Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/496 E. 2023/865 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/496 Esas 2023/865 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/496
KARAR NO : 2023/865

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2022
NUMARASI : 2014/415 Esas 2022/40 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
VEKİLİ :
DAVA : Anonim Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/06/2003
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2023

Taraflar arasındaki anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların …. A.Ş.’ne 149.327.566.906 TL, … San. Tic. A.Ş.’ne 3.874.873.176.095 TL ve …. Tic. A.Ş.’ye 1.251.189.383.246 TL usulsüz kredi kullandırılmak suretiyle banka zararına sebebiyet verdiklerini, dava tarihinden önce muhtelif tarihlerde … A.Ş.’den 1.251.189.383.246 TL, … A.Ş.’den 150.733.072.894 TL olmak üzere 1.401.922.356.140 TL tahsilat sağlandığını, … A.Ş.’ye 2.000.000 USD ve 5.000.000 USD (500.000 USD kullandırılmış) kredi tahsis edildiğini; … A.Ş.’ye 10.000.000 USD (600 milyar), 5.000.000 USD (400 milyar) ve 1.500.000 USD kredi tahsis edildiğini, … A.Ş.’ye 6.000.000 USD (312 milyar) kredi tahsis olunduğunu; kredi kullandırımının bankacılık genel mevzuatına, banka iç mevzuatına ve bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı olduğunu, kredinin, Ticari Krediler Uygulama Talimatının 5.1.2 maddesinde yer alan hususlar dikkate alınarak teklif edildiğini, bunun yanında kredinin verilmesine engel diğer hususların göz önünde bulundurulmadığını, … A.Ş.’ne, işletme sermayesinin (-) bakiye vermesine, kredi talebinin özkaynak ve serbest varlığının üzerinde olmasına, finansman oranının yüksek olmasına, banka borçlarının çok yüksek olmasına, kısa vadeli borçlarını vade uzatımı yolu ile devam ettirmesine, İmpexbank’tan kullandığı 1.020.838-USD kredinin bankadan kullanacağı kredi ile kapatacağının belli olmasına, istihbarat raporlarının olumsuz olmasına rağmen kredi kullandırıldığını; … A.Ş.’ne, kredi talebine istinaden hazırlanan istihbarat raporunda, firmanın gayri faal olduğu, mali analiz yapılamadığı belirtilmesine rağmen, bankacılık prensiplerinden olan “emniyet” prensibi gözetilmeden, ticari durumu dikkate alınmadan kapasitesinin çok üzerinde, firma riski ile orantılı teminat alınmadan, firmaya 16.500.000-USD kredi tahsis edildiğini ve kullandırıldığını, …. ve Tic.A.Ş.’ne, kredi talebine istinaden hazırlanan istihbarat raporunda, firmanın gayri faal olduğu, mali analiz yapılamadığı belirtilmesine rağmen, bankacılık prensiplerinden olan “emniyet” prensibi gözetilmeden, firma ve ortaklarının gerçek mali durumu araştırılmadan ve ticari durumu dikkate alınmadan kapasitesinin çok üzerinde, firma riski ile orantılı teminat alınmadan, firmaya 6.000.000-USD kredi tahsis edildiğini ve kullandırıldığını, sonuç olarak, banka üst yönetimi tarafından firmalara verilen kredilerde, bankanın mutat uygulamalarının dışında ve genel olarak bankacılık usul ve teamüllerine aykırı biçimde takdir hakkı firmalar lehine, banka aleyhine olacak şekilde kullanıldığını, ayrıca, banka ile firmalar arasında yapılan borç ödeme planı ve protokollerinde mevcut risk-teminat dengesinin gözetilmediğini, ilave teminat alınması suretiyle banka alacağının güvencesinin sağlanması gerekirken, bu hususun dikkate alınmadığını; kredilerin teminatlarının yetersiz olduğunu, bu nedenlerle, …. A.Ş., … San. Tic. A.Ş. ve …. Tic. A.Ş. firmalarına usulsüz kredi kullandırmak suretiyle banka zararına sebebiyet veren davalılardan, söz konusu kredilerden kaynaklanan ve teminatsız olduğu ve tahsil kabiliyetinin bulunmadığı tespit edilen …. A.Ş. için 04.11.1994 tarihinde 149.327.566.906.TL olarak, … San. Tic. A.Ş. için 30.06.1997 tarihinden itibaren muhtelif tarihlerde 3.874.873.176.095.TL. olarak, …. Tic. A.