Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1907 E. 2023/1291 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1907 Esas 2023/1291 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1907
KARAR NO : 2023/1291

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2022
NUMARASI : 2022/104 Esas -2020/430 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVA : Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2023

Taraflar arasındaki haczin ilk sırada olduğunun tespiti ve alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi kararına karşı kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 22. İcra Dairesi’nin 2021/13410 E. (Eski Esas: 2016/19646 E.) sayılı dosyasında alacaklı … tarafından dava dışı borçlu …. Ltd. Şti. (VN: …) aleyhine yapılan icra takibinde; 11.10.2016 tarihinde borçlu …’ın, davalı …’nda bulunan … no’lu hesaplarına haciz işlemi uygulandığını, 2016 ve 2017 tarihlerinde paranın icra dairesindeki dosyaya ödenmesinin istenilmesine rağmen davalı bankanın işlemi gerçekleştirmediğini, buna göre icra dosyasının yenilenmesi ile 15.10.2021 tarihinde …’ın davalı nezdinde bulunan hesabındaki paranın yollanması, daha önceki tarihli haciz varsa bunların bildirilmesinin istendiğini, verilen cevabi yazıda; hesapta para olduğunu, başkaca hacizlerin de bulunduğunu, ancak işbu hacizlerin tarihleri ile diğer bilgilerinin bildirilmediğini, sonrasında ikinci kez 20.10.2021 tarihinde Ankara 22. İcra Dairesi tarafından davalıya yazı yazıldığını, dosyanın haciz tarihinden önce hangi icra dairesinin haczi olduğunun belirtilmediğini ve paranın da dosyaya ödenmediğini, konuyla ilgili olarak davalıya gönderilen Ankara 30. Noterliği’nin 27.10.2021 tarihli ihtarnamesi ile müvekkilinden önce bir haciz yoksa paranın yollanmasının, haciz varsa detaylarının bildirilmesinin istendiğini, aksi durumda cezai ve hukuki işlem yapılacağının davalıya bildirildiğini, ilgili ihtarname neticesinde davalı yan herhangi bir işlem yapmadığı gibi taraflarına hiçbir bilgilendirmede de bulunmadığını, sonrasında 10.11.2021 tarihinde taraflarınca davalı ile arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını, ancak davalının ilgili bilgileri vermemesi ve parayı da icra dairesindeki dosyalarına ödemeyi reddetmesi sebebiyle anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafın 02.12.2021 tarihinde ilgili hesapların takyidatlarını icra dosyasına bildirdiğini, ancak müvekkilinin alacağının haciz tarihi olarak haczin konulduğu tarih olan 11.10.2016 yerine haciz müzekkeresinin tebliğ tarihi 22.10.2021 tarihinin esas alındığını, müvekkilinin takip dosyasının ilk sırada olması gerekirken davalı bankanın yapmış olduğu sıralama sebebiyle müvekkilinin alacağının ödenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ve sair hususlara ilişkin tüm dava, talep ve delil ileri sürme hakları saklı kalarak; davalı banka nezdindeki borçlu …. Ltd. Şti.’nin (VN: …) hesaplarına konulan hacizler arasında müvekkilin alacaklısı olduğu Ankara 22. İcra Dairesi’nin 2021/13410 E. (Eski Esas: 2016/19646 E.) sayılı dosyasının 11.10.2016 tarihli haczi ile ilk sırada olduğunun tespitine, borçlu … Ltd. Şti’nin … Bankası’nda bulunan ve haciz işlemi uygulanan … no’lu hesaplarındaki 1047,22 TL ve 19.704,68 USD’nin müvekkilin alacaklısı olduğu Ankara 22. İcra Dairesi’nin 2021/13410 E. (Eski Esas: 2016/19646 E.) sayılı dosyasına ticari faiziyle birlikte davalı banka tarafından ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada mahkemenin görevli olmadığını, davacı tarafından dava dilekçesinde her ne kadar Ticaret Kanununun 3. ve 4. maddelerine dayanmak suretiyle, dava konusunun her iki tarafında ticari işletmesinden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu iddia edilmiş ise de dava konusu işlemlerin