Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/665 E. 2023/1472 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/665 Esas 2023/1472 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/665
KARAR NO : 2023/1472

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : 2021/460 Esas 2022/236 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI
DAVA : Ortaklığın Tespiti – Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2023

Taraflar arasındaki ortaklığın tespiti ve şirketin feshi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı şirketin tek hisse sahibi …’ın çok yakın arkadaş olduğunu, müvekkilleri ile davalı şirketin tek hisse sahibinin 2003 yılında … Ltd. Şti.’ni kurduğunu, şirkette davacılar ile dava dışı …’ın eşit oranda ortak olduğunu, müvekkilleri ile …’ın 2013 yılında … yetkili servis açmak istediklerini, ancak yapılan görüşmelerde açılacak şirketin tek ortaklı olması ve başka şirketle ortaklığının bulunmaması gerektiğinin bildirildiğini, bu nedenle …’ın … Ltd.Şti.’den ayrıldığını ve ortak sermaye ile müvekkillerinin de gizli ortağı olduğu … Ltd. Şti.’ni kurduğunu, şirketin 2013 yılında faaliyete başlandığını ve ticari kredi kullandığını, müvekkillerinin de kredinin kefilleri olduklarını, …’ın 2017 yılında vefatı ile geriye mirasçı olarak kızı ve eşinin kaldığını, müvekkillerinin ortaklıklarına son verildiğini, müvekkillerine ait şirket hatlarını kapattırıldığını, müvekkillerince şirketin yeni hissedarıyla görüşme talep edilmiş ise de yeni hissedarların buna yanaşmadığını, bunun üzerine Ankara 25. Noterliğinin 9089 yevmiye no’lu 24/05/2018 tarihli ihtarnamesini keşide ederek ortaklığın tasfiyesi için görüşme teklif ettiklerini, ancak yeni hissedarların bunu da kabul etmediklerini, müvekkillerinin davalı şirketin gizli ortağı olduğunun açık olduğunu, bu itibarla müvekkillerinin davalı şirketin 1/3 ayrı ayrı eşit hisse ile ortak olduklarının tespitine ve şirketin tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili firmanın 10.11.2017 tarihinde vefat eden … tarafından kurulduğunu, … … olarak faaliyet gösterdiğini, …’ın vefatından sonra mirasçıları olan eşi… ve kızı …’ın şirketin mirastan dolayı ortağı olduklarını ve ilgili teknik servisi…’ın idare ettiğini, şirketin tüm edinimlerini kendisinin yerine getirdiğini, …’ın vefatından sonra davacılar tarafından müvekkili şirketin kendilerine ait olduğu noktasında haksız ve hukuki altyapısı olmayan talepler ile müvekkili şirketin yasal ortakları olan… ve …’a baskı yapılmaya başlandığını, davacıların müteveffa …’ın eski ortakları ve aile dostları olduğunu, aralarında borç alma verme, kefil olma veya alım satım yaparak ticari ilişkiler içinde olduklarını, …’ın vefatından sonra borçlarının davacılara ödendiğini, davacıların gizli ortak olduklarını ispatlamalarının gerektiğini, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı şirketin gizli ortağı olduğu iddia olunmuşsa da, bu hususu ispatlar nitelikte geçerli bir delil ibraz edilemediği, belirtilen Yargıtay kararı ışığında dinlenen tanıklar ve diğer deliller tek başına bu geçerlilik koşulunun yerine getirilmemesini haklı kılmayacağı için söz konusu toplanan delillerde de davacıların ortak olduğuna ilişkin tereddüte ve başka bir ihtimale yer bırakmayacak şekilde bir kanaat oluşmadığı, kaldı ki davanın temelini oluşturan şirketin … Bölge Müdürlüğünün talimatı doğrultusunda tek ortaklı kurulduğuna ilişkin iddia da davacı tanıklarından o dönemki bölge müdürü …’in beyanıyla dayanaksız kaldığı, bu nedenle davacıların, davalı şirketin gizli ortağı olduklarını ilişkin davasının reddine,
