Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/763 E. 2022/1272 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/763 Esas 2022/ 1272 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/763
KARAR NO : 2022/1272

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2021
NUMARASI : 2021/63 Esas 2021/422 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

Taraflar arasındaki istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalının pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı banka aracılığı ile 12/07/2019 tarihinde dava dışı …Şti.’ye ödeme yapmak isterken isim benzerliği nedeni ile sehven dava dışı …. Şti.’ne 164.000,00 TL para transferi yaptığını, fark edip banka yetkilileri ile iletişime geçse de kanuni takip nedeni ile davalı banka tarafından toplam 106.044,73 TL kesinti yapıldığını, davalının müvekkiline 36.500,00 TL iade ve 105,00 TL EFT masraf kesintisi yaptığını, hesapta kalan 21.350,27 TL’nin iadesini ise gerçekleştirmediğini, davalı bankanın gönderilen 164.000,00 TL’lik meblağdan kesinti yapmasına karşın 36.500,00 TL’lik kısmı müvekkili şirkete iade etmesinin havale işleminin sehven yapıldığının ikrarı mahiyetinde olduğunu, havale işlemi bakımından aracı konumda olan davalı bankanın, dava dışı şirketin tasarruf alanına dahil olmayan bir işlem açısından kendi alacaklarını üstün tutarak kesinti yapma yetkisinin bulunmadığını iddia ederek 127.500,00 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek bankalara uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan athsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, hesaptaki paranın iadesi bakımından paranın transfer edildiği hesap sahibi …. Şti’nin herhangi bir talimatı bulunmadığını, yanlış para tranferinde bulunduğu iddiası tek taraflı olmayıp EFT/havale alıcısının da bu konudaki talimatı üzerine işlem yapıldığını, bankalar, müşterilerinin hesaplarına gelen paralar konusunda aracı kurumlar olup; hesap sahibinin bilgisi ve izni dışında tasarruf yetkisinin bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili bankaya müşterisinin talimatı olmaksızın söz konusu paranın iadesi talebi ve bu konuda müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, havale alıcısı ile sehven gönderildiği bildirilen şirketin aynı adreste faaliyet gösterdiğini ve davacının daha önce de bu şirkete para transfer işlemleri gerçekleştirdiğini, 26 numaralı iban numarası ile alıcı unvanının eksiksiz ve doğru olarak girilmesi halinde transfer işleminin gerçekleştiğini, bu durumun EFT işleminin sehven yapılamayacağını savunarak davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; bankacılık işleminden kaynaklanan istirdat istemiyle açılan davada, davacı, dava dışı kişi adına yapığı para transferinin sehven yapıldığını, hesaptaki paranın kanuni takip nedeni ile bir kısmının kesildiğini, bir kısmının iade edildiğini, kalanının ise hesapta beklediğini iddia ederek kesinti yapılan ve hesapta kalan paranın tahsili için eldeki davayı açtığı, para transfer işlemlerinin 26 numaralı iban numarası ile alıcının adı veya unvanının doğru olarak girilmesi halinde yapılabileceği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacının bu işlemleri tamamlayarak yaptığı transfer neticesinde gönderilen paranın bir kısmı, dava dışı alıcının kredi kartı borçları nedeni kanuni takip hesabı uyarınca kesildiği, davacının iade edilmeyen miktarın istirdadını talep ettiği, oysa ki, para transferi neticesinde dava konusu para dava dışı alıcının uhdesine ve hakimiyet alanına geçtiği, havale edilen paranın havale alıcısının hesabına geçmekle artık bankanın bu parayı havale göndericisine veya üçüncü bir şahsa, havale alıcısının bir talimatı bulunmaksızın iade etme yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı (Yargıtay 11. HD. 2019/4688 esas 2020/2504 karar sayılı ilamı) gerekçesiyle davalı bankanın pasif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sehven gerçekleştirilen havale işlemi nihayetinde dava dışı üçüncü şirkete geçen paranın iadesi hususunda davalı bankaya yapılan başvuru üzerine davalı banka tarafından dava dışı üçüncü şirketin davalı bankaya olan borçları bahse konu paradan tahsil edildikten sonra kalan paranın iade edildiğini, öncelikle gerekçeli kararda bankaların kişilerin şahsi hesaplarında bulunan paralar üzerinde yetkisi bulunmadığının belirtildiğini, oysa ki davalı bankanın, sehven dava dışı üçüncü şirkete gönderilen 164.000 