Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/517 E. 2022/878 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2022
NUMARASI …..

TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2022

Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma ve çıkma bedelinin tespiti ile ödenmesi davasında mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 800 paydan 200’üne sahip olduğunu, sanat ve medya alanlarında faaliyet gösteren davalı şirketin asıl çalışmalarını çeşitli televizyon dizileri ve film yapım ve çekimlerine yoğunlaştırdığını, halk arasında popüler olan ve izleyiciler tarafından beğenilen “…..gibi dizi ve filmleri sinema ve sanat dünyasına kazandırdığını, İletişim fakültesi mezunu olan müvekkilinin, eğitimini aldığı profesyonel mesleğini ve entelektüel birikimini şirkete kattığını, şirket bünyesinde başarılı olan birçok dizi ve filmin senaristliğini üstlendiğini, ….” bunlardan bazıları olduğunu, müvekkilinin ortak sıfatıyla şirkete olan katkılarına ek olarak gerçekleştirdiği bu senaryo yazarlığı sayesinde şirketin hızla büyüdüğünü, kazançları ve malvarlığının arttığını ve sektörde tanınan bir konuma yükseldiğini, ancak Ocak 2009 tarihinden itibaren şirketin diğer ortaklarının müvekkili dışlamaya, yapılan ve yapılacak olan işlerden müvekkilini haberdar etmemeye başladıklarını, yeni bazı projelerde senaryo yazarlığını başka kişilere yaptırdıklarını, bu tür iş ve işlemleri nedeni ile tespit edilen 2017-2019-2020-2021 tarihlerinde zarar ettiğini ve Haziran 2021 tarihinden itibaren yeni yapım ve proje alamaz olduğunu, diğer ortakların şirket adına aldıkları çeşitli bilgisayar, telefon, stüdyo ekipmanları, binek araçlar gibi birçok malvarlığını şirket amaçları dışında kişisel olarak kullandıklarını, müvekkilinin paydaş olduğu şirketi adeta kendi malvarlıkları gibi yönetmeye ve şirkete ait mallardan karşılıksız olarak yararlanmaya başladıklarını, şirketin iş ve işlemleri hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, hatta genel kurullarının çoğu müvekkilinin adresi bilinmesine rağmen davet edilmeden gerçekleştirildiğini, ortaklar arasında artan bir şekilde güvensizlik ortamı oluşmaya başlandığını, müvekkilinin ısrarla işe gidip çalışmasına rağmen kendisine sürekli mobbing uygulandığını ve şirketten uzaklaştırıldığını, birikim ve kapasitesini kullanmasına diğer ortakların izin vermeyerek yeni yapımların senaryo yazarlığını da müvekkiline verilmediğini, gerginlik ve güvensizlik ortamının giderek büyüdüğünü, müvekkilinin ortak olduğu tarihten bu yana şirket defter ve belgeleri ile hesapları hakkında kendisine bilgi verilmeyen müvekkilinin diğer ortaklara olan güvensizliğinin arttığını ve artık katlanılamaz hale gelen ortaklığın şirketin defter ve belgelerini ortaklık hakkının bir parçası olarak inceleme ihtiyacı hissettiğini müvekkilinin danışmanı olan…..ile birlikte şirketin bazı mali kayıtlarını incelediğini, ayrıca şirkete ait 2020 ve 2021 yıllarına ait mizan ve muavin defter kayıtları şirket mali müşavirinin …. elektronik posta adresinden müvekkiline iletildiğini, bu belgelerin incelenmesi sonucu şirket müdürünün hukuka aykırı olarak gerçekleştirmiş olduğu bazı iş ve işlemlerin olduğunu, şirket malvarlığının müvekkilinin zararına olarak şirket müdür/ortaklarına ve diğer ortakların kurmuş oldukları başkaca şirketlere aktarılmış olduğunu, ortaklar arasında eşit işlem yapılmadığıhı, mali açıdan gerçeğe aykırı olduğu düşünülen bazı hesaplar ve para transferlerinin bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin diğer ortaklarına olan güvensizlikte haklı olduğu hususunun bu belgelerle somut olarak ortaya çıktığını, 6102 sayılı T.T.K.nın 638. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca, şirket müdürü ve diğer ortakların, gerçek dışı kayıt ve işlemlerle şirketi borçlandırmış gibi gösterdiğini, kendilerini yine gerçek dışı olarak şirketten alacaklı gibi göstererek müvekkilinin zararına hareket ettiklerini, davalı şirketin kıymetli gayrimenkullerini satarak ve satış bedellerini de gerçek satış ve piyasa rayiç bedelinin altında göstererek malvarlığını bir an önce elden çıkarmaya çalıştığının müvekkili tarafından öğrenildiğini, dava sonunda müvekkilinin elde edeceği hak ve alacaklarını tahsil edememe tehlikesinin ortadan kaldırılması için şirketin taşınmazlarının devir ve temliki ile üzerlerine sınırlı ayni hak ve şerh tesis etmelerinin önlenmesine, şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak dava sonuna kadar şirketi idare etmek ve zorunlu ödemeleri yapmak üzere kayyım atanmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu; davacının talebi yargılamayı gerektirdiğinden yaklaşık ispat ölçüsünde delil sunulmadığından ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin ortaklık sonrasında yapılan çeşitli pay devirleri sonrası ise halen 800 paya bölünmüş şirket paylarından 200 adedinin sahibi olduğunu,