tamamen icra dosyasına bağlı işlemler olduğunu, ayrıca esasa yönelik olarak dava konusu olay ile ilgili olarak müvekkili tarafından gerçekleştirilen işlemin Ankara 22. İcra Dairesinin 2021/13410 (2016/19646) Esas sayılı dosyasından gelen haciz müzekkerelerine verilen cevaplar olduğunu, ilk olarak, İcra Müdürlüğü’nce gönderilen 11.10.2016 tarihli müzekkereye borçlu firmanın vergi kimlik numarasının eksik olmasından dolayı gerekli araştırmanın yapılamadığı bildirilerek itiraz edildiğini, bir önceki müzekkerede de eksik olduğu söylenen bilgileri ihtiva eden herhangi bir İcra Müdürlüğü belgesinin müvekkili bankaya gönderilmeksizin İcra Müdürlüğünün 14.03.2017 tarihli ayrı ayrı göndermiş olduğu 1. Haciz ihbarnamesine ve müzekkereye müvekkili Banka tarafından 17.03.2017 tarihinde verilen cevapta; borçlu …. Şti. firmasının, Müvekkil Bankanın … Şubesi nezdinde 19.704,68 USD ve 1.047,22-TL bakiye tutar bulunduğu, borçlu firmanın borçlarından dolayı hesaplar üzerinde yer alan hacizlerden sonra gelmek üzere haczin işlendiği belirtilmek suretiyle cevap verildiğini, yine aynı icra dosyasından 10.04.2017 tarihli müzekkere gönderilmekle, bu müzekkereye de müvekkili bankanın 12.04.2017 tarihli cevabi yazısında ilgili hesaplar üzerinde bulunan 6 ayrı hacizden sonra gelmek üzere 7.sıradan haczin, bir önceki müzekkereye istinaden işlenmiş haliyle devam ettiğinin bildirildiğini, İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen haciz müzekkerelerine verilen cevaplarda gerek yasal mevzuat gerekse de borçlu firma ile müvekkili Banka arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca Bankacılık uygulamalarına aykırı bir durumun bulunmadığını, mevcut olan bakiyelerin hala hesaplarda olduğunu ve hacizlerin sıralarına ilişkin detaylı bilgiye yer verildiğini, davanın 14.02.2022 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde davanın müvekkil Banka tarafından ilgili tutarların icra dosyasına gönderilmemesi ve hacizlere ilişkin yeterli bilgi verilmemesinden kaynaklandığı iddia olunmuş ise de, yapılan izahatlerden de anlaşıldığı üzere ne hesaplardaki paraların icra dosyasına gönderilebilmesi için gerekli şartların oluştuğunu ne de herhangi bir bilginin paylaşımından kaçınıldığını, her ne kadar bankalar, icra müdürlüğünün haciz talimatına uymak zorunda iseler de, tacir olmaları dolayısıyla kendilerinden beklenen özen ve basiret gereği mudilerine ait para ve diğer kıymetler ile hak ve alacaklarını koruma yükümlülükleri bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davalı bankanın gönderilen haciz müzekkerelerine karşın muhtelif hacizler olduğu gerekçesiyle haksız olarak ödeme yapmadığı iddiasına dayalı olarak davalı nezdinde yapılan sıralamada ilk sırada olunduğunun tespiti ile hacizli paranın icra dosyasına ödenmesi istemiyle açılan davada, dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2021/13410 (eski: 2016/19646) sayılı takip dosyasında İcra Müdürlüğünce davalı bankaya yazılan müzekkereler İİK’nun 78 vd maddesi uyarınca gönderilen haciz müzekkeresi niteliğinde olup, İİK’nın 89. maddesi gereği gönderilen haciz ihbarnamesinden farklı sonuçlar doğurduğu, zira, İİK’nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde İİK’nun 89/4. maddesindeki sonuçlar doğmadığından icra mahkemesinin görevli olamayacağı, böyle bir durumda, 3. kişinin sorumluluğunun genel mahkemelerde yargılama yapılmasını gerektirdiği, davalı banka tacir ise de, davacı vekilinin 09/06/2022 tarihli beyan dilekçesinden anlaşıldığı üzere davacının tacir olmadığı, davanın konusu ve tarafların sıfatına göre, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, göreve ilişkin hususlar kamu düzeninden sayılıp, re’sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, dava dosyasının kararın kesinleşmesi ve talep