Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/20 E. 2022/1536 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/20 Esas 2022/1536 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/20
KARAR NO : 2022/1536

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2019/694 Esas 2021/902 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İpotek Fekki
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2022

Taraflar arasındaki ipoteğin fekki istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin mülkiyetinde bulunan …parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine 04.04.2011 tarihinde 1. dereceden 225.000,00-TL ipotek tesis edildiğini, daha sonra ipotek bedelinin 08.03.2013 tarihinde 450.000,00 TL’ye çıkartıldığını, aynı taşınmaz üzerine davalı banka lehine 18.01.2018 tarihinde 2. dereceden 450.000,00-TL’lik bir ipotek daha tesis edildiğini, bu ipoteğin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 18.01.2018 tarihinde verilen ipotek belgesinin 1. maddesinde ”…. Merkez ve şubeleri ile özellikle ….Şti. ‘nin tevdi ettiği ve ilerde tevdi edeceği her türlü kredi taahhütnamelerine ve sözleşmelerine istinaden …. Şubelerince açılmış ve açılacak nakdi ve gayrınakdi TL veya döviz veya yabancı para ölçüsü ile verilen ya da vergi resim harç ile fon istisnası uygulanan kredilerden doğmuş ve doğacak her türlü asalet ve kefalet kredi borçları (Anapara, faiz, komisyon, BSMV, KKDF sair harç ve masraflar ) sair bankacılık ve borç işlemlerinden dolayı doğmuş ve doğacak ipotek verene ait asalet ve kefalet borçlarının teminatı olarak nitelikleri yukarda yazılı gayrimenkulü 2. derece fekki bildirilinceye kadar süresiz 450.000,00-TL için ….’ne ipotek vermeyi kabul ettiğini,..” ifadesinin yer aldığını, sözleşmedeki bu hükme göre davacının vermiş olduğu ipoteğin teminat altına aldığı alacak hakkının belirsiz olduğunu, zira Yargıtay kararında ”Rehin hakkının muteber olarak kurulabilmesi için teminatını oluşturduğu alacak hakkının belirli muayyen bir alacak olması gerekir. Buna karşılık müstakbel alacakların temini için yapılan rehin sözleşmelerinde alacağın hangi sebepten doğacağı da açık olarak gösterilmelidir.” şeklinde karar verildiğini, ancak sözleşmedek hüküm incelendiğinde davalı ipotek veren, sebebi ve sınırı belli olmayan herhangi bir borç ilişkisinden kaynaklı tüm borçlardan sorumlu olacağının belirtildiğini, bankanın alacaklı olduğu …. Şti.’nin daha sonra yaptığı mukavelelerle borçlarını yenilediğini, yeni krediler verdiğini, bu hususun bankanın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde açığa çıkacağını, hali hazırda bu durumun ipoteğin verildiği andaki şartları önemli ölçüde müvekkili aleyhine olacak şekilde değişmesine sebep olduğunu, bu durumda ipotek verenin sorumluluğunun sona ermesi mümkün olmayan ömür boyu sürecek bir hal aldığını, TBK’nun 36. maddesinde aldatma ile ilgili olarak ”Taraflardan biri diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeye bağlı değildir.. ” hükmünün yer aldığını, bankaya 18.01.2018 tarihli ipotek verildiğinde önceki 1. dereceden ipoteğin fek edileceği düşüncesi ile ipoteğin verildiğini, ancak fekkin yapılmadığını, müvekkilinin 04.04.2017 tarihinde Sarıyer 1. Noterliği marifeti ile gönderdiği ihtarnamede ‘…. Lehine teminat olarak verilen taşınmazının ve şahsi kefaletinin bu tarihten itibaren sonra doğacak borçlara güvence ve teminat teşkil etmeyeceğini bildirdiğini, ancak banka ile yapılan görüşmeler neticesinde bankaya 2. dereceden ipotek verileceğini ve bankanın da 1. dereceden ipoteği kaldıracağını, bunun banka iç