Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/463 E. 2023/886 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/463 Esas 2023/886 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/463
KARAR NO : 2023/886

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI : ….
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2023

Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma veya çıkarılmaya ilişkin ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve dava dışı …’nın davalı şirkette ortak olduklarını, müvekkilinin davalı şirketin eski müdürü olduğunu, diğer ortak …’nın kendisinin izni ve bilgisi dışında bazı iş ve işlemler yaparak şirketle ilgili evrakları imzalamış olduğunu, kendisini müvekkilinin defalarca kez şifahen uyarmasına rağmen bu uyarılarının dikkate alınmadığını, davalı şirketin diğer ortağı ile arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini, bu nedenle de haklı sebeplerle davalı şirket ortaklığından ayrılmak istediğini, müvekkilinin davalı şirket müdürlüğü görevinden istifa ettiğini, Ankara 69. Noterliği …. Yevmiye Nolu 12.02.2020 tarihli ihtarname ile durumu şirketin diğer ortağı olan …’ya bildirdiğini iddia ederek davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin işletme konusunun sigorta eksperliği olduğunu, şirkette davacı …’ın %2 paya sahip olduğunu, diğer ortak ve fer’i müdahil …’nın %98 oranda paya sahip olduğunu, davacının münferit imza yetkisine sahip şirket müdürü olduğunu, … … Yönetmeliği m. 5.ç hükmüne göre; bir tüzel kişinin eksperlik faaliyetlerinde bulunabilmesi için “mesleki faaliyetlerde şirketi imzası ile temsil ve ilzam eden yetkililerinin eksper olması”nın zorunlu olduğunu, davacının şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılınmış olmasının nedeninin de bu olduğunu, davacının şirketten çıkma talebinin kabul edilmesi halinde diğer ortak ve fer’i müdahilin eksper belgesi bulunmadığından tek ortaklı olarak şirketin ayakta tutulmasını kuruluş amacına uygun faaliyette bulunmasının mümkün olmayacağını, davacının keşide ettiği ihtarnamenin davalıya ulaşmamış olduğunu, davacının şirketi yönetim ve temsil yetkisini kötüye kullanmış olduğunu, bağlılık ve rekabet etmeme yükümüne aykırı eylemleri ile şirketi zarara uğratmış olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı tarafından davalı Şirketin yetkili temsilcisi ve ortağı olarak Şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi talebi ile dava açmış olup TTK 638/2.m. gereğince Şirket ortaklığından çıkma talebi yönünden haklı nedenin varlığını dosya kapsamında usulüne uygun deliller ile davacının kanıtlamakla yükümlü olduğu, ne var ki haklı neden olarak ileri sürdüğü dava dışı ortak …’nın birtakım işlem ve belgelere kendisinin uyarısına rağmen imza atarak Şirketi zarara uğrattığı yönünde somut zarar iddiasını ve illiyet bağını ortaya koyan delilleri dosyaya sunmadığı, zarar olgusunu ortaya koyan somut işlemleri bildirmediğinden bu konuda herhangi bir araştırma ve çıkma talebine dayanak haklı neden yönünden bir değerlendirme yapılmasına hukuken olanak bulunmadığı, yerleşik içtihatlar gereğince çıkma talep eden Şirket ortağı tarafından ileri sürülen ve delillerle desteklenmeyen gerekçelerin şirket ortaklığından çıkmak için haklı sebep teşkil etmeyeceği (Yargıtay 11. HD.Başkanlıı’nın 22.06.2016 tarih, E. 2015/9114, K. 2016/6883 sayılı ilamı), diğer taraftan davacının çıkma talebine karşılık olarak davalı tarafından dosyaya sunulan e-postaların kişisel veri niteliğinde olup HMK 190.m. gereğince kanuna aykırı delil olarak kabul edileceğinden ve davacı yönünden haklı nedenin varlığı da dosya kapsamında sabit olmadığından haklı nedenin yaratılmasında davacının kişisel kusuru bağlamında ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin bugüne kadar şirket ortağı ve müdürü olarak görevini layıkıyla yerine getirmeye çalıştığını, ancak diğer ortağın müvekkilinin muvafakati olmaksızın, izni ve bilgisi dışında bazı iş ve işlemler yaparak şirketle ilgili evraklar imzaladığını, yapılan uyarılara rağmen bu yöndeki eylemlerine devam ettiğini, bu hususun haklı neden oluşturduğunu, davalı yanca dosyaya sunulan beyanlarda taraflar arasındaki husumetin ikrar edildiğini, bu ikrarın HMK.nun 188/1.maddesi gereğince müvekkilince ileri sürülen vakıaları taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkardığını ve bunun sonucu olarak ispatın gerekmediğini, mahkemece bu hususların gözetilmediğini, … gelen yazı cevabında davalı şirketin 08/04/2021 tarihinde sigortalı eksperleri levhasından silindiğinin bildirildiğini, böylelikle davalı şirketin kuruluş amacına ulaşmasının imkansız hale geldiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin talebin reddedilmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerledirilmediğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK 638/2. m. gereğince limited şirket ortaklığından çıkma kararı verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dosyada mevcut davalı Şirkete ait ticaret sicil kaydının incelenmesinde; davalı … kuruluş tarihinden itibaren aksi yönde karar alınıncaya kadar davacının temsil ve ilzama yetkilendirildiği, fer’i müdahale talep eden …’nın ise davalı Şirketin diğer ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 7.ATM’nin 2020/636E. 2021/161K. sayılı dosyasının incelenmesinde; 24/02/2021 tarihli karar ile davalı … işbu dava dosyasında temsil etmek üzere davalı Şirketin ortaklarından …’nın atandığı görülmüştür.
