Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/489 E. 2022/690 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/489 Esas 2022/690 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/489
KARAR NO : 2022/690

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2022
NUMARASI : 2015/300 Esas
DAVACI :
İFLAS İDARE MEMURLARI:
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
TALEP : İHTİYATİ TEDBİR
TALEP TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir talebi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir talep eden tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; öncelikli olarak davalı şirketlerin birinin, birkaçının veya hepsinin feshine karar verilmesinin uygun bir çözüm olup olmadığı hakkında değerlendirme yapmasını ve bilirkişinin bu konuda görevlendirilmesini, feshin uygun çözüm olması halinde dosya tefriki de yapılarak davanın daha fazla uzamadan fesih kararıyla sonuçlandırılmasını, mahkemece davalı şirketlerin bazıları bakımından feshin uygun bir çözüm olmadığına karar verilmesi halinde, ilgili şirketler bakımından dava tarihinden itibaren mevcut taşınmazlar esas alınıp, şirket hakim ortağının kendi kurduğu şirketlere geçen taşınmazlar da dikkate alınmak suretiyle gerçek ayrılma akçesi tutarının hesabının bilirkişi marifetiyle yaptırılmasını, icabında mevcut taşınmazlar üzerinde müflisin hissesi nisbetinde takyitsiz birlikte mülkiyet hakkı tanınarak ayrılma akçesinin belirlenip, müflise düşen payın ödenmesine karar verilmesini, müflisin talep hakkının korunması için davalı şirketlerin mal varlıkları üzerindeki tasarrufları kısıtlayıcı tedbir kararı verilmesini, bu tedbirin halihazırda şirketlerin hukuken yönetim kurulu mevcut olmadığından verilmesinin zorunlu olduğunun da vurgulanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosyanın bilirkişi incelemesi aşamasında olduğu, davalı şirketlerin birden fazla olduğu, her bir şirket yönünden tedbir koşullarının ayrı ayrı oluşması gerektiği, mevcut delil durumu itibariyle şirketlerin feshi gerektiği iddiasının yaklaşık olarak ispat edilemediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada davalı olarak gösterilen şirketlerde … ve …’ın, payların takriben % 95’ine sahip olan ortakları olduğunu, kardeş olan bu iki ortağın aralarında bir protokol yaparak şirketlerde …’a düşen hissenin ödenerek onun şirketlerdeki ortaklığının sonlandırılması hususunda 2012 ylında anlaşma yaptığını, …’ın bu protokolün gereklerini yerine getirmediğini, daha sonra bu iki kardeş arasında 2012 yılında ceza davası açılmasıyla sonuçlanan bir kavga yaşandığını, devam eden süreçte her iki kardeşin birbirleriyle anlaşma zemininde buluşamayacak seviyede ilişkilerinin bozulduğunu, 2015 yılında her iki kardeş ve …’ın oğlu … hakkında, yöneticisi oldukları aracı kurumla alakalı olarak iflas kararı verildiğini, bu tarihten itibaren, şirketlerde çoğunluk hissesini elinde bulunduran …’ın ve oğlu …’ın TTK m. 363/2 uyarınca şirketlerdeki yönetim kurulu üyeliği düştüğünü, buna rağmen … ve … şirketlerdeki yönetim kurulu üyelikleri son bulmamış gibi görevlerine devam ettiğini, yönetim kurulu toplantı ve karar nisabı bulunmamasına rağmen, sanki hukuken geçerli yönetim kurulu mevcutmuş gibi genel kurulları toplantıya davet ettiğini, ilk derece mahkemesinin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinden TTK m. 531 uyarınca ve diğer sebeplerle şirketlerin feshi ya da ayrılma akçesinin taraflarına ödenmesinin talep edildiğini, TTK m. 531 hükmünün “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” lafzını taşıdığını, bu madde uyarınca mahkeme feshin uygun çözüm olduğuna kanaat getirirse feshe karar vereceğini, başka bir çözüme karar verebilmesi de “fesih yerine” bu çözümü uygun bulmasına bağlı olduğunu, ancak bu yöntemin uygulanması için de fesih koşullarının oluşmasının şart olduğunu, feshin yerine uygulanan bir yöntemin söz konusu olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep ; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Anılan hükümlerden anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispatlamakla yükümlüdür. Hal böyle olunca, mahkemece ihtiyati tedbire ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, ihtiyati tedbir talep eden davacının tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispatlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi.25/05/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.