Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/67 E. 2022/1648 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/67 Esas 2022/1648 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/67
KARAR NO : 2022/1648

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2021
NUMARASI : 2021/605 Esas 2021/898 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı ….Şti. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredinin şirkete keşide edilen Bursa 2. Noterliği’nin 24.12.2007 tarihli kat ihtarnamesine rağmen ödenmemesi üzerine söz konusu kredi alacağının tahsili için müvekkili banka tarafından Bursa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/6907 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinin başlatıldığını, ancak davalı şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 20/10/2015 tarih … sayı, 103. Sayfasında 13.10.2015 tarihinde re’sen terkin edildiğinin ilan edildiğini öğrendiklerini ileri sürerek söz konusu icra takibine devam edebilmek için davalı şirketin ihyasına ve yeniden ticaret siciline kaydının yaptırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 26/09/2001 tarihinde kurulan ihyası istenen şirketin vergi mükellefiyetinin 30.12.2009 tarihinde sona erdiğini, şirketin vergi kaydının sonlanması üzerine şirketin münfesih kapsama girdiğini ve TTK Geçici 7. maddesi gereğince 13/10/2015 tarihinde re’sen terkin edildiğini, ilanların yapıldığını, terkin işlemlerinin yürütülmesinde müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, ihya davasının kabulü halinde, ihyasına karar verilecek şirketin ihya ve ek tasfiye işlemlerini yürütmek üzere tasfiye memuru atanması, tescil ve ilan işlemlerinin yapılabilmesi için yaklaşık 6.500,00TL harç ve masrafların davacı tarafından dosyaya depo edilmesi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle reddine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise yasal hasım olduklarından yargılama gideri ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; limited şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemiyle açılan davada, dosya içinde yer alan ticaret sicil evrakında davalı müdürlüğün ihyası istenen şirket ile şirket yetkililerinin sicil kayıtlarındaki adreslerine 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesi uyarınca ihtarı içeren tebligat çıkarıldığı, tebligatların “tanınmıyor” şerhi ile bila döndüğü, 25/04/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan yapıldığı ve 13/10/2015 tarihinde şirketin terkin edildiği, ihyası istenen şirkete gönderilen tebligat yapılamamış ise de 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesindeki usul dairesinde ilan tarihine göre tebliğ tarihi belirleneceğinden, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca dava konusu terkin işleminde usulsüzlük bulunmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/07/2020 tarih ve 2020/1551Esas – 2020/3396 Karar sayılı ilamı), bu haliyle terkin tarihi dikkate alındığında iş bu davanın açıldığı 16/08/2021 tarihi itibariyle beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK geçici 7/15 bendi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK’nın geçici 7/4-a maddesi gereği ihyası istenen şirkete ihtarın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı araştırılmadan davanın reddine karar verildiğini, halbuki, firma yetkililerince işbu madde uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen tasfiye memurunun bildirilmediğini, şirketin tasfiyesi yapılmadan şirketin sicilden terkin edildiğinin anlaşıldığını, şirketin ihyasının alacak zamanaşımına uğrayana kadar talep edilebileceğini, müvekkili bankanın alacağı ipoteğe bağlı olduğundan zamanaşımına uğramasının mümkün olmadığını, ihya talebinin reddinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğüne ve mülkiyet hakkına açıkça ağır aykırılık oluşturduğunu, müvekkili bankanın 696 sy. KHK’nin 11. Maddesi gereği harçtan muaf olduğunu ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, ticaret sicilinden TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle TTK’nın geçici 7/15. Maddesi gereği 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre limited şirketler; 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Dosya kapsamından; ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 13.10.2015 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 16.08.2021 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur.
Ayrıca, TTK’nın geçici 7. Maddesinin 2. Fıkrasına göre hakkında icra takibi bulunan şirketler hakkında bu maddenin uygulanamayacağı düzenlenmiştir. Ancak, somut olayda davacı banka tarafından ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği 13.10.2015 tarihinden sonra 19.08.2021 tarihinde dava dilekçesinde bahsedilen Bursa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/6907 Esas sayılı takip dosyasında ihyası istenen şirket aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatmıştır. Bu durumda ihyası istenen şirket aleyhine terkin tarihinde başlatılmış bir icra takibi veya açılmış bir dava bulunmadığından ticaret sicilinden terkin işlemi usul ve yasaya uygundur.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı banka 6219 Sayılı Kanunun geçici 5. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan istinaf başvuru ve karar harcı alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.