Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/64 E. 2022/284 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2017
NUMARASI :……
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince davalıya genel kredi taahhütnamelerine istinaden değişik krediler kullandırıldığını, genel kredi sözleşmelerinin keşide edilerek kredi hesabının kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik davalı hakkında Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5224 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibin bütününe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, takip tarihinden sonra kredi borcuna mahsuben yapılan tahsilatlar düşülerek dava değerinin belirlendiğini, davalının takibe, işlemiş faize ve tüm ferilerine itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek davalının itirazının iptali ile takibin devamına alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, Eskişehir 6. İcra Dairesi’nin 2016/5224 E. sayılı dosyasında takibe konu edilen nakdi krediler yönünden 16.139,07 TL asıl alacak, 10,71 TL işlemiş akdi faiz, 26,74 TL temerrüt faizi, 2,94 TL … … … Vergisi, yukarıda belirtilen 16.139,07 TL’lik asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 30,24 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, 51.368,63 TL asıl alacak, 34,11 TL işlemiş akdi faiz, 85,12 TL işlemiş temerrüt faizi, 9,37 TL … … … Vergisi, yukarıda belirtilen 51.368,63 TL’lik asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 30,24 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, 2.423,09 TL asıl alacak, 1,19 TL işlemiş akdi faiz, 4,78 TL işlemiş temerrüt faizi, 0,42 TL … … … Vergisi; 316.314,30 TL asıl alacak, 2.723,00 TL işlemiş temerrüt faizi, 136,15 TL … … … Vergisi, 146.670,42 TL asıl alacak, 48,12 TL işlemiş akdi faiz, 192,88 TL işlemiş temerrüt faizi,16,88 TL … … … Vergisi; 31.028,66 TL asıl alacak, 15,30 TL işlemiş akdi faiz, 61,21 TL işlemiş temerrüt faizi,5,36 TL … … … Vergisi; 155.393,79 TL asıl alacak, 765,30 TL işlemiş temerrüt faizi,43,04 TL … … … Vergisi; 489,20 TL ihtiyati haciz masrafı+vekalet ücreti, 348,51 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 719.337,96 TL asıl alacak, 109,43 TL işlemiş akdi faiz, 3.859,03 TL işlemiş temerrüt faizi, 214,16 TL … … … Vergisi, 489,20 TL ihtiyati haciz masrafı + vekalet ücreti ile 348,51 TL ihtarname masrafından oluşan sonuç olarak 724.358,29 TL’nin 380.877,71 TL’sinden davalı – … sorumlu olmak kaydı ile anılan davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin bu bedel üzerinden davalı – … yönünden devamına, gayrinakdi kredi yönünden ise davalı …’ın takibe konu edilen 54.180,00 TL’lik gayrinakdi krediye ilişkin yaptığı itirazın iptali ile takibin bu yönden de devamına, davalı yönünden devamına karar verilen ve davalının sorumlu olduğu nakdi kredi asıl alacak olan 374.337,96 TL (719.337,96 TL – 345.000,00 ipotek bedelinin indirilmesi sonucu) üzerinden hesaplanan % 20’si oranındaki 74.867,59 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararının ve yine ilk derece mahkemesinin dava dosyasından davalıya yapılan dava dilekçesi ve gerekçeli karar tebligatının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebliğ edilen evrakın Tebligat Kanunun 21/2 maddesi (mernis) gereğince muhtara tebliğ edildiğini, tebliğ edilmiş görünen tebligat parçasının incelenmesinde “gösterilen adres tevziat saatlerinde kapalı olup bilgi alabilecek komşu temin edilemediğinden ve evrak üzerinde gönderen merciin talebi üzerine mernis adresidir yazılı beyana istinaden 6099 sayılı Tebligat Kanunun 21/2 maddesi gereğince ……….. Tebliğ edildi. 2 No’lu formül kapıya yapıştırıldı.” şerhi ile tebliğ edildiğinin görüldüğünü, bu tebligatların usulsüz olduğunu, Yargıtay İctihadi Birleştirme Büyük Genel Kurulununun 2019/2 Esas 2020/3 Karar 20/11/2020 tarihli kararında “muhatabın bilinen en son adresine tebligatın iade edilmesi ve adresi kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “mernis adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunun 21/2 maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkarılması yeterli olduğuna, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerektiğine oy çokluğuyla karar verildi.” şeklinde olduğunu, esasa yönelik istinaf sebeplerinde ise, davalının talebi ile müvekkili hakkında Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/449 D. İş sayılı dosyasından 28/03/2016 tarihinde ihtiyati haciz kararı alındığını, müvekkili hakkında henüz icra takip dosyası açılmadan, harçlar yatırılmadan olmayan ve açılmamış icra takibine vekil Av. … tarafından borca itiraz dilekçesii verildiğini, icra dosyasının 29/03/2016 tarihinde harcı yatırılarak açıldığını, yanılgılı gerekçe ile olmayan yok hükmündeki itirazın iptaline ve durmayan takibin devamına dair karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğundan müvekkilinin savunma, adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığını bildirerek ilk derece mahkemesinin 16/11/2021 tarihli “istinaf başvurusunun reddine” ilişkin ek kararı ile 17/05/2017 tarihli davanın kabulüne dair kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsiline ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2016/5224 Esas sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, … kayıtları, hesap ekstreleri vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5224 E. sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı – … … vekili tarafından borçlu -… Vergisi; 205.393,79 TL asıl alacak, 95,66 TL işlemiş akdi faiz, 765,30 TL işlemiş temerrüt faizi, 43,04 TL … … … Vergisi ile 489,20 TL ihtarname haciz masrafı+vekalet ücreti ve 348,51 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 1.290.073,11 TL nakdi ile çek bedeli kredisinden kaynaklanan 54.180,00 TL gayrinakdi kredi borcunun depo edilmesi talepli olarak takip başlatıldığı, davalı …’ın sorumlu olduğu miktarın 999.253,11TL olarak belirtildiği, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durdurulduğu ve davanın İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince yargılama sırasında müvekkiline çıkarılan tebligatların usule aykırı olduğundan müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığı ve davanın haksız olduğu gerekçesiyle istinaf itirazları ileri sürülmüştür.