Şirketin diğer ortaklarının müvekkilini 2009 yılı Ocak ayından itibaren dışlamaya başladığını, yapılan ve yapılacak olan işlerden müvekkilini haberdar etmemeye başladıklarını, yeni bazı projelerde senaryo yazarlığını başka kişilere yaptırdıklarını, bu tür iş ve işlemleri nedeni ile tespit edilen 2017-2019-2020-2021 tarihlerinde zarar ettiğini ve Haziran 2021 tarihinden itibaren yeni yapım ve proje alamaz olduğunu,
Diğer ortakların şirket adına aldıkları çeşitli bilgisayar, telefon, stüdyo ekipmanları, binek araçlar gibi birçok malvarlığını şirket amaçları dışında kişisel olarak kullandıklarını, müvekkilinin paydaş olduğu şirketi adeta kendi malvarlıkları gibi yönetmeye ve şirkete ait mallardan karşılıksız olarak yararlanmaya başladıklarını,
Şirketin iş ve işlemleri hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, hatta genel kurullarının çoğu müvekkilinin adresi bilinmesine rağmen davet edilmeden gerçekleştirildiğini, ortaklar arasında artan bir şekilde güvensizlik ortamı oluşmaya başlandığını,
Müvekkilinin ısrarla işe gidip çalışmasına rağmen kendisine sürekli mobbing uygulandığını ve şirketten uzaklaştırıldığını, birikim ve kapasitesini kullanmasına diğer ortakların izin vermeyerek yeni yapımların senaryo yazarlığını da müvekkiline verilmediğini, gerginlik ve güvensizlik ortamının giderek büyüdüğünü,
Müvekkilinin ortak olduğu tarihten bu yana şirket defter ve belgeleri ile hesapları hakkında kendisine bilgi verilmeyen müvekkilinin diğer ortaklara olan güvensizliğinin arttığını ve artık katlanılamaz hale gelen ortaklığın şirketin defter ve belgelerini ortaklık hakkının bir parçası olarak inceleme ihtiyacı hissettiğini,
Müvekkilinin danışmanı olan…. ile birlikte şirketin bazı mali kayıtlarını incelediğini, ayrıca şirkete ait 2020 ve 2021 yıllarına ait mizan ve muavin defter kayıtları şirket mali müşavirinin ….. adresinden müvekkiline iletildiğini,
Bu belgelerin incelenmesi sonucu şirket müdürünün hukuka aykırı olarak gerçekleştirmiş olduğu bazı iş ve işlemlerin olduğunu, şirket malvarlığının müvekkilinin zararına olarak şirket müdür/ortaklarına ve diğer ortakların kurmuş oldukları başkaca şirketlere aktarılmış olduğunu, ortaklar arasında eşit işlem yapılmadığıhı, mali açıdan gerçeğe aykırı olduğu düşünülen bazı hesaplar ve para transferlerinin bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin diğer ortaklarına olan güvensizlikte haklı olduğu hususunun bu belgelerle somut olarak ortaya çıktığını,
6102 sayılı T.T.K.nın 638. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca, şirket müdürü ve diğer ortakların, gerçek dışı kayıt ve işlemlerle şirketi borçlandırmış gibi gösterdiğini, kendilerini yine gerçek dışı olarak şirketten alacaklı gibi göstererek müvekkilinin zararına hareket ettiklerini, davalı şirketin kıymetli gayrimenkullerini satarak ve satış bedellerini de gerçek satış ve piyasa rayiç bedelinin altında göstererek malvarlığını bir an önce elden çıkarmaya çalıştığının müvekkili tarafından öğrenildiğini, dava sonunda müvekkilinin elde edeceği hak ve alacaklarını tahsil edememe tehlikesinin ortadan kaldırılması için şirketin taşınmazlarının devir ve temliki ile üzerlerine sınırlı ayni hak ve şerh tesis etmelerinin önlenmesine, şirket müdürünün temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak dava sonuna kadar şirketi idare etmek ve zorunlu ödemeleri yapmak üzere kayyım atanmasına, şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği,
HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu,
Bilindiği ve TTK’nın 638/2.fıkrasında açıklandığı üzere; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği, hükümlerine yer verilmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
Somut olayda, davacı yanca davalı şirket ortaklığından çıkma ve çıkma bedelinin tespiti davasında şirketin taşınmazlarının devir ve temlikinin önlenmesi ile sınırlı ayni hak konulmasının tedbiren önlenmesi ve şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş ise de ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere dosya kapsamı ve mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispat bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmakla ilk derece mahkemesinin davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekçesi gözetildiğinde ara karar usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.22/06/2022

Başkan- . Üye -. Üye -. Zabıt Katibi .
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.