halinde görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, davalı bankanın kusurlu eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararların giderilmesi amacıyla açıldığını, uyuşmazlık icra takibi sürecinde ortaya çıkmış olsa da icra takip işlemlerinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmadığından davanın asliye ticaret mahkemesinde açıldığını, davalının banka olduğu gözetildiğinde TTK’nın 4. Maddesi gereği ticari dava söz konusu olduğundan asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkilinin icra takip işlemlerinden ziyade basiretli bir tacir gibi davranmayan bankanın eylemlerinden kaynaklandığını, TTK’nın 4/1-f maddesi gereği bankalara ilişkin düzenlemelerden doğan davaların ticari dava sayıldığını, bu davada icra ve iflas muamelelerine karşı bir şikayetin söz konusu olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının dava dışı şirketten olan alacağının tahsili için giriştiği icra takibinde davalı banka nezdinde bulunan borçlu şirketin parası üzerine ilk sıradan haciz konulduğunun tespiti ile bankadaki paranın müvekkilinin alacaklı olduğu icra takip dosyasına ödenmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle görev şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından dava konusu Ankara 22. İcra Dairesi’nin 2021/13410 E. (Eski Esas: 2016/19646 E.) sayılı icra takip dosyasında; davacı alacaklı tarafından dava dışı borçlu …. Şti. Aleyhine, davacının senet lehtarı borçlunun keşidecisi olduğu 200.000,00 TL bedelli 03.08.2016 tanzim ve 04.10.2016 vade tarihli bonoya dayalı olarak 11.10.2016 tarihinde toplam 201.241,10 TL’nin tahsili için başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde davalı bankanın … Şubesi’ne İİK’nın 89. Maddesi gereği 1. Haciz ihbarnamesinin, daha sonra 13.03.2017 tarihli müzekkere, bilahare davalı bankanın Genel Müdürlüğü’ne 14.03.2017 tarihli müzekkere gönderilerek toplam borç miktarı 246.203,72 TL’nin şirketin şube nezdinde kayıtlı bulunması halinde hesapları üzerine borç tutarı kadar haczine karar verilmesinin istendiği, (1. Haciz ihbarnamesinde borçlu şirketin vergi kimlik numarasına yer verilmezken haciz müzekkeresinde vergi kimlik numarasının belirtildiği), ayrıca davalı bankanın Genel Müdürlüğü’ne İİK’nın 89. Maddesi gereği 1. Haciz ihbarnamesinin gönderildiği, davalı bankanın Şube Operasyonları Daire Başkanlığı’nın 14.03.2017 tarihli müzekkereye cevaben; 17.03.2017 tarihli iki ayrı cevabi yazısı ile; borçlu şirketin bankanın … Şubesi’nde iki ayrı hesapta haciz ihbarnamesinin tebellüğ tarihi itibarıyla (15.03.2017 olarak belirtilmiş) 19.704,68 USD ve 1047,22 TL bakiyesinin bulunduğu dosya borçlusunun …/… Şubesinden asaleten/kefaleten kullanmış olduğu kredi/kredilerden kaynaklanan 16.03.2017 tarihi itibarıyla banka riski ve alacağının bulunduğu, 15.03.2017 tarihinde tebellüğ edilen haciz müzekkeresi/ihbarnamesi gereğince borçlunun Şube nezdinde bulunan hesabındaki haciz bildiriminin tebliğ tarihi itibarıyla bakiyesi üzerine Bankanın rehin ve hapis hakkından ve diğer hacizlerden sonra gelmek üzere haciz şerhi kayıtlara işlenmiş olup hacizli hesap bakiyesinin borçluya ödenmesini önleyen bir bloke konulduğu bildirilmiş, davalı bankanın aynı birimi tarafından 14.10.2016 tarihli cevabi yazı ile 12.10.2016 tarihinde tebellüğ edilen haciz ihbarnamesine/haciz müzekkeresine istinaden haciz konulması talep edilen borçlu şirketin ilgili yazınızda (1. Haciz ihbarnamesinde şubeye gönderilen vergi kimlik numarası yok borçlu şirketin) V.K.N bilgileri bulunmadığından araştırma yapılamadığı belirtilerek eksik bilgilerin Şubeye iletilmesi halinde araştırma yapılarak bilgi verileceği iletilmiş, icra takip dosyasında alacaklının talebi üzerine borçlu şirket hakkında Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.10.2016 tarihli ve 2016/362 D.