Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/711 E. 2023/348 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/711 Esas 2023/348 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/711
KARAR NO : 2023/348

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2021
NUMARASI : 2019/709 Esas 2021/861 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : Kızılay/ANKARA
VEKİLİ
DAVA :Temliknamenin İptali
DAVA TARİHİ :30/01/2017

KARAR TARİHİ :09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2023

Taraflar arasındaki temliknamenin iptali istemiyle açılan davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı … AŞ ile davalı …. AŞ hakkındaki davanın reddine, davalı…. AŞ hakkında açılan davanın ise pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … ile … arasında imzalanan 04/07/1997 tarihli … yevmiye numaralı iki ayrı kredi sözleşmesine istinaden müvekkili adına kayıtlı taşınmazın … hissesinin de 26/05/1997 ve … yevmiyeli ipotek belgesi ve resmi senetle …’nin kullanmış olduğu kredinin teminatı olarak … lehine ipotek tesis edildiğini, borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine davalı banka tarafından Ankara 22.İcra Müdürlüğünün 2001/907 esas sayılı dosyası ile borçlu şirket, müvekkili ipotek borçlusu ve diğer ipotek borçluları aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde borcun tamamen ödenerek davalı bankanın borcu tasfiye ettiğini, 2016 yılında müvekkiline gönderilen kıymet takdir raporundan sonra icra dosyasının yenilenerek 2015/25143 esas numarası verildiğinin öğrenildiğini, davalı bankanın alacağının 471.525,96 Euro’luk kısmını 26.06.2014 tarihli temlikname ve yine 14.01.2015 tarihli ek temlikname ile 199.921,32 Euro’luk kısmını davalı …ne temlik ettiğini, bunun üzerine söz konusu icra dosyasına alacaklı sıfatıyla bu şirketin devam ettiğini, ipotekli taşınmazın satış işlemlerine başlanıldığını, bu temliknamelerin hukuken geçerli olmadığını ve muvazaalı şekilde yapıldığını, söz konusu temliknamelerin yapıldığı 26/06/2014 ve 14/01/2015 tarihlerinde ortada herhangi bir borcun, eş deyişle, geçerli bir alacağın bulunmadığını, ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davalı asıl borçlu şirket olan … AŞ’nin ortağı, yönetim kurulu başkanı ve temsile yetkili olan …’nın aynı zamanda temlik alan …nin de hakim ortağı, yönetim kurulu başkanı ve temsile yetkili kişisi olduğunu, aslında davalı asıl borçlu … AŞ tarafından yapılan ödemenin sanki davalı temlik alan …AŞ tarafından yapılmış gibi gösterildiğini, müvekkilinin hiçbir mükellefiyeti olmadığı halde başkasına ait borcu ödemesinin hayatın olağan akışına uymadığını, davaya konu temliknamelerin muvazaalı ve geçersiz olarak yapılmış tasarruf işlemleri olup, müvekkilinin elindeki araziyi elinden alma ve mağdur etme amacına yönelik olduğunu ileri sürerek davalı banka ile davalı … AŞ arasında akdedilen 26.06.2014 tarihli temlikname ve 14.01.2015 tarihli ek temliknamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında 14.12.2021 tarihli dilekçesi ile temliknamelerin iptali yönündeki taleplerini tüm davalılara, ipoteğin fekki taleplerini ise davalı bankaya yönelttiklerini bildirmiştir.
CEVAP
Davalı şirketler vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, temlik borcunun müvekkili … tarafından ödendiğini ve ödediği tutar kadar bankanın hak ve alacaklarını devir ve temlik edilmesine talep ettiğini; bu talep üzerine davaya konu temliklerin yapıldığını; …’nin ayrı bir tüzel kişiliği olup borcunu ödeyememesi nedeniyle …’nin borcu temlik alarak ödeme yaptığını; davacı ile dava dışı … ile yaptıkları protokol ile ortaklıklarını tasfiye ederken davacının davaya konu bu tarla vasıflı taşınmazda bir hak ve alacağının kalmadığını açıkça beyan ettiğini, haksız kazanç iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın yönetim kurulu kararları ile belirlenen borç miktarının davalı … AŞ tarafından ödenmesi üzerine müvekkili bankanın davalı asıl borçlu şirket olan … AŞ’ye karşı olan hak ve alacaklarını temlik alan davalı … AŞ’ye usul ve yasaya uygun olarak temlik ettiğini, alacağın temlikinin borçlunun muvafakatine bağlı olmadığını, davacının aciz vesikası alınması gerektiğini ve bu şekilde bu davanın açılabileceğini, davacının takip borçlusu olup tasarrufun iptalini talep hakkı bulunmadığını, hukuken gerekli şartları taşımayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince Dairemiz 15.10.2019 tarihli ve 2019/1498 Esas-2019/1214 Karar sayılı kaldırmak kararı doğrultusunda iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; icra takip dosyasında takip konusu kredi alacağının davalı alacaklı banka tarafından davalı …AŞ’ye temliki işleminin iptali istemiyle açılan davada; davacının şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, temliknamelerin hukuken geçerli olmadığını ve muvazaalı şekilde yapıldığını, temliknamelerin yapıldığı 26/06/2014 ve 14/01/2015 tarihlerinde ortada herhangi bir borcun bulunmaması nedeniyle geçerli bir alacağın kalmadığını iddia ettiği, dolayısıyla davacının somut olayda geçerli bir alacağın bulunmadığı ile davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğuna dair iki nedene dayandığı, davacı vekilinin 15/11/2018 tarihli oturumda, şirket ile banka arasındaki muvazaadan değil şirketler arasında organik bağ bulunduğundan bahisle yapılan muvazaadan bahsettiğini beyan ettiği, dava konusu temliknameler ise; 26/06/2014 tarihli 471.525,96 Euro’luk temlikname ile 14/01/2015 tarihli 199.921,32 Euro’luk ek temlikname olup her iki temliknamenin de davalı … A.