Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/743 E. 2022/645 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/743 Esas 2022/645 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/743
KARAR NO : 2022/645

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2021

NUMARASI : 2014/802 Esas 2021/520 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
VEKİLİ :
DAVA : Anonim Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/06/2007
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Taraflar arasındaki anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların … San Tic. A.Ş. firmasına usulsüz kredi kullandırılmak suretiyle banka zararına sebebiyet verdiklerini;, söz konusu kredilerden kaynaklanan ve teminatsız olduğu ve tahsil kabiliyetinin bulunmadığı tespit edilen 30.06.1998 tarihinden başlamak üzere muhtelif tarihlerde 8.783.475.000.000.-TL olarak Tasfiye Olunacak Alacaklar Hesabına atılan alacağın 30.06.1998 tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar bankaca aynı tür kredilere uygulanan değişen temerrüt faiz oranlarının tahakkuku suretiyle dava tarihinden önce yapılan tahsilatlarında tahsil edildikleri tarih itibariyle göz önüne alınarak hesaplanacak faizi ve yapılan masrafların da eklenmesi ile birlikte, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması ve tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla kararlara iştirakleri oranında sorumlu tutulmaları, hesaplanacak alacağın belirlenen oranlarda davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin dava konusu kredi işlemlerinin olduğu tarihlerde Şube Müdürü olduğunu, Yönetim Kurulu kararlarının emir statüsünde olup şubenin yerine getirmek zorunda olduğu kararlar olduğunu, olayda Yönetim Kurulunun ibra edildiğini, ibranın borcu sona erdirdiğini, davanın zaman aşımına uğradığını, şubelerinde sadece …Giyim San.Dış Tic.Ltd.şti. firması adına tahsis edilen 2.000.000 USD’lık krediden devre sonu faizlerinin ödenmemesi nedeniyle 1.740.000 USD’lık kısmının kullandırıldığını, denetçi raporlarında belirtilen kredilerin hiçbirinin şube yetkisinde olmadığını, bu kredilerin Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulunun yetki ve talimatlarıyla kullandırılan otorize krediler olduğunu, yasaya aykırı teminatsız kredi teklifinde bulunulmadığını, Şubenin üzerinde birçok birimde kredi verilecek firmayla ilgili olarak dosya , istihbarat raporları ile şirket verilerinin incelendiğini,şubenin kredi teklifinin diğer birimler göz önüne alındığında küçük bir detay olarak kaldığını,Şubede 4-5 ayda bir yapılan teftişlerde bu kredilerle ilgili hiçbir disiplin ve uyari alınmadığını, Şubenin söz konusu firmayı bulmadığını, firmanın şubeye kredi talebiyle başvuruda bulunduğunu, bu müracaatın olduğunu Genel Müdürlüğe bildirdikleri firmanın çok güçlü bir firma olduğu ihracat ilişkilerinin büyük boyutta olduğu ticari itibarının çok yüksek olduğu şubeye empoze edildiğini, cezasının banka denetçilerinin iddia ettikleri gibi istihbarat raporunun olmamasının bahis konusu olmayacağını, İstihbarat raporunun mevcut olduğunu, bunlara karşın Şubenin hiçbir olumlu görüş bildirmeden iki satırlık bir yazı eki ile Şubeye empoze edildiği gibi dosyayı Genel Müdürlüğe gönderdiğini (10-12-1997) ve kredinin 12.12.1997 tarihi ile banka Yönetim Kurulu tarafından 2.000.000 USD Döviz Kredisi olarak onaylandığını, ancak Şube talebinin aksine …’ in şahsi kefaleti ile değil banka Beyoğlu Şubesine ipotekli bazı gayrı menkuller üzerine ipotek koymak şeklinde onay yazısından bir madde bulunduğunu, bunun ne demek olduğunu Genel Müdürlüğe sorulduğunda Kredinin bu şekilde onaylandığını ve bu şekilde kullandırılacağını belirtildiğini, Yönetim Kurulu kararı olduğu için bu ipoteklerin yazılı emir gereği alındığını buna ilavetende bu şahsın Yönetim Kurulu kararında olmamasına