yazışmalarında da yer aldığını, ancak bankanın ipoteği kaldırmadığını, müvekkilinin noterden istifa beyanı gönderdikten sonra 2. dereceden tekrar ipotek vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ipoteğin fek edilmemesi sebebiyle müvekkili tarafından Sarıyer 2. Noterliğinden 03.12.2018 tarihinde tekrar ihtarname gönderilerek ipoteğin fekkinin talep edildiğini, ancak banka tarafından ipoteğin kaldırılmadığını bildirerek 18.01.2018 tarihli 2. dereceden 450.000,00-TL’lik tesis edilen ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, ipoteğin teminat altına aldığı alacak hakkının belli olduğunu, ipotek resmi senedinde ipoteğin …. ‘nin kullanmış olduğu ve kullanacağı kredilerin teminatına verildiği ve 2. dereceden 450.000,00-TL’si için yeni ipotek verildiğinin görülebileceğini, ipotek resmi senedinin 1. Maddesinde açıkca belirtildiğini, ayrıca 4721 sayılı TMK’nun 881/1. maddesi hükmüne göre ”Halen mevcut olan veya henüz doğmamış almakla beraber kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir. ” hükmünü içerdiği, müvekkili banka tarafından ….Şti.’ne yapmış oldukları sözleşme hükmüne göre talepleri doğrultusunda kredi kullandırıldığını, davacının babası … tarafından 04.04.2011 tarihinde 225.000,00-TL bedelle 1. dereceden ipotek verildiğini, daha sonra dava konusu taşınmazın mülkiyetini oğlu/davacı …’ye devrettiğini, ardından 08.05.2013 tarihinde 225.000,00-TL bedel artırma işlemi yapıldığını, daha sonraki tarihlerde mektupların yenilenmesi için bankaya yapılan başvuru sonrasında teminat açığı olması nedeniyle ek teminat göstermelerinin gerekmesi üzerine dava konusu taşınmaz 18.01.2018 tarihinde 2. dereceden 450.000,00-TL bedelle banka lehine ipotek verildiğini, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu ve davacı tarafın iddiası gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının 04.04.2017 tarihli ihtarnamesine bankanın 24.04.2017 tarihinde… yevmiye nolu ihtarı ile cevap verdiğini, davacı tarafından … Şubesi Müdürlüğüne hitaben yazılmış olan 03.05.2017 tarihkli muvafakat yazısında 450.000,00-TL bedelli ipoteğin …. ŞTİ’nin 585.992,38 TL’lik işlek kredi riski için temdit edilmesine ve söz konusu taşınmazın halen ipotek olarak kullanılmasına muvafakat ettiğini bildirdiğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; somut olayda mülkiyeti davacı …’ye ait olan … parsel de kayıtlı arsalı dükkan vasıflı taşınmaz …. Şti. nin borçlarına karşılık …. Lehine 04.04.2011 tarihinde 225.000,00 TL 1. dereceden ipotek verildiği, daha sonra 08.05.2013 tarihinde ipotek limitinin 225.000,00 TL artırılmak suretiyle ipotek tutarının 450.000,00 TL’ye yükseltildiği, son olarak 18.01.2018 tarihinde 2. dereceden 450.000,00 TL ipotek verildiğini, ipotek senedi incelendiğinde, ipotek türünün ana para ipoteği olmadığı, üst sınır ipoteği olduğu; …. ‘nin kullanmış olduğu ve kullanacağı kredilerin teminatına 2. dereceden 450.000,00 TL üst sınır ile verildiği,
TMK’nun 881/1. maddesi hükmüne göre de ”Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” hükmünü içerdiği, taraflar arasında imzalanan 01.01.2018 tarihli GKS’lerden, 3.2 maddesinde teminatların bankanın her türlü alacağı için karşılık verildiği; 3.1.1 maddesinde bankanın krediyi uygun göreceği teminatlar çerçevesinde kullandırabileceği; bu teminatlar arasında taşınmaz rehninin de sayıldığı; müşterinin istenilen teminatları bankaya verme zorunluluğunun bulunduğu; 3.2.1 maddesinde bankaya verilen teminatların her türlü alacağa karşılık olmak üzere verildiği kabul edildiği,
