Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1994 E. 2023/188 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1994 Esas 2023/188 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1994
KARAR NO : 2023/188

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2022
NUMARASI : 2020/249 Esas 2022/420 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … şirketi ile davalı banka arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, diğer müvekkillerinin sözleşmede müteselsil kefil olduğunu, kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere kambiyo senedi dışında müvekkillerinin taşınmazları üzerinde ipotekler tesis edildiğini, davalı tarafından yasal mevzuata aykırı olarak kredi hesaplarının kat işlerinin farklı tarihlerde 3 kez yapıldığını, hesap kat tarihinden sonra dahi kredi ilişkisinin devam ettirildiğini, hesap kat ihtarnamelerinde talep edilen miktarların değiştiğini, davalı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takiplerinin icra hukuk mahkemesi kararlarıyla iptal edildiğini, derdest olan tek takibin kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takip olduğunu, müvekkilleri tarafından bir kısım kredi borçlarının ödendiğini, depo edilmesi talep edilen tüm teminat mektuplarının iade edildiğini, müvekkillerinin davalıya olan kredi borçları için ne miktarda borçlu olduklarının, kredinin hangi tarihte kat edildiğinin ya da edilmediğinin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini, ödenen 107.104,88 TL yönünden borçlu olunmadığının tespiti gerektiğini belirterek ilk takip tarihi olan 09/01/2015 tarihi itibarıyla davalının talep edebileceği kredi asıl alacak miktarının tespitine, toplam 107.104,88 TL ödeme yönünden borçlu olunmadığının tespitine, Ankara 7. İcra Müdürlüğü 2015/467 Esas sayılı takibe konu kredi alacağı ödenmiş olmakla takibin iptaline, bu kredi alacağının teminatı olan tüm ipoteklerin terkin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte borçlular tarafından borcun yapılandırılmasının talep edildiğini, bunun üzerine müvekkili ile davacı … şirketi, … arasında protokol imzalandığını, davacıların protokol yokmuş gibi davranarak mahkeme kanalıyla borç miktarını tespit ettirmeye çalıştıklarını, protokolün esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacılar davalı bankaya kullanılan krediler dolayısıyla olan borcun ödendiği, teminat mektuplarının iade edildiği, icra takibine konu olan borçlarının kalmadığını iddia etmişlerse de, dosya kapsamına uygun, denetlenebilir bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, yapılan hesaplamaya göre dava tarihi itibariyle davacıların davalı bankaya 1.194.857,50 TL asıl alacak, 402.217,14 TL mahrum kalınan kâr payı ve 123,973,38 TL BSMV olmak üzere toplam 1.621.048,02 TL nakdi ve çek sorumluluk bedeli olarak 21.585,00 TL gayri nakdi borcu bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; doğal hakim ilkesinin ihlal edildiğini, Ankara’da yalnızca 3. Ticaret Mahkemesinin banka kredi sözleşmelerden kaynaklanan davalarda görev yaptığını, buna rağmen banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın Ankara 6. Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü, mahkeme hakimlerinin çekilmeye davet edildiğini, hakimin reddi dilekçesi verilmesine rağmen davalı banka lehine verilen kararın yok hükmünde olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçeğe aykırı olup, banka kayıtlarının incelenmediğini, davalı tarafından keşide edilen hesap kat ihtarnamelerinin kabul edilemeyecek nitelikte olduğunu, alacaklı bankanın katılım bankası olup, mevzuatlarına göre kredi kullandırdıklarını, buna rağmen bilirkişilerin alacaklı banka lehine faiz hesaplayarak mahrum kalınan kar payıyla temerrüt faizinin aynı şey olduğunu iddia ettiklerini, teminat mektubu komisyonu ve çek bedeli sorumluluğu konusunda yasal düzenlemelerin dikkate alınmadığını, takip tarihinden sonra kullandırıldığı iddia edilen kredinin takip alacağına eklendiğini, taraflar arasında imzalanan protokolün davalı lehine kredi borcunun yenilenmesi olarak kabul edildiğini, banka hesabında bulunan 50.185,09 TL’nin takip masrafları için kullanıldığının iddia edildiğini, bu para mevcut olduğu halde kredi borcuna mahsup edilmediğini, bilirkişi raporundaki çelişkinin gözetilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesi kapsamında ilk takip tarihi itibarıyla kredi borcunun tespiti, ödenen miktarlar yönünden borçlu olunmadığını tespiti, icra takibinin iptali, ipoteklerin fekki istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacılar vekilinin vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesinden sonra, istinaf formunun düzenlendiği aynı tarih olan 30/11/2022 tarihinde UYAP üzerinden Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dilekçe ile istinaf isteminden ve davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davacılar vekilinin dosya içerisinde yer alan Ankara 38. Noterliğinin 08/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesinde davadan ve kanun yollarından feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK’nın 349/2. maddesinde; “Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, dava dosyası istinaf incelemesi yapılmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra davacılar vekilinin istinaf başvurusundan feragat edilmiş olmakla davacılar vekilinin istinaf isteminin feragat sebebiyle reddine, istinaf talebinden feragat edilmesi nedeniyle davadan feragat hakkında Dairemizce olumlu olumsuz bir karar verilemeyeceğinden davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince ek karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 349/2. maddesi gereği feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacılar vekili tarafından yatırılan 220,70 istinaf yoluna başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde istinafa başvuran davacılara iadesine,

3-İstinaf giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince ek karar verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/02/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.