Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/276 E. 2023/141 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/276 Esas 2023/141 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/276
KARAR NO : 2022/141

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021
NUMARASI : 2021/161 Esas 2021/729 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Şirket Ortağı Olmadığının Tespiti
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2023

Taraflar arasındaki şirket ortağı olmadığının tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. A.Ş.’nin ortağı iken hissesini … isimli kişiye sattığını, anılan Şirketin ticaret ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiğini ve 24/10/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, davalı şirketin 18/02/2015 tarihinde genel kurulunun yapıldığını, genel kurul toplantı tutanağında müvekkilinin şirketteki tüm hisselerini devrettiği, hisselerin tüm aktif ve pasifi ile tamamının … isimli kişide bulunduğunun tutanak altına alındığını, şirkette hiçbir hissesi kalmayan müvekkilinin temsil yetkisinin sona erdiğinin dava dilekçesinde belirttiği noter belgeleri ile resmi olarak belgelendirildiğini, Ticaret sicil gazetesinde 27/02/2015 tarihinde yapılan ilan ile müvekkilinin şirketteki temsil yetkisinin sona erdiğinin ilan edildiğini, ancak Şirket ortaklığının sona erdiği hususunun ilan edilmediğini beyanla müvekkilinin Şirket ortaklığının bulunmadığının tespitine, bu hususun ticaret sicilinde tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Anonim şirketlerde hisse devirleri ve buna bağlı olarak ortaklık yapılarının Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilana tabi olmadığını, TTK 31 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 29.m. gözetildiğinde tek pay sahipliği tesciline ilişkin evraklarda tek pay sahibinin adının ,soyadının, kimlik numarasının, yerleşim yeri ve vatandaşlığının da tescil ve ilan edilmesi gerektiği kanun ve yönetmelik maddelerinde açık olduğunu, …. A.Ş.’nin 18/02/2015 tarihli Genel kurulunda sunduğu evraklarda ne tutanakta ne de 17/02/2015 tarihli Yönetim kurulu kararında TTK 338.maddesinde belirtilen unsurları içeren bir evrak sunmadığını ve bu durumun Şirket Yönetim kurulunun sorumluluğunda olduğunu, Yönetim Kurulunun Şirketin tek pay sahipli hale geldiğini veya tek pay sahibinin değiştiği bildirimini aldığı tarihten itibaren yedi gün içerisinde Müdürlükleri nezdinde tescil ve ilan için başvurması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; açılan davanın tek ortaklı olan dava dışı Anonim Şirketin senede bağlanmamış hisselerinin davacı ortak tarafından dava dışı devralan …’a devrinin ticaret siciline tescil ve ilanı ile ortak olmadığının tespiti istemi talep edilmiş ise de; 6102 sayılı TTK’nun 499.maddesi dikkate alındığında; Anonim Şirketin hisse devirlerinin ve buna bağlı olarak oluşan ortaklık hisse durumlarının ticaret siciline tescil ve ilan zorunluluğuna tabi olmadığı, TTK’nun 499/3.maddesi gereğince Anonim Şirkette Şirket ile ilişkilerde sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimsenin pay veya intifa senedi sahibi olarak kabul edileceğinin öngörüldüğü, davacının Şirket hisselerini devrinin usulüne uygun olarak Şirketin Yönetim Kurulu kararı ile gerçekleştiği ve Yönetim kurulu kararı gereğince şirketin pay defterine de kaydedildiği , bu durumda davacı yönünden hisse devrinin usulüne uygun olarak gerçekleştiği ve dava dışı anılan şirketteki ortak sıfatının dava tarihinden önce sona erdiği, buna rağmen davacı tarafından işbu davanın açılmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin … Anonim Şirketinin ortağı iken hissesini … isimli kişiye sattığını, bu şirketin ticaret unvanının … A.Ş olarak değiştirildiğini ve 24 Ekim 2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini,