Davacı tarafın, dava dilekçesinde özellikle, TBK’nun 36. maddesinde aldatma ile ilgili olarak ”Taraflardan biri diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeye bağlı değildir. ” hükmünün yer aldığını, bankaya 18.01.2018 tarihli ipotek verildiğinde önceki 1. dereceden ipoteğin fek edileceği düşüncesi ile ipoteğin verildiğini, ancak fekkin yapılmadığını, iddia ettiğini, 1. derece ipoteğin kaldırılacağı düşüncesi ve inancı ile 2. derece ipotek kurulduğuna ve bankaca hile ile kaldırıldığına yönelik bu tarz iddialar, TBK’nun 36.maddesi kapsamında hileye (aldatmaya) yönelik iddialar olup; ayrıca HMK’nun 203/ç.maddesi kapsamında tanık dahil takdiri delillerle de ispatlanabilir nitelikte vakıalar olduğundan, bu hususta dinlenen tanık beyanları ile davacının iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişi tarafından dosya kapsamındaki deliller ile tanık beyanlarının tam olarak değerlendirilmediğini, ek rapor alınması yönündeki taleplerinin mahkemece usulsüz reddedildiğini, dosya kapsamında tanıkların dinlendiğini, tanık beyanlarından açıkça ipoteğin hile ile tesis edildiğinin belli olduğunu, ancak mahkemece tanık beyanlarına itibar etmemesinin ilk derece mahkemesi kararında çelişkiye sebebiyet verdiğini,
Bankaca çekilen kat ihtarında yalnızca 450.000,00 TL tutarındaki 1 adet ipotekten müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, 2 adet ipotekten sorumlu görülmesi durumunda bu miktarın 900.000,00 TL olduğunu, ancak bankanın çektiği kat ihtarında yalnızca 1.dereceden ipotek için kat ihtarı çektiğini, dava dışı şirketle davalı banka arasında 31/10/2012, 20/03/2014 ve 01/01/2018 tarihli 3 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davaya konu 2.dereceden ipoteğin ise 01/01/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinden 17 gün sonra verildiğini, yeni bir kredi ilişkisi, yeni bir kredi tanımlaması ve bunun gibi bir durum olmadığından bankanın durduk yere ipotek almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ipotek tarihi itibariyle bankanın ipotek almasını gerektirecek bir durumun bulunmadığını, dosyaya ses kaydı ve görüntü çözüm tutanaklarının eklendiğini, müvekkilince 04/04/2014 tarihinde bankaya ihtar çekildiğinden ötürü dava dışı şirketten davalı bankaca bu ihtarın geri çekilmesinin istendiğini, bu ihtarın istifadan istifa olmaz gerekçesiyle noter tarafından reddi sebebiyle 1.dereceden ipoteğin kaldırılacağı yönünde banka görevlilerinin beyanları üzerine 2.dereceden dava konusu ipotek verildiğini, müvekkilinin iradesinin yanıltıldığını, hataya düşürüldüğünü, hileli bir şekilde 2. ipoteğin konulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 18.01.2018 tarihli 2. dereceden 450.000,00-TL’lik tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353/(1)-a.6.maddesinde de (Değişik: 22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
Davalı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu …. arasında 31.01.2012 tarihinde 3.000.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Taahhütnamesi imzalandığı, ….’nin aynı limitle sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili oldukları,
Davalı banka ile dava dışı asıl borçlu …. arasında 20.03.2014 tarihinde 5.000.000,00 TL tutarlı Genel Kredi Taahhütnamesi imzalandığı, ….’nin aynı limitle sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili oldukları,
Davalı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu …. arasında 01.01.2018 tarihinde 5.000.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Taahhütnamesi imzalandığı, …’un ayni limitle sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğu görülmüştür.
