Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/764 E. 2022/1146 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/764 Esas 2022/1146 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/764
KARAR NO : 2022/1146

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2020/147 Esas 2021/428 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibinin geçerli bir takip olmadığını, müvekkili hakkında mahkemece 08/10/2018 tarihinde geçici mühlet kararı, 07/03/2019 tarihinde ise 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, İİK’nun 294. maddesi uyarınca müvekkili hakkında takip yasağı bulunduğunu, davacının ise takip yasağı olan dönemde müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, geçici mühlet içinde davalıya ihtarname gönderildiği, kesin mühlet içinde 04/07/2019 tarihinde davalı hakkında icra takibi yapıldığı, takibe ve davaya konu borcun geçici mühletten önce doğduğu, konkordatoya tabi olduğu, mahkemece verilen geçici ve kesin mühlet kararlarında İİK’nun 294. maddesinin uygulanacağının belirtildiği, İİK’nun 288/1. maddesine göre geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 294. maddesine göre kesin mühlet içinde konkordatoya tabi borç için takip yapılamayacağı, sonrasında konkordato talebinin reddedilmesinin sonucu değiştirmeyeceği, takip yasağına rağmen takip yapılmakla geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının asıl borçlu şirket yetkilisi ve ortağı olduğunu, süresi içinde kredi borcu ödenmediğinden icra takibi başlatıldığını, ancak icra takip işlemi olan ödeme emrinin tebliği işleminin yapılmadığını, davalıya ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte konkordato tedbir kararının bulunmadığını, konkordatoya ilişkin davada 30/01/2020 tarihinde konkordato taleplerinin reddine hükmedildiğini, davalıya ise ödeme emrinin 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emri tebliğinden önce tedbirlerin kalktığını, dava konusu icra takip dosyası ile icra takip kaydı açılıp, dosya numarası verilmiş olmasının borçlu hakkında takip işlemlerine başlanıldığını göstermeyeceğini, ödeme emri gönderilmeden ödeme süresinin başlamayacağını, takip daha önce açılmış ise de, borçlunun ödeme emri tebliğ tarihine kadar herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, kanunun icra takip işlemine farklı sonuç bağladığını, icra takip talebinin hazırlanarak icra dosya numarası alınmasının icra takip muamelesi sayılmayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9422 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas 2020/63 Karar sayılı karar sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/9422 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 1.299.084,42 TL alacağın tahsili talebi ile 04/07/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip talebinde açıkça borçlu hakkında konkordato kesin mühlet kararı verilmiş olup, mühlet bitinceye kadar borçluya ödeme emri gönderilmeyecektir ibarelerine yer verilmekle birlikte asıl alacağa takip tarihinden itibaren tamamen tahsiline kadar takip talebinde belirtilen krediler için hesap tablosunda belirtilen oranlarda işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 11/02/2020 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 09/03/2020 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, takibe konu borcun geçici mühlet tarihi olan 08/10/2018 tarihinden önce doğduğu, konkordatoya tabi olduğu, davalı kefil hakkında 07/03/2019 tarihinde verilen 1 yıllık kesin mühlet kararı mevcutken davacı tarafından 04/07/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, geçerli takibe ilişkin dava şartının oluşup oluşmadığına dair takdir hakkının mahkemede olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 03/06/2016 tarihli ve 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının 3.750.000,00 TL limitle sözleşmede müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas sayılı dosyasında konkordato talep edenlerin davalı … ile dava dışı asıl borçlu şirket olduğu, mahkemece yapılan yargılama sırasında verilen 07/03/2019 tarihli ara karar ile davalı ve dava dışı asıl borçlu şirket yönünden İİK’nun 289/2. maddesi uyarınca 1 yıllık kesin süre verilmesine karar verildiği, yapılan yargılama sonunda ise 30/01/2020 tarihli 2020/63 Karar sayılı karar ile davalı ve dava dışı şirketin kesin mühlet kararının kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, davalının icra takibine itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, geçerli bir icra takibi bulunup bulunmadığı, geçerli icra takibi bulunmasına ilişkin itirazın iptali dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, takip talebinde ödeme emrinin kesin mühlet bitinceye kadar borçluya gönderilmeyeceği kaydının yer alması ve ödeme emri tebliğ tarihinde kesin mühlet kararının kaldırılmış olmasının sonuca etkisi bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, geçerli icra takibinin varlığı itirazın iptali davasının dava şartı niteliğindedir.
Davalının konkordato talebiyle açtığı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/706 Esas 2020/63 Karar sayılı dosyasının yargılaması sırasında davalı borçlu hakkında 07/03/2019 tarihli ara karar ile 1 yıllık kesin mühlet verilmiştir. Davacı yan ise anılan ara karar tarihinden sonra, 1 yıllık kesin mühlet içerisinde, 04/07/2019 tarihinde davalı hakkında işbu dava konusu icra takibini başlatmıştır.
İİK’nun 294. maddesi hükmü uyarınca kesin mühlet içerisinde konkordatoya tabi borç için icra takibi yapılamayacaktır.
İcra takip talebinde davacı yan borçlu hakkında konkordato kesin mühlet kararı verildiğini, mühlet bitinceye kadar borçluya ödeme emri gönderilmeyeceğini belirtmiş ise de, aynı takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunmuştur.
İcra takip talebinin hazırlanıp başvuru harçlarının yatırılması suretiyle icra müdürlüğüne verilerek icra takip dosyası esas numarası almış olması, icra takibinin başlatılması sonucunu doğuracaktır. Bir başka anlatımla, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilip edilmemiş olması bu sonucu değiştirmeyecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının İİK’nun 294. maddesi uyarınca kesin mühlet süresi içerisinde davalı hakkında icra takibi yapamayacağı, icra takip tarihinin davalı hakkında verilen kesin mühlet süresi içerisinde bulunduğu, geçerli icra takibinin varlığına ilişkin itirazın iptali dava koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek açılan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olup, harç yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/09/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.