22/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olayda davacı tarafından ileri sürülen çıkma talebi yönünden iddianın ispatına ilişkin olarak dosya kapsamında hiçbir bilgi veya belge bulunmadığı, iddia edildiği gibi feri müdahil diğer ortak “şirket adına” işlem yapmış olsaydı bile, söz konusu işlemlerin davalı … bağlamayacak ve davalı … zarar doğuran bir sonuç doğuramayacağı, 28.08.2013 tarih ve 8393 sayılı …. kaydına göre davacı, davalı şirketin tek müdürü olduğu, fer’i müdahil diğer ortağın şirketi temsil yetkisi bulunmadığı, işleri durdurmalarını talep eden ve şirketin zararına epostalar yollamış olduğunu ileri sürmüş ve bu iddiasına ilişkin olarak eposta örnekleri sunduğunu, ancak davalı tarafından sunulan söz konusu e-postaların davacının (kurumsal şirket adresi olmayan) “…@gmail.com” adresinden alınan, bu adres sayfasına girilerek elde edilmiş e-postalar olduğu, anılan e-postalar değerlendirilmeye alınmış olsa bile, bunlarda davalının “müşteri çevresine şirkete iş göndermemelerini yaydığı, şirketin müşterilerine mail atarak “ kuracağım yeni şirkete iş gönderin” dediği iddiasını ispat için yeterli bir kanıtın yer almadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında davacı ve dava dışı …’nın davalı şirketin ortakları oldukları, davacının davalı … münferiden temsile yetkili bulunduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma koşullarının oluşup oluşmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
6102 Sayılı TTK’nun 638/2. maddesinde, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği düzenlenmiştir.
Hakim her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığını durumun özelliğine göre ortaklığın yapısını gözeterek takdir edecektir.
…’na göre haklı sebep; hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.
Limited şirket, anonim şirkete nazaran kişisel niteliklerin de gözetildiği bir özelliğe de sahiptir. Bu anlamda ortaklar arasındaki uyumsuzluk gibi şahsi sebepler de haklı sebep olarak ileri sürülebilir.
Haklı sebep kavramı kanunda çoğul olarak belirtilmiş ise de tek bir sebep bile niteliği ve ortaya çıkardığı sorunlar gözetildiğinde şirket ortaklığından çıkma ve şirketin feshi için yeterli haklı sebep oluşturabilir.
Çıkma talebi ile açılan her davada haklı nedenin varlığının ayrıca iddia ve ispatlanması zorunludur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı tarafından davalı Şirketin yetkili temsilcisi ve ortağı olarak Şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi talebi ile eldeki dava açılmış olup, TTK 638/2.m. gereğince Şirket ortaklığından çıkma talebi yönünden haklı nedenin varlığını dosya kapsamında usulüne uygun deliller ile davacının kanıtlamakla yükümlüdür. Ne var ki haklı neden olarak ileri sürdüğü dava dışı ortak …’nın birtakım işlem ve belgelere kendisinin uyarısına rağmen imza atarak Şirketi zarara uğrattığı yönünde somut zarar iddiasını ve illiyet bağını ortaya koyan delilleri dosyaya sunmadığı, zarar olgusunu ortaya koyan somut işlemleri bildirmediği, bu haliyle haklı sebebin varlığını ispatlayamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.