Davalı vekilinin istinaf itirazları kamu düzenine aykırılık yönünden incelendiğinde, Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10/1. maddesi uyarınca tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Anılan maddeye 19/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrası “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır…” şeklindedir.
Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesine, 19/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 23/8. maddesi “…tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı…” hükmünü, Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası ise “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. Yönetmeliğin 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir…” hükmünü içermektedir.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemelerde terditli bir tebligat söz konusudur. Muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak (normal yolla) tebligat çıkarılması gerekir. Bilinen adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi (mernis adresi), bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligat buraya yapılır. Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre mernis adresi bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi uyarınca tebligat zarfına, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir. Böylece gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğundan, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli ayrılmış olsa dahi Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilecektir. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memuru başkaca bir adres araştırması da yapmayacaktır.
Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunu Kanun ve Yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 409). Yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran merci tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır.
Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatlar ise geçerli olmayacaktır.
Öte yandan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas 2020/3 Karar sayılı kararında “Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması halinde adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “Mernis Adresi” şerhi verilerek TK madde 21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının yeterli olduğuna, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine” değinilmiştir.

Somut olayda davalının bildirilen “…” adresine dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın muhatabın iş için dışarıda olduğunu komşusunun beyan ettiğinin belirtildiği ancak hangi komşusunun beyanı olduğuna dair bir açıklama yazılmaksızın Tebligat Kanunun 21/2 maddesi gereğince tebliğ edildiğine dair şerh düşüldüğü görülmüştür. Davalının taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesindeki adresi ” …..” şeklinde yazılı olup, dava dilekçesinin gönderildiği “…” adresinin ise davalının bilinen son adresi olmadığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinin “…” adresine yapılan tebligatın usulsüz olması üzerine davalının “…” adresinin mernis adresi olduğu belirtilerek doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre dava dilekçesi usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edilmiştir. Yargılamanın devamı aşamasında davalıya çıkarılan diğer tüm tebligatların da anılan mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Taraf teşkiline aykırılık oluşturan bu durum ise davalı yanın savunma hakkının kısıtlanması niteliğindedir.
Mahkemece yapılması gereken iş, 20/11/2020 tarihli 2019/2 Esas ve 2020/3 Karar sayılı içtihadi birleştirme kararında belirtildiği üzere, davalının bilinen adresine Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden, davalının bilinen en son adresine dava dilekçesi tebliğe çıkarılıp, bu adrese tebligatın yapılamaması ve adresin mernis adresinden farklı bir adres olması halinde bu defa Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereği mernis adresine dava dilekçesinin tebliğinin sağlanmasından ibarettir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 17/05/2017 tarihli davanın kısmen kabulüne ilişkin kararında taraf teşkiline aykırılık nedeniyle isabet görülmediğinden ve gerekçeli karar davalıya usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmakla istinaf süresi işlemeye başlamayacağından 16/11/2021 tarihli davalının istinaf başvurusunun yasal sürede yapılmadığı gerekçesiyle yapılan istinaf başvurusunun reddine dair verilen ek kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih 2016/606 Esas 2017/483 Karar sayılı ek kararı ile 17/05/2017 tarih ve 2016/606 Esas 2017/483 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalının yatırmış olduğu 6.334,41 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2022

…….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.