karşın şahsi kefaleti imzalattırıldığını, Bu olaydan çok sonra bu şahsın bankanın Beyoğlu Şubesi müşterisi olduğu Ticari Krediler Müdürü … tarafından tarafına söylendiğini Şubece sunulan kredi şartlarında Genel Müdürlük tarafından bankaya ipotekli bulunan gayrimenkuler üzerinde ipotek tesis olunacaktır şeklinde Genel Müdürlükçe yapılan değişikliğin şubenin aksine Genel Müdürlüğün tüm konudan haberdar olduğunun en açık bir göstergesi olduğunu, verilen bu kredide Şubenin yukarıda belirtildiği gibi olumlu veya olumsuz hiçbir fonksiyonu bulunmadığını, krediye ek teminat istemek ve kredinin biran önce tahsili cihetine gitmek için gerekli işlemleri başlatmak ve bu konuda Hukuk İşlerini harekete geçirmek Genel Müdürlük yetki ve sorumlulukları içerisinde olduğunu, Şubenin böyle bir yetkisi olmadığını, Genel Müdürlüğe yapılması gereken yasal uyarıların Şube tarafından zamanında yapıldığını,Kredinin tahsili cihetinde Genel Müdürlüğün gösterdiği ihmal ve basiretsizliğinden şubenin olmadığını,bu süreç içerisinde kredi kullanan şirket ile yapılan tüm protokoller Genel Müdürlüğün yetki ve bilgisi dahilinde olduğunu şubenin bu konuda herhangi bir insiyatife sahip olmadığını, müvekkiline yapılan haksız ve mesnetsiz iddiaları kabul etmediğini, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, kredilerin banka mevzuat ve geleneklerine uygun olarak kullandırıldığını, olay tarihinde Genel Müdür Yardımcısı olarak görevli olan müvekkilin aracı-sevk işlemi banka mevzuatına göre zorunlu olmadığını, yetkinin Genel Müdürde olduğunu, Genel Müdürün Olurunun zorunlu olduğunu, bu olur olmadan kredi isteminin Yönetim Kuruluna intikal etmeyeceğini,kredilerin tümünün oybirliği ile alındığını, kredilerin hepsinin teminat karşılığı verildiğini, teminatların yeterli olduğunu, banka Krediler Yönetmeliğinin 13, maddesine göre “ ilgili organlarca onaylanmış ve öngörülmüş , teminatları tesis edilmiş tüm kredilerin, kendi aralarında dönüşümlü olarak kullandırılmasında Genel Müdürlük’ün yetkili olduğunu, araya başka organın giremeyeceğini,kredi kullandırımının Bankacılık Genel Mevzuatı, … İç Mevzuatı ile bankacılık ilke ve teamüllerine uygun olduğunu,müvekkilinin Genel Müdür Yardımcısı sıfatıyla Krediler Müdürlüğü’nden gönderilen işlemli dosyayı sadece Genel Müdürlük makamına havale ettiğini, müvekkilinin 22.09.1997 tarihinden itibaren izinli olmak üzere 01.10.1997 tarihinde bankadaki görevinden resmen ayrıldığını,Banka Yönetim Kurulunda görüşülerek oybirliği ile alınan kredilerin kullandırılması ve öngörülen teminatların yerine getirilmesi tamamen ilgili Şubenin sorumluluğunda olduğunu, dolayısıyla kredi tahsisinden sonraki aşamayı müvekkilinin Yönetim Kurulu sıfatıyla takip etmesinin mümkün olmadığını, böyle bir sorumluluğunun da bulunmadığını,müvekkil hakkında cezai sorumluluk açısından beraat kararının bulunmamasının şahsi sorumluluğu doğurmayacağını,müvekkilinin görev yaptığı süredeki tüm işlemelerin TBMM Kit Komisyonu tarafından ibra edildiğini, Yönetsel görevde güven ilişkisinin esas olduğunu, bir kurum ya da kuruluşun yönetiminde bulunan kişi, kuruluşun alt kademelerinde gerçekleştirilen işlemlerin doğru olduğunu varsayarak ve bu işlemlerin hukuka uygun olduğuna givenerek hareket etmek durumunda olduğunu,alt kademelerin yaptığı işlemlerden dolayı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kusura dayanan bir sorumluluk olduğunu, müvekkilinin görevi icabı bankacılık işlemlerini izleme ve ya denetleme olanağının bulunmadığını bununla birlikte zarar sorumluluk-illiyet ilişkisi içerisinde kredi borçları hakkında her hangi bir aciz vesikasının alınmamış olması sebebiyle doğmuş her hangi bir zarardan bahsedilemeyeceğini,doğması olası zarar içinde davanın açılamayacağını bankacılık işlemlerinin birer risk yönetimi olduğunu, hanka zararının oluşmasında sorumluluk