Ticaret Sicil Gazetesinin 27.02.2015 tarihli nüshasında müvekkilinin temsil yetkilerinin sona erdiğinin ilan edildiğini, ancak müvekkilinin şirketteki tüm hissesini devretmesi nedeniyle herhangi bir ortaklığının kalmadığı hususunun ilan edilmediğini, normal koşullarda Anonim Şirketlerde bu ilan gerekli olmamakla birlikte tek pay sahipli Anonim Şirketlerde bu ilanın da yapılması gerekli olduğundan dava açılması zorunluluğu doğduğunu, ayrıca bu ilanın yapılmasının davalı şirket ya da şirkette pay sahibi olan kişi üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi bulunmadığını,
Davalı vekilinin de Ticaret Sicil kayıtlarını ve şirket kayıtlarını uygun biçimde belirttiği üzere müvekkili tarafından tüm hisselerin …’a devredildiğini, bunun sonrasında ise tüm paylar tek kişide toplanmasına rağmen tescil ve ilanın yapılmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü ile haricen yapılan görüşmede şirketin tek ortaklı hale gelmesi durumunda bu durumun tescil ve ilanı gerektiğini, şirket ana sözleşmesinde çok ortaklı bir kurulum olsa dahi tüm paylar bir tek kişide toplanmış ise bunun ilanı gerekmekte olup uygulamanın da bu yönde olduğunu,
Türk Ticaret Kanunu’nun 338. Maddesinde de açıklandığı üzere davalı şirketin, tek pay sahipli olarak kurulduğunu tescil etmekle yükümlü bulunduğunu,
İlk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hukuki yarar yokluğuna dayandırmış ise de bu kabulün yerinde olmadığını, müvekkilinin batık bir şirketin ortağı olarak görünmek istemediğini, kişiliği, ekonomik durumu ve diğer hususlarda yanlış bir zan altında kaldığını, kaldı ki hukuken de risk altına girmiş bulunduğunu, örneğini sundukları haciz ihbarnamelerinden görüleceği üzere borca batık şirketin alacaklılarının müvekkilinin bu şirketin ortağı zannettiğini ve haciz ihbarnameleri gönderdiğini, İİK’nun 89.maddesi uyarınca gönderilen bu haciz ihbarnamelerine her defasında itiraz edilmesi mecburiyeti doğmakta olup, herhangi bir itirazın kaçırılacak olması halinde ise borcu ödeme yükümlülüğünün müvekkiline yükleneceğini, her itirazın ayrı bir masraf ve avukatlık yardımını gerektirdiğini, müvekkili hakkında çok sayıda haciz ihbarnamesi gelmekte olup bunların devam edeceğinin tahmin edildiğini,
Bu nedenle müvekkilinin bu davanın açılmasında hukuki yararı da bulunmakta olup davalılardan Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün de kayıtların gerçeğe uygun tutulmasını sağlamakla yükümlü olduğundan bu davalının da hukuki yararı bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket hisse devrinin ticaret siciline teşcil ve ilanına tescili ile Şirket hisse devri nedeni ile ortak olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
31/03/2014 tarihli ve …sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde; dava konusu şirket hisselerini devreden …’in şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu,
24/10/2016 tarihli ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde ise; dava dışı …. A.Ş.’nin ticaret unvanının …. A.Ş. olarak değiştirildiğinin ticaret siciline tescil ve ilan edildiği,
Dava dışı …. A.Ş.’nin 18/02/2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantı tutanağı ve Şirket karar ve pay defteri örnekleri incelendiğinde; davacı Şirket ortağı …’nun tüm aktif ve pasifleri ile 4000 adet ve toplam 100.000,00-TL itibari değeri olan hisse senetlerini dava dışı …’a devrettiği, hisse devri sonrasında …’ın tek hissedarı olduğu, Şirket Yönetim Kurulu karar defterinde alınan karar gereğince hisse devrinin yapıldığı, Şirket Yönetim Kurulunun 17/02/2015 tarih ve 2015/01 sayılı kararı ile Şirketin pay defterine işlenmesine karar verildiği, sözkonusu Yönetim kurulu kararı gereğince hisse devrinin Şirketin pay defterine işlendiği, aynı Şirketin Yönetim Kurulu tarafından hisse devrinden sonra alınan 18/02/2015 tarihli ve 2015/07 sayılı kararı ile Şirketi temsil ve ilzama hisseleri devralan …’ın yetkilendirildiği ve sunulan ticaret sicil tasdiknamesinde de bu hususun belirtildiği, davacının Şirketi temsil yetkisinin sona erdiği ve hisseleri devralan …’ın Şirketi temsil yetkisinin ticaret siciline tescil edildiği ancak bahse konu hisse devrinin tescil ve ilan edilmediği dosya kapsamıyla sabittir.
