Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/761 E. 2023/1256 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/761 Esas 2023/1256 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/761
KARAR NO : 2023/1256

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/01/2022
NUMARASI : 2016/797 Esas 2022/50 Karar
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 27/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/10/2023

Taraflar arasındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklı menfi tespitine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin de hissedarı bulunduğu dava dışı … Şti’ne, dosya alacağını temlik eden … tarafından genel kredi sözleşmeleri kapsamında ticari kredi kullandırıldığını, müvekkillerinin sözleşmelerde her ne kadar bankaca müşterek ve müteselsil borçlu olarak gösterilmişseler de esas itibariyle kendilerinin iradesinin bu yöne ilişkin olmadığını, kefalete ilişkin olduğunu, sözleşmelerde bankanın müvekkillerinin imzasını alması ve bu imzanın bulunduğu yerde müşterek ve müteselsil borçlu yazmasının taraflar arasında kurulan hukuki ilişkinin müteselsil borç ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmadığını, zira müvekkillerinin şirket hissedarı olmalarından mütevellit kişisel teminat vermek maksadıyla sözleşmeye imza attıklarının anlaşıldığını, kefaletin geçersiz olduğunu, yargılama aşamasında müvekkillerinin imzalarının hukuki durumu müteselsil sorumluluk olarak kabul edilse dahi yine de borçtan sorumluluklarının olmadığının kabulü gerektiğini, müvekkillerinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 14 Aralık 2007 tarih ve 6958 sayılı nüshasında yayımlandığı üzere hisselerini devrettiklerini, bankaca bu kez 05/11/2008 tarihinde 50.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi tahsil edildiğini ve bu kredi sözleşmelerine her iki müvekkilinin de imzasının alınmadığını, bu sözleşmede müvekkillerinin imzasının alınmamasının, bankanın ilk sözleşmelerdeki müteselsil borçluluğa yönelik yaklaşımının esas itibariyle kefalete ilişkin olduğu sonucunu ortaya çıkardığını, ilk üç kredinin imzalanmasının akabinde ve müvekkillerinin ayrıldığı dönemde bankaya karşı dava dışı şirket tarafından ödemeler yapıldığını ve bankayla olan hesabın cari birkaç kere sıfırlandığını, borcun sona erdirildiği bir dönemden sonra yeni kredi sözleşmesi tahsisinin ve bu kredi sözleşmesine istinaden nakdi ve gayri nakdi kredi kullandırılmasının müvekkillerinin sorumluluğunu ortadan kaldırdığını, davalı tarafın keşide ettiği ve son iradesini yansıtan Ankara 15. Noterliğinin 04/11/2010 tarihli ve 22483 yevmiye numaralı ihtarnamesinde özellikle müvekkillerinden … bakımından asaleten veya kefaleten kullanılmış kredi şeklinde beyanda bulunulmuş olmasının haklılıklarını ortaya koyduğunu, yapılan anlaşmalar sonucunda bankanın, yazılı başvurular neticesinde taşınmazların mülkiyetini müvekkillerine geçirme kastıyla verdiğini, başka bir anlatımla bankanın, bu mallar üzerindeki takip hukukundan kaynaklanan hakkından müvekkilleri lehine bedeli mukabilinde vazgeçtiğini, bankanın sattığı taşınmazlara uzunca bir süre haciz konulmamasının esasından müvekkilleri bakımından bankanın eylemli olarak borcu sona erdirmesinin hukuki sonucu olduğunu belirterek Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/19325 dosyasında müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini, haksız takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatın tahsilini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı….Ltd Şti’nin dava dışı … ile çeşitli tarihlerde karşılıklı imzalamış bulundukları Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kullandırılan ticari kredi hesaplarının 04.10.2010 tarihi itibariyle kat edildiğini ve 08.10.2010 tarihinde asıl borçlu şirket ile davacılardan müşterek ve müteselsil kefil … ve dava dışı diğer kefiller muhatap alınarak 5.387.766,91 TL nakdi, 4.739.288,23 TL meri teminat mektubu bedeli ve 11.500,00 TL çek karnesi bedelini ödemek üzere 3 gün süre verildiğini, son alarak 04.11.2010 tarihinde davacıların yanı sıra diğer tüm kefillere de çekilen ihtarname ile 5.387.766,91 TL nakdi, 4.739.288,23 TL meri teminat mektubu bedeli ve 11.500,00 TL çek karne bedelini ödemek üzere 3 gün süre verildiğini, yasaya ve usule uygun ihtarnamelere karşı verilen sürede ödemenin gerçekleşmemesi üzerine dava dışı … tarafından borçlu….Ltd Şti ile davacı kefiller hakkında Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/19325 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, iş bu takip dosyasının da Beyoğlu 23 Noterliğinin 30.03.2015 tarih ve 06947 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde temlik sözleşmesi ile …’dan müvekkili şirkete “Tahsili Gecikmiş Alacakların Temliki Sözleşmesi” kapsamında temlik edildiğini, imzalanan 4 adet sözleşmenin her birinin tüm maddelerinde ve 40 ile 41. maddesinde borçluların, müşterek ve müteselsil borçlular olarak anıldığını, davacılar vekilinin kefalet sorumluluğunun feri ve tazminata ilişkin sorumluluk olduğuna dair iddiasının somut delili ve hukuki dayanağı olmadığını, davacılar vekilinin iddialarında yer alan son ihtarnamede …’a hitabında kendi adınıza asaleten ve kefaleten ibaresinin davacıların sorumluluk türünü değiştirmeyeceğini, taraflarca sözleşme serbestisi çerçevesinde imzalanan sözleşmeler uyarınca müşterek ve müteselsil borçlu olarak imzaladıkları tüm Genel Kredi Sözleşmeleri’nin toplam limiti olan 2.000.000,00 TL’den sorumlu olacaklarını, kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere bir an için davacıların sorumluluğunun kefalet sorumluluğu olduğu düşünülse dahi, dava konusu takip dosyasında davacıların 2.000.000,00 TL’den yani kefalet limitlerinden sorumlu tutulmuş olduklarından ortada yine hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, genel kredi sözleşmesinde müşterek müteselsil borçlu olarak imzası bulunan hissedarın hisselerini devretmesinin hukuki olarak sözleşmeden sorumluluğu ortadan kaldırmayacağını, taraflar arasında hisse devrinden sonra kefaletin sonlandırılacağına dair bir anlaşma da mevcut olmadığından, taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmelerin ve müteselsil kefaletin geçerliliğini koruduğunu, teminat mektubu dökümünden de anlaşılacağı üzere, mektupların hisse devrinden evvel kullandırılan kredilere ilişkin olduğunu, bu kredi ve çek hesaplarının açılış tarihleri itibariyle davacıların imzaladığı Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kullandırıldığını ve teminat mektuplarının düzenlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı … …. tarafından Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/19325 Esas sayılı dosyası ile davacıların da aralarında bulundukları borçlular hakkında 06.12.2010 tarihinde, nakdi ve gayrinakdi toplam 12.059.451,95 TL alacak için takip başlatıldığı, davacıların riskin 2.000.000,00 TL kısmı ve temerrüt faizinden sorumlu tutuldukları, dava dışı … …. ile davalı … AŞ arasında 30.03.2015 