yükünün muhatabı somut ve kesin biçimde gösterilmediğini, davanın zaman aşımına uğradığını beyanla müvekkili … adına davanın zamanaşımı yönünden reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Nisan-1992/Ekim 1995 tarihleri arasında davacı Bankada Yönetim Kurulu üyesi olarak görev aldığını, kredi münasebetlerinin devamlılık arzeden ilişkiler olduğunu,sağlıklı başlayan bir kredi münasebetinin daha sonra çeşitli sebepler dolayısıyla sıkıntıya düşebileceğini, dava dilekçesinde kredinin dönüşünün olmayışının 30.06.1998 tarihinde tespit edildiğini, kendisinin görevden ayrılmasını müteakip 2 yıl 8 ay sonra tespit edilen banka zararından kredi işlemlerinden, tevsii ve tahsilatlarından haberdar olamaması sebebiyle sorumlu tutulmasının mümkün olmadiğını, bankadaki görev döneminde hangi firmalara ne kadar kredi verildiğini hatırlamasının mümkün olmadığını, bu konuda her hangi bir bilgi ve belgeye de ulaşmasının mümkün olmadığını,kredi tahsisi sırasında genel olarak iki kurala dikkat ettiğini, bunların istihbarat raporu menfi krediler, teminatları yeterli olmayan krediler.., bu iki hususta eksiklikleri giderilmeyen dosyalarda imzasının bulunmadığını,görevi sırasında yapılan tüm işlemlerin TBMM Kit Komisyonu tarafından incelendiğini ve bu işlemlerden dolayı ibra edildiklerini, kredilerin tahsis işleminden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresini geçtiğini beyan ile davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, her kurum ve kurulusun kendi yönetmeliği,tüzüğü ve kanunu olup tüm işlerini bu hükümlere göre yönetmekte sorumlulukları paylaştığını,… Bankası Genel Müdürlüğünün Uygulama Talimatı-ticari Krediler Yönetmeliğinin 4.9.1995-587 sayılı hükmü gereğince sayfa 33-34 de açıklandığı üzere şube müdürlerinin yetkisini aşan kredi taleplerinde istenilen krediyi verip vermemekte Tek Yetkili Merciin … Bankası Genel Müdürlüğü Nün Yetkili kılındığını, Şubelerin, yetkisini aşan kredi talebini … Bankası Genel Müdürlüğüne bildirdiklerini, Genel Müdürlük’ün durumu banka yönetim kuruluna bildirdiğini, yönetim kurulunun şube tarafından bildirilen kredi talebi ile ilgili tüm belgeleri ile ekspertiz raporlarını tetkik ettiğini, uygun ise kredi verilmesine karar verildiğini, bu kararın Genel Müdürlüğe bildirildiğini, Genel Müdürlük ile Banka Yönetim Kurulunun kredi verilmesi yönündeki kararından sonra alınacak teminatları şubeye bildirdiğini, şube bunun üzerine banka yönetim kurulunun ve genel müdürlüğün talimatı ile bu krediyi vermek mecburiyetinde olduğunu, Yönetim Kurulu Kararlarının aksine işlem yapamayacaklarını, aksi takdirde suç işlemiş olacaklarını, yönetim Kurulunun hiçbir kimse ve kurumun etki ve tesiri altında olmadığını, en üst merci yönetim kurulu olduğunu ve kararlarının da kesin olduğunu , Beyoğlu Şubesi Müdürü olarak görev yaptığı sırada …,…. VE … firmalarina ku dırılan kredilerin yukarıda açıkladığı üzere şube yetkisini aşan, genel müdürlükçe tesbit edilen krediler olduğunu, bu firmaları talep ettikleri kredi miktarları ile talep edilecek birim genel müdürlük ve yönetim kurulu yetkisine girdiğinden bu üç firmanın taleplerinin görevi nedeniyle üst bir yazı ile bildirildiğini, bu üç firmaya yapılan kredi taleplerinin tümünde tetkik edildiğinde görüleceği üzere takdir ve tensiplerinize arz olunur denilerek genel müdürlüğe gönderildiğini, bu kredilerde kendisinin takdir hakkının bulunmadığını, hakkı ve kararının olmadığı bir işlemden dolayı mali sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kullandırılan kredilerle ilgili olarak İstanbul ve Trakya bölge istihbarat ve proje değerlendirme müdürlüğü müdür yardımcısı uzman bilirkişi … ve uzman bilirkişi amiri … tarafından bu firmalarla ilgili olarak düzenlenmiş inceleme raporları ve taleplerinin takdir ve olurlarınız (tensiplerinize) arz olunur denilerek