Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/2095 E. 2022/1823 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/2095 Esas 2022/1823 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2095
KARAR NO : 2022/1823

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2022
NUMARASI : 2022/429 Esas 2022/551 Karar
TALEP EDEN :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF : HASIMSIZ
TALEP : Zayi Belgesi Verilmesi
TALEP TARİHİ : 17/06/2022
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Zayi belgesi verilmesi istemine ilişkin talebin yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı talep eden vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari faaliyetinin 2017 yılında re’sen terk ile sonlandırıldığını, içerisinde bulunduğu maddi imkansızlıklar nedeniyle müvekkilinin iflasına karar verilmesi için dava ikame edildiğini, yargılama sürecinde müvekkilinin ticari defterlerinin dosya kapsamında bilirkişi marifetiyle incelendiğini, müvekkiline ait ticari defterlerin mali müşavir bilirkişinin talebi üzerine müvekkili tarafından bilirkişinin …’da bulunan ofisine defterler bırakılmak suretiyle incelendiğini, hazırlanan raporda defterlerin bilirkişiye geç ibraz edildiği, defterler üzerinde fiziki inceleme yapıldığının açıkça belirtildiğini, müvekkiline ait ticari defter, kayıt ve belgelerin bilirkişinin uhdesinde olduğunu, aynı dosyada daha sonra alınan bilirkişi raporunda da müvekkilinin ticari defterlerinin içeriğine değinildiğini, yapılan yargılama sonunda iflas davasının reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkiline ait ticari defter, kayıt ve belgelerin bilirkişi … tarafından kendisine teslim edilmediğini, vergi incelemesi kapsamında müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmek istenildiğini, ticari defterlerin iade alınmak için mahkemeye başvurulduğunu, mahkemece ise defterlerin dava dosyası içerisinde bulunmadığının kendilerine iletildiğini, ticari defterler müvekkiline teslim edilmediği için defterlerin incelemeye ibraz edilemediğini belirterek müvekkiline ait tüm ticari defter kayıtlarının zayi olduğuna dair karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tacirin ticari defter ve belgeleri ile ilgili zayi belgesi verilmesini talep edebilmesi için saklamakla yükümlü olduğu defter ve belge olması gerektiği, öncelikle tacirin saklama yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin irdelenmesinin zorunlu olduğu, tacirin TTK’nun 82/7. maddesinden yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkati ve özeni göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerektiği, kaçınılmaz bir halin varlığının arandığı, talep dilekçesindeki anlatımlara göre dosyaya herhangi bir tutanak, delil ibraz edilemediği, defterlerin sürmekte olan dava nedeniyle bilirkişiye teslim edildiğine ilişkin bir tutanağında bulunmadığı, defterlerin ne şekilde zayi olduğuna ilişkin dosya kapsamına delil ibraz edilemediği, ayrıca açıklanan süreç kanunda söylenen ve kaçınılmaz nitelikteki haller kapsamında olmadığı, talep edenin TTK gereği saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler açısından gerekli dikkat ve özeni göstermediği, basiretli bir tacir gibi davranmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iflas talebiyle açtığı davada 2013-2017 yıllarına ait tüm ticari defterlerin, bir kısım fatura ve evrakların bilirkişile ibraz edildiğini, defterlerin incelendiğinin dosyada alınan bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, ticari defterlerin mali müşavir …’ın talebi üzerine müvekkili tarafından bilirkişinin ofisine bırakılmak suretiyle defterlerin incelendiğini, düzenlenen raporda da bu durumun beyan edildiğini, defterlerin bilirkişinin uhdesinde olduğunu, defter iadesi için mahkemeye yapılan başvuruya olumsuz yanıt verildiğini, zayiye sebebiyet verenin iflas dosyasındaki bilirkişiler olduğunu, müvekkilinin saklama yükümlülüğüne aykırı davranmadığını, usulüne uygun tuttuğu ticari defterleri mahkemeye ibraz ederek yasaya uygun davrandığını, yeterli inceleme yapılmadığını, bilirkişilerin beyanlarına başvurulmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep;TTK’nun 82/7. maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenleme yapılmakla tacirlere ticari defter ve kayıtlarını saklama ve ibraz hususunda zorunluluk getirilmiştir.