Ş. için 30.09.1997 tarihinde 1.251.189.383.246.TL. olarak, tasfiye olunacak alacaklar hesabına atılan alacağın her bir firma için TOA hesaplarına atıldıkları tarihten, tahsil edileceği tarihe kadar, bankaca aynı tür kredilere uygulanan değişen temerrüt faiz oranlarının tahakkuku suretiyle, dava tarihinden önce yapılan tahsilatlarında tahsil edildikleri tarih itibariyle (muhtelif tarihlerde … A.S.’den 1.251.189.383.246-TL.. … A.S.’den 150.733.072.894.TL. olmak üzere Toplam 1.401.922.356.140.TL. tahsilat sağlanmıştır.) gözönüne alınarak, hesaplanacak faizi ve yapılan masraflarında eklenmesi ile birlikte, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve tahsilde tekerrür olmamak üzere kararlara iştirakleri oranında sorumlu tutulmalarına, hesaplanacak alacağın belirlenen oranlarda davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin hukuka aykırı eylemlerinin bulunmadığını ve ibra edildiğini, dava konusu işlem zamanında memur statüsünde çalıştıklarını bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin dava konusu kredilerin verildiği dönemde müdür yardımcısı olarak görevde olduğunu, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi olmadığından denetçilerin dava açma hakkı bulunmadığını, açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davanın asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin karar verme yetkisi bulunmadığını ve şirketi zarara sokmasının söz konusu olmadığını ve davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, memur olarak görev yapması nedeniyle davanın husumetten reddi gerektiğini, ibra edildiğini ve ibranın borcu sona erdirdiğini, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 1993 yılı Aralık ayından 1994 yılı Ağustos ayına kadar genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, fiil ve işlemlerinin bu döneme ait olduğunu, görev yaptığı dönemde davaya konu firmalardan sadece … A.Ş. ile kredi ilişkisine girilmiş olduğunu, diğer firmalarla yapılan işlemlerde ilişkisinin bulunmadığını, … Şirketine tahsis edilen kredilerin yeterli teminat alınarak kullandırıldığını, bankanın zararına sebebiyet verilmediğini, banka yönetim kurulunun hesap ve işlemlerinin ibra edildiğini, bu sebeple davanın zamanaşımı, husumet ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini,; … Bankası A.Ş.’deki görevinden 22/09/1997 tarihinden itibaren izinli olmak üzere, 01/10/1997 tarihinde istifaen ayrılmış olduğunu ve bu tarihten sonra da herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu kredilerin yasal mevzuata uygun olarak tahsis edildiğini, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, müvekkilinin işlemlerin yapıldığı tarihte şube müdürü olduğunu ve denetçiler tarafından kendisine karşı dava açılamayacağını, olayda yönetim kurulunun ibra edildiğini ve borcun sona ermiş olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, kredilenin genel müdürlük ve yönetim kurulunun yetkisinde kullandırıldığını, şubenin olumlu veya olumsuz hiçbir fonksiyonunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, firmalar lehine genel müdürlükçe incelenmek ve değerlendirilmek üzere sunulan kredi teklif formlarını kredi komitesi üyesi olarak imzalamış bulunduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, müvekkiline husumet yöneltilmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, dava açmakta hukuki yarar bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeleri nedeniyle borcun sona erdiğini, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemşitir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 1994 yılı Şubat ayından 1994 yılı Ekim ayına kadar genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, fiil ve işlemlerinin bu döneme ait olduğunu, görev yaptığı dönemde davaya konu firmalardan sadece … A.Ş. ile kredi ilişkisine girilmiş olduğunu, diğer firmalarla yapılan işlemlerde ilişkisinin bulunmadığını, … Şirketine tahsis edilen kredilerin yeterli teminat alınarak kullandırıldığını, bankanın zararına sebebiyet verilmediğini, banka yönetim kurulunun hesap ve işlemlerinin ibra edildiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı, husumet ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, davanın zamanaşımına uğradığını, kredi tahsisinde müvekkiline isnat edilecek bir hususun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı firmalara açılan kredi ile ilgili olarak istihbarat raporunun alınmış olduğu, kredinin miktarı itibariyle yönetim kurulunun görevinde olduğu, yönetim kurulundan gizlenen yahut eksik araştırılan husus bulunmadığı, kredinin yeterli teminata bağlanarak kullandırılmış olduğu hususları bilirkişilerin dosyaya, bilgi ve belgelere dayanak tespitlerinden anlaşılmakla kredilerin hukuka aykırı kredi kullandırıldığı iddiası ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıların …. A.