genel müdürlüğe gönderildiğini, bu durumun kendi yetkisine dahil olmayan bir işlemi yapmadığımı gösterdiğini,talebe esas olarak yüce mahkemenize gerekçe olarak ibraz edilen ve kendisine de görevde iken ibraz edilmiş olan bankalar yeminli murakıbı … tarafından düzenlenen 17.9.1998 tarihli rapor tetkik edildiğinde yazısının başından beri savunduğu gibi 3 firmanın talep ettikleri kredi miktarları ile tek yetkili organın … Bankası Yönetim Kurulu Ve Genel Müdürlüğünün yetkili karar organı olduğunu, takdir yetkisinin bu organlarda bulunduğunun sık sık vurgulandığını, aynı raporda aynı zamanda bu organların tahsis ettiği bu kredilerin bankayı zarara sokacağını söylemenin mümkün olmadığını,bankanın zarara girmediğini, dövizdeki artışın zarar ihtimalinin bulunacağının sık sık vurgulandığını, …’un bu beyanını objektif olarak değerlendirdiğimizde, tahsis edilen kredilerin usul ve kanuna uygun olduğunun apaçık ortaya çıktığını, bankanın zararına hareket edilmediğini, …’un raporunda döviz kurlarında artışlar olursa (ki bu artışları önlemek banka yönetim kurulu üyeleri dahil kimsenin gücün değildir) bir ihtimal zarar diye görüş beyan ederken raporunda gayrimenkullerdeki artısı_nazarı itibare almayı unuttuğunu, bu beyanı da nazarı itibare alındığında kendisinin herhangi bir yetki ve takdir hakkının bulunmadığı halde sadece amiri durumundaki Yönetim Kurulunun ve Genel Müdürlüğün talimatını istenilen şartlarda yerine- getirdiğini, bankanın zararına hareket etmediğini ifade ettiğini bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını, 1980 yılından beri sürekli ekonomik krizlere maruz kalan ülkemizde ticaret ve sanayi ile iştigal eden gerek özel gerek resmi kuruluşlardan senetleri protesto olan veya çekleri karşılıksız çıkmayan az sayıda kişinin bulunduğunu,fakat sonradan senetlerini ödeyerek, çeklerini ödeyerek geri alan, bunları kaldıran devletimize vergi ödeyen ve ödemeye devam eden binlerce kuruluşun bulunduğunu, esas Bu kredilerle ilgili tüm idari ve icrai yasal işlemler usulüne uygun ve zamanında yapıldığını, … firması için Beşiktaş/BEBEK/AŞIYAN’DA bulunan değerli bir taşınmazın ipotek alındığını, İSTANBUL 10. İcra Müdürlüğünün 19.98/605 savili dosyası ile kıymet takdiri yapılan gayrimenkulün (İCRA SATIŞLARINDA DÜŞÜK KIYMET TAKDİR) 1999 yılı itibariyle toplam değeri 3.015.000.000.000,- TL olduğunu, 2003 yılına kadar buralarda bulunan gayrimenkullerdeki fiyat artışlarından dolayı bu gayrimenkulün bugünkü değerinin en az 5 trilyon civarında olduğunu ,esasa ilişkin talep dilekçesinde ayrıntılara yer verilmeden teminat olarak alınan bu gayrimenkulün teklif sahibi ile anlaşılarak satıldığının belirtildiğini,soyut ifadeler kullanılarak zarar talep edilmesinin hak ve hukuka uygun olmadığını, … firmasından Genel Müdürlükçe belirlenen miktarlar üzerinde ipotek alındığını, gayrimenkulün icra dairesince belirlenen kıymet takdiri tutarının altında bir bedele satıldığını, yapılan tahsilatın faiz borcuna sayıldığını, halbuki kredi sözleşmesinde böyle bir madde bulunmadığını, bankanın bu uygulamasının usulsüz olduğunu, yönetimin takibe intikal eden bütün krediler için % 100 karşılık ayırdığını, davacı bankanın bu meblağı kendilerinden talep etmesinin ikinci kez tahsil etmesi anlamına geldiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir ;
