Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/608 E. 2022/842 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/608 Esas 2022/842 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/608
KARAR NO : 2022/842

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2022
NUMARASI : 2014/249 Esas

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Hisse Tespiti ve Fesih
TALEP TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Taraflar arasındaki anonim şirket payının tespiti ve feshine yönelik açılan dava kapsamında ihtiyati tedbir isteminin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili 12/01/2022 tarihli dilekçesi ile; davalı anonim şirketin kurucu ortağı ve hissedarı olan müvekkilinin şirkette % 29 oranında hissedar ve 3 yönetim kurulu üyesinden biri iken yönetim kurulu üyeleri ile yaşadığı fikir ayrılıkları sonrasında işyerine alınmadığını, yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirildiğini, şirket sermayesinin arttırılmak suretiyle diğer paydaşların hisse oranlarının arttırıldığını, müvekkilinin hisse oranının düşürüldüğünü, davalı şirket çeşitli tarihlerde yapılan olağanüstü genel kurul toplantılarının çeşitli mahkemelerde iptal edildiğini, sermaye arttırım kararlarının usulsüz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline kar payı ve diğer ortaklara huzur hakkı isimlerle örtülüğü ve dolaylı olarak kar payı ödenmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibraları ile ilgili olarak ısrarla oy kullanmakta olduğunu, şirketin mali durumunun ortaklar ve üçüncü kişileri yanılttığını ileri sürerek müvekkilinin şirketteki hisse oranının %29 olarak tespitine ve kabulüne, TTK’nın 531. Maddesi uyarınca anonim şirketin feshine, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin hissesinin şimdilik 10.000,00 TL’lik tutarının hisse bedelinin rayiç bedelinin tespiti tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile tahsiline, bugüne kadar dağıtılmayan kar paylarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kar paylarının şimdilik 10.000,00 TL’lik tutarının muacceliyet tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili istemleriyle açılan davada 12/01/2022 tarihli dilekçesi ile; telafisi güç hatta imkânsız zararların doğmasının engellenmesini, tasfiyesi talep edilen şirketin kendisini korumasının sağlanması amaçlarıyla ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olarak … A.Ş.’ne öncelikle Yönetim Kurulu başkanı …’un tek ortağı olduğu … A.Ş. ile yapılan rekabet yasağına aykırı ticaret nedeniyle uğranılan zararın tazmini veya ticaretin … A.Ş. tarafından yapılmış sayılması için TTK’nın 396 maddesinde öngörülen davanın açılması; Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/203 Esas ve 2021/659 Esas sayılı sorumluluk davalarına, davacılar yanında müdahil olarak, uğradığı zararın tazminini sağlamak için katılımının sağlanması ve nihayet, … A.Ş. tarafından … A.Ş.’ne satılan malların emsal fiyatlara uygunluğunun denetlenmesi hususlarında yetkilendirilecek temsil kayyımı atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; somut olayda, TMK’nın 426 maddesi uyarınca davalı şirketin temsil kayyımının atanması için davalı şirket ile davacı arasında menfaat çatışmasının bulunmasının zorunlu olduğu, eldeki davanın anonim şirketin feshi, feshi talebi uygun görülmez ise çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkin olup, eldeki davada davacı ile davalı şirket arasında menfaat çatışması olmadığından TMK 426 maddesi uyarınca davalı şirkete temsil kayyımı atanmasına gerek olmadığı, davalı şirketin yetkili temsilcisinin rekabet yasağına aykırı davranışları nedeni ile açılacak tazminat davası, ayrıca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/203 Esas sayılı dosyasında davacıların yanında müdahil olarak uğradığı zararın tazmini için davaya katılımının sağlanması yönünden temsil kayyımının atanmasının işbu davada mümkün olmadığı, nitekim anılı taleplerin ayrı bir davanın konusunu oluşturduğu, eldeki davanın konusu ile ilgisinin bulunmadığı, yine davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş.’ye satılan malların emsal fiyatlarının araştırılması için temsil kayyımı atanması yönündeki talebin yasal dayanağının olmadığı gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanının, tamamı kendisine veya eşine ait kurduğu şirketlerle, TTK 395. maddenin emredici hükmüne aykırı olarak genel kuruldan izin almak bir yana, bilgi bile vermeksizin 2005 yılından bu yana ticaret yaptığını, şirketin %65 pay oranı nedeniyle, yönetim kurulu başkanının hakimiyeti altında olduğunu, Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu nedeniyle açtıkları Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/203 Esas sayılı dava, şirkete ihbar edildiği halde, şirketin, hakim oylar nedeniyle kendisini koruyabilmek için dahi davaya katılamadığını, “sorumluluk davasına katılmak için ihtiyati tedbir “talebimizin reddi kararına itiraz ettiklerini, şirket yönetimine müdahil olmayıp, sadece şirket çıkarlarını korumak için sorumluluk davasına katılmak üzere temsil kayyımı atanmasının, bu davayla doğrudan ilgili olduğunu, şirketin hem özkaynakları yasaya aykırı olarak yönetim kurulu başkanına aktarıldığını hem de bu nedenle marka değerinin düştüğünü, ayrıca, talep edilen tedbirin, kendisini koruyamayan şirket tüzel kişiliğini korumak amaçlı olduğunu, bu nedenle, davacı müvekkille şirket arasında çıkar çatışması olmadığına ilişkin tedbir talebinin reddi için gerekçe olamayacağını, ihtiyati tedbir olarak atanması talep edilen temsil kayyımı bakımından ilgili şartları düzenleyen HMK ve TMK hükümleri arasında, kayyım atanması talep edilen şirket ile arada menfaat çatışması olması gerekliliğinin düzenlenmediğini, zira ortağı olduğu şirkete temsil kayyımı atanması talebinde bulunan davacının şirket ile arasında menfaat çatışması değil aksine menfaat birliği olması gerektiğini, ihtiyati tedbir taleplerinin gerek müvekkilin menfaatlerini gerekse şirketin menfaatlerini korumaya yönelik olup taraflar arasında menfaat birliğinin bulunduğunu, ancak şirkettin temsil yetkisini, şirket menfaatlerine yönelik değil şahsi menfaatlerine yönelik kullanmakta olan yönetim kurulu üyeleri ile hem şirketin hem müvekkilin menfaat çatışması içinde olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalı şirkete temsil kayyımı atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Aleyhine ihtiyati tedbir istenilen davalı şirket vekili, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, davalı anonim şirketteki hisse oranının %29 olduğunun tespiti ile anonim şirketin feshi, mümkün olmadığı takdirde çıkma payının ve kar payının tahsili istemleriyle açılan dava kapsamında, başka bir mahkemede davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açılan sorumluluk davası kapsamında davalı şirkete temsil kayyımı atanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine, karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Somut olayda; ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/203 Esas sayılı davacı tarafından davalı anonim şirket yönetim kurulu üyelerine açılan sorumluluk davasında ihbar olunduğu halde davaya dahil olmadığı iddia edilen davalı anonim şirketi bu davada temsil etmek üzere davalı anonim şirkete temsil kayyımı atanmasını talep etmiştir. Uyuşmazlık, davalı anonim şirketteki davacı hissesinin %29 oranında olduğunun tespiti, anonim şirketin feshi, mümkün olmaması halinde çıkma payının ödenmesi ve kar payının ödenmesine ilişkin olduğu ve başka bir mahkemede görülen derdest sorumluluk davasında işbu davada davalı olan davalı anonim şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasına ilişkin talebin eldeki uyuşmazlık konusunu oluşturmadığı gözetildiğinde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde bu yöndeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.