Ş., … San. Tic. A.Ş. ve …. A.Ş.’ye usulsüz kredi kullandırılmak suretiyle banka zararına sebebiyet verdiklerini, kredi kullandırımının bankacılık genel mevzuatına, banka iç mevzuatına ve bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı olduğunu, istihbarat raporlarının olumlu olmamasına rağmen kredilerin usulsüz olarak kullandırıldığını, dosya kapsamında alınan ek bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, somut hiçbir delile dayalı olmaksızın düzenlenen rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca kredi kullandırımlarının bankacılık genel mevzuatı, bankalarının iç mevzuatı, bankacılık teamüllerine açıkça aykırı olduğunu, kredilerinin bankalarının Ticari Krediler Uygulama Talimatının 5.1.2.maddesine yer alan hususlar dikkate alınarak teklif edildiğini, bunun yanında kredinin verilmesine engel diğer hususların ise hiç göz önünde bulundurulmadığını, firmalar hakkında Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolleri Kurulu Başkanlığı tarafından raporlar düzenlendiğini, düzenlenen raporlara göre kredi kullandırılan firmaların mali ve ticari durumlarının son derece olumsuz olmasına rağmen firmalara kredi kullandırıldığını, davalılar tarafından söz konusu kredinin bilerek ve isteyerek kullandırıldığını, bu nedenle davalıların üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen halen ödenmeyen usulsüz kredi kullandırımı nedeniyle sorumlu olduklarını, bilirkişi raporundaki tespitlerin yerinde olmadığını, bu nedenle dava dışı firmalara kullandırılan kredilerin tamamından davalıların kusurlu oldukları açık olduğundan tahsili gerektiğini, nitekim Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/35 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda da banka çalışanlarının kusurlu olduğu yönünde tespitler yapıldığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi ek raporunda ipotek alınan taşınmazların kredinin açıldığı tarihteki ekspertiz değerlerinin o an itibariyle tahsil edilen kredi tutarını karşılamadığının tespit edildiğini, ipotek tesis edilecek taşınmazlara yönelik potansiyel değer artışının banka yönetim kurulu üyeleri tarafından ekspertiz değerleme uzmanı gibi kredinin kullandırıldığı tarihte öngörülmesi ve bunun esas alındığının söylenmesinin hukuka aykırı olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bu nedenle raporun gerçekleri yansıtmaktan uzak olduğunu, çelişkiler içerdiğini, hükme esas alınamayacağını, kaldı ki tüm hususlar yanında açılan davanın yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkin olup davanın reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçelerinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemişlerdir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; dava dışı …. A.Ş., … San. Tic. A.Ş. ve …. A.Ş.’ne usulsüz kredi kullandırılarak banka zararına sebebiyet verildiğinden bahisle oluşan zararın bankanın yöneticisi, personeli ve yönetim kurulu üyeleri olan davalılardan tahsili istemine ilişkindir.

6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Krediye esas sözleşme, ve eki belgeler, banka ile yapılan yazışmalar, istihbarat raporu, yönetim kurulu kararı, ilgili tüm bilgi ve belgeler. İ cra takip dosyaları, ekleri, bilirkişi kök ve ek raporları, mirasçılık belgesi ve deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/35 Esas 2017/44 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; aralarında dosyamız davalılarının da bulunduğu, toplam 164 sanık hakkında 5411 Sayılı Kanuna aykırılık, zimmet, görevi kötüye kullanma, hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçlarından ötürü kamu davası açıldığı, mahkemece bir kısım sanıkların yargılama sırasında ölmesi, bir kısım sanıklar yönünden ise suç tarihinin 07/04/1994 – 22/02/2001 tarihleri arası olması nedeniyle 765 Sayılı TCK’nun 102/3 ve 104/2.maddelerinde öngörülen zaman aşımı süresinin sanıklar lehine olduğundan sanıklar hakkındaki açılan kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 05/02/2018 tarih ve 2017/13521 Esas 2018/1183 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşti görülmüştür.
Bankacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; …. A.Ş.’ye kullandırılan 2.000.000 USD tutarındaki dövize endeksli kredinin tahsisinde; firma hakkındaki tüm mali, istihbari ve bilinmesi gerekli diğer tüm bilgilerin doğru ve açık şekilde bir üst makama aktarmış olan davacı Bankanın … Şube Müdürü davalı… ve Şube Amiri davalı … ile hazırlanan önergeyi genel müdür yardımcısına sunan Ticari Krediler Müdürü davalı …’ın, teklifin/önergenin bir üst makamca kabul edilmeyip tümden red edilmesinin, kısmen kabul edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin mümkün olması hasebiyle kusurlu tutulmalarının söz konusu olmaması gerektiğini, davaya konu iş bu kredi ile ilgili önergeyi oybirliği ile kabul eden yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları yönünden bakıldığında; istihbarat raporunda dava dışı firma ve ortakları hakkında olumlu ve olumsuz hususlar bulunmakla birlikte, firmaya kredi verilmesine engel bir husus bulunmadığı, en üst yönetim organı olan Banka yönetim kurulunun takdir hakkının bulunduğu, kaldı ki onaylanan 2.000.000.- USD tutarındaki kredinin 1.500.000.-USDtutarındaki büyük bir kısmının teminatı için banka teminat mektubu, 500.000.- USD’lik kısım için de serbest varlığı 27.801.173.000-TL olan…. ve Tic. A.Ş.’nin ve serbest varlığı 56.248.200.000.-TL olan T. …’ın kefaletinin alınması karşısında, iş bu kredinin onaylanması yönünden Yönetim Kurulu üyeleri davalılar …. …’nın kusurlarının olmadığını, 5.000.000-USD tutarındaki DNTM Kredisinin tahsisinde ise, firma hakkındaki tüm mali, istihbari ve bilinmesi gerekli diğer tüm bilgileri doğru ve açık şekilde bir üst makama aktarmış olan davacı Bankanın … Şube Müdürü davalı… ile hazırlanan önergeyi genel müdür yardımcısına sunan Ticari Krediler Müdürü davalı …’ın, teklifin/önergenin bir üst makamca kabul edilmeyip tümden red edilmesinin, kısmen kabul edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin mümkün olması hasebiyle kusurlu olmadıklarını, davaya konu iş bu kredi ile ilgili önergeyi oybirliği ile kabul eden yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları yönünden bakıldığında da, istihbarat raporunda dava dışı firma ve ortakları hakkında olumlu ve olumsuz hususlar bulunmakla birlikte, firmaya kredi verilmesine engel bir husus bulunmadığı, en üst yönetim organı olan Banka yönetim kurulunun takdir hakkı bulunduğu, kaldı ki onaylanan 5.000.000.-USD tutarındaki krediye karşılık; serbest varlığı 56.248.200.000.-TL olan …’ın kefaletinin ve ayrıca çek/senet alınmasının yanısıra teminat olarak 5.000,000,00 USD tutarında banka teminat mektubu alınması koşulları ile onaylanması -her ne kadar sonradan teminat mektubu borçlusu Împexbank,ın bankacılık yapma faaliyeti durdurulmuş ise de bu durumun öngörülemez olması-karşısında, iş bu kredinin onaylanması yönünden Yönetim Kurulu üyeleri davalılar …. …’nın kusurlu olmadıklarını,
… San. Tic . A.Ş.’ye kullandırılan krediler bakımından; Yönetim Kurulunun 08/12/1995 tarih 41 Nolu toplantısında onaylanan 10.000.000.-USD dövizi natık teminat mektubu kredisi yönünden yaptıkları incelemede; istihbarat bültenindeki bilgi ve verilerin her ne kadar olumlu değil ise de, davacı Banka yönetim kurulunca onaylanan kredilerde Kurul Kararlarının, davacı Bankanın iç mevzuatındaki hükümlere uygunluğunun irdelenmesinin, ilgili kısımda yer verilen yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılması ve Bankanın en yüksek yönetim ve karar organı olan yönetim kurulunun geniş takdir hakkı da gözetilerek somut olaylara uygulanması gerektiği, ancak; yönetim kurulunun takdir hakkını kullanırken yasa ve bankacılık teamüllerine uygun hareket ederek kredinin geri dönüşünün emniyet altına alınması yönünde azamî özeni göstereceğinin ise izahtan vareste olduğunu belirterek, 600 milyar TL (10.000.000.