Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/447 E. 2023/355 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/447 Esas 2023/355 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/447
KARAR NO : 2023/355
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2021
NUMARASI : 2021/542 Esas 2021/917 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVACILAR
DAVA : İpoteğin Fekki
DAVA TARİHİ : 16/03/2018
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023
Taraflar arasındaki ipoteğin fekki istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankadan kullandığı kredinin teminatı olmak üzere taşınmazı üzerine ipotek tesis edildiğini, kredi borcu ödendiği halde ipoteğin fek edilmediğini belirterek müvekkilinin taşınmazı üzerinde bulunan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kredi kullanımından kaynaklı borcun zamanında ve/veya hiç ödenmediğini, bunun üzerine davacıya ihtarname gönderildiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile banka kayıtlarında temlik alan varlık şirketinin davacı kooperatiften alacaklı olduğu yönünde bir kayda rastlanmadığı, banka kayıtlarında açık bir kredi riskinin de bulunmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 22. maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda banka kayıtlarının kesin nitelikte delil niteliğinde olduğunun açıkça belirtildiği, temlik şirketinin bu şekilde iddia edilen alacağı ve hakları temlik ettiği banka kayıtlarında yer almayan alacağı davacının ödediğini ispatlamasını beklemenin sözleşmenin ve hakkaniyete aykırı düşeceği, kredi geri ödemelerinin mevcudiyetinin ve ödendiğinin davacının ispatlaması yerine kredi alacağının mevcut olduğunun ispat yükünün davalı banka üzerinde bulunduğu, ödeme planlarıyla ilişkilendirilen kooperatif kayıtlarında tahsilat bilgilerine yer verilmesi de göz önüne alınarak banka kayıtları, sözleşmenin 22. maddesi ve bilirkişi tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda taşınmazlar üzerine konulan ipoteklerin dayanağını oluşturan borcun ödenmediğine veya alacağın bulunduğuna yönelik banka kaydının bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacılar adına kayıtlı… nolu parsellerde kayıtlı taşınmazlar üzerine 26/07/2000 tesis tarihli 150.000,00 TL bedelli olarak konulan ipoteklerin ayrı ayrı kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacak hakkının tüm fer’ileri ve teminatlarıyla birlikte… A.Ş.’ye temlik edildiğini, genel haciz yoluyla başlatılan takibe müşterek müteselsil borçluların itirazı üzerine itirazın iptali davası açıldığını, icra/dava safahatı bu aşamada iken müvekkili ile … şirketi arasında akdedilen alacağın temliki sözleşmesi ile bankanın bir kısım tahsilatı gecikmiş ve takibe intikal etmiş alacaklarının temlikinin söz konusu olduğunu, davanın konusu fekki talep edilen ipoteğinde bu alacağın temliki kapsamında bulunduğunu, temlikin kazandırıcı bir tasarruf işlemi olup, borç sözleşmesi niteliği taşıdığını, devredenin kişiliğine bağlı yan hakların devralana geçmeyeceğini, ancak rehin, kefalet, hapis hakkı, kanuni ipotek hakkı, mülkiyeti saklı tutma hakkının temlik ile birlikte devredilmiş sayılacağını, dava açma hakkıyla icra takibinde bulunma hakkının da fer’i hak olarak nitelendirileceğini, bu haklarında devredene geçtiğini, ipotek hakkı, ipoteğin bağlı olduğu alacakla birlikte temlik alana geçeceğini, Yargıtay kararlarına göre müvekkilinin bu davada davalı sıfatı bulunmadığını, temlik sözleşmesi ile birlikte “… 31.10.2007 tarihi itibariyle mevcut ve portföy kapsamında yer alan tüm nakit ve nakde dönüşmüş gayrınakdi kredilerden kaynaklanan alacakların ferileri ve teminatları ile birlikte alış bedeli karşılığında …tarafından … … AŞ’ne temlik edilmiştir.” temlik sözleşmesinin, “Sözleşmenin konusu” başlığı taşıyan 3. maddesinde, 2 no’lu tanımlar başlığı taşıyan maddenin “portföy” alt başlığında alacakların fer’ileri ve tüm mevcut teminatları ile temlik edildiğini, TMK’nun 891. maddesine göre, ipotekle güvence altına alınmış bir alacağın devrinin geçerli olması, devrin tapu kütüğüne tescil edilmesine bağlı olmadığını, ipoteğin yeni alacaklıya geçmesi için tescil işleminin zorunlu bulunmadığını, ipotek ile teminat altına alınmış bir alacak hakkının temlik edilmesi halinde rehin hakkının alacağa bağlı fer’i bir sınırlı ayni hak olması nedeni ile temlik edilen alacakla birlikte kanundan ötürü yeni alacaklıya geçeceğini, ipoteğin güvence altına aldığı alacağa bağlı fer’i bir hak olduğundan alacaktan ayrılmasının mümkün olmadığını, rehinli alacağın temlikinin geçerli olması için temlik işleminin tapu siciline tescil edilmesinin gerekmediğini, sicile kayıt işlemi zorunlu