Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/601 E. 2023/610 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 201 Esas 2021/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/601
KARAR NO : 2023/610

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2022
NUMARASI : 2020/573 Esas 2022/16 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI : … … – …
VEKİLİ :
DAVA : Hisse Devir Sözleşmesinin İptali- Hissenin Tespit Tescili
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraflar vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 27/01/2015 tarihinde eski eşi …adına aile şirketi olarak kurmuş olduğu …. Şti.’nin tüm idari ve mali işlerinin bizzat davacı tarafından yürütüldüğünü, davacının eski eşinden boşanması sürecinde %100 hissesini 19/02/2019 tarihinde devraldığını ve şirket faaliyetlerine de aynı şekilde devam ettiğini, davacının eşinden boşanması ve yorucu bir dönem geçirmesi sebebiyle davalı taraf ile tanıştığını, davalının gerçek saikinden haberdar olmadığnı, güvene dayalı, gerçek ve uzun soluklu bir ilişki yaşayacaklarına duyduğu inanç neticesinde davalının her türlü maddi ve lüks sayılabilecek masraflarını karşıladığını, davacının güvenini kazanması akabinde, herhangi bir sosyal güvencesinin olmadığından bahisle davacıyı ajite ederek öncelikle şirket bünyesinde sigorta girişinin yapılmasını sağladığını, yaklaşık bir ay sonra çok beğendiğinden ve birlikte yaşamak için ideal bir yer olduğundan bahisle … nolu bağımsız bölümden bulunan taşınmazı davacıya satın aldırdığını, bu konuta yerleştiğini, ikametgah kaydı ve abonelik tesisi için kira sözleşmesi gerektiğini bahane ederek kira sözleşmesini de imzalattığını, bir süre sonra davalının isteği üzerine şirkette işe başlattığını, bir süre sonra davalının şirkette yönetici pozisyonunda yer almak istediğini, davacının bu isteğini reddettiğini fakat bir süre sonra güvenerek kabul ettiğini, şirkette “asistan” pozisyonuyla bir süre çalışan davalının bu kez de herkesin onu sekreter olarak görerek dalga geçtiğinden bahisle şirket bünyesinde yönetici pozisyonunda yer almak ve şirket hisselerinin yarısını devralmak istediğini, müvekkilinin önce buna yanaşmadığını ancak daha sonra davalının hayatını birleştireceği insanla eşit seviyede olmak ve istediğini bildirdiğini, müvekkilinin bu talebi reddetmesi akabinde müvekkilinin kendisine güvenmediğinden aralarında güven problemi olan insanların ilişki yürütemeyeceğini belirterek bu birlikteliği daha fazla devam ettiremeyeceğini söyleyerek manevi baskı yapması üzerine müvekkilinin şirket hisselerinin yarısını, evlilik sonrası geri almak kaydıyla, davalıya devrettiğini, davalının amacına ulaştıktan sonra davacı ile birlikteliğine son verdiğini, şirket hisselerini devralan davalının davacının şirket müdürlüğünden azli için dava açtığını, davacının bilgisi ve rızası dışında davacının kendisi tarafından hazırlanmış gibi gösterdiği sahte bir protokol düzenlediğini ve içeriğinde davacının davalının oturması için tahsis ettiği evi devralmaya çalıştığını ve davalıya aldırmış olduğu … plakalı … marka aracı da satışa çıkardığını, davacının, davalının bu eylemleri neticesinde davalının asıl amacının kendisi ile ortak bir hayat kurmak olmadığını anladığını, bu sebeplerle davanın kabulü ile, Ankara 2. Noterliği’nin 19/12/2019 tarih … yevmiye numaralı Hisse Devir Sözleşmesi kapsamında …. Şti.’nin %50 hissesinin davalıya devrine yönelik olan sözleşmenin, hisse devir işlemlerinin iptali ve davacı adına tesciline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı …. Şti.’nin iki ortaklı bir şirket olduğunu, davalı ile davacının %50 oranın eşit paya sahip olduğunu, müdürlük sıfatının davacıya ait olduğunu, şirketi yönetim ve temsil yetkisinin müdür tarafından kullanıldığını, davacının müdürlük sıfatından kaynaklanan yasal yükümlülükleri ile dava dışı şirket ile davalı menfaatlerine aykırı davranışlarda bulunması üzerine müdürün azli talepli Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2020/414 Esas numaralı dava açıldığını, davanın açılmasına müteakip davacının, müdürlük sıfatını kötüye kullanarak davalıya karşı kötüniyetli ve haksız takiplere giriştiğini, mesnetsiz iddialara dayanarak çeşitli davalar ikame ettiğini ve suç duyurularında bulunduğunu, davalının bilgi edinme ve inceleme hakkını kötüniyetli bir şekilde sürüncemede bıraktıktan sonra gereğince kullanılmasını engellediğini ve şirketin ticaret unvanı ile neredeyse birebir aynı ve aynı adreste mukim başka bir şirket kurduğunu, bunların yanı sıra davacının şirketi borçlandırıcı işlemlere soktuğunu, şirket aleyhine başlatılan icra takiplerine sessiz kaldığını ve şirketi hacze uğrattığını, davalının menfaatleri aleyhine ticari dürüstlüğe aykırı davranışlarda bulunduğunu, davacının dava dışı şirkete ait hisselerin bedelsiz devredildiğine dair davalının ikrarının bulunduğu yönündeki iddiasının kötüniyetli bir iddia olduğunu, noter huzurunda gerçekleştirilen hisse devri sözleşmesinde yazdığı üzere davalı tarafından hisse devrinin karşılığı olan 150.000,00 TL’nin eksiksiz ve nakden ödendiğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere taraflar arasında ayrıca bir sözleşme