Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1940 E. 2022/1585 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1940 Esas 2022/1585 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1940
KARAR NO : 2022/1585

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2022
NUMARASI : 2022/760 Esas 2022/888 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : Hisse Devir İşleminin İptali
DAVA TARİHİ :18/07/2022
KARAR TARİHİ :14/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :14/12/2022

Taraflar arasındaki hisse devir işleminin iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası ve davalılardan …’nın uzun yıllar … Şirketi’nin yöneticiliğini yaptığını, şirketi Almanya vatandaşı … ile birlikte kurduğunu, davalı …’nın daha sonra ilerleyen yaşı, işlerin temposu ve iş içerisindeki sorumluluklar nedeniyle şirketten müsaadesini isteyerek … Şirketi’ne ait tüm paylarını oğlu …’ya devrettiğini ve bu süreçte şirketin yalnızca yöneticilik görevini sürdürdüğünü, daha sonra müvekkilinin gerek işleri büyütmek için Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiğini, Türkiye’de tüm hisseleri ve payları üzerine bulunan … Şirketi’nin, Amerika’da yapacağı işlerde vergi yönünden kendisine sorun açacağını öğrendiğini, müvekkilinin gerek Amerika’daki gerekse Türkiye’deki işlerini devam ettirebilmek adına Türkiye’de bulunan … Şirketi’nin hisselerini başka birinin üzerine yapması gerektiğini öğrendiğini, yapılacak bu devir ile Amerika’daki vergilendirme ile yükümlülüklerin hafifleyebileceğini öğrendiğini, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir noter vasıtasıyla babası olan davalı …’ya tüm alma satma ve devretme yetkilerini içeren vekaletname gönderdiğini, bu şekilde Türkiye’ye dönmesine gerek kalmadan, şirket hisselerini usulü olarak bir tanıdığına devredip, bu vesile ile de Amerika’daki işlerini yoluna koyacağını düşündüğünü, işler yoluna girdikten sonra da şirketini geri alacağına inandığını, davalı …’nın şirketi hisselerini diğer davalı …’a devrettiğini, daha sonra davalı …’dan hisselerini geri talep ettiğini, ancak her ne kadar müvekkilinin kendi şirketini, tekrardan talep ettiğinde istediği zaman alabileceği yönünde … tarafından taahhüt verilmiş olsa da gerçeğin böyle olmadığını, davalının şirket hisselerini geri vermeyeceğini öğrendiğini, davalı …’ın taahhüdüne uygun davranmayacağını beyan etmesi üzerine huzurdaki devir işleminin iptali davasını açtıklarını belirterek, davanın kabulü ile devir işleminin iptali ile müvekkili üzerine tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar ……Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davalı müvekkili şirket hisselerinin noterlik nezdinde şekil şartlarına uygun olarak 17.03.2017 tarihli taraflar arasında yapılmış olan yazılı sözleşme ve ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere devredildiğini, şirket ortaklarınca aynı gün ve aynı yönde karar alındığını, Limited şirket hissesini devir edenlerle devir alanlar arasında hisse devir sözleşmesine dayalı işbu davanın zamanaşımı TBK’nun 147/4’de düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da Şirket hisselerinin davacıya ait vekaletname ile devrine ilişkin davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığından ve hukuki hiç bir dayanağı bulunmadığından, müvekkili ile davacı arasında mevcut şirket hisselerinin geri iadesine dair hiçbir inançlı anlaşma, sözleşme olmadığı gibi bu konuda delil de olmadığından davacının inançlı işlem iddiaları da gerçeği yansıtmadığından davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu hisse devir sözleşmesinin ve pay defterine işlenmesinin 17.03.2017 tarihli oluşu dikkate alındığında ve davanın da 18.06.2022 tarihinde açılmış bulunması nazara alındığında 5 yıllık zaman aşımı süresinin geçmiş olması sebebiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin devrinin baştan mutlak butlanla batıl olduğunu, müvekkile haber verilmeden, usulüne uygun davet yapılmadan yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın tamamen hukuksuz olduğunu, devir işlemini yapan davalı …’nın, devir tarihinde 65 yaş üstü olması ve müvekkilinin borca sürükleyici ve tasarruf yetkilerini kısıtlayıcı işlemleri sağlık raporu olmaksızın yapması gerekçeleriyle de anılan devirin butlan olduğunu, yapılan hisse devrinin tüm bu usulü sakatlıklıklara rağmen geçerli olduğunun iptalinin kabulü gerektiğini, inançlı işlemlerde her ne kadar yazılılık şartı aransa da, yazılı yapılmamış inanç sözleşmelerinde de delil başlangıcı mahiyetindeki delillerin olması durumunda tanıkların dinlenilmesi gerektiğini, delil başlangıcı sayılabilecek belgeler aralarında davalı ile müvekkilin akrabalık bağı, davalı …’ın şirket hisselerinin devredildiği tarihte bu hisseleri satın alabilecek parasının olmaması, kendisinin aslında müvekkilinin şirketinin maaşlı çalışan bir işçisi olması, devir ücreti parayı verdiğine dair belge olmaması, şirket değerinin aslında çok daha yüksekken hisse değeri üzerinden satış gösterilmesiya yazdığı mektubun kabul edilecebileceğini, bu gerekçeyle deinlenilmesinin gerektiğini, yerel mahkeme tarafından hiçbir inceleme, inanç işleminin varlığı konusunda bir araştırma, tanık dinleme yapılmadan ön inceleme duruşmasında davanın zaman aşımı nedeniyle reddedilmesinin kabul edilemediğini, kanuna ve uygulamaya aykırı olarak kurulan yerel mahkeme kararının, duruşmaları olarak yapılacak istinaf incelemesi ile 17.03.2017 tarihinde yapılan pay devrinin geçersizliği nedeniyle iptal edilerek davacı müvekkil üzerine tekrar tescil edilmesi yönünde yeniden karara bağlanmasını, şayet mümkün değilse, kanuna ve uygulamaya aykırı olarak kurulan yerel mahkeme kararının, duruşmaları olarak yapılacak istinaf incelemesi ile bozulmasını ve yeniden incelenmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; hisse devir işleminin iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla esasa girilmeksizin yapılan incelemede;
Davacı vekili 18.07.2022 tarihli dilekçesi ile,davalılar …,…,….Şti. İle Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine 27.03.2017 tarihli hisse devir işleminin iptaline dair dava açtığı, ancak mahkemece dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne davetiye çıkarılmamış, dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir. Davacının, istinaf dilekçesindeki başlığında davalı olarak sicil müdürlüğüne de yer verilerek sicil müdürlüğü hakkındaki davayı da istinafa taşımıştır.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re’sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan ”Hukukî Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen ”Adil Yargılanma Hakkı’nın” en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir.
İlk derece mahkemesince davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne dava dilekçesi tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne dava dilekçesinin tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi, süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. m. 136/1) beklenmesi, verdiğinde bunun diğer tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresi beklenerek ondan sonra davanın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde sonucuna göre bir hüküm kurulmak gerekirken,taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bu husus kaldırma sebebidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, esasa yönelik öteki istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nın 355. Maddesindeki kamu düzenine aykırılık gözetilerek davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince taraf teşkili için kaldırılarak dava dosyasının davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2022 tarihli ve 2022/760 Esas-2022/888 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5- İstinafa başvuran davacıdan başlangıçta alınan 80,70 maktu istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca tarafların yokluğunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.