Davalı … ve diğerleri vekili cevap dilekçesi ile özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı bankanın ihtiyati tedbir talebine itiraz etmiş olmakla birlikte; ticaret mahkemelerinin yetkili Mahkemenin görevsiz olduğunu, davaya bakmakla olduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde dava konusu kredinin 5.7.1996 tarihinde verildiği kabul ve ikrar edildiğini, TTK.md.340 yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları hakkında TTK.md.309 hükmünün uygulanacağının kabul edildiğini, TTK.md.309 madde de ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarında zararı ve faili öğrenmeden itibaren iki yıl,olaydan itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin kabul edildiğini, Kredilerin tahsis tarihleri göz önüne alındığında bu konuda mevcut özel hükümde öngörülen zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davalı müvekkillerine husumet yükletilemeyeceğini; müvekkillerim,dava konusu işlemlerin yapıldığı yani görevde olduğu dönemde memur statüsünde çalıştıklarını,müvekkillerinin kredilerin tahsisi sırasında usulsüz eylem ve işlemlerinin bulunmadığını, Anayasa’nın 129. maddesi gereği memurların görevlerini ifa sırasında verdikleri zarardan dolayı dava edilemeyeceklerini, davanın ancak Devlet aleyhine açılabileceğini, bu nedenle davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, müvekkillerinin Banka yetkili kurumları tarafından ibra edildiklerini,ibranın borca sona erdiren bir sebep olduğunu, davacının ibra kararını kaldırması,son bulmuş olan borcu yeniden canlandırmayacağını, ibra ile borç son bulduğuna göre, sonradan ibra kararının kaldırılmasının ve borcun yeniden canlanması ve sorumluluğun doğmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle esasa girmeden reddi gerektiğini ve davacının tedbir talebinin hukuk dışı olduğunu,dava dilekçesi incelendiğinde davanın tamamen soyut iddia ithamlara dayandığı,davalılar hakkında ibra kararının bulunduğu,iddialan teyit eden hiçbir belge ve bilginin verilmediğini,davayı haklı gösteren hiçbir belge ve inceleme yapılmadan, müvekkillerinin malvarlığı üzerine tedbir konulmasının talep edilmesi, davanın esasına ilişkin karar verilmesi ya da ihsas edilmesi sonucunu doğuracağını, davanın harca tabi olduğunu, Sözü edilen yasanın Geçici 3. maddesi “.. bankalarca yeniden yapılandırma süreci içinde, bankalarca kredi alacaklarının tahsili amacıyla açılmış veya açılacak dava ve takiplerin” harçtan muaf olduğunun kabul edildiğini,bu davanın “davacı bankanın yeniden yapılandırılması ve süreci ile bir ilgisi olmayıp kendi personeli ile ilgili olarak personelin hukuka uygun olmayan işlemlerinden dolayı bankayı zarar uğrattığı iddiasıyla açılmış olduğunu, davaya ilişkin delillerin davacı tarafından dosyaya sunulmadığını,HUMK hükümleri gereği dava dilekçesi ile birlikte delillerin sunulması gerektiğini, davalıların savunma yapabilmeleri ve iddiaları cevaplandırmaları için bu delillerin varlığına ihtiyaçları olacağını, bu anlamda usule ilişkin aykırılığın giderilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesi ile özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Şirket çalışanları aleyhine denetçilerin dava açma hak ve yetkilerinin bulunmadığını davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, Yönetim Kurulu üyesi olmayan müvekkilleri hakkında açılan davada hukuki yarar koşulu bulunmadığını, hukuki yararın bulunmaması sebebiyle pasif husumet ehliyeti yönünden davanın reddinin gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmeleri nedeniyle borcun sona erdiğini,davacı banka tarafından gerekli belgelerin sunulmaması üzerine esasa ilişkin cevaplarını bildireceklerini beyanla davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; konusu aynı olan tüm birinci derece mahkeme kararları ve Yargıtay onama kararlarına göre; Zarar oluşumu için öncelikle aciz belgesinin olması gerektiği ve zarar ile davalıların kredi tespit, karar ve kullandırma aşamalarında kasıt ve ihmallerinin bulunması gerektiği ve özellikle kredi tutarları ile alınan teminat miktarlarının birbirleri ile uyuşmaları halinde kasıt ve ihmalden, illiyet bağından söz edilmeyeceği gerekçesi ile davaların reddine karar verildiği,