bulunmadığı müddetçe noter huzurunda gerçekleştirilen hisse devri sözleşmesinin aynı zamanda tarafların bu devre ilişkin birbirlerini ibra ettikleri anlamına geldiğini, davacının haksız kazanç elde etmek amacıyla sistematik ve planlı bir şekilde hareket ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;davanın yasada öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, ancak taraflar arasında gönül ilişkisi olduğu iddiasının tek başına TBK madde 36 kapsamında hile iddiasını ispata yeter bulunmadığı, davacının iradesinin fesata uğradığının kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi incelemesi dahi yapılmaksızın eksik inceleme neticesinde müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkı ve ispat hakkı engellenmek suretiyle HMK.nun 266.maddesine aykırı şekilde hatalı hüküm kurulduğunu, dava dışı şirketin güncel değerinin 12.000.000 TL’nin üzerinde olup şirket hisselerinin %50’sinin yalnızca 150.000 TL karşılığında devredilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olup gerçek ve normal bir hisse devrinden söz edilemeyeceğini, kaldı ki müvekkiline herhangi bir ödeme de yapılmadığını, mahkemece dosyada mevcut fotoğraflar ve whatsapp yazışmalarının ile sanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı ile davalı arasındaki gönül ilişkisi nedeniyle davacının davalı ile evleneceği düşüncesiyle hile suretiyle hisse devrinin gerçekleştiğine, bu nedenle geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki tek ilişkinin gönül ilişkisi olmayıp diğer delillerin değerlendirilmediğini, davalının sektörde herhangi bir bilgisi olmadığı hususu değerlendirilmeksizin hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; hile iddiasına dayalı olarak taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin iptali ile hisselerin davacı adına tescili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Şirket Kuruluş Ana Sözleşmesi , Ankara 2. Noterliği’nin 19.12.2019 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi, tarafların nüfus kayıtları, ticaret sicil kayıtlar, taraflar arasındaki ve 3. kişilerle gerçekleştirilen mesajlaşmalar , tarafların sgk kayıtları, tapu kayıtları, kira sözleşmesi, İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğü 2020/17470 Esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğü 2020/17445 Esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğü 2020/17447 Esas sayılı dosyası, Ankara 9. İcra Müdürlüğü 2020/9042 Esas sayılı dosyası, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/414 E. sayılı dava dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/24769 Soruşturma dosyası, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan Özel Evrakta Sahtecilik Suçuna ilişkin Soruşturma dosyası, tanık beyanları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, dava dışı …. Şti.’nin 27.01.2015 tarihinde Ankara Ticaret Sicilinin … sicil numarasında …tarafından tek ortaklı 20.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, 29.09.2017 tarihinde sermayesini 300.000,00 TL’ye çıkardığı, aynı gazetede şirket merkezinin … adresine taşındığı, 21.02.2019 tarihinde şirket hisselerinin …tarafından tamamı davalı … ’ye devredildiği, böylelikle davacının şirketin tek ortağı ve müdürü olduğu, 10.01.2020 tarihinde şirketin %50 hissesinin (150.000,00 TL) davacı tarafından davalıya devredildiği, Ankara 2. Noterliği’nin 19.12.2019 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesinde hisse devir karşılığı 150.000,00TL bedelin davacı tarafından davalıdan tam ve nakden alındığı hususunun açıkça yazıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere maddi vakayı bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapıp uygulanacak kanun maddelerine tespit etmek hakime aittir. Somut olayda iddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davanın hilesel nedenine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Aldatma (hile), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Somut olaya gelince, davacı ile davalı arasında birliktelik bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmakta olup, davacı yanca, davalı ile evlenmeyi sağlamak amacıyla ve birlikteliğin temini ve devamı yönünden çekişme konusu şirket hisselerinin davalıya devredildiği ileri sürülmüştür. 6098 sayılı TBK 81. maddesinde “Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında davacının davalı ile evlenmeyi sağlamak ve birlikteliği sürdürebilmek amacıyla iradi olarak hisse devrini yaptığı, dolayısıyla hileden söz edilemeyeceği gibi TBK 81. maddesi uyarınca da hisselerin geri istenemeyeceği (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 29/01/2014 tarih 2013/16427 Esas 2014/1373 Karar sayılı; 17/04/2019 tarih 2016/9199 Esas 2019/2712 Karar sayılı; 03/12/2018 tarih 2016/2533 Esas 2018/15158 Karar sayılı; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 28/09/2021 tarih 2021/725 Esas 2021/1211 Karar sayılı emsal ilamları) anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcı için peşin alınan 2.561,63 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 2.381,73 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 26/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.