Ş. ile …. A.Ş. arasında imzalandığı, temliknameler ile Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2001/907 esas sayılı takip dosyası ile bunlara bağlı talimat dosyalarından doğan alacağın temlik edildiği, tarafların, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler dışında (TBK m.27,f.1) sözleşme serbestisi içinde sözleşme düzenleyebilecekleri, somut olayda, … A.Ş. ile …. A.Ş.’nin alacağın temlikine ilişkin iradeleri uyuşmakla geçerli bir temlikname kurulduğu, borçlu şirketin talebi ile banka yönetim kurulunun karar aldığı, temlikname yapılabileceğinin belirlendiği, temliknamelerin (sözleşmelerin) irade bozukluğu nedeniyle sakat olduğu sözleşme taraflarınca ileri sürülmediği, TBK m.27, f.1 gereğince hükümsüzlük halinin kanıtlanmadığı, kaldı ki, davacı vekilinin, 15/11/2018 tarihli oturumda, şirket ile banka arasında muvazaaya dayanmadığını kabul ettiği, esasen dosyada bankanın muvazaasını gösterir delile de rastlanmadığı, alacağın temliki yani devri, bir kişiden bir alacak hakkı olan alacaklının, bu hakkını üçüncü bir kişiye devretmesi ve yeni alacak hakkı sahibi alacaklının bu üçüncü kişi olduğu, temliknamenin geçerli olması ile temliknameye dayalı olarak halefiyetin koşullarının bulunup bulunmadığının ayrı hususlar olduğu, eldeki davada, bankanın muvazaası veya birleşik kastı ileri sürülüp ispatlanmadığından ve dolayısıyla temliknamenin geçerli olmadığını gösterir kanıt sunulmamış olduğundan banka ile temlik alan açısından kurulan temliknamenin iptali isteminde haklılık bulunmadığı, temliknamelerin halefiyet hakkı tanıyıp tanımadığı, organik bağın varlığı ve buna dayalı tüzel kişilik perdesinin aralanması iddiaları ipoteğin fekki davasında irdelenmesi gereken hususlar olduğu, davacı vekilinin, 14/12/2021 tarihli dilekçesinde yaptığı açıklamada, temliknamenin iptali talebini tüm davalılara yönelttiği gerekçesiyle … A.Ş. ile …. A.Ş. arasında muvazaaya dayanmayan ve temliknamelerin iptalini gerektiren hususlar kanıtlanmadığından anılan davalılar hakkında açılan davanın reddine, davalı …’nin temliknamelere taraf olmadığı, temliknamelerin iptali talebinin, temlikname imzalayanlara yöneltilmesi gerektiği, bu nedenle … yönünden açılan davanın husumet yokluğundan ötürü usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılar … A.Ş. ile … … A.Ş. Arasında akdedilen kredi sözleşmesine teminat olarak gösterilen taşınmaz müvekkil … ve … ile diğer kardeşler arasında Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1323 E ortaklığın giderilmesi davasının konusunu oluşturduğunu, akabinde bu taşınmazın kredi sözleşmesine ipotek olarak teminat gösterildiğini, …’nın her iki davalı şirkette de hakim ortak olduğunu, … tarafından …. A.Ş. Aleyhine başlatılan takip sonucunda kredi sözleşmesinden doğan borç …. A.Ş. Tarafından ödenerek borcun sona erdiğini, borç son bulduktan sonra … ile ….A.Ş. Arasında temliknameler imzalandığını, alacağın temliki bir tasarruf işlemi olup bu sebeple alacağı devreden, mamalekinde olmayan bir alacağı devredemeyeceğini, somut olaydaki TBK m.183 vd.’da düzenlenen temlik hükümlerinin bu sebeple somut olayda uygulanabilir bir nitelik arz etmediğini, her iki şirkette de hakim ortak olarak bulunan …’nın ile arasında husumet olduğu açık olan- zira terekenin paylaşımı sırasında kardeşler arasında taşınmazın paylaşımı ile sorun çıkmış ve ortaklığın giderilmesi davası açılmış olup müvekkili …’nın taşınmazdan pay almasını geciktirmek için ilk önce taşınmazı ipotek olarak teminat göstermesi için müvekkilinin iyiniyetini kötüye kullanıldığını, daha sonra da hakim ortak olduğu diğer bir şirket ile hakim ortak olduğu borçlu şirketin borcunu ödediğini, bu durumun kişisel bir ifa niteliğinde olduğunu, taşınmazda egemen paydaş olmak için yapıldığı aşikar olan ve kötüniyet arz eden hukuki işlemler silsilesinin çok açık bir şekilde kanuna karşı hile oluşturduğunu, açıklanan gerekçeler dolayısı ile ilk derece mahkemesinin hukuki nitelendirmeleri yanlış belirleyip, re’sen dikkate alması gereken bir hususu gözden kaçırması sebebiyle kararın kaldırılması gerektiğini, Mahkeme Kararında, “ … temliknamenin geçerli olması ile temliknameye dayalı olarak halefiyetin koşullarının bulunup bulunmadığı ayrı hususlardır. Eldeki davada, bankanın muvazaası veya birleşik kastı ileri sürülüp ispatlanmadığından ve dolayısıyla temliknamenin geçerli olmadığını gösterir kanıt sunulmamış olduğundan banka ile temlik alan açısından kurulan temliknamenin iptali isteminde haklılık bulunmamaktadır. Temliknamelerin halefiyet hakkı tanıyıp tanımadığı, organik bağın varlığı ve buna dayalı tüzel kişilik perdesinin aralanması iddiaları ipoteğin fekki davasında irdelenmesi gereken hususlardır” gerekçesine dayanarak temliknamenin iptali taleplerini reddederken, mevcut olmayan bir alacağın temlike konu edildiği hususunu gözden kaçırdığını, bu nedenle, bu konunun ipoteğin fekki davasında tartışılması gerektiğini belirttiğini, oysa iki konunun birbiriyle yakın ilişkili olduğunu, mahkemece bankanın muvazaası ve birleşik kastı ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre, temliknamenin geçerli olduğu sonucuna varılmakta ise de, davada