6102 Sayılı TTK’nun “Asgari sayı” başlıklı 338.maddesinde; anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığının şart olduğu, 330 uncu madde hükmünün saklı bulunduğu, pay sahibi sayısı bire düşerse, durumun, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirileceği, yönetim kurulunun da bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan ettireceği, ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulmasının hem de payların tek kişide toplanması hâlinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığının da tescil ve ilan edileceği, aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulunun sorumlu olacağı, şirketin, tek pay sahibi olacak şekilde kendi payını iktisap edemeyeceği,
6102 sayılı TTK’nın 499.maddesine göre şirkette senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleri, intifa hakkı sahiplerinin adı soyadı, unvan ve adresleri ile pay defterine kaydedileceği, ayrıca şirket, kaydın yapıldığını pay senedine işaret edeceği düzenlenmiştir.
Düzenlemeler ile birlikte somut olay gelince; davacı yan, davalı şirketteki hissesini 18/02/2015 tarihinde satarak şirket ortaklığından tamamen ayrıldığından şirket ortağı bulunmadığının tespitine ve bu hususun sicilde tesciline karar verilmesine yönelik olarak işbu davayı açmıştır.
Davalı şirketin 18/02/2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 6 no’lu gündem maddesi ile şirketin tek ortağı olan …’na ait 4.000 hisse karşılığı 100.000,00 TL’lik hissenin …’a devrine ilişkin karar alındığı, 9 no’lu gündem maddesi ile yönetim kurulu başkanlığına …’ın getirildiği, 7 no’lu gündem maddesi ile de şirketin “…” adresine taşınması yönünde karar alındığı, 27/02/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin … Sayısında davalı şirketin 24/12/2015 tarihli Genel Kurul ile aynı tarihli Yönetim Kurulu Kararı gereğince …’nun yönetim kurulu üyesi olarak temsil yetkisinin sona erdiği, …’ın 3 yıllığına yönetim kurulu başkanlığına seçildiği ve adres değişikliğine ilişkin ilan yapılmıştır.
Davalı Ticaret Sicil Memurluğuna gönderilen davalı şirketin 18/02/2015 tarihinde yapılan 2014 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağında açıkça davalı şirketin tek ortaklı olduğu, tek ortak olan …’nun tüm hissesini aktif ve pasifi ile birlikte …’a devrettiği, şirketin sermaye yapısının 4.000 hisse karşılığı 100.000,00 TL sermayeye irtifa etmekte olup, tüm hissenin …’a ait olduğunun belli olduğu gibi Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün dosyaya sunulan 24/02/2015 tarihli Ticaret Sicil Tasdiknamesinde de; davalı şirketin tek kişilik anonim şirket olduğu belli olup, davalı sicil müdürlüğüne gönderilen 18/02/2015 tarihli Genel Kurulda da davalı şirketin tek ortağı olan … tarafından sahip olduğu tüm hisselerin dava dışı …’a devrettiği açık olup, davalı yanın da kabulünde olduğu üzere TTK’nun 338.maddesi gereğince tek pay sahiplik durumu davalı yanca bilindiği halde hisse devrine ilişkin ilanın yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı olduğundan açılan davanın kabulü yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, davalı şirketin 18/02/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının ilan edilmesi için davalı Ticaret Sicil Memurluğuna gönderdiği, gönderilen genel kurul toplantı tutanağında şirketin tek ortaklı olduğu belli olmasına rağmen davalı sicil tarafından hisse devrine ilişkin tescil ve ilanın yapılmadığı, davalı şirketçe tescil ve ilana yönelik tüm işlemlerin yerine getirildiği, davanın açılmasına davalı şirketin sebebiyet vermediği anlaşıldığından davalı şirket yönünden yapılan yargılama giderinin davacı üzerinden bırakılması gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusun KABULÜ ile,
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 tarih ve 2021/161 Esas 2021/729 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacının 18/02/2015 tarihinden itibaren davalı … Anonim Şirketi’nin ORTAĞI OLMADIĞININ TESPİTİ ile bu hususun Ticaret Sicil Müdürlüğünde Tescil ve İlanına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 179,90 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalı… tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcının davalı… alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan posta, davetiye ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 167,60 TL yargılama giderinin davalı… tahsili ile davacıya verilmesine, davalı şirket yönünden yapılan 16,50 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı… alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 64,60 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 226,70 TL’nin davalı… alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/02/2023

Başka Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.