Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/188 E. 2022/234 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2021
NUMARASI ……
DAVA TARİHİ : 21/07/2016
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … hizmetlerinin özelleştirilmesi amacıyla 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yolu ile kurulduğunu, özelleştirme işlemleri gereği … A.Ş. mülkiyetinde bulunan dağıtım sistemlerinin işletme hakkının müvekkili şirkete 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devredildiğini, dağıtım faaliyetlerinin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde çalışan dava dışı …’nin 04/07/2001 tarihinde uğramış olduğu iş kazası nedeniyle 18/02/2002 tarihinde Diyarbakır 1. İş Mahkemesinin 2013/633 E. sayılı (2002/95 Eski Esas) dosyası ile açılan maddi ve manevi tazminat davası, aynı olaya ilişkin olarak 31/07/2008 tarihinde birleşen Diyarbakır İş Mahkemesinin 2008/388 sayılı maddi tazminat davası ve yine aynı olaya ilişkin olarak 20/11/2008 tarihinde birleşen Diyarbakır 1. İş Mahkemesinin 2008/560 E. sayılı dosyalarında Mahkemenin 09/07/2013 tarih ve 2013/643 K. sayılı kararının müvekkili şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. HD’nin 2013/15306 E.-2013/17481 K. sayılı ilamı ile onandığını, söz konusu Mahkeme kararına istinaden müvekkili şirket hakkında başlatılan Diyarbakır 7. İcra Dairesinin 2013/7258 sayılı takip dosyası ile müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takip dosyasına müvekkili şirketçe 05/11/2013 tarihinde 216.278,07 TL ödeme yapıldığını, Diyarbakır 1. İş Mahkemesi ilamına konu olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile doğrudan ilgili olup, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli İHDS öncesinde 04/07/2001 tarihinde meydana geldiğini, söz konusu olaydan kaynaklanan sorumluluğun İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıda olmasına rağmen ödemenin müvekkili şirketçe yapıldığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Diyarbakır 1. İş Mahkemesinin 2013/633 Esas- 2013/643 Karar sayılı ilamı uyarınca müvekkili şirket tarafından ödemek zorunda kalınan toplam 216.278,07 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, derdestlik, kesin hüküm ve zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının özelleşmesinin bilanço düzenlemesi ile gerçekleştirildiğini, devre esas bilanço düzenlemesinden önce bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, 24/07/2006 tarihli İHDS nin 7.1 7.4 ve 7.6 maddelerine dayanılmakta ise de aynı sözleşmenin 18.6 maddesi hükmü uyarınca davacı şirketin dava konusu ettiği alacaklara ilişkin herhangi bir talepte bulunamayacağını, rücu davasına konu Mahkeme kararında bahsi geçen alacağın davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, zira İHDS uyarınca müvekkili kurumun sorumluluğunda kalacak davaların belirlendiğini, işçilik alacağından kaynaklanan tazminat taleplerinin sorumlusunun müvekkili şirket olmadığını, İHDS nin 7. maddesinde 3. kişilerin hak iddialarının düzenlendiğini, şirket bünyesinde çalışan işçi ile yine şirketin yüklenicisi vasıtasıyla yaptırdığı işlerde çalışan işçilerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, ayrıca davacı tarafından yapılan ödemenin hatalı olduğunu ve fazladan ödeme yapıldığını, İHDS’nin 7.1,7.2 ve 7.3 maddesine göre davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden icra masraflarını isteyemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalının işletme hakkı devir sözleşmesinin yukarıda ayrıntısına yer verilen 7.4. maddesi gereğince, davacı tarafından yukarıda sözü edilen mahkeme ilamı uyarınca ödenen tüm tutardan davalının sorumlu olduğu, taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesine göre dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olarak sözleşmenin imza tarihinden sonra ortaya çıkacak idari ve hukuki ihtilafların derhal ihbarı gerekli olup eldeki davanın dayanağı ihtilafın mülkiyetten kaynaklanmadığı gibi sözleşmenin imza tarihinden önceki bir olaya dayalı olduğu, İş Mahkemesindeki dosyasındaki davacıların sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda bulunduğu, davacının ihbar yükümlüğünün bulunmadığı, rücuen tazminat talebinin başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olması ve davacının malvarlığındaki eksilmenin ödeme tarihinde gerçekleşmiş olması sebebiyle ödeme gününden itibaren, tarafların