asıl tartışılması gereken hususun bu olmadığını, mevcut olmayan bir alacağın temlike konu edildiğini, temliknamelerin yapıldığı, 26/06/2014 ve 14/01/2015 tarihlerinde ortada herhangi bir borcun bulunmadığını, yani geçerli bir alacağın bulunmadığını, kaldı ki temliklerin muvazaalı olarak yapıldığını, muvazaa kesin hükümsüzlük sebebi olup (TBK m.19), hakim tarafından re’sen dikkate alınması gerektiğini, uyuşmazlığın konusu kanuna karşı hile olduğundan bu davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı asıl borçlu … AŞ’nin davalı bankaya olan kredi borcunun davalı … AŞ tarafından ödenmesi sebebiyle davalı asıl borçlu hakkında davacının hissedarı olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takip dosyasında davalı banka ile davalı … AŞ arasında alacağın temlikine ilişkin düzenlenen temlikname ile ek temliknamenin muvazaalı olduğu iddiasıyla iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince söz konusu temliknamelerin tarafı olmayan davalı asıl borçlu şirket hakkında pasif husumet yokluğundan davanın reddine, davalı banka ile davalı temlik alan … AŞ hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/25143 (eski esas 2001/907) Esas sayılı icra takip dosyasında;alacaklı … AŞ tarafından borçlu…. AŞ, ipotek borçluları …. AŞ aleyhine 6.570,525 DEM asıl alacak, 1.032,711 DEM %17,5 işlemiş faiz olak üzere toplam 7.603.236 DEM alacağın tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 5 adet ipotek belgesi ve resmi senetlere dayalı olarak 16.08.2001 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, dayanak 30.01.1997 tarihli ve … yevmiye nolu 26.05.1997 tarihli ve … tarihli, 26.05.1997 tarihli ve …, 04.06.1997 tarihli … yevmiye nolu, ….06.1997 tarihli ve … yevmiye nolu ipotek resmi senetlerine göre; …mevkiinde bulunan 101.640,00 m2 tarla vasfındaki taşınmazın hissedarlarının … pay oranında …, 67074/101640 pay oranında … ve 1030/101640 pay oranında Maliye Hazinesi olduğu, taşınmaz üzerinde … lehine 10.450.000.00 ETL borç için 1. Dereceden 26.05.1997 tarihinde ipotek tesis edildiği, takip alacaklısı bankanın alacağının 471.525,96 Euro’luk kısmını 26.06.2014 tarihli temlikname ile ve yine ek temlikname ile 199.921,32 Euro’luk kısmının davalı …ne temlik edildiği, anlaşılmaktadır.
Dava konusu tarla vasfındaki ipotekli taşınmazın değeri 2016/1653 Talimat dosyasında belirlendiği üzere 24.07.2017 tarihli taşınmaz açık artırma ilanına göre değeri 3.065.074,00 TL dir. Davacının … pay oranında, dava dışı …’nın 67074/101640 pay oranında ve Maliye Hazinesi’nin 1030/101640 pay oranında hissedarı oldukları taşınmaz üzerinde davalı banka lehine 26.05.1997 tarihinde …/ 680 yevmiye nolu 10.455.000,00 ETL bedelli ipotek tesis edilmiştir.
Davalı bankanın 20.05.2011 tarihli ve 2011/09-03/121 tarihli kararı ile davalı asıl borçlu … AŞ’nin bankaya olan borcu 3029.074 Avro olarak belirlenip bu miktar borcun belirtilen yönetim kurulu kararında koşulları kararlaştırılan tasfiye planı çerçevesinde 15.06.2011-31.12.2011 tarihleri arasında ödenmek koşuluyla üç taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığı, 19.06.2012 tarihli ve 2012/11-02/109 sayılı kararı ile 30.09.2012 tarihi itibarıyla şirketin ödenmeyen borcunun 1.550.000,00 Avro olarak kabulü ile bu yönetim kurulu kararında belirlenen koşullar çerçevesinde tasfiyesinin iki taksitte 31.07.2012-30.09.2012 tarihlerinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, en son olarak 14.01.2013 tarihli ve 2013/01.01-002 tarihli yönetim kurulu kararı ile 31.12.2012 tarihi itibarıyla borçlu şirketin borç miktarının 788.100 Avro olarak kabulü ile 28.12.2013-30.11.2013 tarihleri arasında 7 taksit halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, akabinde davalı … AŞ ile dava konusu 26/06/2014 tarihli 471.525,96 Euro’luk temlikname ile 14/01/2015 tarihli 199.921,32 Euro’luk ek temlikname imzalanarak Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2001/907 esas sayılı takip dosyası ile bunlara bağlı talimat dosyalarından doğan alacağın temliknamede belirtilen miktarlardaki alacaklar davalı … AŞ’ye TBK’nın 183. Maddesi uyarınca (TBK’nın 191. Maddesi bertaraf edilmek kaydıyla) temlik edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu dekontlara göre davalı … AŞ tarafından 01.07.2013 -31.12.2013 tarihleri arasında (temliknamelerden önce) 557.724,64 Dolar, ve 248.500,00 Avro ve 250 TL toplam 1.971.433,61 TL; Euro karşılığı 671.354,88 Euro ödeme yapılmıştır. Dava konusu iki adet temliknamede davalı … AŞ’nin davalı bankaya olan borcunun davalı … AŞ tarafından ödenmiş olduğu belirtilerek yapılan ödeme miktarı kadar alacak davalı … AŞ’ye temlik edilmiştir.
Davacı vekili, …’a ait sunmuş olduğu …/01/2017 tarihli uzman görüşünde; borçlu şirket ile temlik alan şirket arasında organik bağ bulunması nedeniyle muvazaalı bir işlem olup olmadığı yönünde hazırlanmıştır. Kredi borcunun ödenmesiyle asıl borç sona erdiğine ve ortada mevcut bir borç bulunmadığından geçerli bir temlikten söz edilemeyeceğini, yapılan temlikin geçersiz olduğunu; … Şirketinin alacaklıya başkasının borcu için ifade bulunan üçüncü kişi olarak kabul edilmiş olsa bile, ifası ölçüsünde alacaklı bankaya halef olamayacağını, zira TBK’nın 127. Maddesindeki koşulların gerçekleşmediğini, savunmuş, organik bağ nedeniyle yapılan temlik işlemlerinin muvazaalı olduğunu belirtmiştir.