tarihinde “Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Temliki Sözleşmesi” imzalandığı, davalı şirketin temlik beyanını 04.02.2016 tarihinde takip dosyasına ibraz ederek takibe devam ettiği, icra takibine konu nakdi kredilerin 05.11.2008 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığı, davacıların bu sözleşmede imzalarının bulunmaması nedeniyle nakdi kredilerden sorumlu tutulamayacakları, davacıların, imzalarının bulunduğu sözleşmeler uyarınca dava dışı alacaklı … …. yazısına göre dava dışı şirket lehine düzenlenerek verilen toplam 2.000.000,00 TL tutarlı teminat mektuplarından sorumlu oldukları, nakit kredilerin sıfırlanmış olmasının davacıları teminat mektubu kredileri sorumluluğundan kurtarmayacağı, düzenlenen teminat mektuplarının bir kısmının iade olunduğu, bir kısmının vadesinin dolduğu, 6.000,00 TL bedelli teminat mektubunun takipten önce, 8.400,00 TL bedelli teminat mektubunun takipten sonra 24.01.2014 tarihinde tazmin olunduğu, 22.07.2002 tarihli 10.000,00 TL bedelli ve 13.05.2002 tarihli 144.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının mer’i olduğu, davalı şirket ile dava dışı … …. arasında imzalanan Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Temliki Sözleşmesi’nin 10.2.1 maddesi uyarınca, davalının taraf ehliyetinin bulunduğu anlaşıldığından,davacı … ve davacılar … murisi …’ın Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/19325 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen gayri nakit alacaklardan sorumlulukları bulunduğu belirtilen 2.000.000,00 TL gayri nakdi alacağın (nakde dönüşen 24/06/2005 tarihli, 8.400,00 TL bedelli, 07/06/2007 tarihli, 6.000,00 TL bedelli teminat mektupları ile meri olan 22/07/2002 tarihli, 10.000,00 TL bedelli ve 13/05/2002 tarihli, 144.000,00 TL bedelli gayri nakdi alacaklardan sorumlu olduklarının tespiti ile) 1.831.600,00 TL’lik kısmı yönünden borçlu olmadıklarının tespitine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf olarak temel iddialarının müvekkillerinin imzasını taşıyan genel kredi sözleşmelerindeki imzaların hukuki mahiyetine ilişkin olduğunu, somut olayda müvekkillerinin imzası bulunan genel kredi sözleşmelerinde bu imzaların neyi ifade ettiğine ilişkin kararın tartışılmadan hükümün tesis edilmesinin isabetsiz olduğunu, ancak dava dilekçelerinde belirttikleri üzere mevcut durumda ve bilahare dosyaya kazandırılan dava dışı bankanın 27/05/2014 tarih 2014/087/033 sayılı Risk Tasfiye Üst Kurul Kararı incelendiğinde müvekkillerinin borçlandırılmasına yönelik hukuki iradenin müteselsil borçluluk değil müteselsil kefalet olgusu ortaya çıktığını, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları göz önüne alınarak bilirkişi raporu alınması yönünde karar alındığını, kök raporda bilirkişi tarafından müvekkillerinin sorumlu olduğu dönemle ilgili olarak nakdi kredilerini, müvekkillerinin imzasının bulunmadığı başka bir genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edildikten sonra yine müvekkillerinin dönemine ilişkin 1.944.000,00 TL gayri nakdi kredi sorumluluğunun doğduğu belirtildiğini, mahkemece nakde tahvil olmayan 22/07/2002 tarih 10.000,00 TL ve 13/05/2002 tarih ve 144.000,00 TL bedelli teminat mektupları bakımından tahsili yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıkça teminat mektuplarının başka bir ifade ile meri teminat mektuplarının (23/06/2021 tarihli raporun son bölümü) temlik alınamayacağı yani temlik sözleşmesine elverişli olmadığı belirtilmiş olması