Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/734 E. 2022/1588 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/734 Esas 2022/1588 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/734
KARAR NO : 2022/1588

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2021

NUMARASI :2020/530 Esas 2021/780 Karar
ASIL DAVA
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirket İhyası
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
DAVA : Şirket İhyası
DAVA TARİHİ : 08/06/2021

KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :14 /12/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … kat malikleri olduklarını; iskan ruhsatı alınan sitede daire alan müvekkillerinin gizli kusur ve eksiklikleri fark etmediklerini, Ankara 12. SHM’nin 2020/7 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırdıklarını, zararların tazmini için dava açılacağını, ancak davalı konumunda olan dava dışı …. A.Ş.’nin tasfiyesine karar verildiğini ve terkin edildiğini öğrendiklerini; bu sebeple, dava dışı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, … ve … …; tasfiye edilmiş …. A.Ş. ile dava konusu bağımsız bölümlerin yapımı ve teslimine ilişkin eser sözleşmesinin tarafı olmalarına karşın davanın açılmasından sonra malik oldukları taşınmazları 3 şahıs veya şirketlere satmış olduklarından ötürü taşınmazların haline ilişkin talepler noktasında hukuki yararlarının bulunmadığını, aynı zamanda da taşınmazların halinden zarar uğramalarının da mümkün olmadığını zira anılan taşınmazlar ile aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacılar … ve … …’nın bağımsız bölümü satmış olduklarından bu şahıslardan bağımsız bölümleri satın almış olan bağımsız bölüm alıcılarına davaya devam edip etmeyecekleri konusunda muhtıra çıkarılmasını ve verilecek sürede davaya devam edeceklerini bildirmemeleri halinde … ve … … açısından davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiş.
BİRLEŞEN DAVADA
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … kat malikleri olduklarını; iskan ruhsatı alınan sitede daire alan müvekkillerinin gizli kusur ve eksiklikleri fark etmediklerini, Ankara 12. SHM’nin 2020/7 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırdıklarını, zararların tazmini için dava açılacağını, ancak davalı konumunda olan dava dışı …. A.Ş.’nin tasfiyesine karar verildiğini ve terkin edildiğini öğrendiklerini; bu sebeple, dava dışı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ettiğini tekrarlayarak, tasfiye kapanışı yapan dava dışı şirketin tasfiye memurlarına karşı dava açtığını belirterek dava dışı şirketin ihyasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalıların …, … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; şirketten veya inşaatın yapıldığı arsa sahiplerinden satın alınan bağımsız bölümlerin bir itirazi kayıt ileri sürülmeksizin 2016 yılı başlarında fiilen teslim alınarak bağımsız bölümlere oturmuş olduklarından; binanın teslim alınması esnasında gözle görülebilen ve herkes tarafından anlaşılabilen açık ayıplar nedeniyle müvekkillerin ortağı oldukları şirketten bir talepte bulunmalarının mümkün olmadığını, somut olayda bu bildirim öğrenme tarihi olan 12.11.2017 tarihinden on beş gün sonra, 27.11.2017 tarihinde (makul süreden sonra) tüzel kişiliği olmayan site yönetimi aracılığı ile gerçekleştirildiğini, dolayısıyla makul süre geçtikten sonra, tüzel kişiliği olmayan site yönetimi aracılığıyla çekilen ihtarname akabinde müvekkillerin ortağı olduğu şirkete dava açılması mümkün olmadığını, davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Asıl davada; davalı … ile birleşen davada davalılar ( tasfiye memurları) …, …, … hakkında açılan davada,davanın kabulü ile,…’nün “…” sicil numarasına kayıtlı iken 04/06/2020 tarihinde ticaret sicil müdürlüğündeki kaydı tasfiye kapanışı nedeniyle re’sen silinen “…. A.Ş.’nin”nin, eksik ve gizli kusurlu işlerden kaynaklanan zararın tazmini amacı ile açılacak dava dosyası ve tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Tasfiye işlemlerini yapmak üzere TTK m.547/2 gereğince tasfiye memuru olarak …, …, …’ın atanmasına ve ek tasfiyenin anılan tasfiye memuru tarafından yerine getirilmesine,İhyanın ticaret siciline tescil ve ticaret sicil gazetesinde ilânına,Birleşen davada, davalı … hakkında açılan davada davanın, HMK’nın 114/1, f.