Davanın ilk olarak açıldığı Ankara 11. AHM’nin 2017/44 Esas sayılı dosyasında Sayıştay denetçisi ve nitelikli hesaplamalar uzmanı olan … tarafından düzenlenen ….04.2018 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda: …’nın hem davalı …’nin ve hem de …’nin ortağı olup, ayrıca bu şirketleri temsil ve ilzama yetkili olduğu, dava konusu somut olayda davalı … … firması tarafından davalı … Bankasından kredi sözleşmesi karşılığı kredi kullanıldığı ve bu kredi karşılığı raporumuzun İncelemeler ve Değerlendirmeler bölümünün A bendinde belirtilen 5 ayrı gayrimenkulün teminat olarak ipotek altına alındığı, devamla … … firmasının borcunu süresinde ödeyememesi üzerine Ankara Gayrimenkul Satış (22) İcra Dairesi Müdürlüğünün 2001/907 esas nolu dosyası ile borçlu şirket ve ipotek borçluları aleyhine icra takibine girişilmiş olduğu, devam eden süreçte gerçekleşen borç ödemelerine istinaden alacaklı banka yönetim kurulu kararları ile yapılandırmalar yapıldığı, dava konusu temliknameye esas borç hakkında nihai olarak davalı … Bankası tarafından 14.01.2013 tarihli ve 2013/01/01 /002 sayılı yönetim kurulu kararı ile 31.12.2012 tarihi itibarıyla … AŞ’nin 788.100,00 Avro olarak borçlu kabul edilmesine, ödeme planına göre 2013 yılı içerisinde belirlenen taksitler ile ödeme yapılarak borcun tasfiyesine karar verildiği, … Bankası Yönetim Kurulu’nun 14/01/2013 tarih ve 2013-01-01/002 sayılı kararının 4. Ve. 5. Maddeleri uyarınca 1.Maddede belirtilen borç miktarının ödenmemesi (28.02.2013-30.11.2013 tarihleri arasında belirlenen taksitler) durumunda 3 .kişilerin talebi üzerine hak ve alacakların devrinin öngörüldüğü, bu aşamada dava konusu temliknamelere esas borç ödemelerinden önce … Gıda tarafından bankaya başvuru yapıldığına, temlik talep edildiğine ve bu konuda … firmasının ihbar edildiğine ilişkin bilgi ve belge olmadığı, kaldı ki ödemenin yapıldığı tarih itibariyle temlikname düzenlenemeyeceği, zira ödemelerin … Bankası Yönetim Kurulu’nun 14/01/2013 tarih ve 2013-01-01/002 sayılı kararında belirtilen ve borçluya verilen mehil içerisinde -2013 yılı içerisinde- gerçekleştiği, ayrıca temliknameye konu ödeme … Gıda firması tarafından yapılmış olup, ödemenin yapılmamış olması durumunda da ödemeyi yapan firma ortaklarından ve … firması ortağı olan …’nın borca karşı sermaye taahhüdü nispetinde sorumluluğunun bulunacağı, Somut olayda ödemenin 2013 yılı içerisinde gerçekleşmesi ile temlikname düzenlenmesini gerektirecek şartın oluşmadığı, yine temliknameye esas ödemeden önce talebin mevcudiyetine dair bilgi ve belge sunulmadığı, davalı bankanın cevap dilekçesi ekinde yer alan … Gıda’nın temlik talebinin 2013 yılındaki ödemeden sonra 02/06/2014 tarihine ilişkin olduğu, ödemeden önce talebe ilişkin belge ve bilgi olmadığı, dolayısıyla … Bankası Yönetim Kurulu’nun 14/01/2013 tarih ve 2015- 01-01/002 sayılı kararına göre 2013 yılı içerisinde ödeme yapıldığı halde borç mezkur karara göre ödenmemiş gibi 2014 yılında temliknamelerin tanzim edildiği, ayrıca raporun İncelemeler ve değerlendirmeler bölümünde yer verilen emsal konuya ilişkin T.C Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2004 tarih ve 2004/10954E-2004/1663K sayılı İlamı, T.C Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 15/11/1994 tarih ve 1994/4957E – 1994/6763 K sayılı İlamı ve T.C Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 27106/2001 tarih ve 2001/2502 E – 2001/3534 K sayılı İlamı uyarınca borçlu … firmasının bankaya olan borcunu ödeyen … Gıda firması açısından …’nın her iki firmanın temsil ve ilzama yetkili ortağı olduğu dikkate alındığında firmalar arasında organik bağın mevcut olduğu, dolayısıyla temlikname düzenlenmesinin muvazaalı işlem olduğu, bu itibarla da temliknamelerin iptalinin gerektiği belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince davalı … AŞ’nin ve davalı … AŞ’nin ticari defter ve belgelerinin merkezinin bulunduğu Bakırköy’de incelenmesi için talimat yolu ile Bakırköy ATM aracılığıyla yeminli müşavir … tarafından düzenlenen 29.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda: davalı … AŞ’nin ve davalı … AŞ’nin 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, 2012 Yılında … … Banka kredileri hesabında açılış kaydında … Bankasına … … Şirketi’nin borcu 01.01.2012-00001 Tarih ve yevmiye sayılı açılış fişinde 4.958.651,04 TL olarak gözüktüğü, 2012 yılında … … kayıtlarında davalı … Bankası hesaplarına 658.737,82 TL Ortaklara Barçlar-… taralından ödendiği, 2.351.S58,74 TL Ortaklara Borçlar-… tarafından ödendiği, 184.540,07 TL kur farkı değerlemeleri neticesinde hesaplardan mahsup edilmek üzere toplam (658.737,82TL+2.351,558,74 TL-184.540,07 TI.-)3.194.836,63 TI. borç kaydedilerek 2013 yılına … Bankası borcunun 1.765.814.41 TL olarak intikal ettiği, 2012 yılında … Gıda tarafından … Bankasına yapılan herhangi bir ödemenin kayıtlardan tespit edilemediği, 2013 yılında … … ticari kayıtlarında; davalı … Bankası hesaplarına 352.815,00 TL Ortaklara Borçlar-… tarafından ödeme yapıldığı, 1.782.205,99 TL … Gıda A.Ş, tarafından ödeme yapıldığı ve 27.12.2013 itibarı ile … Bankası borcunun ödenerek kapandığı, karşılaştırmalı olarak 2013 yeli … hesapları incelendiğinde 1.795.246,77 TL ödeme kaydının ve 176,436,84 TI. kur farkı değerlemesi kaydının 259 Avans Verilen Avanslar hesapları altında … Bankası adına açılan alt hesaba avans olarak kaydedildiği, … Gıda ticari kayıtlarında davalı bankaya yapılan ödemelerin … USD hesaplarından yapılarak, yevmiye kayıt açıklamalarına yansıtıldığı, yapılan tüm ödemelerin Orlaklara Borçlar hesabından … şirket hesaplarına para yatırılmasından sonra … AŞ tarafından davalı … bankası hesaplarına ödeme yapıldığı, davalı Şirketler arasında 2013 yılı … Bankasına … Gıda tarafından yapılan ödemeler toplamında meydana gelen (1.795.246,77-1.782.205,99-) 13.040,78 TL farkın USD olarak yapılan ödemelerin TL ‘ya çevrilerek kayıtlara işlenirken oluşan Kur farkalrından ileri geldiği belirtilmiştir.