Bu durumda, eldeki davada her bir firmaya kullandırılan kredilerde alınan teminatlar ve bu teminatların kredi tutarları ile uyumlu olup olmadığının değerlendirilmesinde; dava konusu kredilerden … Tekstil Ltd. Şti’ye kullandırılan kredilerin tamamen tahsil ve tasfiye edilmiş olduğu davacı …Ş. tarafından bildirilmekle, bu kredi incelemeye tabi tutulmadığı, davalıların bu krediden herhangi bir sorumlulukları bulunmadığı,
… İnş. ve Tic. Ltd. Şti.’ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak; Kredilerin teminatlarının yeterli olduğu, 2.000.000 USD’lik kredi tespit ve kullandırma işleminde davalıların kasıt, ihmal ve kusurlarının olmadığı, kredilerin teminatları açısından değerlendirme yapıldığında; firmaya kullandırılan 6.750.000 USD’lik kredinin kur karşılığının kullandırma tarihleri itibariyle 433.842,00 TL olması, kredilerin teminatına 2.050.000,00 TL’lik 1. dereceden ipotek alınması ve ipotekli taşınmazların ekspertiz değerlerinin 1.029.260,00 TL olması, kredinin %400 fazlasıyla davacı banka lehine ipotek tesis edilmesi, davacı bankanın dosyaya beyan etmiş olduğu üzere toplamda 1.664.834,00 TL’lik tahsilat yapılmış olması nedeni ile emsal davalardaki Yargıtay emsal kararlarındaki kriter dikkate alınarak davalıların işbu firmaya kullandırılan kredilerle ilgili sorumluluklarının bulunmadığı,
…-… İth. İhr. Dahili Tic. A.Ş’ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak; Kredilerin teminatlarının yeterli olduğu, firmaya kullandırılan kredilerin kur karşılığının kullandırma tarihleri itibariyle 617.137,00 TL olması, kredilerin teminatına 3.330.000,00 TL’lik 1. dereceden ipotek alınması ve ipotekli taşınmazların ekspertiz değerlerinin 2.025.171,00 TL olması, kredinin %350 fazlasıyla davacı banka lehine ipotek tesis edilmesi, davacı bankanın dosyaya beyan etmiş olduğu üzere toplamda 2.280.398,00 TL’lik tahsilat yapılmış olması nedeni ile emsal davalardaki Yargıtay emsal kararlarındaki kriter dikkate alınarak davalıların işbu firmaya kullandırılan kredilerle ilgili sorumluluklarının bulunmadığı,
… Teks. San. ve Tic. A.Ş.’ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak; Kredilerin teminatlarının yeterli olduğu, firmaya kullandırılan 3.000.000 USD’lik kredilerin kur karşılığının kullandırma tarihleri itibariyle 317.625,00 TL olması, kredilerin teminatına 1.000.000,00 TL’lik 4. dereceden ipotek alınması ve ipotekli taşınmazların ekspertiz değerinin 771.015,00 TL olması, taşınmazın üzerinde 1.2. ve 3. derecelerde toplam 250.000,00 TL’lik ipoteklerin bulunmasının yanı sıra (771.015,00 TL 250.000,00 TL=521.015,00 TL) 521.015,00 TL.’lik firma lehine kullandırılan kredilerin teminatını oluşturan ipotek olması, tesis edilen kredinin %170 fazlasıyla davacı banka lehine ipotek tesis edilmesi, davacı Bankanın dosyaya beyan etmiş olduğu üzere toplamda 1.381.840,00 TL’lik tahsilat yapılmış olması nedeni ile emsal davalardaki Yargıtay emsal kararlarındaki kriter dikkate alınarak davalıların işbu firmaya kullandırılan kredilerle ilgili sorumluluklarının bulunmadığı,
… Teks. Ltd. Şti.’ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak; Kredilerin teminatlarının yeterli olduğu, firmaya 12.12.1997 tarihinde kullandırılan 2.000.000 USD’lik kredilerin kur karşılığının kullandırma tarihi itibariyle 397.380,00 TL olması, kredilerin teminatına 1.200.000,00 TL’lik (2.,3. ve 5.) dereceden ipotek alınması, kredi sözleşmelerini kefil olarak …’in imzalaması, adı geçen şahsın adına kayıtlı gayrimenkullerinin bulunması ve ipoteklerin de kefil olan bu şahsın taşınmazları üzerinde tesis edilmiş olması, tesis edilen kredinin %300 fazlasıyla davacı banka lehine ipotek tesis edilmesi, görünürde ipoteklerin 2,3 ve 5. sıralarda olması nedeni ile teminat niteliği tartışmalı olsa da, gerek 25.3.2003 tarihinde Bebek’teki taşınmaz üzerindeki 500.000,00 TL’lik ipotek bedelinin taşınmazın yeni sahibi tarafından davacı bankaya ödenmesi ve gerekse davacı bankanın dosyaya beyan etmiş olduğu üzere toplamda 750.234,00 TL’lik tahsilat yapılmış olması nedeni ile emsal davalardaki Yargıtay emsal kararlarındaki kriter dikkate alınarak davalıların işbu firmaya kullandırılan kredilerle ilgili sorumluluklarının bulunmadığı,