olmadığını, temlik alınan kısım kadar ipotek hakkının da TBK’nun 189 maddesinde yer alan emredici düzenleme gereğince temlik alacaklısına geçeceğinin tabii olduğunu, kanunun emredici hükmü gereğince alacağın devri ile bağlı haklardan olan ipotek hakkının da intikal edeceği gerçeği karşısında, mahkemenin alacağın temlik edilmesi ile birlikte ipoteğin devrinin geçerli olabilmesi için tapu siciline tescilinin gerekli olduğu yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığını, davanın eski alacaklı temlik eden müvekkiline karşı yürütülmesine dair kararının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, müvekkilinin alacaklı olmadığını, ipotek hakkı sahibi olmadığını, tüm alacak ve alacağa bağlı haklarını devrettiğini, tapu kaydında ipotek lehdarı olarak görünmesinin ipotek hakkının temlik edilmediği anlamı taşımayacağını, davanın davalısının temlik alan şirket olduğunu, müvekkilinin davalı sıfatına sahip olmadığını, mahkemenin banka aleyhine hüküm kurmuş olmasının yasaya aykırı bulunduğunu, banka ve varlık şirketi arasında akdedilen temlik sözleşmesi ve teslime dair belgelerin sunulduğunu, teslim evrakında ipoteklerin de temlik-devir edildiğinin açıkça görüldüğünü, reddine karar verilen itirazın iptali davasının ortada bir alacak hakkı olmadığı anlamına gelmeyeceğini, sırf itirazın iptali davasının reddedilmiş olmasının alacağın bulunmadığı sonucunu doğurmayacağını, mahkeme gerekçesini alacağın olmadığına değil, davanın maddi ve hukuki olgularla ispatlanamamış olmasına dayandırdığını, yani davacıların borçlu olmadığına dair bir tespit kararı bulunmadığını, bir icra dosyası ile ilgili itirazın iptali davasının huzurdaki davaya konu taşınmazlar üzerindeki ipoteğin fekkini gerektirecek nitelikte bir dava olmadığını, itirazın iptali davasında davalının sadece müşterek müteselsil borçlular olduğunu, davacı kooperatifin itirazın iptali davasının tarafı olmadığını, mahkemenin vermiş olduğu itirazın iptali davasının reddi kararının davacı kooperatif lehine verilmiş bir yargı kararı olmadığını, şirket müvekkil bankaya borçlu iken alacağın temliki üzerine varlık … şirketine karşı borçlu duruma geldiğini, kooperatifin bankayla bir kredi ilişkisine girdiğine dair bir ihtilaf bulunmadığını, kooperatifin borcunu ödediğine dair de bir belge olmadığını, ipotek bedelinin depo edilmediğini, ipoteğin kaldırılması koşullarının oluşmadığını, dosyadaki raporların hukuka uygun bulunmadığını, raporların karara gerekçe olmasının mümkün olmadığını, davada maddi gerçeğe ulaşılmadığını, dosyadaki raporın ehil bilirkişiler tarafından hazırlanmadığını, bilirkişiler ehil olsa idi, temlik sözleşmesi ile alacağını devreden alacaklı bankanın kayıtlarında açık bir kredi riskinin olamayacağını bileceklerini, temlik sözleşmesi ile alacağını temlik eden bankanın krediyi kendi bilançosundan çıkardığını, borca dair risk kayıtlarının varlık … şirketinin kayıtlarında bulunduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde kooperatiften alacaklı olduğuna dair veriye rastlanılmamış olması kanaatiyle verilen rapor ve buna dayalı mahkeme kararının yasaya uygun bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; bireysel kredi sözleşmesinin teminatı niteliğindeki ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Dava Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, 2018/184 Esas 2018/432 Karar sayılı kararıyla tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 18/10/2018 tarih 2018/1846 esas 2018/1082 Karar sayılı kararıyla dosyada ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu taşınmazlara ilişkin bireysel kredi sözleşmesi, ipotek belgeleri, alacağın temliki sözleşmesi, yargılama aşamasında bankacı ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 12/09/2019 tarihli rapor, bankacı bilirkişiden alınan 21/02/2020 tarihli bilirkişi kök, 27/11/2020 tarihli ek rapor, ihtarname sureti, Sincan Tapu Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2005/768 sayılı icra takip dosya sureti, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas 2012/518 Karar sayılı karar sureti, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2005/6434 sayılı dosyasının sureti, ipotek fek yazısı, genel kredi sözleşmesi sureti, hesap kat ihtarnamesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Davalı banka ile davacı kooperatif arasında 02/08/2000 tarihli 600.000,00 TL limitli bireysel kredi sözleşmesi akdedildiği dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı … tarafından kredi hesabı kat edilerek 15/06/2005 tarihinde davacı kooperatife hesap kat ihtarnamesi gönderilip, toplam 91.059,86 TL alacağın 2 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir.
