Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/2046 E. 2023/219 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/2046 Esas 2023/219 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2046
KARAR NO : 2023/219

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :07/07/2021
NUMARASI :2020/674 Esas 2021/529 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 29/12/2020

KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Başkanlığının 3624 sayılı Kanun ile kurulmuş kamu tüzel kişiliği olup KOBİ’lere devlet desteği sağladığını, kurum ihtiyacı için hizmet alımları yapıldığını, davalılardan …. Şti elemanı olarak … Müdürlüğünde çalışan …’in emekli olması nedeniyle kıdem tazminatı ödendiğini, ödenen işçilik haklarının geri tahsili için açılan rücu davasında Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/619 dosyasında davalı …. Şti’nin Ticaret sicilinden silindiğini, ihya davası açmak için 2 haftalık kesin süre verildiğini iddia ederek …. Şti.’nin yeniden ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müdürlüğün… sicil numarasında kayıtlı bulunan … Şirketinin, 14.12.1999 tarihinde kurulduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesinin b bendinde “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde münfesih olan anonim ve limited şirketler”in tasfiye usulüne uyulmaksızın ticaret sicilinden kayıtlarının silineceğinin düzenlendiğini, 30.12.2012 tarihinde 28513 sayılı Resmi Gazete’de “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” yayınlandığını, Tebliğin 5’inci maddesinde Müdürlüklerce sayılı sebeplerle münfesih olan şirketlerin belirleneceğini ve d bendinde “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” kapsamında resen terkin edildiğini, müdürlükçe 03.10.2013 tarihinde şirketin son kayıtlı adresi olan “……” adresine tebligat gönderildiğini, 20.11.2013 tarihinde “taşınmış” notuyla iade edildiğini, 07.10.2013 tarih ve … sayılı TTSG’de ihtaren de ilan edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, ayrıca şirketlerin 6102 sayılı TTK’nin 31‘nci maddesi uyarınca, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliği tescil ettirmesi gerektiğini, şirketin adres değişikliğinin tescili zorunluluklarını yerine getirmediğini ve bu konudaki sorumluluğun şirket yetkililerine ait olduğunu, şirket kendisine bildirilen 2 aylık sürede münfesih olmadığını belgeleyen hiçbir evrak ibraz etmediğinden 23.01.2014 tarihinde resen terkin edildiğini, bu hususun 28.01.2014 tarih …sayılı Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğini, şirketin davalarının, alacak ve borçlarının Müdürlüğümüz tarafından bilinmesi mümkün olmadığından ve 07.10.2013 tarih ve … sayılı TTSG’de ihtarda yer aldığı üzere şirketin taraf olduğu davalar taraflarına bildirilmediğinden Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, şirketin usûle ve hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, davada şirketin terkin tarihi 23.01.2014 iken ihya davasının açılış tarihi 29.12.2020 olduğundan 5 yıllık zamanaşımının geçtiğini, mahkeme resen terkinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7’nci maddedeki düzenlemeye göre terkin edilmemesi gerektiğine kanaat getiriyorsa şirketin ihyasına karar vermesi gerektiğini, ek tasfiyeye karar verilmeyip şirketin ihyası gerektiğini, resen terkinin hukuka uygun olduğuna kanaat getiriliyorsa, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547’nci maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tasfiye memuru atanması gerektiğini bildirerek davanın reddini, şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi halinde, 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasını, müdürlük yasal (zorunlu) hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu şirketin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce 5174 sayılı yasa gereğince odaca kaydı silinmesi nedeniyle 23/01/2014 tarihinde TTK Geçici 7. madde kapsamında kaydının re’sen silindiği anlaşılmakla birlikte 5174 sayılı yasa gereği oda kaydı silinmesinin TTK geçici 7 madde kapsamında terkin yapılması olanağı bulunmadığı, TTK’nun Geçici 7/1 maddesinde terkin sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup, 5174 sayılı yasanın 10. ve 32. maddeleri kapsamında odaca kaydın silinmesinin bu madde kapsamında olmadığı, bu haliyle dava konusu şirket hakkında uygulanmaması gereken TTK geçici 7 maddesi uygulanmış olması sebebiyle 7/15. maddedeki süre sınırlamasının dikkate alınamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicli Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı olan … Şirketi’nin ihyasına, dava açılmasına yanlış işlem yaparak davalı sebebiyet verdiğinden davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin son adresine yapılan tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilanın Tebligat Kanunu uyarınca yapılmış tebligat sayılacağından ihtarın hukuka uygun olduğunu, dava konusu şirketin geçici 7. maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının alacağı sebebiyle ihya davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, terkin tarihinde şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, mahkemece ihyaya hükmedilirken TTK’nun 547/2. maddesi göz ardı edilerek ek tasfiye kararı verilmeyip, tasfiye memuru ataması yapmamasının hukuka aykırı olduğunu, şirketin aktif ticari hayata dönme gayesi bulunmadığını, alacak davasıyla sınırlı olarak ihya kararı verilmesi gerektiğini, terkinde müdürlüğün kusuru bulunmadığını, yasadan doğan yasal hasım olduklarını, aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, aksi kanaat halinde ise ek tasfiye kararı verilerek tasfiye memuru atanmasına, aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, ticaret sicil kaydı TTK Geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilmiş şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/674 Esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/674 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından ihyası istenen dava dışı … Şirketi’nin aleyhine rücuen alacak davası açıldığı, mahkemece davacı vekiline şirketin ihyası davası açmak üzere süre verildiği, davanın derdest olduğu görülmüştür.

Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali Tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek Tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316)
Davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve 2019/540 Esas 2019/1798 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/09/2018 tarih ve 2018/2834 Esas 2018/5605 Karar sayılı;11/10/2022 tarih ve 2022/5850 esas 2022/6837 karar sayılı emsal ilamları). Aynı gerekçelerle Geçiçi 7.maddeye tabi olmayan sebebe dayalı terkin işlemi yapıldığından 5 ve 10 yıllık hak düşürücü sürelerde uygulama imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacının ihyası istenen şirket aleyhine Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/619 esas sayılı dosyasında rücuen alacak davası açtığı, dosyanın derdest olduğu, bu nedenle davacı tarafın, şirketin ihyasını talep etmekte hukuki menfaatinin bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
/ Ancak 6102 sayılı TTK’nın 547 maddesi gereğince ihyası istenen … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesi yanında ticaret siciline tescil ve ilanına da karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2021 tarih ve 2020/674 Esas 2021/529 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde … sicilinde kayıtlı … Şirketinin İHYASINA,
5-Karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,
6-Harçlar kanunu uyarınca hesap olunan 179,90-TL olduğundan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-İlk derece mahkemesi kararı ile istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetilerek davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

9-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davalı … Sicil Müdürlüğü’nce istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın talep ve istek halinde davalı … Sicil Müdürlüğü’ne iadesine,
2-Kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek davalı … Sicil Müdürlüğü’nün istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/02/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.