Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/2097 Esas 2023/1341 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2097
KARAR NO : 2023/1341
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2018
NUMARASI : 2016/557 Esas 2018/688 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ
DAVA : İpoteğin Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 17/06/2016
KARAR TARİHİ : 10/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2023
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşmalı olarak yapılan yargılama sonucunda;
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında müvekkili tarafından kendisine ait taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, kredi borçlarının tamamen ödenmesine rağmen ipoteğin kaldırılmadığını iddia ederek … nolu daire üzerine tesis edilmiş ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunmuş, davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ihtarnamenin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacı ve ailesinin borçlarından dolayı devam eden riskleri bulunduğundan ipoteğin kaldırılmadığını, yapılan işlemin yerinde olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığı, buna rağmen daha önce ipotek konulan dava konusu 1 nolu bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin halen devam ettiği, tapu kayıt bilgilerinden davalı bankanın bu taşınmaz üzerindeki ipoteğin devamı konusunda tapu müdürlüğüne beyanda bulunduğu, yapılan işlemin usulsüz olup davacının davalıya herhangi bir borcu ve riski bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ipoteğin kaldırılabilmesi için ipotek fek harcının yatırılması gerektiği, davacı tarafından işbu tutar karşılanmadığından ipoteğin kaldırılması işlemi gerçekleştirilemediği, mahkemece hüküm tesisi edilirken bu hususa ilişkin değerlendirme yapılmadığı, ipoteğin kaldırılması talebine ilişkin ihtarnamenin müvekkili bankaya usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğini, Türk Medeni Kanunu’nun 883. maddesinde; “Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir.” hükmünün yer aldığını, davacı yan tarafından ipoteğin kaldırılmasına dair bir isteğin müvekkil bankaya ulaştırılmaması (usulüne uygun olarak tebligat yapılmaması nedeni ile müvekkil bankanın bu talepten haberdar olmaması) nedeni ile kanunda aranan bildirim şartı yerine getirilmemiş olduğundan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiğini davacı ve aile fertlerinin müvekkil bankaya olan borçlarının ve kredi risklerinin halen devam ediyor olması ve dava konusu ipoteğin de bu risklerin teminatı olması nedeni ile davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davaya konu edilen ipoteğin davacının, asıl borçlu ve/veya kefil sıfatı ile imzalamış olduğu kredi borçlarından kaynaklanan müvekkil bankaya olan doğmuş ve doğacak risklerinin teminatı olmak üzere tesis edilmiş olduğunu, davaya konu ipotek ile teminat altına alınmış olan gerek davacının gerekse de aile fertlerinin müvekkil bankaya olan kredi borçlarının tamamı sona ermemiş olduğundan taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeler uyarınca ipoteğin kaldırılmasının talep edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun sona ermesi nedeniyle sözleşme kapsamında tesis edilen ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, ipotek kayıt tablosu, hesap ekstreleri, tapu kayıtları, hesap kat ihtarnamesi vs deliller dosya arasında mevcuttur.
… nolu bağımsız bölümlere ait tapu kaydının incelenmesinde; malikinin … olup, taşınmazı 27/05/2016 tarihinde edindiği, taşınmaz üzerinde … Bankası lehine 200.000,00 TL limitli %36 değişken faizli 1.dereceden …’ın borcu için 30/04/2014 tarihinde ipotek konulduğu, 250.000,00 TL limitli %30 değişken faizli 2.dereceden …’ın borcu için 14/07/2015 tarihinde ipotek konulduğu, ipotekli taşınmazın 27/05/2016 tarihinde davacı tarafından dava dışı …’a satıldığı anlaşılmıştır.
11/04/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; davalı banka ile davacı arasında 250.000,00 TL limitli olarak akdedildiği görülmüştür.
30/04/2014 tarihli 1948 Yevmiye No’lu İpotek Resmi Senedinin incelenmesinde; …… parselin tamamı … adına kayıtlı iken; bu taşınmazlar üzerine bu defa adı geçen devam eden sayfada/sayfalarda yazılı şartlarla … …. lehine ipotek tesis ettiğini, ve ipotek alacaklısı … …. Adına … vekaleten bu ipoteği … ….lehine aynı bedel ve şartlarla kabul ettiği,…… anlaşılmıştır.