Davacı kooperatifin taşınmazında … no’lu parsallerde 26/07/2000 tarihinde davalı banka lehine davacı kooperatifin bankaya doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 150.000,00 TL limitli üst sınır ipoteği tesis edilmiştir.
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2005/6434 sayılı icra takip dosyasıyla alacaklı … tarafından borçlu … ve diğer borçlular aleyhine bireysel kredi sözleşmesinden kaynaklanan toplam 109.435,00 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, borçlular …’in icra takibinde borca itiraz etmesi üzerine Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas sayılı itirazın iptali davası açılmıştır.
Anılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas 2012/518 Karar sayılı dosyasında, davacı … tarafından davalılar … aleyhine itirazın iptali talebi ile açılan davada, … ihbar olunan olarak yer aldığı, yapılan yargılama sonunda bilirkişi incelemesi sonucu kayıtlara ulaşılamadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2005/768 sayılı icra takip dosyasında alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine toplam 109.435,00 TL alacağın tahsili talebi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Davalı … tarafından 24/04/2008 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile… A.Ş.’ye davacı kooperatiften olan kredi alacakları, fer’ileri ve ipotek, rehin dahil tüm teminatlarıyla birlikte temlik edilmiştir.
İpoteğin fekki talep edilen taşınmazların güncel tapu kayıtlarında, ipotek alacaklısı davalı … olarak yer almakta olup, alacağın temliki sözleşmesi gereğince ipoteğin temliki tapu kayıtlarına işlenmemiştir.
Davacı kooperatif tarafından davalı bankaya gönderilen 15/02/2018 tarihli ihtarname ile kesinleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas 2012/518 Karar sayılı kararına göre kooperatifin bankaya borcu olmadığı kesinleştiğinden, kooperatif adına kayıtlı dava konusu toplam 4 parseldeki ipoteklerin iki hafta içinde kaldırılması talep edilmiş, ihtarname 20/02/2018 tarihinde davalı bankaya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı banka tarafından 26/02/2008 tarihinde Sincan Tapu Sicil Müdürlüğüne hitaben dava konusu… parsel sayılı taşınmazdaki ipoteğin fekki talebini içerir yazı hazırlanmış ise de, anılan taşınmazın güncel tapu kaydında ipoteğin halen kayıtlarda yer aldığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ve davacı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile alınan birinci bilirkişi heyeti raporunda, banka kayıtlarında kredi hesap ekstrelerine veya ödenmeyen kredi taksitlerine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmadığı, kredilerin 2000 yılında kullanıldığı göz önünde bulundurularak temlik eden bankanın genel müdürlüğünden kredi dosyasının gelmesi üzerine tekrar yerinde inceleme yapıldığı, bu belgeler kapsamında da kredilerin ödenip ödenmediğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı, dava dosyası ve Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas sayılı dosyası kapsamında davacı kooperatifin mevduat hesap ekstreleri yer almakla birlikte ekstrelerin 2002 yılından başlaması ve ilgili ekstrelerin kredi hesaplarına ilişkin bilgi içermemesi nedeniyle kredilerin açılış şekli, miktarı, varsa ödemeler veya ödenmeyen taksitler konusunda tespit imkanı bulunmadığı, davacı kooperatifin tüm ticari defter ve kayıtlarına ulaşılamadığı, 2000 yılı defter kayıtlarında 209.636.876.146 ETL kredi alındığının kayıtlı bulunduğu, izleyen yıl bakiyesinin 191.565.224.331 ETL olduğu, ancak tüm defterlere ulaşılamadığından görünen borcun kapatılıp kapatılmadığı, kapatıldıysa nasıl kapatıldığı yolunda bir tespitte bulunulmadığı, davacı ödemelerini tam ve eksiksiz yaptığını ispatlayamadığından bu aşamada ipoteğin kaldırılması koşullarının oluşmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi kök raporunda, temlik alan varlık şirketinin davacı kooperatiften alacaklı olduğu yönünde bir veriye banka kayıtlarnıda rastlanmadığı, aksine banka kayıtlarının 26/12/2011 tarihinden sonra açık bir kredi riskinin bulunmadığını gösterdiğini, konut tamamlama kredisine ilişkin olarak banka sisteminden temin edilip, dosyaya sunulan hesap ekstresine göre kredi risk bakiyesinin 17.540,17 TL olduğunun tespit edildiği, en son 26/12/2011 tarihi itibarıyla banka sisteminden temin edilen banka kayıtlarına göre söz konusu krediye ilişkin olarak da herhangi bir risk bakiyesi tespit edilemediği, ödeme planlarının tek başına kredi kullandırım işleminin varlığına ve kredinin gelişim seyrine ispata yeterli bir banka kaydı olmadığı, davacı kooperatif tarafından yapıldığı iddia edilen ödemeler yerine alacağın banka sistem ve kayıtlarında mevcut olduğunun kanıtlanmasının aranmasının somut olayın özelliklerine uygun düştüğü, davalının kredi alacağının mevcut olduğunu ispatlaması gerektiği, ödeme planlarıyla ilişkilendirilen kooperatif kayıtlarında tahsilat bilgilerine yer verilmek suretiyle kredi borçlarının tamamen kapandığının belirtilmesine karşın aksi yönde bir banka kaydı sunulmadığı tespit edilmiştir.
Temlik alan … Şirketi vekili 21/08/2020 tarihli yazılı beyan dilekçesi ile, ipotek alacağının devam ettiğini, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas sayılı dosyasında krediye ilişkin evraklar dosyaya ibraz edilemediğinden davanın reddedildiğini, yapılan arşiv inceleme çalışması neticesinde krediye ilişkin evrakların davadan sonra temin edilerek sunulduğunu belirterek kredi sözleşmesi sureti, ihtarname sureti ve ipotek belgelerini ibraz etmiştir.
Anılan belgelerin ibrazından sonra alınan bilirkişi ek raporunda, kök rapordaki görüş tekrar edilerek kredi alacağının mevcudiyetinin banka kayıtlarıyla ortaya konulmadığı tespit edilmiştir.
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/865 Esas 2021/161 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, temlik alan davalı vekilinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2021/821 Esas 2021/753 Karar sayılı kararıyla temlik alan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının dosyanın davalı bankaya karşı yürütülmesi, … no’lu parsellere ilişkin yeni ipotekli taşınmaz malikleri tarafından davanın yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin anılan kararı üzerine dava konusu … no’lu parsellere ilişkin ipotekli taşınmazların yeni malikleri tarafından davaya muvafakat edilmiştir.
Davacı yan müvekkilinin taşınmazları üzerinde davalı banka lehine ipotek bulunduğunu, bankaya borcun kalmadığını, ipoteğin haksız olarak fekkedilmediğini iddia etmiş, davalı yan ise davacıdan alacaklı olduğunu, ipotek fek koşullarının oluşmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda temlik eden davalı banka kayıtlarında davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalının alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında 02/08/2000 tarih ve 600.000,00 TL bedelli bireysel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının … no’lu parsellerde kayıtlı taşınmaz üzerinde temlik eden davalı banka lehine 150.000,00 TL limit ile 26/07/2000 tarihinde ipotek tesis edildiği, ipoteklerin fekkedilmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava tarihi itibarıyla davalı bankanın davacıdan ipotek ile teminat altına alınan herhangi bir alacağı bulunup bulunmadığı, ipotek fek koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu incelendiğinde, işbu dava davacı tarafından davalı banka hasım gösterilerek 4 adet parsel üzerindeki ipoteğin fekki talebi ile açılmıştır.
İpoteğin fekki davası ipotekle yükümlü taşınmaz maliki tarafından lehine ipotek tesis edilen, tapu kayıtlarında ipotek lehtarı olarak şerh edilene karşı açılabilecektir.