Ayrıca; bekletici mesele yapılan, Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada davalıların “zimmet, 5411 say. yasaya aykırılık, görevi kötüye kullanmak, görevi ihmal, hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf” suçlarından yapılan yargılama sonucunda beraatlerine karar verildiği, Yargıtayca bozma kararından sonra 2013/35 Esas, 2017/44 Karar sayılı ilam ile zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildiği, kararın 14/12/2020 tarihinde kesinleştiği , İstanbul 21. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/793 Esas, 2020/893 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettikleri anlaşılmakla, davalı … mirasçıları yönünden davanın usulden reddine; sorumluluklarının bulunmadığı kanaatine varılmakla diğer davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalıların … San Tic. A.Ş. firmasına usulsüz kredi kullandırılmak suretiyle banka zararına sebebiyet verdiklerini; kredi kullandırımının bankacılık genel mevzuatına, banka iç mevzuatına ve bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı olduğunu; belirtilen nedenlerle … Çelik San ve Tic. A.Ş.’ye usulsüz kredi kullandırılmak suretiyle bankanın zararına neden olunduğu gerekçesiyle teminatsız olmasından dolayı tahsil kabiliyeti bulunmayan ve tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılan alacağın değişen temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri istinaf başvuru dilekçesine karşı ayrı ayrı vermiş oldukları cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemişlerdir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacı bankanın yöneticileri olan davalıların dava dışı firmaya usulsüz kredi kullandırmak suretiyle bankaya zarara uğrattıkları savıyla açılan yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
Dava, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemece 2005/146 Esas 2005/343 Karar sayılı kararıyla Ankara 6 no’lu ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği, davacı T. … Bankası vekilince karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/05/2007 tarih 2007/3931 Esas 2007/7447 Karar sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Anılan karardan sonra dosya Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiş, 6545 sayılı Yasa uyarınca Ticaret Mahkemeleri toplu hale getirilmiş olup HSYK’nın 26.08.2014 tarihli kararı ile 15.09.2014 tarihi itibariyle faaliyete geçirildiğinden dosyanın Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, anılan mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş ise de, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/146 Esas 2005/343 Karar sayılı görevsizlik kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/05/2007 tarih 2007/3931 Esas 2007/7447 Karar sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtay arasında görev uyuşmazlığı çıkamayacağına göre ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin Hukuk Genel Kurulu kararından sonra önceki içtihatından dönüp dönmeyeceğinin takdiri anılan Daireye ait olduğundan;
6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesinin 2. fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden (20/07/2016) önce verilen kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez. İlk derece mahkemesi Yargıtay onamasından önceki esasa dair ilk hükmünü 09/06/2005 tarihinde tesis ettiğinden, bu hüküm kesinleşene kadar 1086 sayılı Kanunun uygulanması gerekir.
Temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE
2-HMK’nın 352. maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18/05/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.