Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/36 E. 2023/261 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/36 Esas 2023/261 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/36
KARAR NO : 2023/261

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/11/2020
NUMARASI : 2018/465 Esas 2020/541 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ : 29/06/2018
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2023

Taraflar arasındaki ticari şirkete ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun halen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin %10 hisse oranında ortağı olduğunu, müvekkili şirketin kuruluş tarihinden bu yana şirketin operasyonel işlemlerinde görev aldığını, şirketin fiilen faal olduğu 2016 yılının sonlarına doğru önceki dönemlere ilişkin yapmış olduğu muhasebe incelemeleri neticesinde şirketin muhasebe kayıtlarında gerçek durumdan uzak kayıtlar tutulduğunun şüphesine ulaştığını, şirket yönetiminde muhasebeleştirilmeyen ya da farklı muhasebeleştirilen bir takım hesap hareketleri tespit edildiğini, 2017 yılında şirketin hiç bir çalışanı bulunmaması ve şirketin faaliyet göstermemesine rağmen şirketin diğer ortaklar tarafından gerçeğe aykırı olduğunu düşündükleri şekilde borçlandırıldığı şüphesi, diğer şirket ortaklarıyla paylaşıldığını, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmak istemesi ve kanuni haklarının kendisine ödenmesi isteği karşısında aldığı yanıtın, şirketin aktif pasif dengesinin pasif yönünde değiştiği ve kendisine ödenecek bir meblağ bulunmadığı yönünde olduğunu, 2017 yılında şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin satılıp nakde çevrilmesine ve şirketin hiç bir personel gideri bulunmamasına rağmen önceki yıllarda yüksek kâr açıklayan şirketten müvekkilinin alacağı bulunmadığı yönünde cevap verilmesi şüphelerinin artmasına neden olduğunu iddia ederek dava süresince müvekkilinin ortaklıktan doğan hak ve borçlarından tümünün dondurulmasına ve davalı şirketin diğer ortaklar tarafından varlık azaltıcı eylemlerinin durdurulmasına ilişkin yasal tedbirlerin alınmasına, TTK uyarınca bağımsız bir denetçi tarafından şirket hesaplarının denetlenmesini, müvekkilinin ortaklıktan çıkma isteminin kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve bağımsız denetçi raporu ve bilirkişi incelemesi sonrası ortaya çıkacak değere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL’nin ayrılma akçesi olarak temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin geçmiş dönem ödenmeyen kâr payı alacakları açısından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL kâr payı alacağının reeskont avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketin %10 hisse oranında ortağı olduğunu, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere, davacının müvekkili şirketin kuruluşundan bu yana tüm operasyonel işlemlerinde yer aldığını, şirketin adına yapılan tüm giderlerin kendi imzalı onayı olmadan yapılmadığını, davacının imzalı onayından geçmeyen ödemelerin şirket yönetimince kabul görmemiş olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinin 2 ve 6 maddesinde yer alan iddialarının, şirketin … A.Ş.’nin çözüm ortağı olarak faal olduğu dönemlerde tüm gelir ve harcama kalemlerinden yönetim kurulu üyesi olarak imzası ve onayı bulunan davacının varlığı dikkate alındığında mesnetsiz kaldığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının da katıldığı toplantılarda 2014 ve 2015 yıllarında oy birliği ile kar dağıtımım yapılamamasına karar verildiği,davacının genel kurul kararlarına katılıp olumlu oy kullandığı,şirketin 2016-2017-2018 yıllarında zarar ettiği,kar dağıtımı kararı almasının mümkün olmadığı,iptal edilmiş genel kurul kararı olmadığından alınan kararların yürülükte olduğu,davacının 2017 ve 2018 yılı genel kurul toplantısında yönetim kurulunu ibra etmediği, diğer ortakların ibra yönünde oy kullandığı, genel kurul toplantısında davacının ortaklıktan ayrılmasına ilişkin uzlaşmaya varılamadığı, esasen davacının anonim şirketin fesih ve tasfiyesini değil,şirketten çıkmasına izin verilmesini ve ayrılma akçesinin ödenmesini istediği, davalının 31.12.2019 tarihi itibarı ile şirket özkaynaklarından talep edebileceği tutarın 161.953,86 TL olabileceği, davacının aynı tarih itibarıyle borçlarının 163.222,00TL olduğu, bilirkişi raporu, genel kurul tutanakları, tespit edilen şirket öz sermayesi, davacı alacağı ve şirkete olan borçları göz önüne alındığında davacının iddia ettiği haklı sebebin varlığını kanıtlayamadığı,2016-2017-2018 yıllarında şirketin zarar etmesi nedeniyle kar dağıtımının da olmadığı, HMK 305 / A maddesi uyarınca kar dağıtımına ilişkin talebin de reddinin gerektiği , haklı sebebin varlığının kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın ve HMK 305/ A maddesi uyarınca kâr