Davacı …’ye ait olan … parsel de kayıtlı arsalı dükkan vasıflı taşınmazın …. Şti.’nin borçlarına karşılık …. lehine 04.04.2011 tarihinde 225.000,00 TL 1. dereceden ipotek verildiği,
08.05.2013 tarihinde ipotek limitinin 225.000,00 TL artırılmak suretiyle ipotek tutarının 450.000,00 TL’ye yükseltildiği,
18.01.2018 tarihinde ise aynı taşınmazın ….’nin kullanmış olduğu ve kullanacağı kredilerin teminatı olarak 2. dereceden 450.000,00 TL üst sınır ipoteği verildiği,
Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün 2020/41008 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçluların … ve …. Şti. olup, toplam 900.000,00-TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Bankacı ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden alınan raporda özetle; dava konusu taşınmazın davalı banka lehine dava dışı şirketin kullanacağı kredinin teminatı olarak 04/04/2011 tarihinde 1.dereceden ipotek verildiğini, ipotek limitinin 08/05/2013 tarihinde 225.000,00 TL artırılarak 450.000,00 TL’ye yükseltildiğini, 18/01/2018 tarihinde de taşınmazın 2.dereceden 450.000,00 TL limitle yine banka lehine ipotek verildiğini, verilen ipoteğin ana para ipoteği olmadığını, üst sınır ipoteği olduğunu, davacının dosya kapsamına göre hile ve aldatmaya yönelik yazılı delil sunmadığını, davacı yanın eski borç hariç yeni kredi kullandırılması halinde sorumluluklarının doğmadığına yönelik ihtarname çekildikten sonra 2.derecede ipotek kurulmasının hayatın olağan akışına aykırı yönündeki iddialarının mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
İlk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu rapor davalı vekilinin davaya konu ipoteğin dava dışı şirketin kullanmış olduğu kredilerin ve teminat mektupları için ek teminata ihtiyaç duyulmasından ötürü verildiği iddiası yönünden bir inceleme içermediğinden ve dava konusu ipoteğin verildiği 18/01/2018 tarihi itibariyle davalı banka tarafından dava dışı şirkete imzalanan yeni sözleşme kapsamında yeni bir kredi kullandırılıp kullandırmadığı, şirketin geçmişten devreden borcunun bulunup bulunmadığı, kullandırılan yeni kredi ve geçmişten gelen borç varsa söz konusu borç toplamını karşılar şeklinde teminat alınıp alınmadığı, alınmış teminatlar varsa neler olduğunun bankada yerinde inceleme yapılmak suretiyle tespit edilmediği anlaşılmakla alınan bilirkişi heyeti raporu denetim ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince bilirkişi heyetine davalı bankada yerinde inceleme yetkisi verilerek davalı vekilinin davaya konu ipoteğin dava dışı şirketin vermiş olduğu teminatların yetersiz olduğundan bahisle ek teminat ihtiyacı çıkmasından ötürü alındığı iddiası yönünden ve dava dışı şirket ile davalı banka arasında imzalanan her üç genel kredi sözleşmesi de birlikte değerlendirilerek imzalanan her üç genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı şirketin borcunu karşılar şekilde davalı bankaya verilmiş herhangi bir teminat (ipotek/rehin) verilip verilmediği, verilmiş ise her bir teminata ilişkin belgenin tasdikli bir örneğinin hazırlanacak rapora eklenmesi ile dava dışı şirket ile davalı banka arasında imzalanan 01/01/2018 tarihli yeni genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı şirkete kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, kullandırılmış ise bu tarih itibariyle dava dışı şirketin geçmiş borcu bulunup bulunmadığı da dikkate alınarak davalı banka tarafından ipoteğin alındığı 18/01/2018 tarihi itibariyle dava dışı şirketten alacağı varsa miktarının denetime elverişli şekilde tespiti ile ek teminata ihtiyaç bulunup bulunmadığı hususunda denetim ve hüküm kurmaya elverişli şekilde rapor alınması dosya içerisinde tanık beyanları ile taraf delilleri birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerektiğinden bu aşamada Dairemizce denetim yapılması mümkün değildir.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri gereğince mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da inceleme sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay’ca denetlenebilecektir.
Dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesince açılan davada tanık dinlenmesinin mümkün olduğu belirtilerek davacı yanın tanık listesinde belirtmiş olduğu tanıkların dinlenmiş olmasına rağmen tanık beyanlarının hangi gerekçe ile itibar edilip edilmediği yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli nitelikteki delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2021 tarih ve 2019/694 Esas 2021/902 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde Davalı …’a iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.