Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/40 E. 2022/257 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021 (Ara Karar)
NUMARASI ….
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 24/06/2021

KARAR TARİHİ : 03/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022
Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir istemine ilişkin talebin dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının şirket müdürü olduğunu, özen ve bağlılık yükümüne, rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini, ortaklık payı bulunan ve temsil yetkisini elinde tutan davalının şirkete zarar verdiğini, müvekkilini ve şirket çalışanlarını işten uzaklaştırılıp iş yerinde fiziki hakimiyet sağladığını, telefonuna casus program yükleyerek iş yerinde bulunan şirket bilgisayarıyla irtibatlandırıp iş yerini ve müvekkilinin özel yaşantısını izlemeye aldığını, davalı şirket müdürünün şirket hesabındaki parayı çekip ödemeleri aksattığını, bankanın hesabı bloke ettiğini, sanal market hareketlerinin kontrol edildiği şifreleri değiştirdiğini, davalının gizli ilişkisi ve evliliğine aile muhalif kaldığında yaşanan tartışmaları gizlice kayıt altına aldığını, kendi şirketinin ihtiyacı olan ürün listesini mesajla çalışana iletip parası şirket kasasından ödenmek üzere teminle kendisine gönderilmesini istediğini, şirket bilgisayarlarından kendisine yedek alıp sonrasında tamamına format atarak tüm bilgileri sildiğini, çilingir getirip iş yeri anahtarlarını değiştirdiğini, şirket çalışanlarını usulsüz şekilde süresiz ücretsiz izne çıkartarak haklı fesih hakkı yarattığını, dışarıdan kişiler getirip stok sayımı yaptırdığını, bu şekilde şirket bilgilerini üçüncü kişilerle paylaştığını, şirketin kıdemli çalışanlarını bertaraf ettiğini, şirketin menfaatlerine aykırı hareket ettiğini, eşinin ortaklığında kurduğu şirket aynı alanda faaliyete geçtiği için şirket müşterisine kendi şirketine yönlendirmek istediğini belirterek davalının şirket müdürlüğünden azline, şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca şirket müdürüne görevden el çektirilerek şirket yönetimine kayyım atanmasına, şirket adına kayıtlı iki adet taşınmaz ile iki adet araç kaydına tedbir konulmasına, şirketin banka hesaplarına bloke konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı şirket müdürünün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı, bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu takdirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği, şirketin zorunlu organı olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabileceği, ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerini özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırmaların geçerli olduğu, şirketin ticari faaliyetine yönelik para akışını engelleyecek şekilde banka hesaplarına bloke konulmasının şirketin ticari ve hukuki devamı yönünden fiilen mümkün olmadığı, davalının … şirketinin ortağı olduğu, anılan şirketin faaliyet alanıyla davalının müdür olarak görev yaptığı şirketin faaliyet alanlarının benzer olduğu, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, şirket mal varlığının korunması amacıyla taşınmazları ve araçları üzerine tedbir konulması gerektiği gerekçesiyle şirkete kayyım atanması, banka hesaplarına bloke konulmasına yönelik tedbir taleplerinin reddine, şirketin taşınmazları ve araçları üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde anlatılan olaylarda davalının müdürlük görevine bağlanan özenle bağlılık yükümlülüğünü ağır şekilde ihlal ettiğinin açık olduğunu, şirkette şeklen bir yönetim organı bulunduğunu, genel kurul toplantısının yapılması halinde bile iki ortaklı şirkette karar alınamayacağını, davalının müdürlük görevini kötüye kullanarak şirket hesabındaki parayı çekmesinin şirketin menfaatine aykırı olduğunu, banka hesapları getirtilmeden ret kararı verilmesinin zararın artmasına sebebiyet verdiğini, davalının dava dışı eşinin de ortaklığında ayrı bir şirket kurarak müdürü olduğu şirketle aynı konuda faaliyet yapmasının haksız rekabet niteliğinde bulunduğunu, ödemesi şirketin kasasından yapılarak kendi şirketinde kullanılmak üzere ürün sipariş ettiğini, kişisel menfaat sağladığını, tüm çalışanların sürekli olarak ücretsiz izne çıkarıldığını, şirket faaliyetini tamamen durdurmaya çalıştığını, fiziki hakimiyet sağladığı şirkette stokta bulunan ürünleri faturasız şekilde sattığını, davalının engellemesiyle müvekkilinin şirket hesaplarına erişiminin kapatıldığını, müvekkilinin kişisel menfaatini değil, şirket menfaatini düşünerek tedbir talep ettiğini, mevcut şartlarda geliri bulunmayan müvekkilinden her iki tarafın menfaatine olan talepleri için teminat aranmasının yasaya aykırı olduğunu, davalının şirket hesaplarını boşaltmasının yolunun hızlandırıldığını belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının birinci maddesinin kaldırılarak tedbiren şirketin temsil ve yönetimine kayyım atanmasına, üçüncü ara maddesindeki 20.000,00 TL teminat yatırılmasına ilişkin cümlenin çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirket müdürünün dava sonuna kadar temsil yetkilerinin kaldırılarak şirkete temsil ve yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, mahkemece şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, açılan davada verilecek karar ile ulaşılacak sonuca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılamayacağı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan mahkemece, şirket araç ve taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebin kabulüne karar verilerek 20.000,00 TL teminat hüküm altına alınmıştır. İhtiyati tedbir kararı nedeniyle teminat alınıp alınmayacağı veya teminatın miktarının belirlenmesi ilk derece mahkemesinin yetkisinde bulunmakta olup, teminat alınmamasına yönelik davacı vekilinin istemi bu haliyle HMK’nın 341. maddesi gereğince istinafa tabi olmadığından istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin şirkete temsil ve yönetim kayyımı atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin kayyım atanmasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, teminata ilişkin karar istinafa tabi olmadığından teminata yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin teminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 341. maddesi gereğince istinafa tabi olmadığından HMK’nun 352/(1)-b maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin kayyım atanmasına yönelik istinaf itirazlarının ESASTAN REDDİNE,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin ihtiyati tedbir talep eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.