-$) kredinin, net ekspertiz değerleri 783,1 milyar TL olan taşınmazlar üzerine kredinin %200 fazlası tutarında olmak üzere 1,8 trilyon TL ipotek alınmak suretiyle kullandırılmış olması ile, ipotek alınan gayrimenkullerin net ekspertiz değerlerinin onaylanan krediyi karşılamakta olduğu, sağlam teminata bağlanarak kullandırılmış olan, yönetim kurulunun 08/12/1995 tarih 41 Nolu toplantısında, …, …’in imzalan ile onaylanan bu kredi yönünden davalı yönetim kurulu üyeleri ve diğer davalılar; … Şube Müdürü …’in sorumlu tutulmasını gerektirecek kusurları olmadığı sonucuna varıldığını belirlemişlerdir. Yönetim kurulunun 30/05/1996 gün 18 Nolu toplantısında onaylanan 5.000.000.-USD dövizi natık teminat mektubu kredisi yönünden ise, 24/05/1996 tarihli ek istihbarat raporunda; firmanın şu ana dek üretim, ticaret ve yatırım faaliyeti bulunmadığı, firmanın incelemesi yapılan 31/12/1995 tarihli bilançosuna göre 167.250.000.000,00 TL’ye çıkarılan sermayenin tamamı ödenmiş görünmekle birlikte ortaklardan alacak olarak yer almakta olduğu, davacı Bankadan kullanılan kredilerin de firmanın yatırımı bulunmadığından ortaklardan alacaklar hesabında izlenmekte olduğu, firmanın mali müşavirinin, sermayenin ve kullanılan kredinin ortaklardan … tarafından çekildiği ve ileride yatırım amacıyla geri konulacağını belirttiği, firma ve ortakları ile ayrıca ortakların hissedarı oldukları firmaların senet protestosu ve karşılıksız çekine rastlanılmamış olduğu, firmanın 31/12/1995 tarihli bilançosuna göre marjsız serbest varlığının (-9.010.000.000.-TL) negatif olarak bulunduğunun, belirtildiğini, istihbarat raporunda kredi kullandınlmasına engel olacak bir bilgi bulunmamasına karşın, firmanın; davacı Bankadan önce kullandığı krediyi yatırıma dönüştürememiş olması, faaliyete başlamamış olması dolayısıyla; elde edeceği kar, fon yaratabilme, dolayısıyla krediyi geri ödeyebilme gücü, fınansal rasyoları vb. firmanın geleceği ile ilgili hiçbir öngörüde bulunmak ve değerlendirme yapmak mümkün olmadığından, tahsis edilecek kredide, kredilendirmenin en önemli prensiplerinden “emniyet” prensibinin somut olayda çok daha öne çıkmış olduğunu, ancak; 5.000.000.-USD tutarında (400.000.000.000.-TL) DNTM kredisinin teminatı için, kredinin %200 fazlası ile olmak üzere 1.800.000.000.000.-TL ipotek alındığı ve fakat ipotek alınan gayrimenkul üzerinde; üçüncü kişi adına 86.340.000.000.- TL firmanın önceki 10.000.000,-USD (600.000.000.000,00 TL) tutarındaki kredisi için alınmış 1.670.000.000.000.-TL olmak üzere toplam 1.756.340.000.000.- TL ipotek bulunduğu, dolayısıyla taşınmazın ekspertiz değerinde marj bulunmadığı tespit edilmekte olup, net ekspertiz değeri açısından marjı bulunmayan gayrimenkul üzerine ipotek tesis edilmesi ile onaylanan kredide davalı Yönetim Kurulu üyelerinin özenli davranmamış olduklarını, 30/05/1996 tarih 18 Nolu kararda imzaları bulunan davalı Yönetim Kurulu üyeleri …’in kusurlu olduklarını, yönetim kurulu üyeleri dışındaki davalıların ise teklifin/önergenin bir üst makamca kabul edilmeyip tümden red edilmesinin, kısmen kabul edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin mümkün olması hasebiyle kusurlu olmadıklarını,