Bankacılık işlemleri konusunda uzman … tarafından düzenlenen 14.09.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalı banka tarafından davalı … AŞ adına 26.06.2014 tarihli ilk temlikname düzenlendikten sonra Davalı …. A.Ş’nin bila tarihli Davalı Bankaya hitaben Dilekçesinde (Ek. 8), … … A.Ş borcuna ilişkin tasfiye protokolü gereği 671,354,88 Euro ödendiğini, ancak temliknamede yapılan ödemenin düşük olduğunu, tasfiye protokolü gereği temlik rakamının yaptığı ödemeyi karşılayacak şekilde yükseltilerek toplam 671,354,88 Euro çıkarılmasını, 02.06.2014 tarihli Davalı Bankaya hitaben Dilekçesinde (Ek. 9), … … A.Ş. borcunun tasfiyesi amacıyla aranızda akdedilen muhtelif tarihli üç protokol imzalandığını, buna göre ödemeler yapılmış, borç kalmadığını, fakat borcun 01.07.2013 tarihli ödemesinden başlamak üzere toplam 671.354,88 Euro ödeme yapan … Gıda ..A.Ş.’ye şimdilik … parsel’de kayıtlı 10 hektar, 6000m2 mesahalı, tarla vasıflı taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin ödeme miktarınca TL, anapara ve ödemeden sonra işleyecek sözleşme faiziyle birlikte, yukarıda bahsi geçen sözleşmelerin ilgili maddelerine istinaden, temlikinin yapılmasını, talep ettiği, davalı bankaca 14.01.2015 tarihli ek temliknamelerin düzenlendiği, davalı … … …. A.Ş.’nin muhasebe kayıtları incelendiğinde (Ek. 11); 2012 yılında Davalı … A.Ş.’ne yapılan 3.194.836,63 TL ödemeler Davalı … … …. A.Ş.’ni temsil ve ilzama münferit imzalarıyla yetkili ortak … (% 15 hisse) ile ortak … (% 48 hisse) tarafından gerçekleştirildiği, Davalı … … …. A.Ş.’nin ticari faaliyeti sonucu yaratılan bir para ile ödemesinin söz konusu olmadığının görüldüğü, davalı … …. A.Ş.’nin muhasebe kayıtları incelendiğinde (Ek. 12); 2013 yılında davalı … A.Ş.’ne Avans olarak yapılan 1.971.683,61 TL ödemelerde davalı … …. A.Ş.’ni temsil ve ilzama müşterek imzalarıyla yetkili ortaklar … (% 40 hisse) ve … (% 50 hisse) tarafından 331- Ortaklara Borçlar hesabına yatırılan USD ve TL gerçekleştirildiği, (Ortaklara Borçlar hesabı “İşletmenin, esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla işletmelerde işletme sahibine) borçlu bulunduğu tutarların izlendiği hesaptır.” Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, “İşletmenin, esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklara borçlu bulunduğu tutarların izlendiği hesaptır.” Vadeleri bir yıldan kısa olanlar borçlar 331. nolu hesaba, vadeleri bir yıldan uzun olanlar 431. nolu hesaba kaydedilir.) Davalı … …. A.Ş.’nin ticari faaliyeti sonucu yaratılan bir para ile ödemesinin söz konusu olmadığının görüldüğü, … ve … aynı zamanda davalı …’nın davalı … AŞ’ye kullandırılan krediler için ipotek veren 3. Şahıs olarak ayni, kefil olarak da şahsi sorumluluk üstlendikleri için davalı bankanın dava dışı … ve … hakkında ipotek veren 3. Şahıs sıfatıyla ipoteğin paraya çevrilmesi, kefil sıfatı nedeniyle genel haciz yoluyla takip hakkının bulunduğu davalı bankanın Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2001/907 E. Sayılı icra takip dosyasında ….01.2001 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi oylu ile takip başlattığı, bu durum gözetildiğinde anılan Şirketler üzerinden kendi sorumluluklarını yerine getirdikleri başka bir deyişle kendi borçlarını ödedikleri, tüzel kişilik perdesi arkasına sığınarak borcu anılan şirketlerin ödediğini ileri süremeyecekleri, tüzel kişilik perdesi aralanarak şirketleri temsil ve ilzama yetkili … ve …’nın Davalı … ve… A.Ş.’ne kendi sorumluluklarını yerine getirdiklerinden, Davalı … …. A.Ş.’nin alacaklı olduğu kabul edilmemesi, dolayısıyla Davalı … …. A.Ş.’ne Davalı … ve… A.Ş. tarafından yapılan Alacak Temliklerinin geçerli olmadığı sonucuna varılması gerektiği, davalı … ve… A.Ş.’nin Davalı … …. A.Ş. olarak gerçekleştirilen ödemelerin arka planını bildiği yönünde bir tespit bulunmadığından yapılan Alacak Temliklerinde Davalı … ve… A.Ş.’nin kötü niyetinden söz edilemeyeceği, … ve … tarafından gerçekleştirilen ödemeler ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip üzerine yapıldığından, bu ödemelerin ipotek sorumlulukları kapsamında yapıldığının kabulünün uygun olacağı, sonuç olarak davalı … A.Ş. tarafından 26.06.2014 tarihli Temlikname ve 14.01.2015 tarihli Ek Temlikname çerçevesinde … …. A.Ş. Ankara Gayrımenkul Satış (22) İera Müdürlüğü’nün 2001/907 E. Sayılı dosyasından doğan alacağın 471.525,96 Euro ve 199.921,32 Euro tutar ilgili ödemeler, işbu dosyaya (aynı zamanda … …. A.Ş.’ni temsil ve ilzama müşterek imzalarıyla yetkili olan) borçlu … ve … tarafından yapıldığı, … …. A.Ş.’nin 2013 yılı muhasebe kayıtlarından anlaşıldığı, bu nedenle esasen … ve … kendi sorumluluklarını yerine getirdikleri için … …. A.Ş.’ne yapılan temliklerin geçerli olmadığı, Davalı … ve… A.Ş.’nin Davalı … …. A.Ş. olarak gerçekleştirilen ödemelerin arka planını bildiği yönünde bir tespit bulunmadığından yapılan Alacak Temliklerinde Davalı … ve… A.Ş.’nin kötü niyetinden ve muvazaasından söz edilemeyeceği, … ve … tarafından gerçekleştirilen ödemeler ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip üzerine yapıldığından, bu ödemelerin ipotek sorumlulukları kapsamında yapıldığının kabulünün uygun olacağı, belirtilmiştir.
