Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/62 E. 2022/149 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 01/10/2021
NUMARASI ….
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin görülmekte olan davanın yargılaması sırasında ara kararda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın … Şubelerinden bireysel ve kefili bulundukları … Şirketi adına hesaplar açılarak ve taraflarına okutulmadan genel kredi sözleşmeleri imzalatılmak suretiyle 2008-2011 yılları arasında nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, ancak ticari işlerinin ters gitmesi üzerine kullanılan kredilerin ödenemediğini, hesabın kat edildiğini, ancak bankanın Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4636 Esas ve 2011/4640, Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2620 Esas, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20200 ve 2018/2316 Esas takip dosyaları ile icra takibi başlattığını, bu takip dosyalarındaki asıl alacak miktarı ile temerrüt faiz oranlarının fahiş ve hatalı olduğunu, bu nedenle bu borç miktarının bilirkişilerce hesap edilmesi gerektiğinden öncelikle dava sonuna kadar icra takipleri satışların durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, dava sonunda “…” adresindeki ipoteğin kaldırılması ve haklı davaların kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili 30/09/2021 tarihli talep dilekçesinde ise özetle; dava konusu haksız icra takiplerinden birininde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olan Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2620 Esas sayılı dosyası olduğunu, söz konusu dosyaya konu haksız ipotek bulunan taşınmazın müvekkilinin eşi ve çocuklarının yaşamış olduğu haline münasip ve aile konutu niteliğindeki …. adresindeki ev olduğunu ve bu eve “…. konulduğunu, borçlunun haline münasip evinin hiçbir şekilde haczedilemeyeceğini, davada alınan 28/05/2021 tarihli bilirkişi raporundan da davalarının haklılığı ve özellikle aile konutunun satışının talep edildiği Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2620 Esas sayılı dosyasına konu borçları konusunda haklılıklarının ortaya konulduğunu, satışın gerçekleşmesi halinde telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olacağının açık olduğunu, satış kararının durdurulmasının ipotekli olan ve de gerçek ve hukuka uygun alacağı konusunda faiz işlemeye devam edeceğinden davalı bankaya asla zarar vermeyeceğini beyan ederek, lehlerine olan bilirkişi raporu da dikkate alınarak, müvekkilinin eşi ve çocuklarının yaşadığı haline münasip ve aile konutu netliğindeki, aile konutu şerhi bulunan… adresindeki evin satışının talep edilmiş olduğu Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2620 Esas sayılı dosyasına ilişkin satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin adli yardımdan faydalanması sebebi ile teminatsız tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, eldeki davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası niteliğinde bulunduğu, bu suretle İİK’nun 72/3 maddesi gereğince tedbir yoluyla takibin dolayısıyla satışın durdurulamayacağı nazara alınarak, talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Dava konusu haksız icra takiplerinden birinin de ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olan Ankara 16. İcra Müdürlüğü 2012/2620 Esas sayılı dosyası olup, söz konusu dosyaya konu haksız ipotek bulunan taşınmaz müvekkilinin eşi ve çocuklarının yaşamış olduğu haline münasip ve aile konutu niteliğindeki …. kayıtlı … Ankara adresindeki ev olduğunu,
Dava konusu Ankara 16. İcra Müdürlüğü 2012/2620 Esas sayılı dosyasından satışı talep edilen evin üzerine ”Aile Konutu Şerhi” konulduğunu,
Müvekkilinin eşi veya müvekkili adına kayıtlı başka ev olmadığını, dava konusu evin tapu şerhinde de Aile Konutu Şerhi bulunduğundan ve bu hususlarda kanun ile açık şeklilde düzenlendiğinden müvekkilinin haline münasip evi hiçbir şekilde haczedilemeyeceğini,
İlk derece mahkemesince aldırılan 28.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda da davalarının haklılığı ve özellikle aile konutunun satışının talep edildiği Ankara 16. İcra Müdürlüğü 2012/2620 Esas sayılı dosyasına konu borç konusunda haklılıklarının ortaya konulduğunu,
Müvekkilin eşi ve çocuklarının yaşamış olduğu haline münasip ve aile konutu niteliğindeki aile konutu şerhi bulunan 5279 ada 3 parselde kayıtlı … Ankara adresindeki evin satışının tedbiren durdurulması gerektiğini, satışın gerçekleşmesi halinde telafisi imkansız sonuçlara neden olacağını, satış kararının durdurulması ipotekli olduğundan ve de gerçek ve hukuka uygun alacağı konusunda faiz işlemeye devam edeceğinden davalı bankaya asla zarar vermeyeceğini,
Her ne kadar taraflarınca satışın durdurulması yönünde tedbir talebi varsa da söz konusu taleplerinin çoğun için de az da vardır ilkesi gereği paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir talebini de içerdiğinin izahtan vareste olduğunu, nitekim söz konusu talebin haklı bir talep olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili istinaf başvurusuna karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir.
İİİK ‘nın 72/3 maddesi hükmüne göre “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir”, düzenlemeleri yer almaktadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi için yaklaşık ispat yeterlidir yani çekişmeli vakıanın gerçeğe yakın bir derecede kanıtlanması esastır. Mahkeme mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkını muhtemel görmeli ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerinde varit görülmesi gerekir.
Somut olayda, davacının ileri sürdüğü adli yardım talepli istemde tedbirin teminatsız olarak verilebileceğine ilişkin sebep ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin İİK 72. madde gereğince reddi kararındaki sebeplere ilişkin olmadığından ileri sürülen istinaf sebebi de HMK 389’nın ve 390/3 maddesindeki tedbir koşullarına ilişkin olmadığından yerinde değildir.
İİK’nın 72/3. maddesinde; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği hükmünün gözetilerek tedbir talebinin reddi kararı verilmesinde de kamu düzenine aykırılık bulunmadığından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesine göre tedbir talep eden, tedbirin türünü de açıkça belirtmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin tedbiren takibin durdurulması istemini takipten sonra açılan davada vezneye yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde talep olarak değerlendirme yapmaması yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep edenin adli yardım talebi kabul edilmekle harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi.16/02/2022


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.