Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/2048 E. 2023/29 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/2048 Esas 2023/29 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2048
KARAR NO : 2023/29

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2022
NUMARASI : 2020/172 Esas 2022/717 Karar
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/03/2020
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …AŞ’nin (Şirket) üretmiş olduğu hidrojen peroksiti … ailesine ait … AŞ üzerinden satışının yapılıp elde edilen gelirin Şirket kasasına aktarılmaması ve Şirketin kapasite arttırımının … ailesine ait … AŞ ye fahiş bir bedelle yaptırılması suretiyle şirketi zarara uğrattıkları gerekçesiyle yönetim kurulu üyeleri aleyhine, Şirketin o dönemde %28,2’sine sahip olan… AŞ tarafından 500,00 TL maddi zararın zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsil edilerek şirkete verilmesi istemiyle açılan davalarda yargılama sürerken …. AŞ’nin sermayesindeki… İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne ait %28,2 oranındaki kamu payı Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK)’nın 21.02.2011 tarihli ve 2011/14 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alındığını, ve başka bir işleme gerek olmadan bedel olmaksızın söz konusu % 28,2 oranındaki şirket iştirak hisselerinin mülkiyetinin müvekkili idareye geçtiğini, %28,2 oranındaki kamu hissesinin satışı için ihaleye çıkarıldığını, bu hisselerin ön alım hakkı bulunan Şirketin ortaklarından …’na satışı için 09.07.2018 tarihinde sözleşme imzalandığını, hisseleri devralan …’nun işbu satış sözleşmesinin 8/a maddesine aykırı olarak müvekkilinin açmış olduğu ancak hisseleri devretmesi sebebiyle taraf sıfatının kalmadığı mahkemece kabul edilen davalardan hisseleri devralan ve davacı sıfatını kazanan …’nun feragat etmesi ve Mahkemece davaların feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü ve taahhüdünü yerine getirmeyerek müvekkili idarenin zarara uğramasına yol açtığını, zira davacı devralanın davalardan feragat etmemesi halinde davanın kabulü ile satılan ancak şirket hesaplarına aktarılmayan hidrojen satış miktarının şirkete ödenmesine karar verileceğini ve bu sayede müvekkilinin şirketten olan geçmiş yıllara ait temettü alacağını tahsil edebileceğini ileri sürerek müvekkili idarenin uğramış olduğu maddi zarara ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirket hisse satış sözleşmesinden kaynaklanan bir miktar paranın tazmini istemiyle açılan davada 7155 sayılı Yasa’nın 20.maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi dava açılmadan önce arabulucuya başvurma koşulunun yerine getirilmediğini, Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/447 Esas sayılı sorumluluk davasının tarafının müvekkili olmadığını, hisse satış sözleşmesinde olmayan bir hükme istinaden dava açıldığını, dava dilekçesine konu ettiği maddi vakıalara dayalı olarak davalının herhangi bir eyleminden dolayı uğradığı bir zarar olmadığını, böyle bir zararın varlığının ve miktarının ispat edilemediğini, faiz başlangıç talebinin hukuki bir dayanak ve gerekçesinin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; Dava, 6102 sayılı TTK’nın 489 vd. Maddelerinde düzenlenen anonim şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin bu davanın aynı kanunun 4(1)/a. maddesinden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın bir miktar paranın ödenmesi talebini içerdiği bu kapsamda 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında arabulucuya başvurmanın dava şartı olduğu, dava dilekçesi ekinde uyuşmazlık konusuna ilişkin arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, cevaba cevap dilekçesinde de davanın ticari dava mahiyetinde olmadığından bahisle arabulucuya başvuru şartının bulunmadığı gerekçesiyle davadan önce arabulucuya başvuru yapılmadığının davacı tarafından bildirildiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09.07.2018 tarihinde imzalanan satış sözleşmesinin diğer hususlar başlıklı 8/a maddesinde; “Bandırma 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/381 E., ve 2007/358 E. sayılı dosyaları ile şirketteki pay sahipliği dolayısyla sözleşmenin imzalanacağı tarihe kadar şirket lehine karar verilmesi veya şirket lehine ödeme talepli olup, idarenin tarafı olduğu tüm davaların ve icra takiplerinin takibi ve sonuçlandırılması, söz konusu dava ve icra takiplerine konu alacakların şirket lehine tahsili; sözleşmenin imzalanacağı tarihten itibaren alıcının yükümlülüğünde olacaktır.” hükmünün yer aldığını, ancak hisseleri devralan davalı … … tarafından söz konusu sözleşme hükmüne aykırı olarak dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davalarından feragat edildiğini, dava ticari bir dava olmadığından dava şartı arabuluculuğa tabi olmadığını, müvekkili idare tacir olmadığından ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğini, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı …AŞ’nin (Şirket) davacı idareye ait hisselerinin davalıya satışı için imzalanan 09.07.2018 tarihli hisse satış sözleşmesine davalı devralının aykırı davranması sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Öncelikle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 489 ve devam eden maddelerinde düzenlenen anonim şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan işbu davanın aynı kanunun 4(1)/a. Maddesi gereğince mutlak ticari dava olarak kabulü gerekir. Nitekim ilk derece mahkemesince de davanın bu gerekçeyle ticari dava olarak kabulü yerindedir.
