Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/482 E. 2022/428 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/482 Esas 2022/428 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/482
KARAR NO : 2022/428

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2022
NUMARASI : 2021/789 Esas 2022/74 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı bankayla ticari kredi sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin sözleşmede kefil olarak yer aldığını, davalının kredi borcunu ödememesi üzerine müvekkiline yapılan ihbar nedeniyle müvekkilinin kefil sıfatıyla bankaya 29.850,00 TL ödediğini, ödenen bedelin halefiyet ilkesi gereğince asıl borçlu olan davalıdan rücuen tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı ile banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil olduğu, kefaletin geçerli olması için eş rızasının gerektiği, davacının kefaletine ilişkin eş rızasının bulunmadığı, TBK’nun 584/3. Maddesindeki istisnai durum gerçekleşmediği, davacının geçersiz kefalet nedeniyle kefil adı altında yaptığı ödemeleri asıl borçludan kefil sıfatıyla talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından bankaya yazılan müzekkereye verilen cevapla dava konusu kredi sözleşmesi ve dekontların dosyaya kazandırıldığını, dekontlarda kurumsal kredi ifadesine yer verildiğini, kullanılan kredi türünün tespiti için bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, genel kredi sözleşmesine bağlı olarak hangi kredi türünün kullandırıldığı hususunun araştırılmadığını, banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, kefalet sözleşmesinin geçersizliğine karar verildiği takdirde müvekkilinin borçlu olduğu bilinciyle hareket ettiği ve banka dekontunda da kefil sıfatıyla ödemede bulunduğu için bu aşamada bankaya karşı sebepsiz zenginleşme davası da açılamadığını, delillerin toplanmadığını, karardan sonra bankaya başvurulduğunda kredinin 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak sübvansiyonlu – yaygın bitkisel üretim – işletme kredisi olduğu ve bu kapsamda kefilin eş rızasının aranmasına gerek bulunmadığının bildirildiğini, davanın konusunun kefaletin geçerli olup olmadığına yönelik olmadığını, kefaletin geçersizliğine ilişkin taraflar arasında bir çekişme bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Beypazarı İcra Müdürlüğünün 2021/677 sayılı takip dosyası sureti, genel kredi sözleşmesi sureti, davalı tarafından bankaya yapılan kredi ödemesine ilişkin banka dekontları dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Beypazarı İcra Müdürlüğünün 2021/677 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine kefillikten doğan rücuen alacak dayanak gösterilerek toplam 32.089,30 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 19/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük itiraz süresi içerisinde 20/08/2021 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Anılan icra takip dayanağı kefillikten doğan rücuen alacağın ödeme sebebi olarak gösterilen genel kredi sözleşmesinin dava dışı Ziraat Bankası ile davalı arasında akdedildiği, 24/10/2017 tarihli 100.000,00 TL limitli sözleşmede davacının 110.000,00 TL limit ile müteselsil kefil olduğu görülmüştür.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ekinde dava dışı … Bankası Beypazarı/Ankara şubesi tarafından müvekkilinin başvurusu üzerine verilen 14/02/2022 tarihli cevabi yazıyı ibraz etmiştir. Anılan yazıda davalıya 16/01/2018 tarihinde kullandırılan kredinin 2018 sübv. – yaygın bitkisel üretim – işletme kredisi olduğu, söz konusu kredide 11/04/2013 tarihli resmi gazetede yayınlanan 6455 sayılı Kanunun 77. maddesi ile BK’nun 584. maddesine eklenen son fıkrası gereğince kefilin eş rızasının alınmadığı belirtilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlunun kredi borcunu ödemediğini, banka tarafından ihtarname gönderilmesi üzerine davalının kredi borcunun kefil sıfatıyla bankaya ödendiğini, ödenen bedelin asıl borçlu olan davalıdan rücuen tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının genel kredi sözleşmesinde eş rızasının bulunmadığı, kefaletin geçersiz olduğu, kefil adı altında yaptığı ödemeleri asıl borçludan kefil sıfatıyla talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takip dayanağı olan ve davacı tarafından kefil sıfatıyla ödenen kredi borcunun kaynaklandığı genel kredi sözleşmesindeki davacı kefaletinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan geçerlilik koşullarını taşıyıp taşımadığı, kefalet geçersiz ise davacının davalıdan vekaletsiz iş görme ve/veya sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak talepte bulunup bulunamayacağı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davacının kefil sıfatıyla ödediğini iddia ettiği kredi borcunun kaynaklandığı genel kredi sözleşmesindeki kefalet TBK’nun yürürlükte bulunduğu 24/10/2017 tarihinde imzalanmıştır.
TBK’nun 583. maddesinde kefalet sözleşmesinin şekil koşulları, 584. maddesinde ise eş rızası düzenlenmiştir.
Buna göre kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı gibi, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Öte yandan eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında vereceği yazılı rızasıyla kefil olabilir.
TBK’nun 584/1. maddesinde düzenlenen eş rızasının istisnası ise 6455 sayılı Kanunun 77. maddesi uyarınca 28/03/2013 tarihinde yasaya eklenen TBK’nun 584/3. fıkrasıdır. Davacının kefalet sözleşmesi de anılan yasal değişiklik tarihi olan 28/03/2013 tarihinden sonra, 24/10/2017 tarihlidir. Anılan yasal düzenleme gereğince ticaret siciline kayıtlı işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eş rızası aranmayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının dava dışı bankaya kefil sıfatıyla yaptığı ödemenin dayanağı olan genel kredi sözleşmesindeki kefaletin TBK’nun 584/3. maddesindeki eş rızasının istisnası niteliğinde olup olmadığı araştırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken TBK’nun 584/3. maddesi yönünden hiçbir inceleme yapılmadan uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli niteliğe sahip delil toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davacının kefaletinin geçersiz olması durumunda da davacının kefil sıfatıyla yaptığı ödemeyi vekaletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan talep edip edemeyeceği hususları da tartışılması gereken bir diğer husustur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2022 tarih ve 2021/789 Esas 2022/74 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022
Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.