Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1982 Esas 2023/6 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1982
KARAR NO : 2023/6
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/05/2018
NUMARASI : 2015/349 Esas 2018/309 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
TEREKE TEMSİLCİSİ :
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak
DAVA TARİHİ : 19/10/2015
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023
Taraflar arasındaki şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekili ve davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince bozulması üzerine duruşma açılarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yatırılan paraların istenildiği her an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 25.040,00 DM yatırdığını, ancak talep etmesine rağmen yatırdığı parayı geri alamadığını ileri sürerek, haksız fiil hükümleri gereğince paranın yatırıldığı tarihden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … ve vasisine dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ise de anılan davalı ve vasisi davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının kısmen kabulü ile, davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, 7.500,00 TL’ye yönelik talebin derdestlik nedeniyle reddine, 20.761,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kesin hüküm, derdestlik nedeniyle tamamen reddi gerektiğini, davacının davada ki taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, mahkemenin yemin delilini kullanma hakkını engellediğini, isticvap isteminin usul ve yasaya aykırı şekilde reddedildiğini, yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihindeki kur üzerinden zarar hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, talep olmamasına rağmen hükmedilen alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiğini belirtilerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yatırılan miktarın belirlenmesinde ortaklık durum belgesinin delil niteliği taşıdığını, faiz başlangıç tarihinin tahsil tarihi olması gerektiğini, tediye makbuzlarının alacaktan düşülemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince açılan davada yapılan yargılama sonunda 15/05/2018 tarih 2015/349 Esas 2018/309 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, 7.500,00 TL yönünden derdestlik nedeniyle talebin reddine, 20.761,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı şirket vekili ve davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 29/12/2020 tarih 2018/2118 Esas 2020/1611 Karar sayılı kararı ile davalı şirket ve davacı vekillerinin istinaf başvurusunun yasa nedeniyle ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3332 sayılı yasanın geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı davacı vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin temyiz yoluna başvurması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/09/2022 tarih ve 2021/3011 Esas 2022/5716 Karar sayılı kararı ile;
“….Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılmada, davalılardan … A.Ş. tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan derdestlik itirazı değerlendirilmiş ve bu davalı yönünden davacının 7.500,00 TL’ye yönelik talebinin derdestlik nedeni ile reddine, sair taleplerin kabulüne karar verilmiştir. Davacı ve davalı şirket vekilinin istinaf talebi üzerine ise bölge adliye mahkemesince uyuşmazlığa 3332 sayılı Yasa’nın geçici 4. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dava ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, HMK’nın 114/1-ı-i maddleri uyarınca, aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması ve aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartları olarak belirlenmiştir. HMK’nın 115/1-2. maddeleri uyarınca, mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilecektir. Öte yandan mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda, dava şartlarından olan derdestik itirazının öncelikle incelenmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince 05.12.2019 tarihinde 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak künyesi verilen kanun maddesine öncelik tanınması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozularak dosya Dairemize gönderilmiş olup, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan incelemede, davacı tarafından davalılar …, …. A.Ş. aleyhine 13/05/2009 tarihinde işbu davadaki iddialarla aynı ortaklık durum belgesine dayalı olarak davalı şirketler aralarında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılara verilen 125.000,00 Euro karşılığı 262.500,00 TL’den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsili talebiyle Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda 11/04/2013 tarih 2012/85 Esas 2013/126 Karar sayılı karar ile davanın reddine hükmedildiği, anılan kararın henüz kesinleşmediği dosya içeriğiyle sabittir.
HMK’nun 114/1.ı maddesi uyarınca aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartıdır. Dava şartı ise HMK’nun 115. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.
Davacı tarafından davalılara karşı, 7.500,00 TL alacak yönünden aynı iddialarla dava tarihinden önce dava açılmış olup, anılan kısma ilişkin verilen ret kararı henüz kesinleşmemiştir. Bir başka anlatımla, Konya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/85 Esas 2013/126 Karar sayılı dosyası, işbu dosyada 7.500,00 TL alacak talebi yönünden derdestlik oluşturmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından açılan davanın 7.500,00 TL’lik kısmı yönünden derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İşbu davada dava değeri 25.040,00 DM (12.802,00 Euro) karşılığı 42.172,34 TL’dir. Yukarıda açıklandığı üzere davalılar yönünden 7.500,00 TL’lik kısma ilişkin derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerekmiştir. Davalılar hakkındaki bakiye 34.672,34 TL’lik kısma dair davaya ilişkin değerlendirme yapılmasına gelindiğinde;
Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Halka Açık Ortaklık Statüsünün Kazanılması” başlıklı 16/1.maddesinde (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılacağı, bu ortaklıkların halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olacağı,
2. fıkrasında ise; payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıkların, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorunda olacağı, aksi durumda, Kurulun, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alacağı düzenlemesi yer almaktadır.
İstinaf aşamasında yürürlüğe giren 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde, 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna geçici madde eklenmiş olup, geçici 4. Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılacağı hükmü düzenlenmiştir.
07/12/2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yasa kapsamında Dairemizce Sermaye Piyasası Kurulu’na yazılan yazıya verilen cevaba göre; davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulu’nun 21/11/1996 tarih ve 50/1475 sayılı kararı ile şirket payları sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayıldığı, 23/11/2012 tarihinde ise şirketin paylarının borsada işlem görmeye başladığı şirketin 31/12/2014 tarihine kadar pay sahibi sayısı nedeniyle halka arz edilmiş sayılan ancak borsada işlem gören şirketler kapsamına girdiği belirtilmiştir.
Bu hale göre davalı şirketin Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında kaldığı ve davacının da artık 34.672,34 TL talebi yönünden davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiği anlaşılmakla davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle kabulü ile davalılar hakkında bakiye 34.672,34 TL yönünden açılan davada ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, açılan davada 3332 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacı yukarıda anılan yasa kapsamında (34.672,34 TL talep yönünden) davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiğinden davalı şirket yöneticisi olan davalı …’ın yönetici sıfatıyla sorumluluğundan da söz edilemeyeceğinden davalı … hakkında açılan 34.672,34 TL’lik davada da anılan yasa kapsamında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık ve yasa nedeniyle ayrı ayrı kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş olup, istinaf incelemesi sırasında açılan duruşma bozma ilamı gereği olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/03/2021 tarih ve 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı emsal içtihadı gözetilerek taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının kamu düzenine aykırılık gözetilerek AYRI AYRI KABULÜNE,
2-Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2018 tarih ve 2015/349 Esas 2018/309 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın 7.500,00 TL’lik kısmı yönünden derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle bu kısım yönünden açılan davanın USULDEN REDDİNE,
4-Fazlaya ilişkin 34.672,34 TL kısım yönünden 3332 sayılı Yasanın geçici 4. Maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına,
5-Alınması gerekli olan 80,70 TL harcın peşin alınan 720,20 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 639,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafça yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 80,70 TL peşin harç, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 179,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.537,40 TL yargılama giderlerinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
7-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
8-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, davanın reddedilen kısmı yönünden takdir olunan 7.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
9-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında posta ve tebligat gideri olarak yapılan 173,10 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı şirket tarafından yatırılan 354,35 TL istinaf karar harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
4-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstanbul 21. İcra Müdürlüğü’nün 01/11/2018 tarih ve 2018/33073 Esas sayılı takip dosyasına davalı şirket tarafından sunulan 51.864,30 TL bedelli teminatın İİK’nun 36. maddesi uyarınca davalı şirkete iadesine,
6-Bozma ilamı sonrasında Dairemizce açılan duruşma nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/01/2023
Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.