Somut olayda, davacı idarenin eski ortağı olduğu dava dışı …AŞ’deki hisselerinin davalıya satışına ilişkin sözleşme hükmünün ihlali sebebiyle doğan zararın tahsili talep edilmektedir. Taraflar arasında hisse satış sözleşmesinin imzalandığı tarihte davacı idare dava dışı anonim şirketin ortağı olup bu sözleşme ile anonim şirketteki tüm hisselerini davalı devralana devretmiş, böylece şirket ortaklığından ayrılmış, davalı devralan ise dava dışı anonim şirketin ortağı sıfatını kazanmıştır. Davacı, hisse satış sözleşmesinin ihlalinden dolayı, satış sözleşmesinin imzalandığı tarihte devreden ortak sıfatıyla eldeki tazminat davasını, bu hisselerini devralan davalı ortağa karşı açmıştır. Dava tarihi itibarıyla davalı anonim şirketin merkezinin bulunduğu Balıkesir ili Bandırma ilçesi yer mahkemeleri HMK’nın 14/2. Maddesi uyarınca, hisse devreden davacı ortağın bu sıfatla hisselerini devralan davalı ortağa karşı açmış olduğu işbu davada kesin yetkilidir. Kesin yetki kuralı HMK’nın 114/1-ç bendi uyarınca dava şartı olarak düzenlenmiştir. O halde ilk derece mahkemesince yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilerek kesin yetki şartının yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi gereği davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin emsal nitelikteki 25.03.2022 tarih ve 2021/9104 E.-2022/2412 K. sayılı ilamı, 29.11.2007 tarih 2006/12548 E. 2007/15062K. Sayılı, ilamı, 26.06.2008 tarih 2007/6905 E. 2008/8620 K. sayılı ilamı, 21.05.2012 tarih 2011/2122 E. 2012/8459 K. sayılı ilamı, 28.05.2015 tarih 2014/10440 E. 2015/7198 K. sayılı ilamı, 13.06.2014 tarih 2014/5154 E. 2014/11377K. sayılı ilamı, 17.06.2019 tarih 2019/2229E. 2019/4442 K. sayılı ilamı, 26.10.2020 tarih 2020/1738 E. 2020/4413K. Sayılı ilamları da bu yöndedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme sonunda kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin, HMK’nın 353/1-a-3.Maddesi gereği kaldırılarak HMK’nın 114/1-ç maddesi uyarınca kesin yetki şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın usulden reddine, ayrıca, HMK’nın 353(1)-a.3 maddesinin hükmü özel düzenleme içerdiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile HMK’nın 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın ve talebe bağlı olmaksızın dosyanın görevli Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Tevzi Bürosuna gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2022 tarih ve 2020/172 Esas 2022/717 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 14/2. Maddesindeki kesin yetki şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
3-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) tevzi edilmek üzere Bandırma Asliye Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
4-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinafa başvuran davacı idare harçtan muaf olup başlangıçta istinaf maktu karar ve ilam harcı alınmadığından iadesi yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/01/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.