karşısında mahkemenin kararı yine isabetli olmadığını, meri teminat mektupları bakımından mahkemece tahsil sonucu doğuracak şeklide yani menfi tespit davasının reddi yönünde hüküm kurulması doğru olmadığını, çünkü teminat mektuplarının nakde tahsil olmadığı müddetçe banka ve temlik alan bakımından ancak depo davası niteliğinde olduğunu, bankanın bu parayı ancak emin bir yere depo edebileceğini ve depo edilen miktarın karı ve zararı depo edene ait olduğunu, zira banka bu aşamada ancak ödenmeyen komisyon bedelini tahsil edebildiğini, hal böyle olunca çoğun içinde azında var olması prensibi nedeniyle mahkemece borçlu oldukları yönünde hüküm kurulması yerine meri mektuplar bakımından depo kararı verilmesi gerektiğini, gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamalarında müvekkillerinin her birinin yapmış olduğu ayrı ayrı olmakla beraber toplam 540.000,00 TL ödemenin hukuki mahiyeti tartışılmadan müvekkillerimin borçlu çıkartılması tümden isabetsiz olduğunu, davalı tarafın bu ödemelere karşı çıkmadığını, mahkemece verilen hükme göre avukatlık asgari ücret tarifesinin 13.maddesi tazminat davalarına ilişkin olmakla birlikte alacak davasında uygulanmasının isabetsiz olduğunu, kamu düzeninden olan bu durumun resen değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkillerimden … tarafından yatırılan 120.000,00 TL, 30.000,00 TL ve 150.000,00 TL, davacı …’ın kızı tarafından bu icra dosyası için yatırılan 240.000,00 TL’lik ödemenin dava dışı bankanın Risk Tasfiye Üst Kurulunun bu icra dosyası için öngörülen ödemeler olduğunu, … Genel Müdürlük Adli Takip Müdürlüğü tarafından tanzim edilip imzalanan 27/05/2014 tarih 2014/0487/033 sayılı Risk Tasfiye Üst Kurul Kararı’nın mahkeme ve bilirkişi tarafından tartışılmamasının isabetsiz olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporu sonucu ile bu sonuçla bağdaşmayan hüküm kurulmasının ancak kurulan bu hükmün bilirkişi raporundan neden farklı bir görüşe sahip olduğunun gerekçelendirilmediğini, kamu düzeninden olan yargılama giderlerinin hiç veya gereği gibi takdir edilmemesi ve nihayetinde karar yerinde müvekkillerin yaptığı ödemelerin tartışılmaması, dava dışı bankaya yapılan bu ödeme karşısında yine dava dışı bankanın risk tasfiye üst kurulunun dava dışı şirketlerle anlaşma yaparak müvekkillerinin durumunun kolaylaştırıcı ve hafifletici hukuki durumlarını göz önüne alınmamasının isabetsiz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların borçlu olmadığı yönünde karar verilen miktarın dayanağının gayrinakit alacakların oluşturduğunu, gayrinakit alacakların ise müvekkili şirket tarafından temlik alınmadığını, gayrinakit alacaklarının ancak nakde dönüştüğünde müvekkili şirket tarafından takip edilebildiğini, gayrinakit alacaklarını temlike elverişli alacağının dahil olmadığını, davaya konu edilen tazmin olmayan ve blokesi talep edilen teminat mektupları riski halen müvekkili banka uhdesindedir.” denildiğini ve gayrinakit alacakların müvekkil şirkete temlik edilmediğini, dava dışı banka uhdesinde olduğu ortaya konulduğunu, dosya kapsamında aldırılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, dava dışı … …. tarafından ankara 23. icra dairesi’nin 2010/19325 e. sayılı dosyası ile davacıların da aralarında bulundukları borçlular hakkında 06.12.2010 tarihinde nakdi ve gayrinakdi toplam 12.059.451,95-tl alacak için takip başlatıldığını ve davacıların 2.000.000,00-tl’lik kısım ile temerrüt faizinden sorumlu tutulduklarını, davacıların