Somut olaya gelince; zayi belgesi verilmesini talep eden ticari defterlerin görülmekte olan iflas davasında yapılan bilirkişi incelemesi nedeniyle mali müşavir bilirkişinin ofisine ibraz ettiğini, defterlerin daha sonra kendisine iadesinin sağlanmadığını, zayi olduğunu ileri sürmüştür.
Anılan iddiada yer alan Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/193 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, talep eden şirket tarafından hasımsız olarak iflas davası açıldığı, mahkemece bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verildiği, yargılama aşamasında mali müşavir, hukukçu, makine mühendisi bilirkişi heyetinden 11/10/2017 tarihli kök, 07/11/2018 tarihli ek rapor alındığı, anılan kök rapor ile kök raporun tekrarı niteliğindeki ek raporda davacının ticari defter ve kayıtlarının yerinde incelenip incelenmediğine ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmeden davacının 2012-2016 arası ticari defterlerinin incelendiği, davacının aciz halinde olduğunu yasal delillerle ispatlayamadığı belirtildikten sonra raporun son sayfasında davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, uzun ısrarlı aramalarına rağmen defterlerin ibrazında oldukça büyük zorluk yaşandığı, raporun gecikmiş olduğu belirtilmiştir.
İflas davasına ilişkin yargılama aşamasında ayrıca makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetinden 03/05/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmış, bu raporda da dosya üzerinden inceleme yapılarak şirketin 2016 yılı sonrası ticari defterlerinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Talep eden vekili iflas davasının görüldüğü dava dosyasına verdiği 15/06/2022 tarihli dilekçesi ile, ticari defterlerin bilirkişinin uhdesinde olduğunu, müvekkiline teslim edilmediğini, şirkete ait ticari defterlerin mahkeme uhdesinden ve bilirkişilerden teslim alınarak müvekkiline/taraflarına iade edilmesini talep etmiştir.
Anılan talep üzerine mahkemece yazı işleri müdürü, katip, mübaşir tarafından imzalanan tutanakla 2016/913 Esas sayılı dosyada verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle şerh yazılarak gerekli işlemler yapılıp dosyasının arşive kaldırıldığı, davacı vekilinin dilekçesi üzerine dosya içerisinde ve arşivde yapılan araştırmada davacı şirketin dosyaya sunduğu ve mahkeme personeli tarafından teslim alınmış hiçbir ticari defterin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğünce gönderilen yazı cevabı ekindeki 04/04/2019 tarihli vergi inceleme raporunda, davalı hakkında yapılan vergi incelemesi sonucu vergi ziyaı cezası kesilmesine karar verildiği, 2016 hesap döneminde kullandığı sahte faturalara ilişkin olarak vergi yönünden yapılacak bir işlem bulunmadığı belirtilmiştir.
Talep eden vekili 23/09/2022 tarihli celsede talebe konu defterlerin Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası kapsamında bilirkişiye verildiğine dair ellerinde herhangi bir tutanak bulunmadığını, ancak söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporunda defterlerin teslimiyle ilgili ifadelerinde bulunduğunu beyan etmiştir.