Davacıların, ortaklığın tespitinden sonra davalı şirketin feshine (ve tasfiyesine) hükmedilmesinide istedikleri, davacıların şirkette ortak olmamaları, yargılama sürecinde bu iddilarını ispat edememeleri karşısında, (feshe yönelik) bu davayı açamayacakları kabul edilerek davalı şirketin feshi ve neticesinde tasfiye kararı verilmesi isteminin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Tanıkların beyanının hatalı değerlendirildiğini, tanık beyanlarıyla müvekkillerinin davalı şirkette gizli ortak olduğunun ispatlandığını,
Davalı tarafın cevap dilekçesinde …’ın varisleri müvekkili …’a 254.000,00 TL, bir adet taşınmaz verdiklerini iddia ettiklerini, müvekkillerinin bu ortağı değilse neden müvekkillerden …’e bu denli yüksek bir para ve taşınmazın tapusunun verildiğini, davalı tarafın yapmış olduğu bu ödemelerle gizli ortaklığı kabul ettiğini,
Mahkemece deliller değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edildiğini, banka kayıtlarını, ajanda kayıtlarının şirket ortakları arasındaki mesajlaşmaların, SGK kayıtlarının, telefon kayıtları ile…’ın emniyette verdiği ifadeler dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketin gizli ortağı olduğunun tespiti ile neticesinde şirketin feshine karar verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı … Ltd. Şti.’nin sicil özetinin incelenmesinde; 06/12/2013 tarihinde 100.000,00 TL sermaye ile sicile tescil edildiği, kurucu ortağının … olup, 14/11/2017 tarihli karara göre ortaklarının… ve … olduğu, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olmak üzere…’ın seçildiği anlaşılmıştır.
Somut olaya gelince, davacı yanca davalı şirketin gizli ortağı olduklarının tespiti ile şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik olarak işbu dava açılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 585 ve devamı maddelerinde bir limited şirketin nasıl kurulabileceğine yönelik olarak düzenlemeler yapılmış olup, yapılan bu düzenlemelerde belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi geçerlilik koşulu olarak öngörülmüş olup, bu işlemler yerine getirilmeden limited şirketin kurucu ortağı olunması mümkün değildir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere her ne kadar davacı yanca davalı şirketin gizli ortağı olunduğu iddia edilmiş ise de, bu iddianın somut bilgi belgelerle ispatlanması gerektiği ve davacı yanın bu iddiasını ispatlar mahiyette somut bilgi belge ve delil ibraz edemediği, dosya kapsamında dinlenen tanıkların ve davacı yanca dosyaya sunulan diğer delillerin de davacıların davalı limited şirketin ortağı olduğuna ilişkin geçerlilik koşulunun yerine getirilmemesinin haklı nedenlere dayandığının somut olarak ispatlanamadığı gibi davacı yanca davalı şirketin … Yetkili Servisi olup … Bölge Müdürlüğü’nün talimatı doğrultusunda tek ortaklı kurulduğu iddia edilmiş olup, bu iddianın da davacı tanıklarından o dönem ki bölge müdürü olan tanık …’in beyanıyla dayanaksız kaldığından davacıların davalı şirketin gizli ortakları olduğuna ilişkin açtıkları davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur (Yargıtay11. Hukuk Dairesi’nin 25.09.2018 tarih ve 2016/15004 Esas 2018/5684 Karar sayılı içtihatı).
Öte yandan, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı yanca işbu davada öncelikle davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ve davalı şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmiş olmakla ve yapılan yargılama sonucu davacıların davalı şirketin ortağı olduklarını ispat edememelerinden ötürü bu istemin reddine karar verildiğinden davalı şirketin fesih ve tasfiyesi taleplerinin de reddi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi .25/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.