Yönetim kurulunun 07/11/1996 tarih 39 Nolu toplantısında onaylanan 1.500.000.-USD dövize endeksli kredisi yönünden, 08/12/1995 tarihinde onaylanan 10.000.000.-USD, 30/05/1996 tarihinde onaylanan 5.000.000.-USD tutarındaki kredilerden geri dönüş olmadığı ve istihbaratı yapılmamış olan ve mali durumu bilinmez vaziyetteki firmaya açılacak yeni kredinin sağlam teminatla verilerek kredinin geri dönüşünün emniyet altına alınmasının önem arz ettiği fakat; 07/11/1996 tarihinde onaylanan 1.500.000.-USD tutarındaki kredinin önceki krediler için ipotek alınmış olan 18/12/1995 tarihli ekspertiz değeri 765.000.000.000.-TL olan taşınmaz üzerindeki mevcut ipoteğin bu kredi için de geçerli olması şartı ile onaylandığı, dolayısıyla kredinin onay tarihi itibariyle yeterli teminat öngörülmeksizin onaylandığının anlaşılmakta olduğu, kefil alınması şart koşulan şahısların ise malvarlıkları ile ilgili araştırma yapılmamış olduğu, dolayısıyla, net ekspertiz değeri açısından marjı bulunmayan gayrimenkul üzerine ipotek tesis edilmesi ile onaylanan kredide davalı yönetim kurulu üyelerinin kredinin geri dönüşünü emniyet altına alacak şekilde yeterli teminat almayarak özenli davranmamış olan, 07/11/1996 tarih 39 Nolu kararda imzaları bulunan davalı Yönetim Kurulu üyeleri…’in kusurlu olduklarını, yönetim kurulu üyeleri dışındaki davalıların ise teklifin/önergenin bir üst makamca kabul edilmeyip tümden red edilmesinin, kısmen kabul edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin mümkün olması hasebiyle kusurlu olmadıklarını,
…. Tic. A.Ş.’ye kullandırılan krediden dolayı, istihbarat raporuna bakıldığında firma hakkında herhangi bir olumsuz değerlendirmeye yer verilmemiş olduğunu, iş bu istihbarat raporunda yer alan verilere göre firmaya kredi açılmasına engel bir durum bulunmadığını, krediye karşılık alman teminatlar yönünden bakıldığında; ekspertiz değerleri toplamı kredi tutarının çok üzerinde olan gayrimenkulier üzerinde kredinin iki katı tutarında ipotek alınmış olup, dolayısıyla iş bu kredinin onaylanması yönünden Yönetim Kurulu üyeleri …’in ihmal, hata ve kusurlarının bulunmadığını, Ticari Krediler Müdürü … ve müdür yardımcısı …’in; teminatların tesisi, kredinin kullandırıra ve takip süreçlerinde ihmal, hata ve kusurlarının bulunmadığını,
Bankacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan 11/12/2020 tarihli ek raporda ise; dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. firmasına tahsis edilen 2. ve 3 no’lu kredinin tahsis edildiği tarih itibariyle, teminat olarak ipotek alınması şart koşulan taşınmazların, o andaki net ekspertiz değerlerinin, tahsis edilen kredilerin tutarlarını karşılamıyor olması dolayısıyla, kredilerin onaylanmasında imzası bulunan davacı Bankanın yönetim kurulu üyelerinin kusurlu oldukları sonucuna varıldığını belirttiklerini, kök rapora karşı davalı yönetim kurulu üyeleri vekillerinin itiraz ve beyanları dolayısıyla yapılan incelemeler sonucunda, ipotek alınan taşınmazların kredinin açıldığı tarihteki ekspertiz değerlerinin her ne kadar o an itibariyle tahsis edilen kredi tutarını karşılamadığı sabit ise de ipotek alınan gayrimenkullerin bulundukları konum gözetilerek, potansiyel değer artışlarının da değerlendirilmesi gerektiğini, iş bu taşınmazlar özelinde salt mevcut ekspertiz değerleri üzerinden değerleme yapılarak sonuca gidilmesi ile doğru sonuca ulaşılamayabileceğini, bu çerçevede yeniden yapılan incelemeler sonucunda, tahsis edilen kredilerin yaklaşık 3 katı tutarında alınmış olan ipotek bedellerinin tamamının tahsil edilmiş olması, tahsil edilen ipotek bedellerinin kredinin anaparası ve masrafları ile birlikte bir miktar faiz borcunu da karşılamış olduğunun tespit edilmiş olması karşısında, … San. ve Tic. A.Ş. firmasına tahsis edilen; 2. kredinin onaylanmış olduğu, 30/05/1996 tarih 18 Nolu kararda, 3. kredinin onaylanmış olduğu, 07/11/1996 tarih 39 Nolu kararda, imzaları bulunan davalı Yönetim Kurulu üyeleri …’in kusurlu bulunduklarına dair kök rapordaki görüş ve kanaatinin değiştiğini, adı geçen davalı yönetim kurulu üyelerinin tahsis edilen iş bu iki kredinin tahsis edilmesinde de; kredilerin geri dönmesi konusunda üzerlerine düşen görevi yaptıklarını, kredilerin tahsisinde ihmal, hata ve kusurlarının bulunmadığı belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, bankacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda da belirtildiği, Dairemizin de kabulünde olduğu üzere, davacı banka tarafından dava dışı …. A.