ı atfıyla HMK m.115, f.2 maddeleri gereğince derdestlik nedeniyle, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleşen dosya davalılar …, … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada, … hakkında açılan ihya davasının ‘derdestilik’ nedeniyle dava şartı yokluğundan ötürü usulden reddine karar verilmesi gerektiği şeklinde hüküm tesis edildiğini, birleşen davada verilen kararın özellikle şeklen davalı gösterilen müvekkiller aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinden dolayı usul ve yasaya aykırı olduğundan, birleşen davada müvekkili davalılar açısından verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu dava sonucunda ihyasına karar verilen şirkete yöneltilecek davada yapılacak yargılama sonucunda hükme bağlanacağını ve yargılama sonunda ihyasına karar verilen şirketin haksız olduğuna karar verilmesi halinde de şirket aleyhine hükmedilecek tutar üzerinden hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama gideri de müvekkilleri aleyhine değil müvekkillerinden ayrı bir tüzel kişiliği olan şirket aleyhine hükmedileceğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, borçlar hukukuna göre hiç kimsenin tarafı olmadığı bir borç ilişkisinden alacak hakkı kazanamadığı, bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan kimselerin, sözleşmeye dayanarak herhangi bir talepte bulunamayacağını, bu nedenlerle, kararın istinaf incelemesi sonuna kadar icrasının durdurulması için tehir-i icra kararı verilmesini, yapılacak istinaf incelemesi sonunda kararın kaldırılarak davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl ve birleşen dava; şirket ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Tapu kayıtları,Ticaret Sicil Müdürlüğünce gönderilen belgeler,Ankara 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/7 D.İş dosyasında alınan bilirkişi raporu dosya içindedir.
Ticaret sicil müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre; ihyası istenen …. A.Ş.’nin 07.10.2019 tarihli genel kurulunda tasfiye kararı alındığı, tasfiye memuru olarak davalılar …, …, …’ın seçildiği ve bu kararın 16.10.2019 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği,şirketin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara 16.10.2019-24.10.2019 ve 01.11.2019 tarihlerinde ilan yapıldığı ve 3.ilandan itibaren 6 ay geçtikten sonra 04.05.2020 tarihinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair alınan genel kurul kararının tescilinin aynı tarihte yapıldığı ve şirketin terkinin 04.06.2020 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Ankara 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/7 D.İş dosyasında davacıların ihyası istenen …. A.Ş.’den daire satın aldıkları ve eksik ve ayıplı işler olduğu iddiası ile tespit talep ettikleri mahkemece mahallinde yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun dosya içinde bulunduğu, davacıların taşınmazın yüklenicisi olan ve ihyası istenen şirket aleyhine dava açacaklarını belirterek şirketin ihyası için işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Nitekim 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 547.maddesinde “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” hükmü düzenlenmiştir.Şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasında, husumet tasfiyeyi sağlayan memur ile ticaret sicil müdürlüğüne düşer (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/10/2019 tarih ve 2019/3602 Esas 2019/6319 Karar sayılı ilamı).
Somut davada, dava dışı şirketin 07.10.2019 tarihli genel kurulunda tasfiye kararı alındığı, tasfiye memuru olarak davalılar …, …, …’ın seçildiği ve bu kararın 16.10.2019 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği,şirketin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara 16.10.2019-24.10.2019 ve 01.11.2019 tarihlerinde ilan yapıldığı ve 3.ilandan itibaren 6 ay geçtikten sonra 04.05.2020 tarihinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair alınan genel kurul kararının tescilinin aynı tarihte yapıldığı ve şirketin terkinin 04.06.2020 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacıların ihyası istenen …. A.Ş.’den daire satın aldıkları ve eksik ve ayıplı işler olduğu iddiası ile Sulh Hukuk Mahkemesinden tespit talep ettikleri mahkemece mahallinde yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun dosya içinde bulunduğu ve davacıların taşınmazın yüklenicisi olan ve ihyası istenen şirket aleyhine dava açacaklarını belirttikleri, bu nedenle davacı tarafın şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunduğu ve şirketin ihyasının gerektiği,husumetin tasfiyeyi sağlayan memur ile ticaret sicil müdürlüğüne yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin ihyaya ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan,tasfiye sürecinde tasfiyenin eksik bırakılmasından ve gereği gibi yapılmamasından davalı tasfiye memurlarının sorumlu olması ve 6100 sayılı HMK’ nın 326. maddesinde yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlemesi nedeniyle mahkemece davalı tasfiye memuru aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı tasfiye memurlarının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Birleşen dosya davalıları …, … ve …’den alınması gerekli olan 242,10 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.