Somut olayda davalı … AŞ ile davalı … arasında 04.07.1997 tarihli ve … yevmiye nolu 04.07.1997 tarihli ve … yevmiye sayılı iki adet genel kredi sözleşmesine istinaden davalı asıl borçluya kredi kullandırıldığı, 15.06.1999 tarihinde taraflar arasında borç erteleme sözleşmesinin imzalandığı, alınan bu kredilerin teminatı olmak üzere davalı bankaya 5 adet taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği, davalı banka lehine ipotek tesis edilen taşınmazlardan birinin de davacının hissedarı olduğu dava konusu taşınmaz olduğu, davalı banka tarafından Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2001/907 Esas sayılı dosyası üzerinden asıl borçlu … AŞ aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde 6.570,525 DEM asıl alacak, 1.032.711 DEM işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.603.236 DEM üzerinden asıl borçlu … AŞ ile ipotek borçluları …, …, …. AŞ aleyhine icra takibi başlatıldığı, Davalı bankanın 20.05.2011 tarihli ve 2011/09-03/121 tarihli kararı ile davalı asıl borçlu … AŞ’nin bankaya olan borcunun 3029.074 Avro olarak belirlenip bu miktar borcun belirtilen yönetim kurulu kararında koşulları kararlaştırılan tasfiye planı çerçevesinde 15.06.2011-31.12.2011 tarihleri arasında ödenmek koşuluyla üç taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalı bankanın 19.06.2012 tarihli ve 2012/11-02/109 sayılı kararı ile 30.09.2012 tarihi itibarıyla şirketin ödenmeyen borcunun 1.550.000,00 Avro olarak kabulü ile bu yönetim kurulu kararında belirlenen koşullar çerçevesinde tasfiyesinin iki taksitte 31.07.2012-30.09.2012 tarihlerinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, en son olarak 14.01.2013 tarihli ve 2013/01.01-002 tarihli yönetim kurulu kararı ile 31.12.2012 tarihi itibarıyla borçlu şirketin borç miktarının 788.100 Avro olarak kabulü ile 28.12.2013-30.11.2013 tarihleri arasında 7 taksit halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalı banka vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu dekontlara göre davalı … AŞ tarafından 01.07.2013 -31.12.2013 tarihleri arasında henüz iki adet temlikname düzenlenmeden önce 557.724,64 Dolar, ve 248.500,00 Avro ve 250 TL toplam 1.971.433,61 TL toplam ödeme Euro olarak 671.354,88 Euro, yatırıldığı, akabinde davalı … AŞ ile dava konusu 26/06/2014 tarihli 471.525,96 Euro’luk temlikname ile 14/01/2015 tarihli 199.921,32 Euro’luk ek temlikname imzalanarak Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2001/907 esas sayılı takip dosyası ile bunlara bağlı talimat dosyalarından doğan alacağın temliknamede belirtilen miktarlardaki alacakların davalı … AŞ’ye TBK’nın 183. Maddesi uyarınca (TBK’nın 191. Maddesi bertaraf edilmek kaydıyla) temlik edildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada, dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine konu davalı bankaya ipotekli davacının hissedarı olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkinin de talep edildiği işbu davada Dairemiz kaldırma kararı ile …’ta bulunan taşınmazın ayni hak niteliğindeki ipoteğin fekki istemiyle açılan işbu davada HMK’nın 12. Maddesindeki kesin yetki kuralı gereği taşınmazın bulunduğu yer mahkemelerinin kesin yetkili bulunduğuna karar verilmesi üzerine üzerine ilk derece mahkemesince ipoteğin fekki istemiyle açılan davanın, eldeki iki adet temliknamenin iptali istemiyle açılan davadan tefrikine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının hissedarı olduğu ve davalı bankanın davalı … AŞ’ye kullandırdığı kredinin karşılığında ayni teminat olarak alınan taşınmaz üzerindeki ipoteğin, müvekkilinin bu taşınmazını mal edinmek için aslında kredi borcunun asıl borçlusu … ..AŞ yerine dava dışı … ..AŞ tarafından ödenip ödenmediği, davalı … AŞ ile davalı … AŞ arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, davalı banka ile davalı … AŞ arasında temliknamelerin muvazaalı olarak düzenlenip düzenlemediği ve bu durumda geçersiz kabul edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
04.06.1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HMK. madde 33).
