Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/54 E. 2022/90 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 26/06/2015
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/02/2022

Taraflar arasındaki rücuen alacak ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi amacı ile 4046 sayılı kanun hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yolu ile kurulduğunu, özelleştirme işlemleri gereği … mülkiyetinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkını müvekkil şirkete 24/07/2006 tarihinde İHDS ile devrettiğini, dağıtım faaliyetlerinin … tarafından yürütüldüğü 16/07/2000 yılında meydana gelen olay neticesinde müvekkil şirkete Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/523 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, dava yerel mahkemenin 06/10/2011 tarihli 2011/1018 sayılı kararı ile sonuçlandığını, Yargıtay tarafından onanan karar gereği 75.545,33 TL ödeme yapıldığını iddia ederek ödenen miktarın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; rücu davasının BK 73 maddesi gereği 2 yıllık süreye tabi olduğunu, … ve dağıtım şirketleri arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS imzalanmadan önceki ve sonraki süreçte özelleştirmeyi düzenleyen yasal çerçeve içerisinde gerçekleştirildiğini, dolayısı ile sözleşmenin ihale şartnamesi hisse devir sözleşmesi ile bütünlük arz ettiğinden her 3 dokümanın birlikte yorumlanması gerektiğini, taraflar arasında devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak sureti ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğinden davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/523 esas sayılı dosyasında; ilamda hüküm altına alınan alacağın 16/07/2000 tarihinde meydana gelen kaza olduğu, kazanın çocuk …’in kopan elektrik hattını tutması sonucu vefat etmesinden dolayı açılan tazminat davası olduğu, davanın … aleyhine açıldığı, kararın onanarak kesinleştiği, Diyarbakır 8.İcra Müdürlüğünün 2011/7836 sayılı dosyası ile takibe konulduğu, davacı tarafından 14/03/2012 tarihinde ödemede bulunulduğu, rücuya konu alacağa konu kazanın meydana geldiği tarihin 16/07/2000 tarihi olduğu, taraflar arasında imzalanan İHDS tarihinden önceki döneme ait olduğu, İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanmasındaki önceki sorumluluğun …’a ait olduğu, alınan denetime elverişli bilirkişi raporu davacının rücu hakkının olduğu ve miktarı belirlenmekle davanın kabulüne, rücuen tazminat talebinde başkasına ait borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat olduğundan davacının mal varlığında meydana gelen eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiği gerekçesiyle 75.545,33 TL nin ödeme tarihi olan 14/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığı, dava konusu miktara ödeme tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini, huzurdaki haksız davanın reddi gerekmekte iken mahkemenin salt İHDS hükümleri çerçevesinde davanın kabulü yönünde hüküm tesis edildiğini, hisse satış sözleşmesi, özelleştirme idaresi başkanlığı talimatları, bilanço düzenlemeleri ve özelleştirme uygulamaları dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, İHDS’nin dağıtım faaliyetine ilişkin bir sözleşme olup perakende satış hizmetlerinin bu kapsam dışında tutulduğunu bildirerek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın öncelikle usul yönünden aksi halde esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; İşletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/523 Esas 2011/1018 Karar sayılı dosyasında; 16/07/2000 tarihinde …’in kopan elektrik hattını tutması sonucu meydana gelen olayda açılan tazminat davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01/02/2012 tarih 2021/101 Esas 2012/1241 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, davanın dosyamız davacısı … aleyhine müteveffa …’in mirasçıları tarafından açıldığı, kararın Diyarbakır İcra Müdürlüğünün 2011/7036 sayılı dosyası ile takibe konulduğu, davacı tarafından 14/03/2012 tarihinde 75.545,33 TL ödemede bulunulduğu anlaşılmıştır.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden 17.05.2006 tarihinde olan yangına dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).

Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da ödemenin yapıldığı 12.07.2011 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde 25.01.2018 tarihinde süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.

Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.

Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Alınması gerekli olan 5.160,50 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.290,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.870,37 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.