İş 2016/362 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı verildiği, 10.04.2017 tarihli müzekkere ile davalı bankaca verilen 17.03.2017 tarihli cevabi yazıya istinaden borçlu şirketin uygulayacağını bildirdiği bloke ve haciz işlemleri hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi istenmiş, icra müdürlüğünce 03.04.2017 tarihli yazı ile de 11.10.2016 tarihli haciz gereği paranın gönderilmeme ve haczin uygulanmama sebebinin bildirilmesi istenmiş, alacaklı vekilinin 89/2. Haciz ihbarnamesinin gönderilmesini ilişkin talebi icra müdürlüğünce İİK’nın 89/1. Haciz ihbarnamesine itiraz edildiği gerekçesiyle reddedilerek İİK’nın 78. Maddesi gereği talep halinde ve masraf verilmesi halinde borç muhtırasının gönderilmesine dair ara karar kurulmuş, alacaklı vekilinin 24.04.2017 tarihli yazılı talebi ile de dosya borçlusunun boçlarına ilişkin sıra cetvelinin düzenlenmesi istenilmiş, davalı bankaca 12.04.2017 tarihli cevabi yazı ile icra müdürlüğünün 05.04.2017 tarihli yazısına cevaben borçlu şirketin mevduatı üzerinde 6 adet icra takip dosyalarından haciz bulunduğu, icra müdürlüğü dosyası adına 16.03.2017 tarihinde 7. Sırada haciz bloke kaydı konulmuş olup 11.04.2017 tarihi itibarıyla aynı sıradan haciz kaydının talep ettiği başkaca mevduat ve alacağının bulunmadığı, icra müdürlüğünce İİK’nın 100. Maddesi gereği bilgiler toplandıktan sonra sıra cetveli yapılabileceğinden bu aşamada alacaklı vekilinin taleplerinin reddine dair 25.04.2017 tarihli karar verildiği, alacaklı vekilince 24.04.2017 tarihinde başvurulan şikayet yolunda Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.05.2017 tarihli ve 2017/427 Esas-383 Karar sayılı kararıyla alacaklı İlker Yahnici tarafından hasımsız olarak başvurulan şikayet yolunda İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesine karşı 3. Şahıs tarafından yasal süre içinde itiraz edilmesi durumunda 2. Haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden alacaklı vekilinin talebine karşı icra müdürlüğünce verilen red kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine, karar verildiği, görülmüştür.
Dava, bonoya dayalı olarak bono keşidecisi şirket aleyhine bono lehtarı davacı alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde bono borçlusunun davalı banka şubesinin hesabında bulunan paranın ilk olarak haczedilmiş olduğunun tespiti ile banka hesabındaki paranın takip dosyasına ödenmesi isteminden kaynaklanmakta olup eldeki uyuşmazlıkta öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun belirlenmesi gerekir.
Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sy. TTK’nın 4/f maddesine göre bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kuruluşlara ve ödünç para verme işlemlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ticari dava kabul edildiği gibi aynı maddede tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeden doğması halinde yine dava ticari dava olarak kabul edilerek asliye ticaret mahkemeleri görevli bulunmaktadır. Eldeki davada ise uyuşmazlık, bonoya dayalı olarak bono keşidecisi şirket aleyhine bono lehtarı davacı alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde bono borçlusunun davalı banka şubesinin hesabında bulunan paranın ilk olarak haczedilmiş olduğunun tespiti ile banka hesabındaki paranın takip dosyasına ödenmesi isteminden kaynaklanmakta olup, davacı vekilinin iddiasının aksine TTK’nın 4/1-f maddesi anlamında bankacılık mevzuatından veya banka işleminden kaynaklanan mutlak ticari davadan söz etmek mümkün olmadığı gibi davacı tacir olmayıp uyuşmazlık ticari işletmeden de doğmadığından nispi ticari dava dan da bahsedilemeyecektir. Bu durumda da eldeki davada TTK’nın 5. Maddesi gereği asliye ticaret mahkemeleri görevli değildir.