imzalarının bulunduğu sözleşmeler uyarınca dava dışı … …. yazısına göre dava dışı şirket lehine düzenlenerek verilen 2.000.000,00-tl tutarlı teminat mektuplarından sorumlu olduklarını, bir kısım teminat mektuplarının iade olduğunu, sonuç olarak 1.831.600,00-tl bedelli gayrinakit alacak yönünden davacıların borçlu olmadığı kanaatine varıldığını, davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilen 1.831.600,00-tl gayrinakit alacak yönünden temlik eden ve gayrinakit risk yönünden takip yetkisi bulunan dava dışı … ….’nin davaya dahil edilmesi için mahkemece davacılara süre verilmesi gerekirken; müvekkili şirket tarafından temlik alınmayan ve takip yetkisi dahi bulunmayan alacak yönünden aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının beyanlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup reddinin gerektiğini, yargılama esnasında 8.400,00-TL ve 6.000,00-TL’lik nakde dönen teminat mektupları bakımından müvekkili şirkete 14.400,00-TL borç bulunduğu beyan edildiğini, davacı tarafından da ikrar edildiği üzere gayrinakit risklerin temlik alınmadığı ve dava konusunu gayrinakit alacakların oluşturduğunu, davacı tarafından hem gayrinakit risklerin dava dışı bankanın uhdesinde olduğu belirtildiğini hem de müvekkili şirketin talep, takip ve dava hakkının olmadığını beyan ettiğini, davacıların müşterek ve müteselsil borçlu bulundukları toplam 2.000.000,00-TL’lik kredi limitli genel kredi sözleşmelerine istinaden dava dışı şirkete teminat mektubu kredisi kullandırıldığını, kredinin teminatı olarak verilen taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, davacı …’ın aynı borç için ipotek veren 3. şahıs olarak ayni, müşterek ve müteselsil borçlu olarak da şahsi sorumluluk üstlendiği belirttiklerini, bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2010/19325 talep sayılı dosyasına konu borç nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, hesap ekstreleri,temlik sözleşmesi vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2010/19325 takip sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı dava dışı … AŞ tarafından davacılar ile dava dışı şirket aleyhine 06.12.2010 tarihinde 5.078.944,29TL anapara 2.028.304,22 TL Faiz,101.415,217 TL BSMV, 111.500,00TL bloke edilecek çek yaprağı bedeli, 4.739.288.23 TL Mer’i Teminat Mektubu bedeli olmak üzere toplam 12.059.451,95 TL alacağın 5.078.944,29 TL için takip tarihinden (4.739.288,23-TL’lık teminat mektubu bedelinin blokesi, tazmini halinde tazmin tarihinden itibaren, ayrıca toplam 111.500,00 TL’lık çek yaprağından her bir çek yaprağı için banka tarafından ödenmesi gereken bu bedelinin blokesi, çeklerin ibrazı ile banka tarafından yasal sorumluluk miktarının ödenmesi halinde ödeme tarihinden) tahsiline kadar işleyecek %52,5 temerrüt faizi, % 5 gider vergisi, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili, BK.84.madde gereği kısmi tahsilatların öncelikle faiz ve ferilerden mahsubunu talep ettiği,…, …, … riskin 2.000.000,00 TL ve temerrüt faizinden sorumlu oldukları,Riske karşılık 12 adet taşınmaz üzerinde tesis edilen toplam 3.202.500,00 TL’lık ipotek için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile kanuni takibe başlanacağından ve borçlular … ve … hakkında Ankara 23. İcra Müd.’nün 2010/16787 sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip yapıldığı ödeme emrinin davacı …’e 09.12.2010 tarihinde davacı …’e 07.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği takibe itiraz edilmediği anlaşılmıştır.