Tacir saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin saklanması ve korunmasına yönelik gerekli özeni göstermekle yükümlü olup, bu özene rağmen defter ve belgelerin ziyaa uğraması halinde zayi belgesi verilmesini talep edebilecektir. Somut olayda ise, talep eden şirketin talebe konu 2013-2017 yıllarına ait ticari defterlerin bilirkişiye teslim edildiğini, bilirkişi uhdesinde olduğunu, kendisine iadesinin yapılmadığını, dava dosyasına defterlerin iadesi için yazdığı dilekçeye defterlerin dosyada bulunmadığı gerekçesiyle olumsuz cevap verildiğini ileri sürerek zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Talebe konu ticari defterler 2013-2017 yıllarına ilişkindir. Talep eden belirtilen defterleri iflas dosyasındaki mali müşavir bilirkişiye teslim ettiğini belirtmiş ise de, anılan dosyada alınan bilirkişi raporlarında talep edenin 2012-2016 yıllarına ilişkin ticari defterleri incelenmiştir. Bir başka anlatımla, bilirkişi tarafından talebe konu talep eden şirketin 2017 yılı ticari defterleri incelenmediği gibi, alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda da şirketin 2016 yılı sonrası ticari defterlerinin bulunmadığı da açıkça belirtilmiştir.
Öte yandan, talep eden vekili iflas dava dosyasına ticari defterlerin kendisine iadesi için başvuru yapmış ise de, dava dosyasında tutulan tutanaktan mahkeme personeli tarafından teslim alınmış hiçbir ticari defterin bulunmadığı tutanağa bağlanmıştır. Talep edenin iddiası da defterlerin mahkeme kalemine değil, mali müşavir bilirkişiye teslim edildiğine yöneliktir. Yargılama aşamasında talep eden vekilinin beyanından, talep edenin ticari defterleri bilirkişiye teslim ettiğine ilişkin herhangi bir tutanak bulunmadığı anlaşılmıştır.
Talep edenin ticari defterlerin bilirkişiye teslim edildiğine ilişkin iddiasının dayanağı iflas davasında birinci bilirkişi heyetinden alınan kök rapordaki “Davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiki bulunmamakta ve uzun ısrarlı aramalarımıza rağmen ibrazında oldukça büyük zorluk yaşanmış, ve raporumuz gecikmiş bulunmaktadır.” şeklindeki ibaredir. Yargılama aşamasında anılan bilirkişi heyetine talep edenin ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yapma yetkisi verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından talep edenin 2012-2016 yılları ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmakta ise de, bu incelemenin heyette bulunan mali müşavir bilirkişinin ofisine defterlerin teslim edilmesi suretiyle gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda raporda bir açıklık bulunmamaktadır. Talep edenin talebine dayanak yaptığı kök rapordaki defterlerin ibrazında zorluk yaşandığına ilişkin ibare defterlerin talep eden tarafından mali müşavir bilirkişinin ofisine teslim edildiği sonucunu doğurmayacaktır.
Yargılama aşamasında talep edenin ticari defterleri ibraz ettiği bilirkişilerin dinlenmesi talep edilmiş ise de, dosyada defterlerin bilirkişiye teslimine ilişkin bir tutanak bulunmadığından bilirkişilerin dinlenmesinde hukuki yarar olmayıp, mahkemece bilirkişiler dinlenmeden hüküm kurulması usul ve yasaya uygundur.
Kaldı ki, ticari defterler üzerinde açılan iflas davasında yapılan bilirkişi incelemeleri 11/10/2017, 07/11/2018, 03/05/2019 tarihli raporlarla yapıldığı halde, talep eden vekilince iflas dosyasına müracaat edilerek defterlerin kendisine iadesine yönelik talebi 15/06/2022’dir.
Hal böyle olunca, mahkemece talep eden şirketin ticari defter ve kayıtların muhafazası için gerekli olan tedbir ve özenin gösterilmediği, ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ile defterlerin iade talebi arasında geçen uzun süre de gözetildiğinde basiretli bir tacir gibi davranmadığı, TTK’nun 82/7. maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/10/2007 tarih 2006/9938 esas 2007/12819 karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03/12/2014 tarih 2014/13593 esas 2014/18941 karar sayılı emsal içtihatları).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin talebin reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmediğinden talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Talep edenden alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme HMK’nın 362/(1).ç maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 30/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.