Ş.’ne kullandırılan 2.000.000 USD tutarındaki dövize endeksli kredinin kullandırılmasında tüm mali, istihbari bilgilerin bir üst makama iletildiğinden davalılar …’ın kredi tahsisinde kusurlarının bulunmadığı, kredi onayının ise yönetim kurulunun takdir hakkı kapsamında bulunduğu, yönetim kurulu tarafından onaylanan 2.000.000 USD’lik kredi için 1.500.000 USD bedelli banka teminat mektubunun teminat olarak alındığı, 500.000 USD için ise kefalet alındığından yönetim kurulu üyeleri olan davalılar…’nın kredi tahsisinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığı tespit edilmesi ve 5.000.000 USD’lik kredi yönünden ise, tüm mali ve istihbari bilgilerin bir üst makama aktarılmış olması sebebiyle davalılar …’ın kusurlu olmadığı, yönetim kurulu üyeleri bakımından da 5.000.000 USD tutarındaki kredi için kefalet ve banka teminat mektubunun alınmış olması nedeniyle davalı olan yönetim kurulu üyeleri…’nın kusurları bulunmadığının tespit edildiği,
…. Tic. A.Ş.’ne kullandırılan krediden ötürü istihbarat raporunda firma hakkında herhangi bir olumsuz değerlendirme bulunmadığından firmaya kredi açılmasında engel durum olmadığı gibi kredinin iki katı tutarında ipotek alındığı, yönetim kurulu üyeleri …’in söz konusu kredinin tahsisinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığı,
Bankacı bilirkişiler kök raporlarında … San. Tic. A.Ş.’ne davacı şirketin yönetim kurulunun 08/12/1995 tarih ve 41 no’lu toplantısında kullandırılan 10.000.000 USD dövize natık teminat mektubu kredisinde istihbarat bültenindeki bilgi ve verilerin her ne kadar olumlu değil ise de, davacı banka yönetim kurulunca onaylanan kredilerde kurul kararlarının, davacı bankanın iç mevzuatındaki hükümlere uygunluğunun irdelenmesinin ilgili kısımda yer verilen yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılması ve bankanın en yüksek yönetim ve karar organı olan yönetim kurulunun geniş takdir hakları da gözetilerek somut olaylara uygulanması gerektiği, yönetim kurulunun takdir hakkını kullanırken yasa ve bankacılık teamüllerine uygun hareket ederek kredinin geri dönüşünün emniyet altına alınması yönünde azami özeni göstereceğinin izahtan vareste olduğunu, 10.000.000 USD’lik kredi yönünden %200 fazlası tutarında olmak üzere 1.8 Trilyon TL ipotek alınmak suretiyle kullandırılmış olması nedeniyle ipotek alınan gayri menkullerin net ekspertiz değerlerinin onaylanan krediyi karşılamakta olduğu, sağlam teminata bağlanarak kullandırılmış olan bu kredi yönünden imzaları bulunan yönetim kurulu üyeleri olan …, …’in ve yönetim kurulu üyeleri dışındaki diğer davalıların herhangi bir kusurlarının ve sorumluluğunun bulunmadığı,
30/05/1996 gün ve 18 no’lu yönetim kurulu toplantısında onaylanan 5.000.000 USD dövize natık teminat mektubu kredisi ile Yönetim kurulunun 07/11/1996 tarih 39 no’lu toplantısında onaylanan 1.500.000 USD dövize endeksli kredi yönünden istihbarat raporunda kredi kullandırılmasına engel olacak bir bilgi bulunmamasına karşın, firmanın davacı bankadan önce kullandığı krediyi yatırıma dönüştürememiş olması, faaliyete başlamamış olması dolayısıyla elde edeceği kar, fon yaratabilme, dolayısıyla krediyi geri ödeyebilme gücü, fınansal rasyoları vb. firmanın geleceği ile ilgili hiçbir öngörüde bulunmak ve değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, 5.000.000 USD tutarında (400.000.000.000 TL) DNTM kredi ve 1.500.000 USD