez.
Yönetim kayyımlığı, yönetim boşluğu giderilinceye kadar devam eden geçici bir koruma önlemidir. Yönetim kayyımının görevi tüzel kişinin yasal organın oluşması ya da organın çalışmasındaki fiili veya hukuki tıkanıklığın giderilmesi (engelin kalkması) ile sona erer.
Şu halde hakim, şirketin iyi yönetilmediği gerekçesiyle yönetim kayyımı atayamaz; diğer bir anlatımla, hakim şirket yönetiminde “yerindelik” denetimi yapamaz. MK’nın 427/4.maddesinin amacı şirketi daha iyi bir yönetime kavuşturmak değildir; bu olgu şirketin iç sorunudur. Şirket yönetiminin izlemek ve değerlendirmek yetkisi münhasıran genel kurula aittir. Yönetimi beğenmeyen ve yerinde bulmayan genel kurul, yönetim kurulu üyelerine görevden alabilir, tekrar seçmeyebilir; ibra etmeyebilir ve haklarında sorumluluk davası açılmasına karar verebilir.
Yönetim kurulu üyelerinin şirketi özensiz yönettiği, hatta görev ve yetkilerini kötüye kullandıkları iddiaları da kayyım atanması yoluyla çözümlenemez. Ortaklar bu iddiaları genel kurula taşıyıp orada sorunlara çözüm arayabilirler. Bu konuda TK 37.maddedeki bilgi alma ve inceleme, 438.madedeki özel denetim isteme, TK 553 vd.’da ki yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açma, TK 445 ve 447 uyarınca genel kurul ve yönetim kurulu kararları aleyhine iptal ve butlan davaları açma ve (azlık olarak) 531.maddeye göre şirketin haklı sebeple feshini dava etme haklarından yararlanabilirler. Kısaca ortaklar bütün bu konulardaki ihlal iddialarını ve azınlığın çoğunluk tarafından ezildiği yakınmalarına TK’nın tanıdığı bireysel ya da azlık hakları ile çözüm aramak zorundadırlar. Bu yolda gitmeyerek anılan gerekçelerle mahkemeden şirkete yönetim kayyımı atanmasını istemek mümkün değildir.” (Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklığa Yönetim Kayyımı Atanması, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 91, Sayı 5, Yıl 2017, sahife 17,24 ve 25).
Davacının ve davalı …..Ltd. Şti’nin %50’şer, eş deyişle eşit oranda davalı anonim şirkette pay sahibi oldukları, davalı …’nın davalı anonim şirketin ortağı …..Ltd. Şti’yi temsilen, davacı ile birlikte davalı anonim şirketi müştereken temsile yetkili yönetim kurulu üyeleri oldukları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı vekili, davalı anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan …’nın engellemeleri sebebiyle şirketin çalışamaz hale geldiğini, iflasa sürüklendiğini, şirketin kilitlendiğini ileri sürerek şirkete yönetim kayyımı atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Mevcut düzenlemeler ve yukarıdaki açıklamalarla birlikte ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; ihtiyati tedbire konu edilen şirketin genel kurulunun yapıldığı, yönetim organının mevcut olduğu, şirketin herhangi bir organsız kalma durumunun bulunmadığı, davacının talep ettiği ihtiyati tedbirin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davacı yanın, davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve özellikle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin dosya kapsamı itibarıyla HMK’nın 390/3. Maddesi hükmü uyarınca davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edememiş bulunmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 26/05/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.