TL’nin kendisi ile dava dışı şirket arasında bulunan borç ilişkisine dayanarak 127.500 TL kesinti yapıp dava dışı üçüncü şirketin hesabında kalan 36.500 TL’yi dava dışı şirketin bilgisine sunmadan doğrudan kendilerine iade ettiğini, bu durumda davalı bankanın söz konusu 36.500 TL’yi iade etmesinin mümkün olmayacağını, havale işlemi sehven yapıldığından ve şahısta hata şeklindeki bir irade sakatlığından ileri geldiğinden müvekkilinin TBK’nın 30. maddesi dalaletiyle TBK 31/3 uyarınca sözleşme ile yani yapılan havale işlemi ile bağlı olmadığını, kaldı ki yine aynı maddeler uyarınca davalı … Anonim Şirketi’nin alacaklarını hukuki hiçbir sebebe bağlı olmadan tahsil etiğini, söz konusu olayda yapılan havale işlemi hukukça batıl olduğundan ve banka havaleye konu paranın bir kısmını iade ettiğinden TMK 3. Maddeye yani sığınamayacağını ve iyiniyet hükümlerinden faydalanamayacağını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı tarafından davalı banka aracılığıyla EFT yoluyla transfer edilen paranın sehven yanlış kişiye gönderildiği iddiasıyla istirdadı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı banka aracılığı ile 12/07/2019 tarihinde dava dışı …Şti.’ye ödeme yapmak isterken isim benzerliği nedeni ile sehven dava dışı …. Şti.’ne 164.000,00 TL para transferi yaptığını, yapılan yanlışlığın fark edilmesi üzerine davalı bankaya bu durum iletildiğinde davalı banka tarafından toplam 127.500,00 TL’nin dava dışı alıcı şirketin davalı bankaya olan borcu için kesilerek bakiye 36.500,00 TL’nin müvekkiline iade edildiğini ileri sürerek sehven havale edilen paranı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini talep etmiş, davalı banka ise dava konusu havale işleminde aracı kurum olan müvekkili bankanın para müşterinin hesabına geçtikten sonra havale edilen bu parayı hesap sahibinin talimatı olmaksızın iade edilemeyeceğini, bu hususta davalı bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, kaldı ki alıcı şirket ile davacı arasında ticari bir ilişki bulunduğunu, davacı tarafından daha önce de pek çok kez alıcı şirkete para transfer edildiğini, ayrıca alıcı şirketin ve paranın transfer edilmek istendiği bildirilen şirketin ticaret unvanları benzer olduğu gibi aynı adreste ticari faaliyette bulunduklarını, 26 haneli İban bilgisi ile paranın transfer edileceği şirketin unvanı doğru yazılmak suretiyle havale işlemi gerçekleştirileceğinden işlemin sehven yapıldığı iddiasının gerçekçi olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, dava dışı 3. Kişiye davalı banka yoluyla sehven havale edildiği iddia olunan paranın davalı bankadan istirdadının talep edilip edilemeyeceği, davalı bankaya bu konuda husumet düşüp düşmediği, havaleye konu paranın alıcısına sehven transfer edilip edilmediği, noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü 6098 sayılı TBK’nın 555 vd. maddeleri ile özellikle havale edenin geri alma hakkının düzenlendiği 559. Maddesi çerçevesinde eğerlendirilmesi gerektirmektedir. Anılan 559. maddenin ikinci fıkrasında, havale ödeyicisinin (davalı banka) havale alıcısına havaleyi kabul ettiğini açıklamadığı sürece havale edenin ona verdiği yetkiyi geri alabileceği öngörülmüştür. Somut olayda, davalı banka, havaleyi kabul ile havale eden tarafından gönderilen parayı havale alıcısının hesabına geçirmiş olmakla, havale konusu para üzerinde tasarruf hakkı havale alıcısına geçmiş olup havale eden, TBK 559/1.maddesi uyarınca havale alıcısına vermiş olduğu yetkiyi geri alabilirse de, davalı havale ödeyicisi bankaya verdiği yetkiyi geri alamayacağından irade fesadına dayalı dahi olsa iade istemini davalı bankaya karşı ileri süremez. Davalı bankanın, TBK’nın 557/1. maddesi de gözetildiğinde, havale alıcısının hesabına aktardığı havale konusu para üzerine, havale alıcısı ile aralarındaki sözleşmeye dayanarak bloke koymuş olmasında da yasaya aykırı bir durum sözkonusu olmayıp davacının iadesi talebinin reddedilmesinde davalı banka açısından bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Kaldı ki sebepsiz zenginleşmenin nispiliği kuralı gereği 3. kişiye sirayet etmez. Şu halde, ilk derece mahkemesince davalı banka hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinde herhangi bir usulsüzlük görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması 80,70 TL istinaf maktu karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2022

Başkan Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.