Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/414 E. 2022/308 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI ….
TALEP TARİHİ : 20/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2022

İhtiyati tedbire ilişkin talebin dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; 20/10/2021 tarihli duruşmada kayyım atanmasına ilişkin karar kaldırıldıktan sonra şirketin mal varlığına dahil olan … … şubesinin terkin edildikten sonra satıldığını ancak hala faaliyetine devam ettiğini beyan ettiklerini, şirketin terkinini ve faaliyetine devam ettiğine ilişkin ticaret sicil gazetesi ve diğer belgelerin sunulduğunu belirterek müvekkilin hak kaybına mahal vermemek için kayyım taleplerini tekrar ettiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının iddia ettiği alacağına kavuşması bakımından mahkemenin 09/07/2021 tarihli ara kararı ile şirketin gayrimenkul ve araçları üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, daha önce verilen denetim kayyımı kararının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2021/641 Esas ve 2021/624 Karar sayılı kararı doğrultusunda kaldırıldığı, iş bu ara karardan sonra şirkete yeniden kayyım atanmasını gerektirecek yeni bir durumun baş göstermediği ve davacının iddia ettiği alacağı teminen tedbir kararı verilmiş olması karşısında yeniden kayyım atanmasının gerekli olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiklerini, dosyaya sunulan delillerin çoğunda elden alınan ve nereye harcandığı belli olmayan paralar, kişisel harcamalar, ortak olmayan kişilere ödemelerin olduğu, kar payının şirket ortaklarının akrabası olması nedeniyle müvekkili dışındaki diğer bir ortağa verildiği ve bunun gibi hakkaniyete aykırı birçok durum bulunduğunu, tedbir kararının verilmemesinin şirketi ciddi zararlara uğratacağını, şirket hesap ve kayıtlarının yönetilmesi için yönetim kayyımı atanması gerektiğini, müvekkilinin genel kurullarda imzasının taklit edildiğini, şirkete yönetim kayyımı atanmasının koruyucu bir tedbir niteliğinde olduğunu, bilirkişi heyet raporu alındığını, genel kurulların kanuna aykırı şekilde oluşturulduğunu, şirket mal varlıklarının eksik gösterildiğini, bilirkişi raporunda yetkililer tarafından kendi hesaplarına geçirilen bedellerin tespit edildiğini, müvekkilinin bu duruma onayı olmadığını, haberinin bulunmadığını, müvekkilinin haklarına zarar gelebileceğini, araç ve gayri menkuller üzerinde ipotek bulunduğunu, ipotek nedeniyle ret kararı verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, şirketin şubesi terkin edildikten sonra satıldığını ancak halen faaliyetine devam ettiğini, davalının eski ortağı ve halen müdürü olan … tarafından kurulan şirketten borç alındığını, davalı şirketin borçlandırıldığını, şirketin borca batık olma olasılığının bulunduğunu, müvekkilinin ipotekli taşınmaz ve araçlarla alacağına kavuşmakta zorlanabileceğini, müvekkilinin rızası hilafına iş ve işlemler yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, aksi durumda davalı şirket müdürünün yetkilerinin kısıtlanmasına, yönetim kayyımı atanmasına, şirket mal varlığını azaltıcı ve şirketi borçlandırıcı işlemlerin yönetim kayyımının onayına tabi tutulmasına ilişkin yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Yargılama aşamasında hukukçu, mali müşavir, makine mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 31/05/2021 tarihli bilirkişi raporu, Dairemizin 2021/641 Esas 2021/624 Karar sayılı kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, açılan davada verilecek karar ile ulaşılacak sonuca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılamayacağı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının ihtiyati tedbir talep eden davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.