Davalı … ..AŞ’nin davalı bankaya olan kredi borcunun davalı … AŞ tarafından 01.07.2013 -31.12.2013 tarihleri arasında henüz iki adet temlikname düzenlenmeden önce 557.724,64 Dolar, ve 248.500,00 Avro ve 250 TL toplam 1.971.433,61 TL; Euro üzerinden ise 671.354,88 Euro olarak ödenmiş olup davalı … AŞ’nin yazılı talepleri üzerine davalı bankaca davalı … AŞ ile imzalanan dava konusu 26/06/2014 tarihli 471.525,96 Euro’luk temlikname ile 14/01/2015 tarihli 199.921,32 Euro’luk ek temliknamelerle Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2001/907 esas sayılı takip dosyası ile bunlara bağlı talimat dosyalarından doğan alacağın temliknamede belirtilen miktarlardaki alacakların davalı … AŞ’ye TBK’nın 183. Maddesi uyarınca (TBK’nın 191. Maddesi bertaraf edilmek kaydıyla) temlik edilmiştir. Gerçekten de işbu iki adet temliknamelerin düzenlendiği tarihte, davalı bankanın davalı … AŞ’den mevcut bir alacağı bulunmamaktadır. Çünkü, kredi borçlusu … AŞ’nin davalı bankaya olan borcu işbu iki adet temlikname tarihinden önce davalı bankaya davalı … AŞ tarafından zaten ödenmiştir. Dava konusu geçersizliği iddiasıyla iptali istenilen iki adet belgenin işbu işlemlerin taraflarınca TBK’nın 183. Maddesi kapsamında alacağın temliki hükümlerine göre “temlikname” adıyla düzenlendiği görülmektedir. Ne var ki bu belgeler gerek TBK’nın 183. vd. Maddelerinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine göre gerekse TBK’nın 127. Maddesindeki alacaklıya halef olma hükmü kapsamında değerlendirilsin, davalı banka ile davalı … AŞ’nin kredi borcunu ödeyen üçüncü kişi konumundaki davalı … AŞ arasında tarafların serbest iradeleriyle düzenlenen ve temlikname olarak adlandırılan işlemlerin geçersiz olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir. Şöyle ki; öncelikle davalı kredi borçlusu … AŞ bu işlemlerin tarafı değildir. Davalı banka ile kredi borcunu ifa eden üçüncü kişi olan davalı … AŞ arasında muvazaalı olarak böyle bir işlemin tesis edildiği, dosya kapsamı itibarıyla ispatlanmamıştır. Kaldı ki TBK’nın 27. Maddesine göre işbu iki adet temliknamenin yasanın emredici hükümlerine, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerden olduğu, dolayısıyla kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi bulunduğu da kanıtlanmamıştır. Davacı ayrıca davalı … AŞ ile davalı … AŞ arasında her iki şirketin yöneticilerinin aynı kişilerden oluştuğunu, dolayısıyla aralarında organik bağ bulunduğunu iddia etmiştir. Gerçekten de dosya kapsamındaki Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarına göre davalı üçüncü kişi … AŞ tarafından iki adet temliknameye esas davalı bankaya ödemelerin yapıldığı 01.07.2013-31.12.2013 tarihleri arasında, davalı kredi borçlusu … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı …, başkan yardımcısı …, yönetim kurulu üyesi ise …iken, davalı … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı …, başkan yardımcısı ise …’dır. Ne var ki ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman … tarafından düzenlenen 14.09.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; 2012 yılında davalı … A.Ş.’ne yapılan 3.194.836,63 TL ödemeler davalı … … …. A.Ş.’ni temsil ve ilzama münferit imzalarıyla yetkili ortak … (% 15 hisse) ile ortak … (% 48 hisse) tarafından gerçekleştirildiği, davalı … … …. A.Ş.’nin ticari faaliyeti sonucu yaratılan bir para ile ödemesinin söz konusu olmadığı, davalı … …. A.Ş.’nin muhasebe kayıtları incelendiğinde; 2013 yılında davalı … A.Ş.’ne Avans olarak yapılan 1.971.683,61 TL ödemelerde davalı … …. A.Ş.’ni temsil ve ilzama müşterek imzalarıyla yetkili ortaklar … (% 40 hisse) ve … (% 50 hisse) tarafından 331- Ortaklara Borçlar hesabına yatırılan USD ve TL gerçekleştirildiği, davalı … …. A.Ş.’nin ticari faaliyeti sonucu yaratılan bir para ile ödemesinin söz konusu olmadığı belirlendiğine göre, dava konusu ipoteğin teminat teşkil ettiği kredi borcunun gerek davalı asıl borçlusu … AŞ tarafından ödendiği dönemde gerekse bu borcu ödeyen üçüncü kişi konumundaki … AŞ tarafından temliknamelere esas ödemeleri yaptığı dönemde her iki şirketin kendi ticari faaliyetleri sonucu elde ettikleri para ile ödemedikleri tespit edilmiş olmakla, her iki şirketin salt yönetim kurulunun aynı kişilerden oluşmasının da artık bir önemi kalmamıştır. Çünkü bu raporda belirlendiğine göre her iki şirket adına yapılan bu ödemeler esasen davalı şirketlerin hissedarları ve şirketlerin yönetim kurulu üyeleri … ve … tarafından gerçekleştirilmiştir. O halde davalı kredi asıl borçlusu … AŞ’nin tarafı olmadığı davalı banka ile davalı borcu ödeyen üçüncü kişi konumundaki … AŞ arasında davalı bankaya davalı … AŞ’nin kredi borcu ödendikten sonra davalı …. AŞ’nin talebi üzerine davalı banka ile davalı … AŞ arasında düzenlenen 26.06.2014 ve 14.01.2015 tarihli iki adet “temlikname”olarak adlandırılan işlemlerinin geçerli olduğunun ilk derece mahkemesince kabulünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Bununla birlikte davalı bankaca sunulan ödeme dekontlarında ödeme yapan üçüncü şahıs olarak gözüken … AŞ’nin yapmış olduğu bu ödemeler sebebiyle gerek TBK’nın 183. vVd. Maddeleri uyarınca gerekse TBK’nın 127. Maddesindeki alacaklıya halef olma kuralı kapsamında davalı alacaklı bankaya kanunen halef olup olamayacağına ilişkin husus bu davanın konusu olmayıp ilk derece mahkemesince tefrik edilen ipoteğin kaldırılması davasının konusu olduğundan o davada tartışılması gerekir. Zira, bu yöndeki tartışmanın sonucuna göre davacının hissedarı olduğu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilecektir. Bu durumda ilk derece mahkemesince temliknamelerin tarafı olmayan davalı … AŞ hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar …. AŞ ile davalı banka arasındaki temliknamelerin geçersiz olduğu iddiasıyla iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,2 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.09/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
(KARŞI OY)

KARŞI OY

Sayın çoğunluğunda belirttiği üzere davalı … ..AŞ’nin davalı bankaya olan kredi borcunun davalı … AŞ tarafından 01.07.2013 -31.12.2013 tarihleri arasında henüz iki adet temlikname düzenlenmeden önce 557.724,64 Dolar, ve 248.500,00 Avro ve 250 TL toplam 1.971.433,61 TL; Euro üzerinden ise 671.354,88 Euro olarak ödenmiş olup davalı … AŞ’nin yazılı talepleri üzerine davalı bankaca davalı … AŞ ile imzalanan dava konusu 26/06/2014 tarihli 471.525,96 Euro’luk temlikname ile 14/01/2015 tarihli 199.921,32 Euro’luk ek temliknamelerle Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2001/907 esas sayılı takip dosyası ile bunlara bağlı talimat dosyalarından doğan alacağın temliknamede belirtilen miktarlardaki alacakların davalı … AŞ’ye TBK’nın 183. Maddesi uyarınca (TBK’nın 191. Maddesi bertaraf edilmek kaydıyla) temlik edilmiştir. Gerçekten de işbu iki adet temliknamelerin düzenlendiği tarihte, davalı bankanın davalı … AŞ’den mevcut bir alacağı bulunmamaktadır. Çünkü, kredi borçlusu … AŞ’nin davalı bankaya olan borcu işbu iki adet temlikname tarihinden önce davalı bankaya davalı … AŞ tarafından zaten ödenmiştir. Dava konusu geçersizliği iddiasıyla iptali istenilen iki adet belgenin işbu işlemlerin taraflarınca TBK’nın 183. Maddesi kapsamında alacağın temliki hükümlerine göre “temlikname” adıyla düzenlendiği görülmektedir. Bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere … A.Ş.nin bankaya olan borcu 2013 yılında ödenerek sona erdiği ve tasfiye edildiği halde bankaca temliknameler 26/06/2014 ve 14/01/2015 tarihlerinde … A.Ş.’ne verilmiştir.