30.03.2015 tarihli temlik sözleşmesi ile dosyanın davalı … AŞ’ye devredildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 10/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacıların müşterek ve müteselsil borçlu bulundukları 18.01.2001, 29.01.2001, 28.02.2001 ve 24.10.2002 tarihli, sırasıyla 150.000,00 TL, 150.000,00 TL, 300.000,00 TL ve 1.400.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000.000,00 TL’lik Kredi Limitli Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden dava dışı şirkete teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, buna göre 2.000.000,00 TL ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olacakları, temerrütlerinin de 15.11.2010 tarihinde oluştuğu, kredinin teminatı olarak davacı …’a ait … … mahallesinde kain taşınmaz üzerinde toplam 375.000,00 TL’lik ipotek tesis edildiği, somut olayda davacı … aynı borç için ipotek veren 3. şahıs olarak ayni, müşterek ve müteselsil borçlu olarak da şahsi sorumluluk üstlendiği, dolasıyla alacaklı bankanın davacı … hakkında ipotek veren 3. şahıs sıfatıyla ipoteğin paraya çevrilmesi ve müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı nedeniyle genel haciz yoluyla takip hakkı bulunduğu, 14.12.2007 tarihli 6598 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan karara göre, dava dışı….Ltd Şti’deki davacı …’ın 24.000 payını …’e, davacı …’in 4.000 payını …’e devrettiğinin görüldüğü, davacıların asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılmalarının, bu sözleşmeler çerçevesinde kullandırılan kredilere ilişkin sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı, ayrıca dosya içeriğinde, davacıların dava dışı bankaya ödeme yaptıklarını gösteren bir belge de bulunmadığı, akdi ilişkiyi düzenleyen sözleşmelerin 18 ve 27. maddelerinde tanınan yetki uyarınca bankanın, 04.10.2010 tarihi itibariyle kredileri kat ettiğine dair dava dışı kredi lehtarı şirkete Ankara 35. Noterliği aracılığıyla keşide ettiği 08.10.2010 tarih ve 20133 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müşterek ve müteselsil borçlu davacılara Ankara 35. Noterliği aracılığıyla keşide ettiği 04.11.2010 tarih ve 22483 yevmiye sayılı ihtarnamesinde, mer’i toplam 4.739.288,23 TL’nin banka veznesine deposunu talep ettiği, deposu talep edilen teminat mektuplarının listesinin de ihtarname ekinde tebliğ edildiği, banka kayıtlarına göre takibe konu teminat mektupları halen mer’i oldukları, nakit kredi borçlarına yapılan tahsilatların 22.03.2010-10.10.2014 tarihleri arasında 4.803.155,10 TL olduğu, teminat mektupları için bankaya depo edilen bir tutarın bulunmadığının görüldüğü, davacıların müşterek ve müteselsil borçlulukları kapsamında verilen, icra takip tarihi itibariyle bedellerinin deposu gereken 15 adet teminat mektubu olduğu, bunların arasındaki … A.Ş’ye hitaben düzenlenen 07.06.2007 tarihli 206290060044525 nolu 6.000,00 TL’lik teminat mektubunun 31.08.2010 tarihinde tazmin edildiği, dava dışı …’ın, … şubelerine 20.01.2009 tarihinden itibaren nakit kredilere yıllık %35 akdi ve bu oranın %50 fazlası olan yıllık %35 x 1,50=%52,50 temerrüt faizi uygulanacağını bildirdiği, ancak dava dışı şirketin kredi borçlarına %12 akdi faiz ve yıllık %18 temerrüt faizi oranı uygulanmasını kabul ettiği, buna göre davacıların 31.08.2010 tarihinde 6.000,00 TL olarak tazmin olan teminat mektubundan temerrütleri 12.11.2010 tarihinde oluştuğundan takip tarihi itibariyle toplam (6.000,00 TL asıl alacak, 72,00 TL temerrüt faizi ve 3,60 TL BSMV=) 6.075,60 TL sorumluluklarının bulunduğu, takipten itibaren asıl alacağa yıllık %18 temerrüt faiz talep hakkına sahip olunduğu, diğer (2.000.000,00 TL – 6.000,00 TL=) 1.944.000,00 TL’lik mer’i teminat mektubu tutarının depo edilmesi talep hakkına sahip bulunulduğu, depo öncesi tazminler için tazminden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi talep edilebileceği belirtilmiştir.
