Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/57 E. 2022/88 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :16/06/2021
NUMARASI :…..
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :09/02/2022

Taraflar arasındaki konkordato istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu firma tarafından ilk derece mahkemesinin 2018/767 esas sayılı dosyası ile açılan konkordato davası neticesinde davacı firmanın konkordato projesinde yer alan tüm borçlarının 12/02/2021 tarihinden başlamak üzere 36 ayda % 20 tenzilatlı olarak her ayın son günü ödenmek üzere projesinin tasdikine karar verildiğini, 150.415,21 TL nakit kredi alacaklarını bildirdiklerini, komiserler tarafından gönderilen ihbarnameye göre borçlu firma tarafından alacaklarının 19.534,53TL’sinin reddedildiğini, 130.880,68TL’sinin kabul edildiğini, ilk derece mahkemesince müvekkili bankanın 130.880,68TL adi alacak üzerinden oylamaya katılmasına karar verildiğini, alacak miktarının eksik hesaplandığını, 13/02/2019 tarihi itibari ile müvekkili bankanın firmadan olan alacağının 149.366,99TL olduğu için çekişmeli hale gelen alacaklarının nakit 18.486,31TL’nın muaccel hale geldiğini iddia ederek kat ihtarname tarihi olan 03/01/2019 tarihinden başlamak üzere yıllık % 46,80 temerrüt faizi ile birlikte şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, İİK’nın 308/b maddesi gereğince davalıdan tahsili ve dava süresince depo istemine yönelik karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın talep ettiği alacağın ne kadarının faiz ne kadarının anapara olduğunun anlaşılamadığını, dava dilekçesinde sadece nakit kredi alacağı denilmekle yetinildiğini, alacak miktarı olduğu iddia edilen 149.366,99TL’nin ne kadarının anapara ne kadarının faiz olduğu belirtilmediğini, davacı tarafından konkordato yargılamasında da aynı prosedür izlendiğini, alacak türünın açık bir şekilde belirtilmediğini, ancak konkordato süreçlerinde anapara ve faiz konularında farklılıklar bulunduğunu, davacı bankanın hangi tarihten itibaren faiz işlettiği, faiz işletmedi ise anapara tutarında nasıl 19.534,53 TL gibi büyük bir fark bulunduğunun anlaşılamadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi bir alacağın bulunmadığının tespit edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; hükme esas bilirkişi raporuna göre, kesin mühlet karar tarihi olan 13/02/2019 itibarıyla davacı bankanın davalı kredi müşterisinden 141.321,76TL asıl alacak, 7.716,17 TL işlemiş faiz, 392,86 TL gider vergisi ve 875,97 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 150.446,10 TL alacaklı olduğu, hesaplanan alacak miktarının 150.448,10 TL ve kabul edilen alacak miktarının 130.880,68 TL olduğu gözetildiğinde, kabul edilen alacak 130.880,68TL dışında davacı bankanın ayrıca talep edebileceği alacak miktarının kesin mühlet karar tarihi olan 13/02/2019 itibarıyla 19.567,42 TL (150.448,10 TL – 130.880,68 TL = 19.567,42 TL) olduğu, kabul edilen alacak haricinde davacı bankanın 18.486,31TL talep ettiği, buna göre konkordato sürecinde çekişmeli hale gelen ve dava konusu yapılan 18.486,31TL tutarındaki alacağın tamamının kesin mühlet karar tarihi olan 13/02/2019 itibarıyla mevcut olduğu, kabul edilen alacağın tamamının 130.880,68TL geri ödeme planına göre tespit edilen anapara alacağı olduğu gözetildiğinde söz konusu alacak dışında davacı bankanın “taleple bağlılık ilkesi’ kapsamında talep edebileceği 18.486,3 TL tutarındaki alacağın tamamının faiz ve vergiden oluştuğu ve anapara kalemi içermediği, kesin mühlet karar tarihinden (13.02.2019) sonraki dönemlerdeki alacak miktarının da değişmediği, İİK’nın 294/3.maddesinin geçici mühlet süresi için uygulanmasının mümkün olmadığı, bu kapsamda geçici mühlet süresi içerisinde rehinle temin edilmemiş alacak için faiz işleyeceği gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2020 tarih ve 2018/767 esas 2020/105 karar sayılı dosyasında kabul edilen 130.880,68 TL dışında 18.486,31 TL banka alacağının olduğunun tespiti ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2020 tarih ve 2018/767 esas 2020/105 karar sayılı dosyasında tasdik edilen proje kapsamında konkordatonun tasdikinden itibaren ilk 12 ayı ödemesiz dönem olmak üzere 36 ay taksitle eşit tutarlarda davalı tarafından davacı bankaya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı bankanın dosyaya sunduğu dilekçelerinin miktar yönünden birbirleri ile çelişkili olduğunu, faiz oranlarının yüksek olup mahkemece faiz hesaplarının açıkça yapılmadığını, kesin mühlette geçen ve dolayısıyla uygulanabilir projeye sahip şirketin borçlarına geçici mühlette faiz işletilemeyeceğini, tedbir kararı ile birlikte şirket hakkında ödeme yasağı da söz konusu olduğunu, bankanın tedbir kararı sonucunda sözleşmeyi kat ederek temerrüt faizi uygulamasının mümkün olmadığını, icra takibine girişilmesi ve akdi faiz yerine temerrüt faiz işletilmesinin de açıkça kanuna karşı hile niteliğinde olduğunu, geçici mühlet ile kesin mühlet arasında akdi faiz oranı uygulanması gerektiğini, mahkemece müvekkili şirketin konkordato projesi kapsamında kalan borçlarına %20 tenzilat uygulanması gerekirken bu yönde uygulama yapılmamasının hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, konkordato davası neticesinde çekişmeli hale gelen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasındaki 24/02/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi, 31/12/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi ve ekindeki hesap özetli tebliğ şerhi, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/767 Esas 2020/105 Karar sayılı konkordato projesinin tasdikine ilişkin kararı, aynı dosyada verilen 13/11/2018 tarihli geçici mühlet verilmesine ilişkin ve 13/02/2019 tarihli kesin mühlet verilmesine ilişkin ara kararlar, davacının konkordato komiserliğine başvurusu ve konkordato komiserliğinin cevabi yazıları vs. deliller dosya arasında mevcuttur.
İİK 288/1 maddesi uyarınca geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur. İİK 294/3 maddesi ise “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, konkordato talep eden davacının projesinde faize dair herhangi bir kabulünün ve gerek geçici mühlet gerekse konkordato tasdik projesinde kesin mühlet kararlarında faize yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı anlaşılmakla yukarıda anılan kanun maddeleri gereğince 294/3.maddede öngörülen kesin mühletin faize ilişkin düzenlemesi 288.madde gereğince geçici mühleti de kapsayacağından konkortadoya tabi borçların geçici mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş alacağa faiz işlemesinin duracağı gözetilerek (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/02/2021 tarih 2021/1389 Esas ve 2021/275 Karar sayılı; 23/06/2021 tarih 2021/2089 Esas ve 2021/2943 Karar sayılı emsal ilamları) ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-.Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarih ve 2020/190 Esas 2021/452 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 315,70 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 235,00 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK.m.333 gereği davacı tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından peşin yatırılan 256,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 64,60 TL posta gideri ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 226,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 09/02/2022
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.