Sayın çoğunluk ile bu aşamadan sonra TBK 183 ve 127 uygulanmasında ayrım yaşanmıştır.
Öte yandan TBK 131/1 maddesi gereğince asıl borç ifa veya diğer sebeple sona erdiği takdirde rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. Rehnedilen şey rehni kişiye (şeyin malikine) iade olunur. (Fikret Eren Borçlar Hukuk Genel Hükümler 23. Baskı, sayfa 955; Andreas Von Tuhr, Borçlar Hukuku Umumi Kısımlar cilt 1-2 sayfa 487)
Üçüncü şahıs, borçlunun hesabına ifada bulunacak yerde alacaklıyı tatmin ederek alacağı iktisap edebilir. Bu takdirde, üçüncü şahıs tarafından yapılan tediye borcun ifası olmayıp alacağın satış bedelinin tesviyesidir. Alacak olduğu gibi ve fer’i haklarıyla birlikte üçüncü şahsı intikal eder. (Andreas Von Tuhr, Borçlar Hukuku Umumi Kısımlar cilt 1-2 sayfa 488)
Davacı tarafça sunulan belgeler göre kredi borçlusu … AŞ’nin davalı bankaya olan borcu işbu iki adet temlikname tarihinden önce davalı bankaya davalı … AŞ tarafından zaten ödendiğine göre üçüncü kişinin ödemesi artık temlik olunan alacağın satım bedeli karşılığı olduğu söylenemeyecektir. Alacak sona erdiğine göre olmayan bir alacağın temliği söz konusu olamayacağından alacağın temliği hükümleri uygulanamaz.
Bu durumda TBK 127 madde anlamında halefiyet koşulu irdelenmelidir. Zira üçüncü kişi tarafından borç ödenmekle asıl borç sakıt olduğundan teminatlar da iade edilmelidir.
TBK 127 maddesine göre halefiyet hakkı ancak;
1-Başkasının borcu için rehnedilen birşeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu veya,
2-Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi ona halef olacağı borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirildiği takdirde ifası ölçüsünde alacaklının haklarına halef olur.
Somut olayda borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirim yapıldığına ilişkin her hangi belge dosyada bulunmadığından ve böyle bir belgenin varlığı da iddia ve ispat edilmediğinden bu şart gerçekleşmemiştir.
Dava dışı … A.Ş., davacı …, dava dışı … ve asıl borçlu … … A.Ş. Davalı bankanı alacağının teminatı olarak ipotek vermişlerdir. Ödeme yapan … …A.Ş. ipotek veren kişiler arasında da yer almamaktadır. Eş anlatımla kendisinin malik olduğu veya üzerinde ayni hakkı bulunan bir rehni kurtarmak için ödeme yapmamıştır .
Bu durumda TBK 127 madde koşulları oluşmadığından halefiyet hükümlerine de dayanamaz.
Davada, davacı tarafça temliknamenin geçersizliği ileri sürülerek istemde bulunulduğuna göre bu gerekçelerle davalı bankayı da bağlar şekilde temliknamelerin geçersizliğine hükmedilmesi görüşünde olduğumdan sayın heyetin bu hususların ipoteğin fekki davasında değerlendirileceğine ilişkin ilk derece mahkemesi karar gerekçesine katılmaları görüşlerini paylaşamıyorum.
Öte yandan da;
Dosya kapsamındaki Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarına göre davalı üçüncü kişi … AŞ tarafından iki adet temliknameye esas davalı bankaya ödemelerin yapıldığı 01.07.2013-31.12.2013 tarihleri arasında, davalı kredi borçlusu … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı …, başkan yardımcısı …, yönetim kurulu üyesi ise …iken, davalı … AŞ’nin yönetim kurulu başkanı …, başkan yardımcısı ise …’dır.
Basiretli tacir olan özen ve dürüst davranma yükümlülüğü olan davalı bankanın; asıl borçlu şirket ile ortakları aynı olan ve organik bağ içinde olan … şirketinin ödeme yaptığı şeklindeki kurguyu fark etmesi gerekirdi. Zira bilindiği üzere asıl borçlu sıfatı ile ödeme yapıldığı takdirde ödeyenin borcu teminat altına alan rehin sahiplerine yönelme hakkı bulunmayacaktır. Eş anlatımla asıl borçlu adına ifa yapılması halinde borcu ipotekle temin eden davacıya asıl borçlunun başvuru imkanı bulunmadığı halde, davacıya başvuru hakkının ayakta tutulması amacı ile yapılmış ödemeler olduğunu anlayıp buna göre hukuki durumu takdir etmesi gerekirdi. Dürüst davranma ve özen yükümlülüğü çerçevesinde davranması gereken bankanın da (borçların tasfiyesinden 6 ay ve bir yıl sonra temlikname düzenlerken yeterli zamanı ve temlikname vermeden önce de hukuki değerlendirme imkanı olduğu gözetildiğinde) kusurunun da iş bu davada temliknamelerin iptaline ilişin gerekçede değerlendirilerek bankayı bağlar şekilde temliknamelerin bu gerekçeyle de geçersizliğine hükmedilmesi görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bankanın kusur olmadığı yönündeki görüşlerine de katılamıyorum. 09/03/2023

Başkan …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.