Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/710 E. 2022/1688 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/710 Esas 2022/1688 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/710
KARAR NO : 2022/1688

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2022
NUMARASI : 2021/624 Esas 2022/17 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Hisse Senedi Devrinin İptali ve Tespit
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2022

Taraflar arasındaki hisse senedi devrinin iptali ve tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan …’nın evli olup 30/06/2019 tarihinde açılan boşanma davalarının devam ettiğini, müvekkilinin davalı şirkette 2.400.000/10.000.000 oranında nama yazılı payı bulunduğunu ve %24 hisse sahibi olduğunu, davalılardan …’nın 2.600.000/10.000.000, …’ın 5.000.000/10.000.000 payı bulunduğunu, anonim şirketin 02/07/2015 tarihli genel kurul kararına göre sermayesinin 10.000.000 pay olup tamamının ödendiğini, 2.400.000 paya isabet eden 2.400.000,00 TL’nin davacıya ait olup hisse senetlerinin nama yazılı olduğunu ve Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, en son 26/08/2016 tarihli olağan gelen kurulda diğer ortak … ve …’nın bizzat bulunduğunu, davacının temsil edildiğini, 13/12/2017 tarihli olağan genel kurulda davacının hissesinin ortadan kaldırıldığı ve davacıya ait hissenin davalı … …’nın hissesine ilave edildiği ve davacının adının bu genel kurulda yer almadığını, müvekkilinin boşanma davası açtıktan sonra Polatlı Ticaret Odasına yaptığı başvuruda ortaklık payının usulsüz olarak davalı … …’ya devredildiğini öğrendiğini, müvekkili tarafından bu devrin yapılmadığını ve ne şekilde yapıldığı konusunda açıklama yapılması için şirkete ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulduğunu, belgelerin kendisine verilmediğini, hisselerin hukuka aykırı olarak davacının iradesi dışında devredildiğini, müvekkili tarafından davalıya hiç bir şekilde yazılı yada sözlü olarak pay devri yapılmadığını ve bu konuda vekalet verilmediğini, davalı … …’nın hukuka aykırı şekilde üzerine aldığı davacı hisselerini boşanmanın maddi sonuçlarından kaçınmak amacıyla muvazaalı olarak kız kardeşinin eşi olan diğer davalı …’a devrettiğini, … üzerinde bulunan 2.400.000 pay üzerine 3.kişilere devir ve temlikinin ve herhangi bir borçlandırıcı tasarrufun önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiğini ve Polatlı Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirildiğini belirterek ihtiyati tedbirin devamına, davacının iradesi dışında davalı … … ve … adına devredilen 2.400.000/10.000.000 …. A.Ş. hissesinin davalı … adına olan kaydının iptaline, davacıya ait olduğunun tespitine ve Polatlı Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, şirket hisselerinin tamamının devir tarihinde hamiline yazılı olduğunu, davacının hisselerin nama yazılı olduğuna dair ileri sürdüğü ilanın hatalı olduğu ve sehven yayınlandığını, bir sonraki gazetede düzeltme ilanı olarak yayınlandığını, davacının hamiline yazılı hisse senetlerini devrederek şirketten ayrıldığını ve devrin hukuka uygun olduğunu, davacının devam eden boşanma davasına delil yaratmaya çalıştığını, tüm eylem ve davranışlarının çelişkili davranma yasağı ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının hamiline yazılı hisselerin mülkiyetini devrettiğini, aksi durumda dahi bu durumun şirkete ve …’a karşı ileri sürülemeyeceğini, yıllardır süregelen düzende şirketle ilgili hiçbir iş ve işleme katılmayan, yapılan genel kurul toplantılarına neden çağrılmadığını sorgulamayan davacının eşi ile boşanma aşamasına geldikten sonra dava ikame ederek haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, tedbir kararına itiraz ettiklerini ve yatırılacak teminatın harca esas değer uyarınca belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Kanuni Hakim İlkesi, Doğal Hakim İlkesi, bu husustaki Anayasal Düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi Yargı Çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları olarak (Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi Yargı Çevresi hariç) belirlendiği, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için olacağı ve de 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemenin elindeki ticaret mahkemesinin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Polatlı Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olmakla dava tarihi nazara alınarak görevli ve yetkili mahkeme Polatlı Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olduğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu 608 sayılı ve 07/07/2021 tahihli kararı uyarınca Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresi değiştirildiği, yeni yargı çevresi Ankara ilinin mülki sınırlarını kapsayacak şekilde genişletilerek ve anılan kararda ilgili değişikliğin 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiğini, bu anlamda ilgili karara göre, Polatlı’da Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığından, ilgili dava Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Polatlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde değil, doğrudan Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görüleceğini, nitekim Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karar Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının uygulanmaya başladığı tarih itibariyle verildiği ve bu kapsamda yetki kuralına uyulduğunu, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/624 Esas 2022/17 Karar sayılı yetkisizlik kararının, 608 sayılı 07/07/2021 tarihli Hakimler Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararı uyarınca hukuka ve usule açıkça aykırı olup, hukuk kurallarının derhal uygulanırlık ilkesine de ters düştüğünü, anılan nedenle, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/624 Esas 2022/17 Karar sayılı yetkisizlik kararının kaldırılarak hisse senedi devrinin iptaline ilişkin davanın devamına ve Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili mahkeme olarak kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketteki pay devrinin irade dışı gerçekleştiği iddiası ve diğer davalıya muvazaalı bir şekilde devredildiği iddiası ile hisse devrinin iptali, davacıya ait olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek yapılan incelemede;
Davanın 27/07/2020 tarihinde Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’ne açıldığı, mahkemece 15/09/2021 tarihinde 07/07/2021 tarihli Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 608 nolu kararı gereğince 01/09/2021 tarihi itibariyle görevli ve yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
İşbu dava tarihi olan 27/07/2020 tarihinden sonra, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih, 608 sayılı kararıyla Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi Ankara ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine, kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmasına karar verilmiştir.
Mahkemelerin göreviyle ilgili temel düzenlemeyi içeren HMK’nun 1. maddesi; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”, hükmünü amirdir. Ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen TTK’nun 5/2. maddesinde ise aynen: “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.” denilmektedir. Dava tarihinde asliye ticaret mahkemesi bulunmamakla, dava doğru yerde, yani asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır. Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesiyle birlikte işin devrine yönelik yasada özel hüküm bulunmaması halinde mevcut mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karara bağlaması tabii hakim ilkesinin de doğal sonucudur(Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih ve 2017/11-10 Esas 2019/401 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/03/2022 tarih ve 2022/500 Esas 2022/1830 Karar, 14/03/2022 tarih ve 2022/1379 Esas 2022/1838 Karar sayılı ilamları).
Hal böyle olunca mahkemece, dava tarihi itibarıyla görevli ve yetkili mahkemenin Polatlı 1.Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğu, anılan mahkemece asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılacağı, asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılan dava dosyasının mülki sınırları belirlenen ticaret mahkemelerine devrini düzenleyen yasa hükmü bulunmadığı halde Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesince kararı verilmesinin yasaya ve tabi hakim ilkesine aykırı olacağı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gerekli olan 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca har alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/(1)-a.maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.