31.12.2018 tarihli ek raporda özetle, kök rapordaki görüşler tekrar edilerek, nakdi kredilerin, 05.11.2008 tarihli 50.000.000,00 YTL’lik Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırıldığı, sözleşmede davacıların imzalarının bulunmadığı, nakit kredilerin sıfırlanmış olmasının davacıları teminat mektubu kredileri sorumluluğundan kurtarmayacağı, davacıların şirketteki hisselerini devrettikleri 14.12.2007 tarihine kadar şirket lehine verilen teminat mektuplarından sorumlu olacaklarının kabulü gerektiği, alacağını temlik eden dava dışı … AŞ Ankara Kurumsal Şubesinin 08.08.2018 tarihli cevabi yazısına göre, sorumluluklarının bulunduğu genel kredi sözleşmelerine istinaden dava dışı şirket lehine toplam 2.000.000,00 TL bedelli teminat mektubu düzenlenerek verildiği, 5 adet toplam 376.521,27 TL’lik teminat mektubunun iade olunduğu, 1 adet 687.158,00 TL’lik teminat mektubunun vadesinin dolduğu, 6.000,00 TL bedelli teminat mektubunun takipten önce, 8.400,00 TL bedelli teminat mektubunun takipten sonra 24.01.2014 tarihinde tazmin olunduğu, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2010/19325 Esas sayılı dosyasından başlatılan takipte, 06.10.2010 takip tarihi itibariyle; davacıların, anaparanın 5.072.944,29 TL’lik, faizin 2.028.232,22 TL, BSMV’nin 101.411,62 TL’lik, bloke edilecek çek yaprağı bedeli 101.500,00 TL’lik, depo edilecek mer’i mektup bedeli 2.745.288,23 TL’lik kısımlarından borçlu bulunmadığı, takipten itibaren 6.000,00 TL’lik ana para borca ve depo talebine konu 14 adette toplam 1.994.000,00 TL’lik teminat mektuplarının tazmini halinde tazmin tarihlerinden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi ödemekten borçlu bulunduğu, davacıların, davalıya 27.10.2016 dava tarihi itibariyle; takipten sonra depo talebine konu 5 adette toplam 376.521,27 TL’lik teminat mektubunun iade olunması, 1 adet 687.158,00 TL’lik teminat mektubunun vadesinin dolması, 1 adet 8.400,00 TL’lik teminat mektubunun 24.01.2014 tarihinde tazmin olması nedeniyle, anaparanın 5.064.544,29 TL’lik, faizin 2.028.232,22 TL, BSMV’nin 101.411,62 TL’lik, bloke edilecek çek yaprağı bedeli 101.500,00 TL’lik, depo edilecek mer’i mektup bedeli 3.817.367,50 TL’lik kısımlarından borçlu bulunmadığı, takipten itibaren 6.000,00 TL ile 24.01.2014 tarihinden itibaren 8.400,00 TL ana para borçları ile yıllık %18 temerrüt faizi ödemekten borçlu bulunduğu, TOKİ’ye hitaben düzenlenen 648.250,00 TL’lik vadesi 02.10.2018 olarak uzatılan 11.10.2017 tarihli 206574060048252 nolu teminat mektubunun akıbetinin dava dışı …’dan sorulması, mektubun vadesi uzatılmış ise yukarıdaki tespitin değişmeyeceği, tazmin olmuş ise davacıların sorumluluk limiti kapsamında kalan 413.411,77 TL ana para borcu tazmin tarihinden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi ile birlikte ödemeden borçlu olunduğu bildirilmiştir.