İİK’nın 106/2. maddesi uyarınca, borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı menkul hükmündedir. Bu nedenle, tıpkı menkul haczinde olduğu gibi icra dairesince üçüncü kişiye yazılacak yazı ile haczedilebilir. Bunun dışında, İİK’nın 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesinde de yasal bir engel yoktur. Ancak bu işlem yapıldığı takdirde; İİK’nın 89 ve bunu izleyen maddelerdeki hukuki sonuçlar doğar.
İİK’nın 89. Maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı 3. Kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK’nın 89/4. Maddesi uyarınca 3. Kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK’nın 338/1. Maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir.
Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde kendisinin rehin hakkının bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK’nın 96/1 maddesi uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün İİK’nın 99. Maddesinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekir. İİK’nın 99. Maddesinde “Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa, icra müdürü o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde icra ha hakimliğine dava ikame edilmezse üçünci şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda ise, davacı alacaklının dava dışı bono ve icra takibi borçlusundan bonoya dayalı olarak alacağının tahsili için giriştiği kambiyo senetlerine özgü icra takibinde dava dışı takip borçlusu şirkete davacı alacaklı vekilinin talebi üzerine davalı bankanın … Şubesine İİK’nın 89/1. Maddesi gereği gönderilen ve 12.10.2016 tarihinde tebellüğ edildiği bildirilen 1. Haciz ihbarnamesinde borçlu şirketin VKN bilgisinin bulunmaması sebebiyle bilgi verilemediği davalı bankanın 14.10.2016 tarihli cevabi yazısı ile bildirilmiş, daha sonra alacaklı vekilinin talebi üzerine davalı bankanın bu defa Genel Müdürlüğü’ne gönderilen İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesine davalı bankaca 17.03.2017 tarihli iki ayrı cevabi yazısı ile; borçlu şirketin bankanın … Şubesi’nde iki ayrı hesapta haciz ihbarnamesinin tebellüğ tarihi itibarıyla (15.03.2017 olarak belirtilmiş) 19.704,68 USD ve 1047,22 TL bakiyesinin bulunduğu dosya borçlusunun …/Ankara Şubesinden asaleten/kefaleten kullanmış olduğu kredi/kredilerden kaynaklanan 16.03.2017 tarihi itibarıyla banka riski ve alacağının bulunduğu, 15.03.2017 tarihinde tebellüğ edilen haciz müzekkeresi/ihbarnamesi gereğince borçlunun Şube nezdinde bulunan hesabındaki haciz bildiriminin tebliğ tarihi itibarıyla bakiyesi üzerine Bankanın rehin ve hapis hakkından ve diğer hacizlerden sonra gelmek üzere haciz şerhi kayıtlara işlenmiş olup hacizli hesap bakiyesinin borçluya ödenmesini önleyen bir bloke konulduğu iletilmiştir. Şu halde davacının icra takibine giriştiği İcra Müdürlüğü’nce gönderilen İİK’nın 89/1 maddesi haciz ihbarnamesine davalı bankaca itiraz edildiğine göre davacının aksi yöndeki, yani icra takip dosyasındaki alacağının hacizde ilk sırada olması gerektiğine ve davalı bankanın uygulaması nedeniyle zarara uğradığına dair iddiası hakkında İİK’nın 89/4. Maddesi gereği icra hukuk mahkemesinin görevlidir. Bu durumda ilk derece mahkemesince asliye ticaret mahkemesini görevli olmadığı yönündeki kabulü doğru ise de görevli mahkemenin belirlenmesinde yanılgılı değerlendirme ile asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesindeki kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına dair yeniden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a.3 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.09.2022 tarih ve 2022/104 Esas 2022/544 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli ve yetkili Ankara İcra Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
4-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-Davacıdan peşin alınan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/10/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.