Dairemizin 2021/821 Esas 2021/753 Karar sayılı ilamında da, “… Fekki talep edilen ipotekle yükümlü taşınmazların tapu kayıtları incelendiğinde, taşınmazların tamamında … ….’nin ipotek lehtarı olarak tapu kayıtlarında yer aldığı görülmüştür. Bir başka anlatımla ipoteğin teminat altına aldığı alacak … şirketine temlik edilmiş ise de, alacağı teminat altına alan ipoteğin temliki tapu kayıtlarına işlenmemiştir. Tapu kayıtlarında ipotek lehtarı kim ise ipoteğin fekki davasının ona yöneltilmesi gerekir. Bu durumda açılan işbu ipoteğin fekki davasında hasım dava dilekçesinde davalı olarak yer alan … …. olup, yargılamanın temlik gözetilmeksizin davalı … ….’ye karşı yürütülmesi gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Dairemizin anılan kararında da açıkça belirtildiği gibi ipoteğin teminat altına aldığı alacak temlik edilmiş ise de, alacağı teminat altına alan ipoteğin temliki tapu kayıtlarına işlenmemiş olup, tapu kayıtlarında ipotek lehtarı kim ise ipoteğin fekki davasının ona yöneltilmesi gerekir.
Her ne kadar alacağın temliki sözleşmesinde alacağın fer’ileri ve ipotek, rehin dahil tüm teminatlarıyla birlikte temlik edildiği yazılmış ise de, yukarıda açıklandığı üzere temlik tapu kayıtlarına işlenmediğinden alacağın temliki sözleşmesindeki bu ibare ipoteğin de temlik edildiği sonucunu doğurmayacaktır.
Hal böyle olunca mahkemece, Dairemizin kararı gözetilerek ipoteğin teminat altına aldığı alacak temlik edilmiş ise de, alacağı teminat altına alan ipoteğin temliki tapu kayıtlarına işlenmemiş olup, tapu kayıtlarında ipotek lehtarı kim ise ipoteğin fekki davasının ona yöneltilmesi gerektiği gözetilerek davanın dava dilekçesinde hasım olarak gösterilen davalı bankaya karşı yürütülmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, işbu ipoteğin fekki davası menfi tespit davası niteliğinde olup, ispat külfeti davalı banka üzerindedir. Davalı banka açılan işbu davada, dava tarihi itibarıyla davacı kooperatiften ipotek ile teminat altına alınan alacağının bulunduğunu usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi heyeti raporunda, banka kayıtlarında kredi hesap ekstrelerine veya ödenmeyen kredi taksitlerine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmadığı belirtildikten sonra davacı kooperatif kayıtlarında yer alan banka kredi borcunun, tüm defterlere ulaşılamadığından kapatılıp kapatılmadığının tespit edilemediği, davacının ödemeleri tam eksiksiz yaptığını ispatlayamadığı tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi kök ve ek raporunda ise, davalının kredi alacağının mevcut olduğunu ispatlaması gerektiği, ödeme planlarıyla ilişkilendirilen kooperatif kayıtlarında tahsilat bilgilerine yer verilmek suretiyle kredi borçlarının tamamen kapandığı belirtilmesine rağmen aksi yönde bir banka kaydı sunulmadığı belirlenmiştir.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas 2012/518 Karar sayılı dosyasında da, davacı … tarafından işbu dava konusu ipoteklerin teminatı olduğu söylenen kredi alacağına ilişkin kredi sözleşmesinin kefili olan dava dışı kefiller aleyhine açılan itirazın iptali davasında bilirkişi incelemesi sonucu kayıtlara ulaşılamadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere işbu davada ispat yükü davalı banka üzerindedir. İspat yükünün sonucu olarak davacı kooperatifin kredi borcunu ödediğini değil, davalı bankanın kooperatiften ipotek ile teminat altına alınan kredi alacağı bulunduğunu usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
Banka kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonucu ise, banka kayıtlarında davalı bankanın davacı kooperatiften dava tarihi itibarıyla herhangi bir kredi alacağı bulunduğuna ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece ispat külfeti üzerinde olan davalı bankanın dava tarihi itibarıyla dava konusu ipotekler ile teminat altına alınan bir kredi alacağı bulunduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı ve Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/434 Esas 2012/518 Karar sayılı kararın kesin delil niteliğinde bulunduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkemece kurulan hükümde, fekkine karar verilen ipoteklerin yevmiye numaraları yazılmış ise de, dava konusu … no’lu parsele ilişkin … yevmiye numarası yazılmamıştır. Bu durum ise, kararda fekkine karar verilen parsel numarası yer aldığından maddi hata niteliğinde olup, mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmediğinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 10.246,50 TL harçtan peşin alınan 2.561,62‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,88‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2023
Başkan Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.