23.06.2021 tarihli ikinci ek raporda özetle; dava dışı … …. tarafından Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2010/19325 Esas sayılı dosyadan 06.12.2010 tarihinde başlatılan takipte, davacıların imzalarının bulunduğu Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden verilen teminat mektuplarının tespitinde önceki raporlarda sehven 10.05.2004 tarihinden sonra verilen teminat mektupları da davacıların “müşterek ve müteselsil borçlu” yada “müteselsil kefalet” imzalarının toplam tutarı olan 2.000.000,00 TL’ye ulaşana kadar davacıların sorumlu olacakları yönünde hatalı tespitte bulunulduğu, davacıların sorumluluğunun 2.000.000,00 TL’lik limit ve 10.05.2004 tarihine kadar verilen teminat mektupları ile sınırlı olacağı şeklinde düzeltildiği, bu düzeltme sonucunda davacıların dava dışı … ….’ne 06.12.2010 tarihinde Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/19325 Esas sayılı dosyadan yapılan takipte dava dışı … ….’ca davacıların 18.01.2001, 29.01.2001, 28.02.2001 ve 24.10.2002 tarihli toplam 2.000.000,00 TL’lık “müşterek ve müteselsil borçlu” yada “müteselsil kefalet” imzalarının mevcut olduğu Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden dava dışı …. Şti. lehine verilen ancak takipten sonra iade olunan mektuplar çıkarıldığında, davacıların dava dışı … ….’a Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne hitaben 13.05.2002 tarihli, 183949000030546 nolu 144.000,00 yeni TL’lık süresiz, Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne hitaben 22.07.2002 tarihli, 184225060001465 nolu 10.000,00 yeni TL’lık süresiz, teminat mektupları nedeniyle olmak üzere toplam 154.000,00 TL’lik sorumlu olduklarından davacıların dava dışı … ….’ye 2.000.000,00 TL-154.000,00 TL=1.846.000,00 TL’yi aşan tutardan sorumlu bulunmadıkları, 03.2015 tarihli “Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Temlik Sözleşmesi” ile davalı … A.Ş.’ne Ankara 23., İcra Müdürlüğünün 2010/19325 E. sayılı dosyasındaki nakıt alacakların temlik edildiği, gayrınakdı alacakların (mer’i ‘temınat mektupları) temlike elverışlı bir alacak olmadıgından dava dışı … ….’nin uhdesinde bulundugu/kaldıgı, buna göre davacıların davalı … AŞ ‘ye herhangı bir borcunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Tarafta iradi değişiklik başlığını taşıyan HMK’nun 124. maddesinde maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyor ise hakimin karşı tarafın rızasını aramadan taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda davacı yanın işbu davadaki iradesinin davacılar aleyhine dava dışı … ….’nin 06.12.2010 tarihinde Ankara 23. İcra Dairesi’nin 2010/19325 E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe konu alacağın 30.03.2015 tarihli “Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Temlik Sözleşmesi” uyarınca alacağı temlik alan ve 04.02.2016 tarihli Temlik Sözleşmesini ibraz ederek takibi devam ettiren … A.Ş.’ye karşı menfi tespit,murazanın giderilmesi ile hacizlerin fekki istimine ilişkindir.
Dosya içinde mevcut,30.03.2015 tarihli “Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Temlik Sözleşmesi” içeriği dikkate alındığında, gayrinakdi alacakların (mer’i temınat mektupları) dava dışı … ….’nin uhdesinde bulunduğu ve bu alacaklar yönünden davacıların iradesinin dava dışı … ….’ye davanın yöneltilmesi yönünde olduğunun ve davacıların davalı hasımda yanılmasının kabul edilebilir bir yanılgı niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş, davacıların … AŞ.’ye yönelttiği davada gayrinakdi alacaklar yönünden HMK’nun 124/4. madde hükmü karşısında tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı gözetilip buna uygun işlem yapılıp, davacı yanın taraf değişikliğine ilişkin beyanları sorulup değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kamu düzeni gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A) 1-Taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin kamu düzeni gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2022 tarihli ve 2016/797 Esas 2022/50 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalıdan peşin alınan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.