Somut olaya gelince, davacı tarafça davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan 250.000,00 TL bedelli kredi ödendiğinden bahisle kredinin teminatı olarak verilen ipoteğin fekkinin davalı banka tarafından yerine getirilmemesinden ötürü ipoteğin fekki için işbu dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 24/06/2020 tarih 2019/373 Esas 2020/590 Karar sayılı kararı ile, ilamda yazılı gerekçe ile davacının davada sıfatı bulunmadığından aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, Dairemiz kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/04/2022 tarih 2020/6219 Esas 2022/3500 Karar sayılı kararı ile “…………Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince dava kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise davacının dava tarihinde üzerindeki ipoteğin kaldırılması istenen taşınmazın maliki olmadığı gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı ipotekli taşınmazın maliki sıfatıyla değil taşınmazın ayni teminatını teşkil ettiği Genel Kredi Sözleşmesinin borçlusu sıfatıyla kredi borcunun ödendiğini, asıl borç ilişkisinin sona erdiğini ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Bu durumda daha önceden kredi ilişkisinin teminatı için ipotek temin eden asıl borçlunun bu borç sona erince ipotekli taşınmazın maliki olsun ya da olmasın fekkini talep etmede hukuki yararının ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde aktif husumet yokluğundan davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Dairemizce bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sırasında alınan 29/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının, davalı Bankaya, 10.09.2015 tarihi ve dava tarihi itibariyle kredilerden ve diğer nedenlerden kaynaklanan asaleten veya kefaleten borcunun kalmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı Bankanın … Şubesi ile davacı … arasında 11.04.2014 tarihinde 250.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında kullandırılacak kredilerin temnitanı teşkil etmek üzere davacı …’ın maliki olduğu “… parsel” adresinde bulunan arsa vasıflı taşınmaz üzerinde 30.04.2014 tarihli ve 1948 yevmiye nolu işlemle 200.000,00 TL limitle ipotek tesis edildiği, ipotek akit tablosunun 1. maddesinde “… …. Merkez ve Şubeleri ile özellikle … Şubesi’ne ipotek veren
tarafından tevdi edilmiş veya edilecek olan ve yine … …. Şubelerine 3’üncü kişiler tarafından tevdi edilmiş veya edilecek ipotek verenin kefaletini taşıyan, her türlü kredi taahhütnamelerine ve sözleşmelerine istinaden, … …. şubelerince açılmış ve açılacak nakdi ve/veya gayrinakdi Türk Lirası ve/veya döviz veya yabancı para ölçüsü ile verilen ya da vergi, resim, harç ile fon istisnası uygulanan kredilerden doğmuş ve doğacak her türlü kredi borçları(Anapara, faiz, komisyon, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu ve Sair Vergi, Harç kesinti ve masraflar dahil) ile sair bankacılık ve borç işlemlerinden dolayı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak, nitelikleri yukarıda yazılı gayrimenkulü 1. derecede, fekki Bankaca bildirilinceye kadar, süresiz 200.000 TL(Y/İkiyüzbin) Türk Lirası için … ….’na ipotek vermeyi kabul ettiğini” düzenlemesine ve 2.maddesinde “Söz konusu gayrimenkulün alanı üzerinde T. Medeni Kanunu’nun 862. maddesine göre halen mevcut veya ileride mevcut olacak binalar ve müştemilatı ile bütün mütemmim cüz’ileri…ipoteğin kapsamı içinde olduğunu…işbu ipotek konusu gayrimenkul üzerine ipotek tesis tarihinden sonra yapılacak bilcümle inşaat ve bu inşaatın mütemmim cüz ve teferruatı ve müştemilatı ile her türlü makine alet ve edevatın da ipoteğin kapsamına dahil olduğunu, ipotek verenin kabul ve taahhüt ettiği” düzenlemesine yer verildiği, bilahare, söz konusu ipotekli arsa üzerinde 4 adet daire yapıldığı, Banka tarafından 04.03.2015 tarihinde bu daireler üzerinde ipotek tesis edildiği, diğer daireler üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karşın, 1 nolu daire üzerindeki ipoteğin dava tarihi itibariyle devam ettiği, ipotekli taşınmazın 27.05.2016 tarihinde dava dışı …’a, ipotek devam etmek kaydıyla satılmış olduğu, sözleşme kapsamında davacıya 30.04.2014 tarihinde BCH kredileri açıldığı, 02.07.2015 tarihinde yapılan tahsilatlarla bu kredilere ilişkin borç kalmadığı, yine aylık %1,27 faiz oranı ve 36 ay vade şartları ile ilk üç ay ödemesiz olarak açılan 34.400,00 TL tutarındaki kredi 10.09.2015 tarihinde yapılan erken ödeme ile kapatılmış olup, risk kalmadığı, ayrıca aylık %1,35 faiz oranı ve 12 ay vade şartları ile açılan 4.500,00 TL tutarındaki kredinin de 10.09.2015 tarihinde yapılan erken ödeme ile kapatılmış olup, risk kalmadığı gibi, dava tarihi itibariyle kredilerden ve diğer nedenlerden kaynaklanan asaleten veya kefaleten borcunun bulunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve davacının dava tarihi itibariyle davalı bankaya -ipotek akit tablosundaki ipoteğin davacının kefalet borçlarının da teminatı olduğuna ilişkin düzenleme göz ardı edilerek- kefaletinden kaynaklı borcun bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının gerekçe yönünden kaldırılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2018 gün 2016/557 Esas 2018/688 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜNE
… nolu bağımsız bölüm üzeride davalı … Aş lehine 30/04/2014 tarihli 1948 yevmiye nolu resmi senetle konulmuş ipoteğin kaldırılmasına,( fekkine),
4-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 13.662,00 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 3.415,50 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan posta, davetiye ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.140,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 32.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 3.415,50 TL harcın talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 121,30 TL başvurma harcı ile 23,63 TL yargılama gideri toplamı olan 144,93 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında açılan duruşma bozma ilamı gereği olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/03/2021 tarih ve 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilerek davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/10/2023
Başkan- Üye Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.