dağıtımına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortaklar arasındaki güven ilişkisi zedelendiğinden farklı sebeple fesih hakkının doğduğunu, şirket ortakları arasında anlaşmazlık bulunduğunu, karar tarihine en yakın sermaye payının gerçek değerinin hesaplanması gerektiğini, şirket kayıtlarında müvekkili borçlu olarak gösterilmiş ise de bu durumun gerçeği yansıtmadığını, şirket yetkililerinin borcun sebebini ispatlamaları gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, payların gerçek değerinin hesaplamadıklarını, şirkete ait taşınmazın satış bedelinin şirket aktiflerine yansıtılmadığını, şirketin sürekli olarak karşılığı olmayan sahte faturalarla zararda gösterildiğini, şirketin gayre-fail olduğunu, şirketin %10’una sahip ortağın TTK.nun 531.maddesi gereğince fesih talep hakkı bulunduğunu, haklı sebeple fesih yerine davacı pay sahiplerine payların gerçek değerlerinin ödenip, şirketten çıkarılmalarına karar verilebildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; haklı sebeplerle davalı anonim şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ile çıkma payının ve kar payı alacağının tahsili ve şirkete denetçi atanması istemlerine ilişkindir
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, genel kurul toplantı tutunakları, şirkete ait faturalar, vergi beyannameleri, ihtarnameler, tapu kayıtları, araç ve sermayeye ilişkin belgeler vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, davalı şirketin 02/11/2016 tarihinde kurulduğu, davacının, şirketin 2500 adet hissesi ile %10 oranında ortağı ve 16/03/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan karar doğrultusunda yönetim kurulu üyesi olduğu, şirketin 2013-2014 ve 2015 yılı karlarının dağıtılmamış olduğu söz konusu kararlarda davacının olumlu oy kullandığı, haklı nedenle davalı şirketin ortaklığından çıkarılarak çıkma payı ile geçmiş yıllara ait kar payı alacağının ödenmesi ve şirket hesaplarının bağımsız bir denetçi tarafından denetlenmesi istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı TTK’nın “Haklı Sebeplerle Fesih” başlıklı 531.maddesinde; haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahiplerinin, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemenin, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği, düzenlenmiştir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince 6102 sayılı TTK’nın 638/2. maddesine dayalı olarak ortaklıktan çıkmaya izin istemine ilişkin açılan davada davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı yanca dava dilekçesinde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik herhangi bir talepte bulunulmadan yalnızca şirket ortaklığından çıkmaya izin istemli olarak işbu dava açılmıştır.
Hukuki tavsif hakime aittir. Ortaklıktan çıkmaya ilişkin TTK 638/2 maddesi limited şirket ortağına tanınan bir haktır. Oysa anonim şirkette ortağın pay devri serbestisi kuralı çerçevesinde ortaktlıktan çıkma isteme hakkı yoktur. Diğer bir anlatımla ortağa hisse devri ile ortaklıktan çıkma hakkı kural olarak tanındığından ortağın çıkma istemli dava hakkı bulunmamaktadır.
6102 sayılı TTK’da somut uyuşmazlıkta olduğu şekilde kural olarak anonim şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesine ilişkin bir düzenlenme bulunmadığı gibi limited şirketlere ilişkin olarak bahsi geçen hükümlerin anonim şirketler bakımından uygulanma imkanı da bulunmadığından ve dava dilekçesi kapsamında da davacı tarafça davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin herhangi bir talep yer almadığından açılan davanın bu gerekçe ile reddi yerine yazılı gerekçeyle ret kararı usul ve yasaya aykırıdır (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.11.2008 Tarih Ve 2007/10707 Esas 2008/13497 Karar sayılı içtihatı).
Öte yandan davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü davalı şirkete bağımsız denetçi atanmasına ilişkin talebi hakkında mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması hatalı ise de davacının bu yöne ilişkin istinaf itirazı ileri sürülmemiş olması karşısında bu husus eleştirilmekle yetinilmiş, yine kar payı alacağının reddine ilişkin tamamlama ek kararına karşı istinaf itirazı ileri sürülmediğinden bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulüne, sair istinaf itirazlarının reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının reddine,
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2020 tarih ve 2018/465 Esas 2020/541 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 187,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 7,96 harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
6-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru gideri ve 68,60 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 250,70 TL istinaf giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.