dövize endeksli kredilerin teminatı için, kredilerin %200 fazlası ile olmak üzere 1.800.000.000.000 TL ipotek alındığı ve fakat ipotek alınan gayrimenkul üzerinde üçüncü kişi adına 86.340.000.000 TL firmanın önceki 10.000.000 USD (600.000.000.000,00 TL) tutarındaki kredisi için alınmış 1.670.000.000.000 TL olmak üzere toplam 1.756.340.000.000 TL ipotek bulunduğu, dolayısıyla taşınmazın ekspertiz değerinde marj bulunmadığı tespit edildiğinden, net ekspertiz değeri açısından marjı bulunmayan gayrimenkul üzerine ipotek tesis edilmesi ile onaylanan kredide davalı Yönetim Kurulu üyelerinin özenli davranmamış olduklarını, 30/05/1996 tarih 18 no’lu ve 07/11/1996 tarihli 39 no’lu kararda imzaları bulunan davalı Yönetim Kurulu üyeleri …’in kusurlu olduklarını, yönetim kurulu üyeleri dışındaki davalıların ise teklifin/önergenin bir üst makamca kabul edilmeyip tümden red edilmesinin, kısmen kabul edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin mümkün olması hasebiyle kusurlu olmadıkları tespit edilmiş ise de, itiraz üzerine alınan ek raporda ise, … San. ve Tic. A.Ş. firmasına tahsis edilen 2 ve 3 no’lu krediler yönünden, ipotek alınan taşınmazların kredinin açıldığı tarihteki ekspertiz değerlerinin her ne kadar o an itibariyle tahsis edilen kredi tutarını karşılamadığı sabit ise de, ipotek alınan gayrimenkullerin bulundukları konum gözetilerek, potansiyel değer artışlarının da değerlendirilmesi gerektiği, tahsis edilen kredilerin yaklaşık 3 katı tutarında alınmış olan ipotek bedellerinin tamamının tahsil edilmiş olduğu, tahsil edilen ipotek bedellerinin kredinin ana parası ve masrafları ile birlikte bir miktar faiz borcunu da karşıladığı, bu hale göre dava dışı … San. ve Tic. A.Ş.’ne tahsis edilen; 2 no’lu kredinin onaylandığı, 30/05/1996 tarih 18 nolu kararda 3 no’lu kredinin onaylandığı, 07/11/1996 tarih 39 no’lu kararda, imzaları bulunan davalı Yönetim Kurulu üyeleri olan …’in tahsis edilen krediler bakımından yeterli teminat alınmış oluşu ve her iki kredinin tahsis edilmesinde de; kredilerin geri dönmesi konusunda davalıların ihmal, hata ve kusurlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava dışı …. A.Ş., …. A.Ş.’ne davalılarca tahsis edilip kullandırılan kredilerde yeterli teminatların alındığı, kredilerin tahsis edilmesinde ve kredilerin geri dönmesi konusunda davalıların herhangi bir ihmal, hata ve kusurlarının bulunmadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, eldeki dava da, davacı bankanın eski yönetici ve çalışanlarına yönelik sorumluluk davası açılmış olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ve kendisini vekil ile temsil ettriren davalılar yararına 127.359,68 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4 maddesinde: maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin, bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı, düzenlenmiş olup, düzenleme ve eldeki davanın da maddi tazminat davası olduğu gözetildiğinde açılan davanın tümüyle reddine karar verilmiş olmakla karar tarihindeki tarife hükümleri dikkate alındığında davalılar lehine maktu vekalet ücreti yerine nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/11/2022 ve 2021/6661 Esas 2022/7860 Karar sayılı içtihatı).
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2022 tarih ve2014/415 Esas 2022/40 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 7,88 TL başvcurma harcı ile 179,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 187,78 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-AAÜT’nin 13/4.maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek istinafa başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/06/2023

Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.