sıfatı gözetilerek avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından bilirkişi raporu alınması gerekli görülmeden davanın kabulüne, 216.278,07 TL’nin 05/11/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğnu, davanın zamanaşımına uğradığını, ödeme tarihi itibarıyla davacı şirketin % 100 hissesinin …’a ait olması nedeniyle yapılan ödemenin şirketin ve …’ın bilançosuna yansıdığını ve yapılan ödemenin yeniden müvekkili kurumdan istenilmesinin mükerrer ödeme anlamına geleceğini, hisse devri aşamasında bilanço çalışmaları yapılarak davacı tarafından devre esas mizan düzenlenmiş ve bu mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” belirlenmiş olmakla geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden davacının geçmiş yıllara ilişkin olarak müvekkilinden herhangi bir talepte bulunamayacağını, rücuya esas dava işçiye ödenen tazminata ilişkin olup, işçinin üçüncü kişi sayılamayacağını, bu hususun mahkemece gözetilmediğini, talep edilen tutarı ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin de mümkün olmadığını, rücuya esas dava ve takibe ilişkin olarak bildirim yükümlülüğünün yerine getirmeyen davacının söz konusu davaya ilişkin faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkının bulunmadığını, bilirkişi raporu alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, aleyhlerine hükmedilen harç ve giderlerin hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Diyarbakır 1. İş Mahkemesi’nin 2013/633 E.-2013/643 K. sayılı dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinden; asıl ve birleşen Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 2008/388 E. sayılı dava dosyasında davacı …, birleşen Mahkemenin 2008/560 E. sayılı dosyasında davacı … (kendi adına asaleten, çocukları adına velayeten) tarafından davalı … … Müdürlüğü aleyhine, 04/07/2001 tarihinde gerçekleşen iş kazası sonucu maluliyet iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davaları açıldığı, Mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. HD’nin 2013/15306 E.-2013/17481 K. sayılı ve 30/09/2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği,
Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün 2021/87346 sayılı (kapatılan 7. İcra Müdürlüğünün 2013/7285 sayılı) takip dosyası ve ödeme belgelerinin incelenmesinde; Diyarbakır 1. İş Mahkemesi’nin 2013/633 E.-2013/643 K. sayılı ilamına dayalı olarak toplam 191.463,21 TL’nin tahsili için … … Dağıtım … Müdürlüğü aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığı, davacının icra takip dosyasına 05/11/2013 tarihinde 216.278,07 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … ve diğerleri tarafından iş kazası nedeniyle yaralanan işçiye ve yakınlarına ödenen bedellerin tahsili talebi ile … Diyarbakır … Dağıtım … Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda ısıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı 3.kişinin kesinleşen karardan kaynaklanan alacağının tahsili talebi ile … … Dağıtım … Müdürlüğü aleyhine icra takibi başlattığı, davacının kesinleşen karar nedeniyle, icra takip tarihinden sonra dava dışı kişilerin vekilinin hesabına 05/11/2013 tarihinde 216.278,07 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Diyarbakır 1. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı olan işçi … bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Rücuya dayanak davada hüküm altına alınan alacağa yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olması tarafların tacir sıfatı nedeniyle hüküm altına alınan alacağın avans faizi uygulanmasını ortadan kaldırmayacaktır. Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Diğer yandan, davacı şirket tarafından Diyarbakır 7. İcra Müdürlüğü’nün 2021/87346 sayılı (kapatılan 7. İcra Müdürlüğünün 2013/7285 sayılı) takip dosyasında kapak hesabı yapıldığı, yapılan hesaplama sonucu davacı şirket tarafından takip dosyasına 05/11/2013 tarihinde 216.278,07 TL yatırılmış olup, davacı yanca yatırılan bu bedel talep edildiğinden dosya kapsamına göre bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulması mümkün olduğundan davalı vekilinin buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 14.773,95 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.693,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.080,46‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022

..,.
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.